an- - Turco Inglés Diccionario
Historia

an-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "an-" en diccionario turco inglés : 7 resultado(s)

Inglés Turco
General
an- pref. değil anlamı veren ön ek
an- pref. olmayan anlamı veren ön ek
an- pref. yukarı
an- pref. yukarıya doğru
an- pref. yeniden
an- pref. arka
an- pref. arkaya doğru

Significados de "an-" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
being an executioner n. cellatlık
make an effort v. çaba göstermek
make an effort v. gayret etmek
take an exam v. sınava girmek
give an order v. sipariş vermek
make an effort v. çabalamak
place an order v. sipariş vermek
come to an agreement v. anlaşmaya varmak
commit an offense v. suç işlemek
run an errand v. ayak işleri yapmak
make an effort v. çaba harcamak
take an oath v. ant içmek
put an end v. son vermek
General
taking advantage of an opportunity n. fırsattan istifade
an off day n. kötü gün
the white of an egg n. yumurta akı
making an effort n. çaba sarf etme
an outrage upon decency n. tecavüz
an elongated grape n. gelinparmağı
kernel of an integral equation n. entegral denklemi çekirdeği
confinement in an asylum n. akıl hastanesine kapatılma
blink of an eye n. göz kırpma
role of an older sister n. ablalık
vitality of an institution n. bir kurumun canlılığı
a matter of life an death n. ölüm kalım meselesi
being an officer n. zabitlik
bay of an arch n. kemer gözü
an elongated gourd n. borukabağı
premises of an airport n. havaalanı binası
set form of an oath n. bir yeminin belirlenmiş biçimi
founder of an order n. pir
an appreciation n. takriz
an easy prey n. dişe gelir
duties of an undersecretary n. müsteşarlık
an off street n. sapa bir sokak
the twinkling of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar
an open sore n. açık yara
assistant to a professor in an islamic university n. muid
an open secret n. herkesçe bilinen bir sır
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
an eyesore n. göz zevkini bozan (bina vb)
quite an event n. fevkalade bir hadise
an open question n. çözümlenmemiş sorun
rank of an undersecretary n. müsteşarlık
work of an educator n. eğitmenlik
being an aga n. ağalık
betrothed while still an infant n. beşik kertiği
an advanced technical school for girls n. olgunlaşma enstitüsü
a familiar address to an older man n. amca
as an exception n. istisna olarak
placing an order n. ısmarlama
end of an era n. bir devrin sonu
uterus of an animal n. kulunluk
being an architect n. mimarlık
skin of an onion n. soğan zarı
being an uncle n. dayılık
an acid remark n. iğneleyici bir söz
place suitable for an outing n. mesirelik
the inside of an affair n. işin iç yüzü
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
being an immigrant n. muhacirlik
kernel of an almond n. badem içi
an upright man n. adam gibi adam
an accomplished fact n. olmuş bitmiş bir şey
an outrage upon justice n. adaletsizlik
an insect pest of cereals n. kımıl
an eagle owl n. zağanos
an open question n. çözülmemiş sorun
breach of an oath n. yeminini bozma
an equal amount n. misil
an old flame n. göz ağrısı
being an elder sister n. ablalık
an oil baron n. petrol kralı
placing an order n. sipariş verme
means to an end n. vasıta
an extra n. extra bir
an armful n. kucak dolusu
an upward trend in sales n. satışlarda artış eğilimi
report of an informer n. jurnal
being an upstart n. görmemişlik
an outrage upon justice n. hak çiğneme
half an hour n. yarım saat
oath taken by an expert n. ehlivukufun yemini
means to an end n. araç
an egregious mistake n. korkunç bir hata
violation of an oath n. bir yeminin bozulması
an elderly greek woman n. kokona
report of an informer n. curnal
being an elder brother n. ağabeylik
an axe to grind n. çözülmesi gereken sorun
an axe to grind n. şikayete sebep olan durum
member of an association n. dernek üyesi
an ejaculation of surprise n. şaşırma nidası
an outlook on life n. hayata bakış (açısı)
an intense heat n. yoğun bir sıcaklık
the white of an egg n. yumurtanın beyazı
evacuation (of people, an area) n. bir bölgenin tahliye edilmesi
an important role n. önemli bir rol
an outstanding beauty n. dünya güzeli
an agreement that has yet to be notarized n. noterden geçmemiş sözleşme
an agreement that has yet to be notarised n. noterden geçmemiş sözleşme
an attribute of land n. arsa vasfı
quite an experience n. harika bir deneyim
the epicentre of an earthquake n. depremin merkez üssü
quite an experience n. tam bir deneyim
an ethical problem n. etik bir sorun
an associate company n. tanıdık firma
an associate company n. tanıdık şirket
an obvious example n. açık bir örnek
an obvious example n. net bir örnek
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order n. şed kuşanma
fall of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
decline of an empire n. bir imparatorluğun çöküşü
violation of terms and conditions (of an agreement) n. sözleşme hükümlerine aykırılık
an old banger n. külüstür
an honest joe n. sıradan adam
an honest joe n. kendi halinde insan
an easy and pleasant life n. rahat ve sıkıntısız hayat
an advantage gained at the beginning n. başlangıçta elde edilen avantaj
means to an end n. hedefe yönelik davranış
means to an end n. sonuca götüren adım
means to an end n. başarıyı getiren hamle
means to an end n. amaca ulaştıran adım
an easy victory n. kolay zafer
expression of an opinion n. bir fikrin ifadesi
cash withdrawal from an atm machine while abroad n. yurtdışı atm'den nakit çekim
an inconstant lover n. hercai gönül
an inconstant heart n. hercai gönül
an inconstant affection n. hercai gönül
an unfortunate statement n. talihsiz bir açıklama
an ugly attack n. çirkin bir saldırı
an unfortunate statement n. talihsiz açıklama
an alliance of values n. değerler bütünü
an open ended question n. ucu açık soru
an alternative view to n. farklı bir bakış
expected life of an item n. kullanım ömrü
an important step n. önemli bir adım
an anonymous watcher n. ismini vermek istemeyen bir izleyici
an affront to humanity n. insanlık ayıbı
an affront to humanity n. insanlığa yapılmış bir hakaret
an indisputable fact n. tartışmasız bir gerçek
an indisputable truth n. tartışmasız bir gerçek
an economical solution n. ekonomik çözüm
an unmet need n. karşılanmamış ihtiyaç
an interesting story n. ilginç bir hikaye
an inseparable whole n. ayrılmaz bir bütün
an indivisible whole n. ayrılmaz bir bütün
an unexpected development n. beklenmeyen gelişme
an unexpected development n. beklenmedik gelişme
an essential role n. büyük bir rol
an important role n. büyük bir rol
an essential role n. önemli bir rol
image of an aggressive fellow countryman n. agresif memleket delikanlısı imajı
an open message n. açık bir mesaj
an explicit message n. açık bir mesaj
an unbelievable/incredible day n. inanılmaz bir gün
half an inch n. yarım inç
an eye-catching beauty n. göz alıcı güzellik
locating an address n. adres tespiti
an important problem n. önemli bir sorun/problem
an engineering wonder n. bir mühendislik harikası
an engineering marvel n. bir mühendislik harikası
an engineering masterpiece n. bir mühendislik harikası
an opposing view n. karşıt/muhalif görüş
an amusing anecdote n. eğlenceli bir hikaye
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
an airplane without wings n. kanatsız bir uçak
an emergency meeting n. acil bir toplantı
an unpleasant experience n. acı deneyim
the chance of an asteroid hitting the earth n. bir asteroitin dünya'ya çarpma olasılığı
an ordinary human being n. normal bir insan
an internet company n. bir internet şirketi
an aberrant behavior n. anormal bir davranış
an angel of death n. bir ölüm meleği
an abandoned hospital n. terk edilmiş bir hastane
an ugly wish n. çirkin bir dilek
an ugly remark n. çirkin bir ifade
an early winter n. erken bastıran kış
an early summer n. erken gelen yaz
an old motel n. eski bir motel
an ailing relative n. hasta bir akraba
an illustrious career n. şerefli bir kariyer
an icon of justice n. adalet idolü
an irreparable mistake n. telafi edilemez bir hata
an aborted baby n. kürtajla alınmış bebek
an aborted baby n. kürtajla alınan bebek
an empty stage n. boş bir sahne
an inseparable part of the education n. eğitimin ayrılmaz bir parçası
an inbred family n. akrabalar arası evlilik yapan bir aile
an alternative to n. bir şeyin alternatifi
an impish smile n. muzip bir gülüş
an impish look n. muzip bir bakış
an unpleasant place n. tatsız bir yer
an uncertain world n. şüphelerle dolu bir dünya
an uncertain world n. belirsizliklerle dolu bir dünya
an important health problem n. önemli bir sağlık sorunu
an identifying mark on the suspect n. şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb)
an army of bodyguards n. koruma ordusu
an unfortunate development n. talihsiz/esef verici bir gelişme
an undeclared war n. ilan edilmemiş bir savaş
an extra job n. ek iş
an achievable target n. ulaşılabilir (bir) hedef/amaç
an achievable target n. başarılabilecek/ulaşılabilecek bir amaç/hedef
an anonymous listener n. ismini vermek istemeyen bir dinleyici
an anonymous listener n. adını vermek istemeyen bir dinleyici
an awkward situation n. nazik durum
victim of an accident n. kazazede
an only child n. tek çocuk
an extreme example n. uç bir örnek
an ardent reader n. kitap kurdu
an undeniable fact n. inkar edilemez bir gerçek
an adopted maid n. ahretlik
an accident black spot n. çok kaza olan yer
deoch an doris n. son içki
doch an doris n. son içki
an offer too good to refuse n. reddedilmeyecek kadar iyi bir teklif
an unfortunate day n. uğursuz bir gün
an unlucky day n. uğursuz bir gün
an unknown attacker n. kimliği belirsiz bir saldırgan
an airtight document n. kapı gibi belge
an undeniable/indisputable document n. kapı gibi belge
an irrefutable document n. kapı gibi belge
countries where English is an official language n. ingilizcenin resmi olduğu ülkeler
list of countries where english is an official language n. ingilizcenin resmi olduğu ülkeler listesi
list of countries where english is an official language n. İingilizcenin resmî dil olduğu ülkelerin listesi
an inseparable part n. ayrılmaz bir parça
wearing an earring n. küpe takma
pass an exam n. sınav geçmek
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar vakası
an unusual suicide case n. sıradışı bir intihar olgusu
an unreasonable fear n. mantıksız bir korku
an old table game like domino n. aznif
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılması gerekenler
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılacaklar
an interesing man n. ilginç bir adam
things to do during an earthquake n. deprem anında yapılması gereken şeyler
anam cara (soul friend) (an old gaelic word) n. ruh arkadaşı
an object of ridicule n. alay konusu
an ace up your sleeve n. avantaj olarak kullanılacak bir şey
an abstract idea n. soyut fikir
an arm of flesh n. insan gücü
an ounce of decency n. bir parça nezaket
an artistic style n. sanatsal bir üslup
an artistic style n. sanatsal bir tarz
blink of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre
blink of an eye n. bir an
an awful time n. berbat bir zaman
curveship (an invented word) n. köprü
deoch-an-doruis [scotland] n. (ayrılan misafire içerisinde şarap ikram edilen) motifli kupa
an appropriate intervention n. yerinde bir müdahale
being an executioner n. cellatlık
per an (per annum) n. yıllık
an awkward situation n. tuhaf bir durum
coming to an end n. tükenme
realize an aim v. amaç gerçekleştirmek
sustain an injury v. zarar görmek
enter into an argument v. polemiğe girmek
make it look like an accident v. kaza süsü vermek
withdraw an offer v. teklifi geri çekmek
lend an ear v. kulak asmak
debit an account v. bir hesabı borcuna kaydetmek
go for an appeal v. temyize gitmek
make an attempt at v. teşebbüs etmek
raise an objection v. itiraz etmek
set an animal free v. bir hayvanı azat etmek
have an investment v. yatırım yapmak
open an account v. hesap açtırmak
come to an end v. bitmek
keep an ear to the ground v. kulağı kirişte olmak
make an animal bellow v. böğürtmek
have an aim v. amaca sahip olmak
have an urge to v. bir şey yapmayı çok istemek
have an orgasm v. doyuma ulaşmak
make an enemy of somebody v. düşman etmek
make use of an advantage v. avantajdan faydalanmak
make an impression v. intiba bırakmak
wait for an opportunity v. fırsat beklemek
make an appointment v. sözleşmek
put an end to v. son vermek (bir konuşmaya)
bring an action against v. dava açmak
give an eye to v. göz atmak
administer an oath v. yemin ettirmek
give an opportunity v. fırsat tanımak
enter an item in a ledger v. deftere geçirmek
be an eye v. kendi gözü ile görmek
give an account of v. hesap vermek
put on an act v. poz yapmak
kept an eye on v. gözetlemek
be a candidate in an election v. adaylık koymak
take an interest in v. ile ilgilenmek
have an idea v. aklına bir fikir gelmek
put forward an opposite theory v. karşıtlamak
cut an alcoholic drink with water v. içkiyi sulandırmak
turn into an unresolved mess v. yılan hikayesine döndürmek
pass on an illness v. aşılamak
open an era v. devir açmak
make use of an opportunity v. değerlendirmek (bir fırsatı vb)
have an exam v. imtihan olmak
keep an account of v. not etmek
give an edge to v. bilemek
keep an eye on v. göz kulak olmak
receive an award v. ödül almak
bone for an exam v. sınava hazırlanmak
take place for an armed fight v. çatışma çıkmak
provoke an incident v. hadise çıkarmak
pay an arm and a leg for v. çok pahalıya patlamak
have an operation v. ameliyat geçirmek
be at an end v. bitmek
violate an oath v. andını bozmak
give an eye to v. göz kulak olmak
get over an illness v. iyileşmek
have an illness v. hastalık geçirmek
keep an ear to the ground v. kulağı tetikte olmak
become an object of derision v. alay konusu olmak
go on an outing v. gezintiye çıkmak
make an exhibition of oneself v. elaleme maskara olmak
have an xray v. röntgen filmi çektirmek
have an aperitif v. aperitif almak
wait for an opportunity v. fırsat kollamak
provide an advantage v. avantaj sağlamak
put forward an idea v. fikir yürütmek
refute an argument v. bir savı çürütmek
have an agreement v. anlaşmalı olmak
embark on an adventure v. maceraya atılmak
take an oath v. ant içmek
succeed in an action v. davayı kazanmak
put in an appearance v. çok kısa bir süre kalmak
have an affair with v. kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak
join in an activity v. aktivitede bulunmak
miss an opportunity v. fırsat kaçırmak
apply an earlier date v. öne almak
commit an illegal act v. suç işlemek
come to an abrupt stop v. zınk diye durmak
put off an appointment v. bir randevuyu ertelemek
not to bat an eyelash v. kılını kıpırdatmamak
put in an appearance v. katılmak
provide an opportunity v. imkan sağlamak
play an instrument v. çalgı çalmak
keep an eye on v. gözünü ayırmamak
be struck by an evil spirit v. cin çarpmak
reach an agreement v. anlaşmak
have an abortion v. çocuk aldırmak
become an association v. kurumlaşmak
play an active role in v. aktif rol oynamak
perform an action v. iş yapmak
have an operation v. bıçak altına yatmak
get into an impossible situation v. açmaza girmek
put an end to v. sona erdirmek
have an eye for the main chance v. fırsat kollamak
come to an end v. sonuna gelmek
make an adjustment v. ayarlama yapmak
propose an item for the agenda v. gündeme getirmek
settle an account v. hesabını görmek
come to an end v. nihayet bulmak
give an opportunity v. fırsat sunmak
work as an apprentice v. çıraklık etmek
come into an inheritance v. mirasa konmak
have an agreement v. anlaşma sağlamak
realize an objective v. amaç gerçekleştirmek
be stuck in an elevator v. asansörde kalmak
pay an instalment v. taksit ödemek
(an amnesty) to be granted v. af çıkmak
bear witness (to an age) v. tanıklık etmek (bir çağa vb)
raise an objection v. itirazda bulunmak
fall into the hands of an expert v. adamına düşmek
behave like an enemy v. düşman kesilmek
apply an undercoat v. astarlamak
put in an appearance v. yer almak
put on an act v. hava atmak
enter into an agreement v. anlaşmaya girmek
fail in an exam v. sınavda kalmak
set the neighbourhood in an uproar v. mahalleyi ayağa kaldırmak
take an interest in v. alaka duymak
have an epileptic fit v. sarası tutmak
get an advance v. avans almak
suffer an affront v. hakarete uğramak
take advantage of an opportunity v. fırsattan yararlanmak
make an objection to v. itiraz etmek
keep an eye on v. dikkat etmek
relieve oneself of an obligation v. yükümlülükten kurtulmak
turn an honest penny v. dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak
make an assault v. hücum etmek
give smth. an airing v. havalandırmak
have an in v. bir yerde torpili olmak
pass an examination v. imtihanı vermek
come to an agreement v. bir anlaşmaya varmak
be an instrument v. alet olmak
render an account of v. hesap vermek
lend an ear v. kulak vermek
be of an age to marry v. evlenecek yaşta olmak
put an animal away v. bir hayvanı merhametten dolayı öldürmek
apply an earlier date v. öne çekmek
catch an infection v. yakalanmak
be an old hand at v. bir konuda bayağı tecrübeli olmak
reach an opinion v. düşünceye varmak
become a part of an activity v. devreye girmek
have an orgasm v. gelmek
take an aversion to v. hoşlanmamak
administer an oath to v. yemin ettirmek
have an edge on v. bir gömlek üstün olmak
show an interest in v. ilgi göstermek
give an evasive reply v. kaçamak yanıt vermek
discharge from an obligation v. yükümlülükten kurtulmak
take an order v. birinden sipariş almak
watch for an opportunity v. fırsat kollamak
be left only with the shame of an intended misdeed v. ettiğiyle kalmak
muff an opportunity v. fırsat tepmek
become an obsession v. takıntı halini almak
make an appeal v. başvurmak
get an appointment from v. randevu almak
be at an end v. sona ermek
take an active role in v. aktif rol oynamak
fail an examination v. sınavdan kalmak
turn something into an investment v. yatırıma dönüştürmek
leave an impression v. etki bırakmak
treat somebody as an enemy v. düşmanlık etmek
take an examination in v. imtihana girmek
look for an opportunity v. meydan aramak
withdraw from an enterprise v. adımını geri almak
enter into an argument with somebody v. polemiğe girmek
have an interview v. mülakat yapmak
make an error v. hata yapmak
give an offer v. teklif vermek
put in an appearance v. uğramak
lend an ear v. dinlemek
cast an eye v. göz gezdirmek
enter to an account v. hesaba geçirmek
strike an attitude v. tavır takınmak
look with an evil eye v. nazar değdirmek
achieve an orgasm v. orgazma ulaşmak
live an upright life v. namusuyla yaşamak
make an appointment v. randevu vermek
settle an account v. hesabı ödemek
give an order v. ısmarlamak
put in an appearance v. görünmek
become an obsession v. takıntı haline gelmek
have an accident v. kazaya uğramak
furnish an occasion v. fırsat tanımak
have an awful fright v. yüreğine inmek
bring to an end v. sona erdirmek
make an impression v. yer etmek
make an instrument v. alet etmek
become an ether v. eterleşmek
settle an account v. bir hesabı kapatmak
lay an ambush v. pusu kurmak
make an end of v. bitirmek
come to an agreement v. antant kalmak
drill an oil well v. petrol kuyusu açmak
have an advantage over someone v. başkasına göre avantajlı bir durumda olmak
miss an opportunity v. fırsatı değerlendirememek
make an investment v. yatırım yapmak
be an instrument to v. alet olmak
get an advance v. avans çekmek
get an inkling of v. kokusunu almak
take as an example v. örnek almak
take an interest in v. alaka göstermek
achieve an extremely difficult goal v. zoru başarmak
show an interest v. alaka göstermek
make an award v. hükmetmek
hammer an idea into someone's head v. bir fikri birinin kafasına sokmak
reach an agreement v. bağdaşmak
sit an exam v. imtihana girmek
have an abortion v. kürtaj olmak
enter in an account v. mahsup etmek
get an appointment with v. randevu almak
pay an amount of money advanced v. avans ödemek
make an appointment v. randevu almak
set someone an example v. birine örnek olmak
develop an attitude towards v. tavır almak
play an instrument v. kerizlemek
grant an amnesty to v. af çıkarmak
appoint a person as an agent v. vekil tayin etmek
miss an opportunity v. fırsat tepmek
put an embargo on v. ambargo koymak
form an opinion about v. fikir edinmek
make an agreement v. kavilleşmek
sit for an exam v. sınava girmek
cause an accident v. elinden kaza çıkmak
take an aversion to v. sevmemek
turn an honest penny v. alın teri ile kazanmak
get an answer v. cevap almak
come to an agreement v. uzlaşmak
make an end of v. son vermek
keep an account of v. kaydetmek
run an eye over v. göz atmak
come to an agreement v. anlaşmak
put an animal to sleep v. hayvanı iğneyle verilen ilaçla öldürmek
bring to an end v. bitirmek
form an opinion v. fikir edinmek
bring to an end v. nokta koymak
go in for an examination v. sınava girmek
put in an appearance v. kısa bir süre kalıp gitmek
play an instrument v. alet çalmak
show an interest in v. alaka göstermek
have an interview with somebody v. mülakat yapmak
have an ace up one's sleeve v. elinde kozu olmak
break an appointment v. randevusuna gitmemek
escheat an estate to somebody v. bir mülkü birine bırakmak
pass an examination v. sınavdan geçmek
make an arrangement v. ayarlama yapmak