Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
belli bir süre
Significados de
"belli bir süre"
en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
belli bir süre
for a length of time
adv.
Colloquial
2
Colloquial
belli bir süre
for quite a while
expr.
Significados de
"belli bir süre"
con otros términos en diccionario inglés turco: 38 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
belli bir süre etkili olan (moda vb)
wave
n.
2
General
belli bir süre boyunca
part time
adv.
Phrasals
3
Phrasals
belli bir süre içinde bir işi ya da müsabakayı bitirmek/tamamlamak
clock in
v.
4
Phrasals
(bir yerde) belli bir süre hizmet vermiş olmak/vermek
serve (something) in (some place)
v.
5
Phrasals
belli bir süre hapis cezası çekmek
serve (something) in (some place)
v.
6
Phrasals
belli bir süre hapis yatmak
serve (something) in (some place)
v.
7
Phrasals
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak
set (something) over (something)
v.
8
Phrasals
(birini belli bir süre) görmek
see (some amount) of (someone)
v.
9
Phrasals
(biriyle belli bir süre) vakit geçirmek
see (some amount) of (someone)
v.
10
Phrasals
(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek
see (some amount) of (something)
v.
11
Phrasals
birini/bir şeyi belli bir süre görmek
see something of someone or something
v.
12
Phrasals
biriyle/bir şeyle belli bir süre vakit geçirmek
see something of someone or something
v.
13
Phrasals
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek
last for (some period of time)
v.
14
Phrasals
(belli bir süre) için yetmek
last for (some period of time)
v.
15
Phrasals
(belli bir süre) dayanmak
last for (some period of time)
v.
16
Phrasals
(belli bir süre) gitmek
last for (some period of time)
v.
17
Phrasals
(belli bir süre) idare etmek
last for (some period of time)
v.
18
Phrasals
(bir şeyde/bir yerde belli bir süre) görev yapmak/hizmet vermek
serve (something) in (something or some place)
v.
19
Phrasals
(bir cezaevinde belli bir süre) yatmak/ceza çekmek
serve (something) in (something or some place)
v.
20
Phrasals
(birini) belli bir süre geciktirmek
set (someone) back
v.
Colloquial
21
Colloquial
insanların belli bir süre bir manken gibi hareketsiz durup hareketli bir kamera vasıtasyla bu anların filme alındığı bir internet video virali
mannequin challenge
n.
Idioms
22
Idioms
belli bir süre içerisinde aynı olayın arka arkaya meydana gelmesi (iyi ya da kötü)
double plumsey
n.
23
Idioms
(belli bir süre içki içmedikten sonra) tekrar içki içmeye başlamak
fall off the wagon
v.
24
Idioms
belli bir süre daha
for the foreseeable future
expr.
25
Idioms
belli bir süre daha
in the foreseeable future
expr.
Speaking
26
Speaking
kaçınız belli bir süre hapiste yattınız?
how many of you have been in jail for any length of time?
expr.
Trade/Economic
27
Trade/Economic
belli bir süre içinde malı belli fiyattan satın alıp almama hakkı
option to purchase
n.
28
Trade/Economic
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme
forward contract
n.
29
Trade/Economic
belli olmayan bir süre için akdedilen ortaklık
partnership at will
n.
30
Trade/Economic
görüldükten belli bir süre sonra ödenecek olan poliçe
after sight bill
n.
31
Trade/Economic
üyeliğin belli bir süre devam etmesi
maintenance of membership
n.
32
Trade/Economic
yararlanacak kişiye hayat boyu veya belirli süre boyunca taksitli olarak belli bir paranın ödenmesini öngören sigorta poliçesi
annuity agreement
n.
33
Trade/Economic
belli bir süre için
once off
expr.
Law
34
Law
davalının yasal olarak belli bir süre içerisinde mahkemeye teşrif etmesi
seasonable appearance
n.
35
Law
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm
sunset clause
n.
36
Law
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm
sunset provision
n.
Sport
37
Sport
belli bir süre içerisinde yapabildiği kadar tekrar yapmaya dayalı bir antrenman türü
amrap (as many rounds/repetitions as possible)
n.
Music
38
Music
belli bir süre bir enstrümanın sessiz kaldığını işaret eden bir müzik hareketi
tacet
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of belli bir süre
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy