|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme |
ambidexterity n.
|
|
2 |
General |
aynı anda hem özne hem de nesne konumunda olma durumu |
assujetissement n.
|
|
3 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
carpooling n.
|
|
4 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
ride-sharing n.
|
|
5 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
covoiturage n.
|
|
6 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
carpool n.
|
|
7 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
lift-sharing n.
|
|
8 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
car-sharing n.
|
|
9 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
rideshare n.
|
|
10 |
General |
aynı ismin hem cins hem de tür adı olarak kullanılması |
tautonym n.
|
|
11 |
General |
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme |
ambidextrousness n.
|
|
12 |
General |
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın |
wonder woman n.
|
|
13 |
General |
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak |
bundle v.
|
|
14 |
General |
iki elini de aynı biçimde kullanabilen |
ambidextrous adj.
|
|
15 |
General |
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan |
diprismatic adj.
|
|
Phrasals |
|
16 |
Phrasals |
aynı zamanda bir şey de olmak |
double as v.
|
|
17 |
Phrasals |
'-de aynı seviyede olmak |
match in v.
|
|
Phrases |
|
18 |
Phrases |
biri de aynı bini de |
seen one, seen them all expr.
|
|
19 |
Phrases |
ikisi de aynı şey |
potayto, potahto expr.
|
|
|
Proverb |
|
20 |
Proverb |
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı |
rose by any other name would smell as sweet
|
|
21 |
Proverb |
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
if you run after two hares you will catch neither
|
|
22 |
Proverb |
yedisinde neyse yetmişinde de aynı |
why break the habit of a lifetime
|
|
23 |
Proverb |
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur |
a man cannot serve two masters
|
|
24 |
Proverb |
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
|
Colloquial |
|
25 |
Colloquial |
değişmiş gibi gözükse de aslında aynı |
plus ça change (plus c'est la même chose) expr.
|
|
26 |
Colloquial |
ben de aynı fikirdeyim |
the same with me expr.
|
|
27 |
Colloquial |
ben de aynı şeyi düşünüyorum |
the same with me expr.
|
|
28 |
Colloquial |
ben de aynı durumdayım |
the same with me expr.
|
|
29 |
Colloquial |
aynı şekilde sen de/sana da/senin de |
back at you expr.
|
|
30 |
Colloquial |
aynı şekilde sen de/sana da/senin de |
back atcha expr.
|
|
31 |
Colloquial |
aynı şekilde, ben de |
likewise, I'm sure expr.
|
|
32 |
Colloquial |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri |
that's rich [uk] expr.
|
|
33 |
Colloquial |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri! |
that's rich! expr.
|
|
34 |
Colloquial |
ikisi de aynı |
a horse a piece expr.
|
|
Idioms |
|
35 |
Idioms |
her ikisinin de sonu aynı derecede hoş olmayan iki seçeneğin olduğu bir durum |
morton's fork n.
|
|
36 |
Idioms |
aynı cümle içinde hem (bir şeyi) hem de (onun zıddını) söylemek |
say something in the same breath v.
|
|
37 |
Idioms |
aynı anda başkasının işini de yapmak |
double in brass v.
|
|
38 |
Idioms |
sadece güzel veya yakışıklı değil aynı zamanda akıllı da/yetenekli de/başarılı da olmak |
be not just another pretty face v.
|
|
39 |
Idioms |
ikisi de aynı |
six of one and half a dozen of the other expr.
|
|
|
40 |
Idioms |
ikisi de aynı |
six in one, (and) half a dozen in the other expr.
|
|
41 |
Idioms |
aynı gibi görünse de farklı amaçlar güderek |
at cross purposes expr.
|
|
42 |
Idioms |
ikisi de aynı |
six to one, half dozen to the other expr.
|
|
Speaking |
|
43 |
Speaking |
aynı şeyi ben de senin için söyleyebilirim |
i could say the same for you n.
|
|
44 |
Speaking |
aynı şekilde ben de |
likewise expr.
|
|
45 |
Speaking |
aynı şeyi ben de sana soracaktım |
I was going to ask you the same thing expr.
|
|
46 |
Speaking |
aynı şey onun için de geçerli |
the same goes for him expr.
|
|
47 |
Speaking |
ben de seninle aynı fikirdeyim |
I agree with you expr.
|
|
48 |
Speaking |
ben de senin için aynı şeyi düşünüyorum |
I feel the same way about you expr.
|
|
49 |
Speaking |
ben de bunu diyorum (seninle aynı fikirdeyim) |
that's what i say expr.
|
|
50 |
Speaking |
dün olduğu gibi bugün de aynı |
the same today as it was yesterday expr.
|
|
51 |
Speaking |
onlar için de aynı şeyi söylediler |
they said the same thing about them expr.
|
|
Trade/Economic |
|
52 |
Trade/Economic |
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler |
cross trades n.
|
|
Law |
|
53 |
Law |
sanığın daha önceden de aynı suç nedeniyle mahkum olduğunu gösteren defi |
plea of autrefois convict n.
|
|
54 |
Law |
aksinde de aynı |
vice versa adv.
|
|
Politics |
|
55 |
Politics |
(ingiltere'de) tory partisiyle aynı görüşten olan |
tory adj.
|
|
Technical |
|
56 |
Technical |
aynı endüviden hem doğru ve hem de alternatif akım sağlayan üreteç |
double current generator n.
|
|
Marine |
|
57 |
Marine |
suyla aynı ağırlıkta olup ne batar ne de yüzer durumda olma |
neutral buoyancy n.
|
|
Medical |
|
58 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal iol n.
|
|
59 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal lens implant n.
|
|
Psychology |
|
60 |
Psychology |
aynı şeyi daha önce de görmüş veya duymuş olma hissi |
déjà vu n.
|
|
Geometry |
|
61 |
Geometry |
hem saat yönünde hem de tersi yönünde aynı sayıda köşe veya kenara sahip olan (iki düzgün çokgen köşesi veya kenarı) belirtilen açının karşısında bulunan (dik üçgen kenarı) |
opposite adj.
|
|
Logic |
|
62 |
Logic |
aynı anda her ikisi de doğru olamayan iki önermeden her biri |
contrary n.
|
|
63 |
Logic |
aynı anda her ikisi de doğru olamayan ifadeler |
contraries n.
|
|
Botanic |
|
64 |
Botanic |
aynı bitki üzerinde hem erdişi hem de erkek çiçekleri olma |
andromonoecism n.
|
|
65 |
Botanic |
aynı çiçekte hem dişi organ hem de erkeklik organı olan çiçekler |
united flowers n.
|
|
66 |
Botanic |
aynı gövde üzerinde hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip olma |
homothally n.
|
|
67 |
Botanic |
aynı bitki üzerinde hem erdişi hem de erkek çiçekleri olan |
andromonoecious adj.
|
|
68 |
Botanic |
aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organları olan |
hermaphrodite adj.
|
|
69 |
Botanic |
aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organları olan bitkilerle ilgili |
hermaphroditic adj.
|
|
70 |
Botanic |
aynı bitkide hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip (bitki, yosun) |
homoecious adj.
|
|
71 |
Botanic |
aynı gövde üzerinde hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip (alg, mantar) |
homothallic adj.
|
|
Agriculture |
|
72 |
Agriculture |
aynı arazi üzerinde hem güneş enerjisinden elektrik üretimi hem de tarım yapılmasına olanak veren bir uygulama |
agrivoltaic n.
|
|
Social Sciences |
|
73 |
Social Sciences |
30-40'lı yaşlarda olup hem yaşlanan ebeveynlerinin hem de çocuklarının bakımıyla aynı anda ilgilenen jenerasyon |
sandwich generation n.
|
|
74 |
Social Sciences |
genellikle heteroseksüel olup zaman zaman aynı cinse de ilgi duyabilen |
heteroflexible adj.
|
|
Philosophy |
|
75 |
Philosophy |
akıl ve bedenin, ne zihinsel ne de fiziksel olarak sınıflandırılamayan, aynı esaslara ait yapılar olduğu ortaya koyan bir felsefi doktrin |
neutral monism n.
|
|
Geography |
|
76 |
Geography |
abd'de çok sayıda siyahinin yaşadığı ve aynı zamanda verimli siyah toprağıyla ünlü bir bölge |
black belt n.
|
|
Geology |
|
77 |
Geology |
dünya'nın jeolojik süreçlerinin geçmişte de aynı şimdiki gibi geliştiğini öne süren, jeoloji biliminin temelini oluşturan doktrin |
uniformism n.
|
|
Military |
|
78 |
Military |
abd'de başka bir figürün yanına eklendiğinde aynı madalyadan ikinci kez alındığını belirten askeri nişan |
oak leaf cluster n.
|
|
79 |
Military |
abd'de askeri madalya sahiplerinin aynı madalyaya layık görülmesi halinde onlara verilen bronz veya gümüş meşe yaprakları ve meşe palamudundan oluşan bir süs |
oak-leaf cluster n.
|
|
|
Basketball |
|
80 |
Basketball |
aynı sene içinde hem ülkesinin liginde şampiyon olan hem ulusal basketbol kupasını kazanan hem de avrupa'da euroleague'i kazanıp üçleme yapan basketbol takımı |
triple crown n.
|
|
Music |
|
81 |
Music |
ikisine de aynı anda basılabilmesi için orgda iki pedalı bağlayan mekanizma |
tirasse n.
|
|
82 |
Music |
üç konunun hem ayrı ayrı hem de aynı anda zamanda işlendiği müzikal |
triple fugue n.
|
|
83 |
Music |
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine |
karaoke machine n.
|
|
84 |
Music |
aynı performansta bir araya gelen hem erkek hem de kadın sesleri |
mixed voices n.
|
|
Theatre |
|
85 |
Theatre |
aynı yapımın bir önceki gösterisini de izlemiş olan seyirci |
repeater n.
|
|
Engineering |
|
86 |
Engineering |
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) |
reflex adj.
|
|
Slang |
|
87 |
Slang |
aynı anda hem anal hem de vajinal yoldan cinsel ilişki |
double penetration n.
|
|
88 |
Slang |
hilebazların kullandığı, iki yüzü de aynı olan yarım peni |
gray n.
|
|
89 |
Slang |
aynı anda hem korkma hem de cinsel olarak uyarılma |
scarouse n.
|
|
90 |
Slang |
aynı anda hem korkmuş hem de cinsel olarak uyarılmış |
scaroused adj.
|
|
Modern Slang |
|
91 |
Modern Slang |
iki elini de aynı derecede efektif olarak kullanabilen |
ambidexterous adj.
|
|
92 |
Modern Slang |
bir şeyi iki eliyle de aynı oranda kötü yapan |
ambisinistrous adj.
|
|
93 |
Modern Slang |
aynısı /aynı eleştiri senin için de geçerli |
a bit rich coming from you expr.
|
|
Anthropology |
|
94 |
Anthropology |
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan |
taboo adj.
|
|
95 |
Anthropology |
(polinezya'da) aynı anda hem kutsal hem de yasak olan |
tabu adj.
|
|