Historia

against (someone or something)

Significados de "against (someone or something)" en diccionario turco inglés : 14 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Colloquial
1	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) aykırı
2	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) ters
3	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı
4	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı rekabette
5	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı yarışta
6	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı mücadelede
7	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde
8	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) aykırı
9	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) ters
10	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı
11	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı rekabette
12	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı yarışta
13	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birine/bir şeye) karşı mücadelede
14	Colloquial	against (someone or something) prep.	(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde

Significados de "against (someone or something)" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	bias against (someone or something) n.	(birine ya da bir şeye) karşı önyargı
2	General	bias someone against someone or something n.	birine ya da bir şeye karşı önyargı
3	General	biased against (someone or something) adj.	birine ya da bir şeye karşı önyargılı
Phrasals
4	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) değmek
5	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dokunmak
6	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) hafifçe çarpmak
7	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) yavaşça vurmak
8	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	(birine/bir şeye) değmek
9	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	(birine/bir şeye) dokunmak
10	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	(birine/bir şeye) hafifçe çarpmak
11	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	(birine/bir şeye) yavaşça vurmak
12	Phrasals	clamor against someone or something v.	bir şeye ya da birine karşı ses çıkarmak
13	Phrasals	clamor against someone or something v.	ses yükseltmek
14	Phrasals	clamor against someone or something v.	birini ya da bir şeyi protesto etmek
15	Phrasals	clamor against someone or something v.	birinin ya da bir şeyin aleyhinde eylem yapmak
16	Phrasals	clamor against someone or something v.	bağrışmak
17	Phrasals	clash against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) karşı savaşmak
18	Phrasals	clash against (someone or something) v.	'-ile çarpışmak
19	Phrasals	clash against (someone or something) v.	'-ile savaşmak
20	Phrasals	clash against (someone or something) v.	'-ile mücadele etmek
21	Phrasals	clash against (someone or something) v.	'- karşı savaş vermek
22	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) karşı (bir şeyle) birlik oluşturmak
23	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	bir şeye karşı bir araya gelmek
24	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	'-e karşı güç birliği etmek
25	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	'-e karşı el ele vermek
26	Phrasals	combine something against someone or something v.	birine veya bir şeye karşı bir şeyle birlik oluşturmak
27	Phrasals	combine something against someone or something v.	bir şeye karşı bir araya gelmek
28	Phrasals	combine something against someone or something v.	'-e karşı güç birliği oluşturmak
29	Phrasals	combine something against someone or something v.	'-e karşı el ele vermek
30	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) karşı kampanya yapmak
31	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) karşı kampanya düzenlemek
32	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) savaş açmak
33	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) savaşmak
34	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) mücadele etmek
35	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(bir şey) uğrunda mücadele etmek
36	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(bir şeyin) kavgasını vermek
37	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(birine, bir şeye) karşı seçim kampanyası yapmak
38	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	(birine, bir şeye) karşı seçim kampanyası düzenlemek
39	Phrasals	campaign against (someone or something) v.	seçimde (birine, bir şeye) karşı yarışmak
40	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak
41	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) itiraz etmek
42	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) karşı çıkmak
43	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) isyan etmek
44	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(birini veya bir şeyi) protesto etmek
45	Phrasals	and protest against (someone or something) v.	(birine veya bir şeye karşı) protestoya katılmak
46	Phrasals	advance something to someone or something (against something) v.	(bir şeyi) gününden önce/erken ödemek
47	Phrasals	agitate against someone or something v.	(birine veya bir şeye karşı) propaganda yapmak
48	Phrasals	agitate against someone or something v.	(birine veya bir şeye karşı) kışkırtma yaratmak
49	Phrasals	agitate against someone or something v.	(birine veya bir şeye karşı) ayaklandırma yaratmak
50	Phrasals	agitate against someone or something v.	(birine veya bir şeye karşı) fesat çıkarmak
51	Phrasals	agitate against someone or something v.	kamuoyunu galeyana getirmek
52	Phrasals	poison someone against someone or something v.	(birine karşı) (birilerine) nifak tohumları ekmek
53	Phrasals	poison someone against someone or something v.	'e karşı zehirlemek
54	Phrasals	pin someone or something against something v.	(duvara vb) yaslamak/iteklemek
55	Phrasals	nuzzle up against someone or something v.	(özellikle bir hayvan için kullanılır) sırnaşarak burnunu vb sürtmek
56	Phrasals	cover someone or something against something v.	birini ya da bir şeyi korumak
57	Phrasals	cover someone or something against something v.	'-e karşı birini ya da bir şeyi koruma altına almak
58	Phrasals	cover someone or something against something v.	belli bir sorun ya da durum karşısında güvence sağlamak
59	Phrasals	cover someone or something against something v.	(sigorta gibi) bir şeyi kapsamak
60	Phrasals	crush (up) against (someone or something) v.	(birinin ya da bir şeyin) üstüne yıkılmak
61	Phrasals	crush (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) çok yüklenmek
62	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	bir şeyi bir şey haline gelecek şekilde ezmek
63	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	ufalamak
64	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	toz haline getirmek
65	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	parça parça etmek
66	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	öğütmek
67	Phrasals	debit (something) against (someone or something) v.	belli bir hesaptan para harcamak
68	Phrasals	debit (something) against (someone or something) v.	birinin parasını harcamak
69	Phrasals	debit something against someone or something v.	belli bir hesaptan para harcamak
70	Phrasals	debit something against someone or something v.	birinin parasını harcamak
71	Phrasals	debit something against someone or something v.	belli bir hesaba ya da birinin hesabına yazdırmak
72	Phrasals	bang against (someone or something) v.	(bir şeyi bir yere veya kişiye) çarpmak
73	Phrasals	bang against (someone or something) v.	(bir şeyi bir yere veya kişiye) pat diye vurmak
74	Phrasals	have something against someone or something v.	birini/bir şeyi sevmemek için bir nedeni olmak
75	Phrasals	have something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı hoş olmayan hisler beslemek
76	Phrasals	have something against someone or something v.	birinden/bir şeyden hoşlanmamak
77	Phrasals	have something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı olmak
78	Phrasals	have something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak
79	Phrasals	have something against someone or something v.	biriyle/bir şeyle ilgili bir sıkıntısı olmak
80	Phrasals	have something against someone or something v.	biriyle/bir şeyle bir alıp veremediği olmak
81	Phrasals	hold something against someone or something v.	bir şeyi bir şeye/yere tutmak
82	Phrasals	hold something against someone or something v.	bir şeyi bir şeye/yere basmak
83	Phrasals	hold something against someone or something v.	bir şeyi bir şeye/yere bastırmak
84	Phrasals	hold something against someone or something v.	bir şeyi bir şeyin üstüne bastırmak/tutmak
85	Phrasals	hold something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı kin tutmak
86	Phrasals	hold something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı kızgınlığı devam etmek
87	Phrasals	hold something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı siniri geçmemek
88	Phrasals	hold something against someone or something v.	biriyle/bir şeyle ilgili mutsuzluğu devam etmek
89	Phrasals	hold something against someone or something v.	birinin/bir şeyin yüzüne vurmak
90	Phrasals	hold something against someone or something v.	birinin/bir şeyin aleyhinde kullanmak
91	Phrasals	hold something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı kullanmak
92	Phrasals	play against someone or something v.	birine/bir şeye karşı mücadele etmek
93	Phrasals	play against someone or something v.	birine/bir şeye karşı oynamak
94	Phrasals	play against someone or something v.	birine/bir şeye karşı rekabet etmek
95	Phrasals	press against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine veya bir şeye) bastırmak
96	Phrasals	press against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine veya bir şeye) sıkıştırmak
97	Phrasals	press something against someone or something v.	bir şeyi birine veya bir şeye bastırmak
98	Phrasals	press something against someone or something v.	bir şeyi birine veya bir şeye dayamak
99	Phrasals	press something against someone or something v.	bir şeyle birini veya bir şeyi zorlamak
100	Phrasals	press something against someone or something v.	bir şeyle birini veya bir şeyi ittirmek
101	Phrasals	press against someone or something v.	birine/bir şeye baskı yapmak
102	Phrasals	press against someone or something v.	birine/bir şeye yüklenmek
103	Phrasals	press against someone or something v.	birini/bir şeyi sıkıştırmak
104	Phrasals	press against someone or something v.	birini/bir şeyi ittirmek
105	Phrasals	press against someone or something v.	birine/bir şeye abanmak
106	Phrasals	set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi/kendini birine veya bir şeye) dayamak
107	Phrasals	set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye/kendine birini veya bir şeyi) rakip olarak ayarlamak
108	Phrasals	set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi/kendini biriyle veya bir şeyle) karşılaştırmak
109	Phrasals	set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi/kendini biriyle veya bir şeyle) karşı karşıya bırakmak
110	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı güç kazanmak
111	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(biri/bir şey) karşısında kapsamı genişlemek
112	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde güçlenmek
113	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde gelişmek
114	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı atağa geçmek
115	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı harekete geçmek
116	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak
117	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı bir şey hazırlamak
118	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı bir şey başlatmak
119	Phrasals	mount against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı bir şeyi etkin hale getirmek
120	Phrasals	slant against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak
121	Phrasals	slant against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı önyargı beslemek
122	Phrasals	slant against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşıt tutum sergilemek
123	Phrasals	slant against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) karşıt tutum yaratacak şekilde yazmak/göstermek
124	Phrasals	slant against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) karşı ön yargılı bir tutum yaratacak şekilde yazmak/göstermek
125	Phrasals	stack (something) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) karşısına (bir şeyi) engel olarak çıkarmak
126	Phrasals	stack (something) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) başarısına bir engel teşkil etmek
127	Phrasals	stack something against someone or something v.	bir yığını birine/bir şeye dayamak
128	Phrasals	stack something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye karşı yığmak
129	Phrasals	bash something against someone or something v.	bir şeyi bir şeye çarpmak
130	Phrasals	bash something against someone or something v.	bir şeyi bir şeye vurmak
131	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) çarpmak
132	Phrasals	bump (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) toslamak
133	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	birine ya da bir şeye çarpmak
134	Phrasals	bump (up) against someone or something v.	birine ya da bir şeye toslamak
135	Phrasals	clamor against someone or something v.	bir şeye karşı ses yükseltmek
136	Phrasals	clamor against someone or something v.	bir şeye karşı tepki göstermek
137	Phrasals	clash against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) karşı mücadele vermek
138	Phrasals	clash against (someone or something) v.	(biri ya da bir şeyle) çarpışmak
139	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) karşı (bir şeyi) bir araya getirmek
140	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	(biri ya da bir şeyi) birleştirmek
141	Phrasals	combine (something) against (someone or something) v.	(biri ya da bir şeyi) toplamak
142	Phrasals	combine something against someone or something v.	birine ya da bir şeye karşı bir şeyi bir araya getirmek
143	Phrasals	combine something against someone or something v.	biri ya da bir şeyi birleştirmek
144	Phrasals	combine something against someone or something v.	biri ya da bir şeyi toplamak
145	Phrasals	cover (someone or something) against (something) v.	(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak
146	Phrasals	cover someone or something against something v.	birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak
147	Phrasals	crush (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) doğru yığılmak
148	Phrasals	crush (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) doğru yüklenmek
149	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	birine ya da bir şeye doğru yığılmak
150	Phrasals	crush (up) against someone or something v.	birine ya da bir şeye doğru yüklenmek
151	Phrasals	dash someone or something against someone or something v.	(bir şeyi ya da birini bir şeye ya da birine) doğru fırlatmak
152	Phrasals	dash someone or something against someone or something v.	(bir şeyi ya da birini bir şeye ya da birine doğru) savurmak
153	Phrasals	debit (something) against (someone or something) v.	(birinin hesabından ya da belli bir hesaptan) harcamak
154	Phrasals	debit something against someone or something v.	birinin hesabından ya da belli bir hesaptan harcamak
155	Phrasals	direct (something) against (someone or something) v.	(bir şeyi birine ya da bir şeye) yönelmek
156	Phrasals	direct something against someone or something v.	bir şeyi birine ya da bir şeye yönelmek
157	Phrasals	find against someone or something v.	(jüri veya bir hâkimin) aleyhte bir karar açıklaması
158	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) güçlendirmek
159	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) sağlamlaştırmak
160	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) with (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek
161	Phrasals	fortify (someone or something) against (something) with (something) v.	(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak
162	Phrasals	indemnify (someone or something) against (something) v.	(birini ya da bir şeyi bir şeye) karşı korumak
163	Phrasals	indemnify (someone or something) against (something) v.	(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak
164	Phrasals	indemnify someone or something against something v.	birini ya da bir şeyi bir şeye karşı korumak
165	Phrasals	indemnify someone or something against something v.	birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak
166	Phrasals	level (something) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) eleştiri okları yöneltmek
167	Phrasals	level (something) against (someone or something) v.	(birini ya da bir şeyi bir şeyle) eleştirmek
168	Phrasals	level (something) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) sözlü olarak saldırmak
169	Phrasals	rub (up) against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) sürtünmek
170	Phrasals	rub (up) against (someone or something) v.	(biri ya da bir şey) ile sürtüşmek
171	Phrasals	secure against (someone or something) v.	(birine ya da bir şeye) karşı korumak
172	Phrasals	secure against (someone or something) v.	(birinden ya da bir şeyden) korunmak
173	Phrasals	secure something against (someone, something, or an animal) v.	(birine, bir şeye ya da bir hayvana) karşı korumak
174	Phrasals	secure something against (someone, something, or an animal) v.	(birinden, bir şeyden ya da bir hayvandan) korunmak
175	Phrasals	snuggle (up) against someone or something v.	(birine) sokulmak
176	Phrasals	snuggle (up) against someone or something v.	(birine) doğru kıvrılıp yatmak
177	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye karşı olacak şekilde yönlendirmek
178	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde yönlendirmek
179	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde işlemek
180	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde olacak şekilde yapmak
181	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyin birinin/bir şeyin aleyhinde olacak tarafına ağırlık vermek
182	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeye birinin/bir şeyin aleyhinde olacak açısından bakmak
183	Phrasals	weight something against someone or something v.	bir şeyi birinin/bir şeyin aleyhinde değerlendirmek/tartmak
184	Phrasals	jar against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) çarpmak
185	Phrasals	jar against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bindirmek
186	Phrasals	jar against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) vurmak
187	Phrasals	jar against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) toslamak
188	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında geçerli bir eleştiri
189	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) bir kusuru/eksiği
190	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) itmek
191	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sürtünmek
192	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(bir şeyi birine/bir şeye) çarptırmak
193	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(bir şeyi birine/bir şeye) vurmak/vurdurmak
194	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(bir şeyi birine/bir şeye) bindirmek
195	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) hızla çarpmak/çarptırmak
196	Phrasals	knock against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyi birine/bir şeye) toslatmak
197	Phrasals	knock up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) itmek
198	Phrasals	knock up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sürtünmek
199	Phrasals	knock up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) çarpmak
200	Phrasals	knock up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) toslamak
201	Phrasals	knock up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bindirmek
202	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sokulmak
203	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sarılmak
204	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılmak
205	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
206	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sarılıp yatmak
207	Phrasals	nuzzle up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sırnaşmak
208	Phrasals	fare against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) nazaran iyi performans göstermek
209	Phrasals	fare against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) nazaran iyi çalışmak
210	Phrasals	fare against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) nazaran iyi işlemek
211	Phrasals	fare against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) nazaran iyi oynamak
212	Phrasals	launch something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir şey başlatmak
213	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) yaslanmak
214	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dayanmak
215	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sırtını yaslamak/dayamak
216	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	geriye yaslanmak/dayanmak
217	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) yaslamak
218	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dayamak
219	Phrasals	lean back against (someone or something) v.	geriye yaslamak/dayamak
220	Phrasals	slap against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tokatlamak
221	Phrasals	slap against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) vurup durmak
222	Phrasals	slap against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) şap şap vurmak
223	Phrasals	slap against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tokatlayıp durmak
224	Phrasals	slap against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) şaklatmak
225	Phrasals	slap against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) şak diye vurmak
226	Phrasals	slap against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) şap şap vurmak
227	Phrasals	slap against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) vurup durmak
228	Phrasals	slap against (someone or something) v.	bir şeyi (birine/bir şeye) çarptırıp durmak
229	Phrasals	slap something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye şaklatmak
230	Phrasals	slap something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye şak diye vurmak
231	Phrasals	slap something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye şap şap vurmak
232	Phrasals	slap something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye vurup durmak
233	Phrasals	slap something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye çarptırıp durmak
234	Phrasals	slap against someone or something v.	birini/bir şeyi tokatlamak
235	Phrasals	slap against someone or something v.	birine/bir şeye vurup durmak
236	Phrasals	slap against someone or something v.	birine/bir şeye şap şap vurmak
237	Phrasals	slap against someone or something v.	birini/bir şeyi tokatlayıp durmak
238	Phrasals	squash up against someone or something v.	birini/bir şeyi ezmek
239	Phrasals	squash up against someone or something v.	birini/bir şeyi sıkıştırmak
240	Phrasals	squash up against someone or something v.	birini/bir şeyi ezip büzmek
241	Phrasals	squash up against someone or something v.	birine/bir şeye sıkıştırmak
242	Phrasals	squash up against someone or something v.	biriyle/bir şeyle ezmek
243	Phrasals	squash up against someone or something v.	biriyle/bir şeyle ezip büzmek
244	Phrasals	squeeze up against someone or something v.	birine/bir şeye doğru sıkışmak
245	Phrasals	squeeze up against someone or something v.	birine/bir şeye sokulmak
246	Phrasals	squeeze up against someone or something v.	birine/bir şeye dayamak
247	Phrasals	squeeze up against someone or something v.	birine/bir şeye doğru sıkıştırmak
248	Phrasals	thrust someone or something against someone or something v.	birini/bir şeyi birine/bir şeye çarptırmak
249	Phrasals	thrust someone or something against someone or something v.	birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek
250	Phrasals	thud against someone or something v.	birine/bir şeye güm diye çarpmak
251	Phrasals	thud against someone or something v.	birine/bir şeye güm diye bindirmek
252	Phrasals	thud against someone or something v.	birine/bir şeye toslamak
253	Phrasals	thud against someone or something v.	birine/bir şeye küt diye çarpmak
254	Phrasals	thud against someone or something v.	birine/bir şeye pat diye çarpmak
255	Phrasals	transgress against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir suç işlemek
256	Phrasals	transgress against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir günah işlemek
257	Phrasals	transgress against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir kusur işlemek
258	Phrasals	transgress against someone or something v.	birine/bir şeye karşı saldırıda bulunmak
259	Phrasals	transgress against someone or something v.	birini/bir şeyi kırmak
260	Phrasals	transgress against someone or something v.	birinin/bir şeyin sınırını aşmak
261	Phrasals	transgress against someone or something v.	birini/bir şeyi çiğnemek (kural, emir)
262	Phrasals	transgress against someone or something v.	birine/bir şeye karşı gelmek
263	Phrasals	write something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir şey yazmak
264	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek
265	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek
266	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
267	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak
268	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
269	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek
270	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek
271	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak
272	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak
273	Phrasals	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak
274	Phrasals	argue against someone or something v.	birinin/bir şeyin aleyhinde konuşmak
275	Phrasals	argue against someone or something v.	birine/bir şeye karşı olmak
276	Phrasals	argue against someone or something v.	birine/bir şeye muhalefet etmek
277	Phrasals	argue against someone or something v.	birine/bir şeye karşı savunma yapmak
278	Phrasals	argue against someone or something v.	birinin/bir şeyin yanlış olduğunu göstermek
279	Phrasals	argue against someone or something v.	birinin/bir şeyin tersini göstermek/savunmak
280	Phrasals	arm (someone against someone or something) (with something) v.	(birini biri/bir şey karşısında bir şeyle) teçhizatlandırmak
281	Phrasals	arm (someone against someone or something) (with something) v.	(birini biri/bir şey karşısında bir şeyle) silahlandırmak
282	Phrasals	arm (someone against someone or something) (with something) v.	(birini biri/bir şey karşısında bir şeyle) donatmak
283	Phrasals	avenge oneself (against someone or something) (for something) v.	(biriyle/bir şeyle bir şey için) ödeşmek
284	Phrasals	avenge oneself (against someone or something) (for something) v.	(biriyle/bir şeyle bir konuda) ödeşmek
285	Phrasals	avenge oneself (against someone or something) (for something) v.	(birinden/bir şeyden bir şey için) öç almak
286	Phrasals	avenge oneself (against someone or something) (for something) v.	(birinden/bir şeyden bir şey için) intikam almak
287	Phrasals	avenge oneself (against someone or something) (for something) v.	(birinden/bir şeyden bir şeyin) acısını çıkarmak
288	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı misilleme yapmak
289	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) intikamını almak
290	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı aynı şekilde karşılık vermek
291	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ödeşmek
292	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için misilleme yapmak
293	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.	(birinden/bir şeyden bir şey) için intikamını almak
294	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için aynı şekilde karşılık vermek
295	Phrasals	avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.	(biriyle/bir şeyle bir şey) için ödeşmek
296	Phrasals	band together (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı) bir araya gelmek
297	Phrasals	band together (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı) birleşmek
298	Phrasals	band together (against someone or something) v.	(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak
299	Phrasals	bang something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye çarpmak
300	Phrasals	bang something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye vurmak
301	Phrasals	bang something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye çarptırmak
302	Phrasals	bang something against someone or something v.	bir şeyi birine/bir şeye pat diye vurmak/indirmek
303	Phrasals	battle against someone or something v.	birine/bir şeye karşı savaş vermek/savaşmak
304	Phrasals	battle against someone or something v.	birini/bir şeyi yenmeye/alt etmeye çalışmak
305	Phrasals	battle against someone or something v.	birine/bir şeye karşı mücadele vermek/etmek
306	Phrasals	beat against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) vurup durmak
307	Phrasals	beat against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) çarpıp durmak
308	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına taşımak
309	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına atmak
310	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına getirmek
311	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşı karşıya getirmek
312	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) yüz yüze getirmek
313	Phrasals	bring (someone or something) up against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle)yüzleştirmek
314	Phrasals	brush (up) against someone or something v.	birine/bir şeye sürtünmek
315	Phrasals	brush (up) against someone or something v.	birine/bir şeye sürünmek
316	Phrasals	brush (up) against someone or something v.	birine/bir şeye hafifçe dokunmak
317	Phrasals	brush against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sürtünmek
318	Phrasals	brush against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sürünmek
319	Phrasals	brush against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) hafifçe dokunmak
320	Phrasals	butt (up) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) dibinde/bitişiğinde durmak
321	Phrasals	butt (up) against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) kıç kıça durmak
322	Phrasals	butt (up) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) kıçına/dibine girmek
323	Phrasals	butt (up) against someone or something v.	birine/bir şeye dayanmak
324	Phrasals	butt (up) against someone or something v.	birine/bir şeye yüklenmek
325	Phrasals	butt (up) against someone or something v.	birini/bir şeyi ittirmek
326	Phrasals	butt (up) against someone or something v.	birine/bir şeye abanmak
327	Phrasals	caution (one) against (someone or something) v.	(birini birine/bir şeye) karşı uyarmak
328	Phrasals	caution (one) against (someone or something) v.	(birini biri/bir şey) hakkında uyarmak
329	Phrasals	come out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) ayak diremek
330	Phrasals	come out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı olduğunu ortaya koymak
331	Phrasals	come out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı çıkmak
332	Phrasals	come out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı tavır almak
333	Phrasals	compete against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) yarışmak
334	Phrasals	compete against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek
335	Phrasals	compete against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) mücadele etmek
336	Phrasals	compete against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı yarışmak
337	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birlik olmak
338	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birleşip komplo kurmak
339	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birlikte plan yapmak
340	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birleşip kumpas kurmak
341	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birleşmek
342	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	birleşip (birine/bir şeye karşı) plan yapmak
343	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) gizli ittifak kurmak
344	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye karşı) birleşip bir dolap/entrika çevirmek
345	Phrasals	conspire against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı güçlerini birleştirmek
346	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak
347	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) güçlerini birleştirmek
348	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) komplo kurmak
349	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlikte plan yapmak
350	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) kumpas kurmak
351	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birleşmek
352	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) plan yapmak
353	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) gizli ittifak kurmak
354	Phrasals	conspire with (someone) against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) bir dolap/entrika çevirmek
355	Phrasals	contend against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı yarışmak
356	Phrasals	contend against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı çarpışmak
357	Phrasals	contend against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek
358	Phrasals	contend against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) boy ölçüşmek
359	Phrasals	crusade against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı savaşım vermek
360	Phrasals	crusade against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) şiddetle karşı çıkmak
361	Phrasals	crusade against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı mücadele etmek
362	Phrasals	decide against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek
363	Phrasals	decide against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) seçmemek
364	Phrasals	defend (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak
365	Phrasals	defend (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı müdafaa etmek
366	Phrasals	defend (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı savunmak
367	Phrasals	defend (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında savunmak
368	Phrasals	defend (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek
369	Phrasals	demonstrate against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) protesto etmek
370	Phrasals	demonstrate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı gösteri düzenlemek
371	Phrasals	discriminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı ayrım yapmak
372	Phrasals	discriminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı ayrımcılık yapmak
373	Phrasals	fight against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı savaşmak
374	Phrasals	fight against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı mücadele etmek
375	Phrasals	find against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek
376	Phrasals	find against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) suçlu olduğunu açıklamak
377	Phrasals	find against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) suçlu olduğuna karar vermek
378	Phrasals	find against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) suçlu bulmak
379	Phrasals	fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v.	(birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) güçlendirmek/sağlamlaştırmak
380	Phrasals	fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v.	(birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) takviye etmek
381	Phrasals	fulminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) patlamak
382	Phrasals	fulminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) verip veriştirmek
383	Phrasals	fulminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) ateş püskürmek
384	Phrasals	fulminate against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) gürlemek
385	Phrasals	fulminate against someone or something v.	birini/bir şeyi ihbar etmek
386	Phrasals	fulminate against someone or something v.	birini/bir şeyi şikayet etmek
387	Phrasals	gang up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
388	Phrasals	get up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı durmak/dikilmek
389	Phrasals	get up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dayanmak
390	Phrasals	go against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ters düşmek
391	Phrasals	go against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) zıtlaşmak
392	Phrasals	go against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak
393	Phrasals	go against (someone or something) v.	(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak
394	Phrasals	go against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) zıt olmak
395	Phrasals	go against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) uymamak
396	Phrasals	go against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) aykırı olmak
397	Phrasals	go against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı yarışmak
398	Phrasals	go against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek
399	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak
400	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) karşılaşmak
401	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek
402	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) karşısına dikilmek
403	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı koymak
404	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı çıkmak
405	Phrasals	go up against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) zıt gitmek
406	Phrasals	graze against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sürtmek
407	Phrasals	graze against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sıyırıp geçmek
408	Phrasals	guard against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) engellemek/önlemek
409	Phrasals	guard against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı önlem almak
410	Phrasals	guard against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı koruma sağlamak
411	Phrasals	harbor something against someone or something v.	birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak
412	Phrasals	hit against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) çarpmak
413	Phrasals	institute (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) başlatmak
414	Phrasals	institute (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) oluşturmak
415	Phrasals	institute (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) getirmek
416	Phrasals	institute (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) uygulamaya koymak
417	Phrasals	insulate (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak
418	Phrasals	insulate (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı izole etmek/yalıtmak
419	Phrasals	inveigh against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tenkit etmek
420	Phrasals	inveigh against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) azarlamak
421	Phrasals	inveigh against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) paylamak
422	Phrasals	inveigh against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) çıkışmak
423	Phrasals	kick against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tekmeyle/tekme atarak uzaklaştırmak
424	Phrasals	kick against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) ayağıyla itmek
425	Phrasals	kick against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) tekmelemek
426	Phrasals	kick against (someone or something) v.	bir şeye karşı (birini/bir şeyi) tekmelemek
427	Phrasals	kick against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) ayağıyla vurarak/tekmeleyerek bir şeyden sektirmek
428	Phrasals	lash out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) saldırmak
429	Phrasals	lash out against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üstüne atlamak/saldırmak
430	Phrasals	lash out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bir anda parlamak/patlamak
431	Phrasals	lash out against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) (ani ve sert) tepki göstermek/vermek
432	Phrasals	lash out against (someone or something) v.	(biri/bir şey) karşısında sert ve ani çıkış yapmak
433	Phrasals	lay (someone or something) against (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeye) dayamak/yaslamak
434	Phrasals	lead (someone or something) against (someone or something else) v.	(birine/bir şeye) karşı (birine/bir şeye) liderlik etmek
435	Phrasals	lead (someone or something) against (someone or something else) v.	(biri/bir şey) karşısında (birinin/bir şeyin) lideri olmak
436	Phrasals	lobby against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı lobi yapmak
437	Phrasals	make (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) yapmak
438	Phrasals	make (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) geliştirmek
439	Phrasals	make (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) sunmak
440	Phrasals	make (something) against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı (bir şey) düzenlemek
441	Phrasals	march against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı yürümek (protesto amacıyla)
442	Phrasals	march against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) protesto etmek
443	Phrasals	march against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı yürüyüş/gösteri yapmak
444	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
445	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
446	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
447	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
448	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
449	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
450	Phrasals	match (someone or something) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
451	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) kıyaslamak
452	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
453	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) mukayese etmek
454	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) boy ölçüştürmek
455	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) boyunu ölçmek
456	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin birine/bir şeye) karşı boyunu ölçmek/hesaplamak
457	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) ölçüsünü karşılaştırmak
458	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin) ölçüsünü (biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
459	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin) ölçülerini (başka birine/bir şeye) kıyasla hesaplamak
460	Phrasals	measure (someone or something) (up) against (someone or something else) v.	(birine/bir şeye göre birinin/bir şeyin) boyunu/ölçülerini hesaplamak
461	Phrasals	murmur against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) homurdanmak
462	Phrasals	murmur against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili homurdanmak
463	Phrasals	murmur against (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgili söylenmek
464	Phrasals	murmur against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) söylenmek
465	Phrasals	murmur against (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) şikayet etmek
466	Phrasals	mutiny against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak
467	Phrasals	mutiny against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı kazan kaldırmak
468	Phrasals	mutiny against (someone or something) v.	(biri/bir şey) karşısında başkaldırmak
469	Phrasals	mutiny against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı isyan etmek
470	Phrasals	mutiny against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı birlik olmak
471	Phrasals	nestle (up) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak/kıvrılmak
472	Phrasals	nestle (up) against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak
473	Phrasals	operate against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhine çalışmak
474	Phrasals	operate against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) dezavantajına olmak
475	Phrasals	pin (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) iterek (birine/bir şeye) karşı sıkıştırmak
476	Phrasals	pin (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) bastırmak/yaslamak
477	Phrasals	pin (someone or something) against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) itip (birine/bir şeye) yapıştırmak
478	Phrasals	plot against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı komplo düzenlemek
479	Phrasals	plot against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı komplo kurmak
480	Phrasals	plot against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı birleşmek
481	Phrasals	plot against (something or someone) v.	(birine/bir şeye) karşı güçlerini birleştirmek
482	Phrasals	poison (one) against (someone or something) v.	(birini birine/bir şeye) karşı zehirlemek
483	Phrasals	poison (one) against (someone or something) v.	(birini birine/bir şeye) karşı doldurmak
484	Phrasals	poison (one) against (someone or something) v.	(birini birine/bir şeye) karşı kışkırtmak
485	Phrasals	prejudice (one) against (someone or something) v.	(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak
486	Phrasals	prejudice (one) against (someone or something) v.	(birinde birine/bir şeye) karşı önyargı yaratmak/oluşturmak
487	Phrasals	preserve (someone or something) against (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak
488	Phrasals	preserve (someone or something) against (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak
489	Phrasals	prevail against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) yenmek
490	Phrasals	prevail against (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak
491	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	düşman ordusuna doğru ilerlemek
492	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	düşman ordusunun üzerine yürümek
493	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) dava etmek
494	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhine dava açmak
495	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) aleyhinde dava açmak
496	Phrasals	proceed against (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) mahkemeye vermek
497	Phrasals	protect against (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) korumak
498	Phrasals	protect against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı korumak
499	Phrasals	rage against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) hiddetlenmek
500	Phrasals	rage against (someone or something) v.	(birine/bir şeye) öfkelenmek