üstü - Turco Inglés Diccionario

üstü

Significados de "üstü" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

Turco Inglés
General
üstü lorry n.
üstü plus adj.
Math
üstü to the power of expr.

Significados de "üstü" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
ağıl (çevresi çit veya tel örgüyle çevrili, üstü açık) pen n.
The sheep are in the pen.
Koyunlar ağılda.

More Sentences
paranın üstü change n.
If people pay me in lire, will I have to give them their change in euro?
İnsanlar bana liret olarak ödeme yaparlarsa para üstünü euro olarak vermem gerekir mi?

More Sentences
sırt üstü yüzme backstroke n.
I can do breaststroke but not backstroke.
Kurbağalama yüzebilirim ama sırt üstü yüzemem.

More Sentences
üstü kapalı implicit adj.
I could sense an implicit threat in her words.
Sözlerinde üstü kapalı bir gözdağı sezdim.

More Sentences
üstü kapalı veiled adj.
Tom made a veiled threat.
Tom üstü kapalı bir tehdit savurdu.

More Sentences
üstü açılabilir convertible adj.
Tom bought himself a red convertible.
Tom kendine kırmızı renkli üstü açılır bir araba satın aldı.

More Sentences
üstü kapalı euphemistic adj.
People often use the euphemistic term "passed on" to refer to death.
İnsanlar genellikle ölümü ifade etmek için üstü kapalı bir şekilde "vefat etti" ifadesini kullanırlar.

More Sentences
(sırt) üstü flat adv.
She laid flat on her back, looking at the clouds pass by.
Sırt üstü uzanmış, bulutların geçişini izliyordu.

More Sentences
Colloquial
üstü çıplak barechested adj.
Tom is barechested.
Tom'un üstü çıplak.

More Sentences
üstü kalsın keep the change expr.
Keep the change!
Üstü kalsın!

More Sentences
Common Usage
lisans üstü postgraduate n.
General
üstü dar altı geniş elbise dirndl n.
masa üstü tabletop n.
üstü açık dört tekerlekli rus at arabası droshky n.
fırın (üstü ocak altı fırın olan mutfak aleti) stove n.
sırt üstü yatma recumbency n.
masa üstü yayıncılık desk top publishing n.
para üstü remainder of money n.
katlanır araba üstü hood n.
üstü kapalı söz hint n.
üstü şurup sundae n.
üstü kapalı ifade inexplicit expression n.
(ark/kanal gibi üstü açık) suyolu watercourse n.
rüzgar üstü windward n.
üstü kapalı balkon piazza n.
üstü açık oyuncak araba wagon n.
üstü kapalılık taciteness n.
zaman üstü timelessness n.
üstü kapalı söyleme insinuation n.
fırın (üstü ocak altı fırın olan mutfak aleti) cooker n.
kapı üstü penceresi fanlight n.
fırın (yemek pişirmeye yarayan üstü ocaklı) range n.
üstü açık araba drophead n.
para üstü remainder n.
ülkeler üstü sosyal siyaset supranational social policy n.
üstü kapalı anlatma intimation n.
diz üstü lap n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alma earwigging n.
akşam üstü decline of day n.
üstü açık araba roadster n.
dört tekerlekli, üstü açılır kapanır hafif at arabası victoria n.
üstü açılabilen araba convertible n.
üstü hafifçe örtülmüş çukur pitfall n.
üstü açılan araba cabriolet n.
üstü açık büyük boru sluice n.
açık havada çalan müzik topluluklarına özgü ve çoğu zaman üstü kapalı platform bandstand n.
üstü açılabilir araba convertible n.
kapı üstü penceresi transom n.
üstü kapalı tekerlekli sandalye bath chair n.
pencere üstü süsü lambrequin n.
üstü açılabilirlik convertibleness n.
üstü kapalı (kötü) söz insinuation n.
denizde yüzen üstü düz buz kütlesi floe n.
üstü kapalı söz insinuation n.
masa üstü yayıncılık desktop publishing n.
üstü başı perişan çocuk ragamuffin n.
uluslar üstü örgütler supranationalist organizations n.
masa üstü aksesuar tombstone n.
üstü kapalı yüzme havuzu natatorium n.
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alınmış earwigged n.
dam üstü bahçesi roof garden n.
nişan tahtasında ortanın bir üstü inner n.
kapı üstü yelpaze şeklinde pencere fanlight n.
karyola üstü masası overbed table n.
üstü kapalı söz innuendo n.
üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon veranda n.
üstü kapalı söyleme intimation n.
üstü kapalı yolcu veya yük arabası caravan n.
eski üstü kapalı hafif gezinti arabası shandrydan n.
toplumun kalbur üstü tabakası the highest class (of society) n.
toplumun kalbur üstü tabakası dignity n.
toplumun kalbur üstü tabakası the elite n.
toplumun kalbur üstü tabakası the cream of society n.
para üstü change n.
sınır üstü above limit n.
üstü kapalı konuşan hinter n.
set üstü countertop n.
set üstü ocak countertop stove n.
böbrek üstü bezi kanseri adrenal cancer n.
üstü kapanmamış dere open valley n.
üstü açık vagon lorry n.
yer üstü kaynağı ground source n.
sedde üstü yolu causeway n.
üstü açılır araba convertible n.
üstü açık döşeme deck n.
yer üstü elevation n.
diz üstü bilgisayar laptop computer n.
tezgah üstü hisse senedi piyasaları over-the-counter markets n.
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık stoop n.
paranın üstü odd money n.
üstü açık işyeri yard n.
üstü çizgili strikethrough n.
üstü kapalı tavsiye implicit recommendation n.
masa üstü hesap makinesi desk-top calculator n.
doğa-üstü güç supernatural power n.
araçlara yol üstü verilen yemek servisi drive-thru n.
araçlara yol üstü verilen yemek servisi drive through n.
üstü açılabilir kapaklı diş fırçası tooth brush with removable head n.
üstü açık alan outdoor area n.
üstü açık alan open air area n.
şömine üstü mantlepiece n.
üstü açık depo yard n.
üstü açılır araba landau n.
üstü açık iki tekerlekli araba tilbury n.
ayak üstü yemek fast food n.
kılıç kınının üstü locket n.
göl üstü ev pile dwelling n.
göl üstü/kenarı yerleşim yeri pile dwelling n.
göl üstü ev lake dwelling n.
göl üstü/kenarı yerleşim yeri lake dwelling n.
dudak üstü beni beauty spot n.
bar üstü dans bartop dancing n.
bar üstü dans table dance n.
baş üstü (kabin) rafı overhead luggage rack n.
masa üstü oyunları board games n.
üstü kesik piramit truncated pyramid n.
kaldırım üstü kafe sidewalk cafe n.
kaldırım üstü kafe patio n.
kaldırım üstü kafe pavement cafe n.
yanları veya üstü açık kamyon flatbed n.
gövde üstü suya iniş belly landing n.
karın üstü dalış belly flop n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham veiled accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham unspoken accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama veiled accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama unspoken accusation n.
etek üstü overskirt n.
(baş üstü) bagaj bölmesi travel compartment n.
eşofman üstü tracksuit top n.
eşofman üstü track suit top n.
kısa fırfırlı etek üstü bluz peplum n.
set üstü ocak hob n.
üstü açık otobüs open-top bus n.
yüz üstü yatırıp çevresinde bazı oyuncaklar koyarak bebeklerin oyuncaklara ulaşması için sürünmeye ve emeklemeye teşvik edildiği bir aktivite tummy time n.
genellikle insan üstü öğeleri içeren abartılı hikaye tall tale n.
yol üstü konaklama yeri khan n.
üstü mayo altı bikini gibi olan iki parçalı plaj giysisi tankini n.
kulak üstü kulaklık on-ear headphones n.
üstü kapalı şekilde böbürlenme humblebrag n.
ekranda vücudunun sadece omuzundan üstü görünen program sunucusu talking head n.
üstü başı kirli çocuk raggamuffin n.
üstü başı perişan çocuk raggamuffin n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
kenarları açık üstü kapalı barınak ramada [southwestern us] n.
üstü kapalı büyük yolcu veya yük arabası, taşıt/araç katarı caravan n.
sırt üstü yatma recumbence n.
iki tekerlekli, üstü kapalı hafif bir gezinti arabası chariotee n.
genellikle orta yaşlı ve üstü grubun yaptığı komik dans dad dancing n.
sri lanka'da kullanılan bir tür üstü açık tahtırevan tomjohn n.
hindistan ve sri lanka'da kullanılan bir tür üstü açık tahtırevan tonjon n.
kapı üstü penceresi transome n.
çizgi üstü neşriyat above-the-line publications n.
üstü kapalı koru undergrove n.
üstü kapalı bahçe undergrove n.
üstü kapalı kavaklık undergrove n.
üstü kapalı söyleme undernote n.
üstü kapalı anlatma undernote n.
üstü kapalı ifade equivocation n.
gerçek üstü güce sahip kimse kahuna n.
gerçek üstü güce sahip şey kahuna n.
üstü kapalı tartışma jesuitry n.
(su, kızak) karın üstü atlama belly flopper n.
insan olarak kişileştirilen doğa üstü yaratık man [obsolete] n.
üstü kapalı söyleme wind n.
öğleden sonra veya akşam üstü rahatlayıp içki içmek için yapılan küçük buluşma happy hour n.
elek üstü boltings n.
ingiltere'nin doğusunda kullanılan, üstü gelişigüzel biçimde kapatılmış araç veya koltuk booby hutch n.
özellikle on sekizinci yüzyılda kullanılan, üstü kapalı bir at arabası booby hutch n.
baş üstü boşluğu headspace n.
baş üstü boşluğu headway n.
ölçülü şekilde veya üstü kapalı konuşan kimse mincer n.
külotlu çorabın üstü ile ayağı arasındaki bölüm boot n.
(hindistan'da) üstü katlanan iki tekerlekli hafif bir araç buggy n.
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet money changer n.
para üstü tutup vermek için kullanılan bir alet moneychanger n.
üstü açık kap loom [scotland] n.
şans için müşteriye verilen para üstü luck penny n.
içerde iki yolcu, dışarıda sürücü ve uşak olmak üzere toplamda dört kişi taşıyan, üstü açılabilir dört tekerlekli hafif bir at arabası gladstone n.
üstü tarafından geçici süre için başkasının hizmetine atanma loan n.
üstü kapalı, küçümseyici yorumlar veiled snide comments n.
üstü açık at arabası growler [uk] n.
masanın üstü desktop n.
tomrukçu kampında yemek pişirme ve uyuma alanları arasında yer alan ve genellikle depo olarak kullanılan üstü kapalı koridor dingle n.
gereksiz yere üstü kapalı konuşma gibberish n.
kaval kemiği ve ayakların üstü için kullanılan zırh greeve n.
tonozun kemer üstü dolgusu groin n.
evler arasındaki üstü kapalı dar geçit ope [dialect] [uk] n.
geminin kapalı kısmının üstü overhead n.
üstü kapalı öne sürülen şey implicate n.
üstü kapalı söylenen şey implication n.
üstü kapalı söz imputation n.
albayın üstü, generalin astı olan selamet ordusu subayı commissioner n.
masa üstü posta tepsisi inbox n.
masa üstü posta tepsisi in-box n.
üç tekerlekli üstü kapalı motosiklet auto rickshaw n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cot n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cote n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bellcote n.
(abd'de) genellikle taşlarla kaplı, üstü kapalı depolama çukuru cist n.
(hipodrom, stadyum) üstü kapalı seyirci bölümü covered stand n.
üstü açık dört tekerlekli rus at arabası droitzschka n.
doğa üstü olma durumu paranormality n.
üstü samanla kaplı şekilde kuyuda saklanan patates yığını pie [dialect] [uk] n.
tepe üstü düşüş crowner n.
üstü kapalı söz inuendo n.
üstü kapalı olumsuz söz inuendo n.
tabanı dar üstü geniş toprak kap panshon [uk] [dialect] n.
üstü kapatılmış çukur biçimindeki hayvan tuzağı pit n.
masa üstü plateau n.
çıkarılabilir ve süslü masa üstü dekoru plateau n.
üstü tuzdan kabuk tutmuş yüzey salina n.
şalvar üstü uzun tunikten oluşan bir kadın giysisi salwar kameez n.
lunapark treninin baş üstü ters hareketi corkscrew n.
(güney abd'de) üstü açık iç avlu parlor [dialect] n.
kalça üstü düşüş pratfall n.
kıç üstü düşüş pratfall n.
kalça üstü düşüş prattfall n.
kıç üstü düşüş prattfall n.
üstü kapalı söyleme scent n.
üstü kapalı hafif gezinti arabası shandry n.
üstü kapalı sığınak shroud [obsolete] n.
üstü kapalı barınak shroud [obsolete] n.
üstü kapalı ihmal silence n.
yüz üstü kayılan küçük bir kızak çeşidi skeleton bob n.
araç üstü kayak taşıyıcı ski rack n.
üstü yağ tabakası ile kaplı su sleek n.
ayak üstü atıştırmalık snap [dialect] n.
karşılıklı iki kişilik oturakları olan dört tekerlekli üstü açık fayton sociable n.
üstü açık hafif bir at arabası çeşidi spring wagon n.
ayak üstü toplantı stand-up n.
cadde üstü mülkiyeti olanlar street n.
üstü kapalı şekilde gösterme subindication n.
üstü kapalı söz subinsinuation n.
üstü kapalı söz subintellection n.
üstü kapalı söz subintelligence n.
üstü kapalı söz subintelligitur n.
(abd) üstü soslu dondurma sundae n.
üstü kapalı söylemek hint at v.
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to v.
üstü kapalı konuşmak riddle v.
üstü buz tutmak freeze over v.
üstü kapalı söylemek intimate v.
sırt üstü yatmak lie on one's back v.
arka üstü yatmak lie on one's back v.
birinin üstü başı yırtık pırtık olmak be dressed in tatters v.
sırt üstü yatmak lie back v.
üstü kapalı söylemek hint v.
üstü kapalı söylemek (kötü bir şeyi) insinuate v.
diz üstü oturmak kneel v.
üstü kapalı anlatmak intimate v.
üstü kapalı bir şekilde eleştirmek snipe v.
üstü kapalı söylemek allude v.
kafa üstü düşmek fall headlong v.
üstü kapalı söylemek insinuate v.
yüz üstü bırakmak leave things in an incomplete condition v.
yüz üstü bırakmak leave in the lurch v.
lisans üstü yapmak do master degree v.
birinin üstü olmak overrank someone v.
üstü başı dökülmek be down at the heels v.
eksik para üstü vermek short-change v.
üstü örtülmek be hushed up v.
üstü örtülmek be covered up v.
burun üstü düşmek be nose-dived v.
burun üstü çakılmak be nose-dived v.
diz üstü çökmek get down on one's knees v.
diz üstü çökmek fall onto one's knees v.
diz üstü çökmek kneel down v.
beş dolar para üstü vermek give 5 dollars back in change v.
para üstü olarak beş dolar vermek give 5 dollars back in change v.
sırt üstü uzanmak lie flat v.
üstü kapalı şekilde böbürlenmek humblebrag v.
doğa üstü güçlere sahip olmak charm v.
üstü kapalı söylemek enounce v.
(üstü kapalı söyleneni) açıklamak unpack v.
(yüzeyi/üstü) köpük olmak lather v.
karın üstü atlamak belly flop v.
karın üstü atlamak belly-flop v.
suya karın üstü atlamak belly-flop v.
üstü kapalı söylemek worm v.
üstü kapalı söylemek mint [scotland] v.
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek glance [obsolete] v.
üstü kapalı söylemek incle [rare] v.
üstü kapalı söylemek infer v.
yüz üstü uzanmak plank v.
üstü kapalı söylemek signify v.
kıç üstü çakılmak sit down v.
su üzerinde sırt üstü durmak skull v.
üstü kapalı şekilde göstermek subindicate v.
üstü kapalı söylemek subinduce v.
üstü başı dökülen kadın dowdy adj.
üstü başı eski püskü olan shabby adj.
üstü köpükçüklerle kaplı frothy adj.
üstü kapalı obscure adj.
üstü kapalı insinuating adj.
üstü açılmış unroofed adj.
üstü kapalı covert adj.
lisans üstü graduate adj.
sırt üstü yatmış recumbent adj.
sırt üstü yatmış supine adj.
ray üstü railbound adj.
üstü başı yırtık pırtık tattered adj.
üstü şeker kaplı candied adj.
paranın üstü az verilerek kandırılmış kişi shortchanged adj.
üstü tıraşlanmış (taş) tabular adj.
üstü kapalı söylenmiş alluded adj.
üstü açık hypaethral adj.
ses üstü ultrasonic adj.
ortanın üstü upper intermediate adj.
altı kaval üstü şişhane odd-looking adj.
ahlak üstü supra-moral adj.
üstü başı darmadağınık bedraggled adj.
insan üstü güçleri olan bionic adj.
üstü kapalı vague adj.
içi/üstü fresklerle kaplı frescoed adj.
üstü yassı flat-topped adj.
üstü yassı flatter-top adj.
üstü yassı flat-top adj.
çizgi üstü above-the-line adj.
üstü kapalı allusive adj.
üstü kapalı subtle adj.
üstü açık hypethral adj.
zaman üstü timeless adj.
disiplinler üstü supra-disciplinary adj.
kale burçları gibi üstü açık crenellated adj.
insan üstü transhuman adj.
insan üstü posthuman adj.
üstü yağa/petrole bulanmış oil-coated adj.
üstü kapalı tacit adj.
(saçı başı üstü başı) darmadağınık messy looking adj.
kulak üstü on-ear adj.
ay üstü supralunar adj.
masa üstü olan tabletopped adj.
masa üstü tabletop adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
ortalamanın üstü adequate adj.
üstü örtülü olan canopied adj.
suç üstü yakalanmış rapped adj.
kalkamayacak şekilde sırt üstü düşmüş (hayvan) cast adj.
üstü açık naked adj.
tabiat üstü numinous adj.
üstü kapalı top adj.
birey üstü transindividual adj.
üstü kapalı allusory adj.
arka üstü konmuş ass-backward adj.
arka üstü konmuş ass-backwards adj.
düzeltilmesi insan üstü çaba gerektiren (hata, durum) augean adj.
üstü olmayan unheaded adj.
üstü kapalı olan equivocatory adj.
üstü aranmamış unsearched adj.
üstü kapalı quidditative adj.
ortalama üstü quilted adj.
en üstü oluşturan loftiest adj.
üstü ve altı olan (nesneler) right-side-up adj.
üstü kesik decacuminated adj.
üstü başı temiz groomed adj.
üstü bezenmiş overdight [obsolete] adj.
diz üstü overknee adj.
üstü kapalı implicate adj.
üstü kapalı öne sürülen implicated adj.
üstü örtülü implicit in adj.
üstü başı dağınık in dishabille adj.
üstü kapalı söylenen inferred adj.
üstü kapalı insinuant [obsolete] adj.
üstü kapalı insinuative adj.
üstü kapalı insinuatory adj.
vasatın üstü olup mükemmel olmayan (bilimsel çalışma) good adj.
üstü kapalı closed adj.
üstü tıkalı closed adj.
üstü örtülü covert [rare] adj.
böcekle kaplı gibi üstü başı gıdıklanan crawly adj.
(hanedan armalarında hayvan) ayaklar yukarıya bakacak şekilde karın üstü yatan couchant adj.
üstü dolaylı iletilen innuent [obsolete] adj.
üstü dar altı geniş olan pear-shaped adj.
üstü kapalı coded adj.
kıç üstü düşen pratfallen adj.
üstü kapalı olasılıklar taşıyan pregnant adj.
üstü kırılmış rompu adj.
üstü kapalı sidelong adj.
üstü kapalı sideways adj.
üstü kapalı sidewise adj.
üstü kapalı snide adj.
pijama üstü pajama adj.
üstü giyimli put-on [scotland] adj.
pijama üstü pyjama adj.
profesyonel altı - ortalama üstü çalışan subprofessional adj.
birey üstü superindividual adj.
madde üstü supermaterial adj.
insan üstü supernatural adj.
normal üstü supernormal adj.
organik üstü superorganic adj.
siyaset üstü superpolitic adj.
gerçek üstü superreal adj.
krallık üstü superregal adj.
üstü açık open adj.
öğle üstü around noon adv.
üstü kapalı olarak insinuatingly adv.
tepesi üstü headfirst adv.
üstü kapalı olarak implicitly adv.
üstü kapalı olarak tacitely adv.
üstü kapalı olarak tacitly adv.
devrilmeye ya daburun üstü gelmeye eğimli bir şekilde tippily adv.
akşam üstü at dusk adv.
bayram üstü just before a bairam adv.
ayak üstü in haste adv.
yaş ve üstü at the age of ... and over adv.
50 yaş üstü over 50 years of age adv.
50 yaş üstü over the age of 50 adv.
üstü başı başkasının kanına bulanmış covered in someone else's blood adv.
ses üstü biçimde ultrasonically adv.
üstü ve iki tarafı gözükecek şekilde arraswise adv.
karın üstü belly flop adv.
üstü yukarı bakarak right-side up adv.
ayak üstü on the hoof adv.
üstü kapalı bir şekilde impliedly adv.
doğa üstü yollar ile paranormally adv.
suç üstü flagrante delicto adv.
sırt üstü yatarak supinely adv.
üstü açık anlamı veren ön ek gymno- pref.
üstü açık anlamı veren ön ek gymn- pref.
Phrasals
üstü kapalı söylemek hint at v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak mean (something) by (something) v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak mean by something v.
sırt üstü konuma getirmek turn up v.
üstü kabuk bağlamak film over v.
üstü kurumak film over v.
bir yerden tepesi üstü/kafa üstü atlamak dive off v.
cribbage oyununda belirli kartları yüz üstü yatırmak lay away v.
birinin üstü olmak rank above someone v.
yüz üstü yatmak prone out v.
yüz üstü uzanmak prone out v.
yüz üstü yatırmak prone out v.
yüz üstü uzatmak prone out v.
dalgayla sahile ulaşmak için sörf tahtasının üzerine yüz üstü uzanmak prone out v.
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to someone or something v.
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek allude to someone or something v.
ayak üstü sohbet etmek chat up v.
üstü kapalı bir şey söylemek hint at something v.
sırt üstü yatırmak lay back v.
sırt üstü yatmak lay back v.
(birini/bir şeyi) yüz üstü bırakmak run out on (someone or something) v.
Phrases
akşam üstü late afternoon n.
+13 yaş üstü keep it pg (parental guidance) expr.
7 yaş ve üstü (...age) 7 years and older expr.
yedi yaş ve üstü (...age) 7 years and older expr.
yol üstü olmayan in no way out of the way expr.
Colloquial
mükemmel üstü pink of perfection n.
zirvenin en tepesi/üstü tippy-top n.
erkeğin sırt üstü uzandığı, kadınınsa ata biner gibi erkeğin üstünde olduğu seks pozisyonu cowgirl position n.
üstü kapalı olmak be above one's head v.
üstü kapalı ima etmek drop a hint v.
üstü giyinik olmamak not have anything on v.
üstü çıplak (belden yukarısı) stripped to the waist adj.
üstü çıplak shirtless adj.
üstü çizilmiş x'ed out adj.
listeden üstü çizilmiş/üstüne çarpı atılmış x'ed out adj.
üstü çizilip listeden/yazıdan çıkarılmış x'ed out adj.
(yazının, kelimenin, ismin) dikkate alınmaması için üstü çizilmiş/üstüne çarpı atılmış x'ed out adj.
sırt üstü yatmış face up adj.
yüz üstü yatmış face up/down adj.
üstü çizilmiş x'd out adj.
üstü çizilip bir şeyden çıkarılmış x'd out adj.
üstü çizilip elenmiş x'd out adj.
üstü çizilmiş x'ed out adj.
üstü çizilip bir şeyden çıkarılmış x'ed out adj.
üstü çizilip elenmiş x'ed out adj.
üstü temiz clean adj.
bu da paranızın üstü and there's your change expr.
üstü kalsın keep the rest expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve hokey sopalarının "l" harfine benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı şekilde/dolaylı yoldan söylenmesi) h-h-double-hockey-sticks expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve çift "l" harfi şeklinde üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-h-double-l expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve kürdanın "l" harfi şekline benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-e-double-toothpicks expr.
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi h-e-double-hockey-sticks expr.
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi h-e-double-l expr.
sırt üstü on back expr.
arka üstü on back expr.
Idioms
üstü kapalı konuşma a nudge and a wink n.
üstü kapalı teşvik a nudge and a wink n.
üstü kapatılan bir olay the elephant in the corner n.
apaçık ortada olan ama görmezden gelinen/üstü kapatılan durum (the) elephant in the corner n.
apaçık ortada olan ama görmezden gelinen/üstü kapatılan durum the elephant in the corner n.
yol üstü olmayan yer the hind end of nowhere n.
kalbur üstü insanların yaşadığı bölge silk-stocking district n.
ayak üstü yemek a bite to eat n.
pembe bulutların üstü cloud-cuckoo land n.
birini suç üstü yakalamak catch someone with his hand in the cookie jar v.
birini suç üstü yakalamak catch someone with his pants down v.
üstü başı yırtık pırtık olmak be down at the heel v.
üstü başı/giydikleri/görünüşü kötü olmak be badly turned out v.
ayak üstü uydurmak be whistling in the wind v.
kafa üstü yere çakılmak come a purler v.