Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | alkışlanmak | be applauded v. | ||
He walked onto stage while the audience were applauding. Seyirciler alkışlarken sahneye çıktı. More Sentences |
||||
General | alkışlanmak | be acclaimed v. | ||
The player was acclaimed by the fans. Oyuncu taraftarlar tarafından alkışlandı. More Sentences |
||||
General | alkışlanmak | be hailed v. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | çok alkışlanmak | bring down the house v. |
General | ayakta alkışlanmak | be applauded loudly v. |
General | ayakta alkışlanmak | be strongly applauded v. |
General | ayakta alkışlanmak | be warmly applauded v. |
General | ayakta alkışlanmak | receive a standing ovation v. |
Idioms | ||
Idioms | çok alkışlanmak | bring down the house v. |