bir şey yapmak için - Turco Inglés Diccionario
Historia

bir şey yapmak için



Significados de "bir şey yapmak için" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Colloquial
bir şey yapmak için so as to do something expr.

Significados de "bir şey yapmak için" con otros términos en diccionario inglés turco: 474 resultado(s)

Turco Inglés
General
bir şey yapmak için kafayı kullanma headwork n.
birine bir şey yapması için baskı yapmak press someone to v.
bir şey yapmak için cesaretini toplamak get up the nerve to v.
(birini, bir grubu) bir şey yapmak için ikna etmeye çalışmak woo v.
hayır için bir şey yapmak do something for charity v.
(video oyunlarında) kademe atlamak veya bir şey kazanmak için görevi tekrar yapmak grind v.
(bir şey için) planlama yapmak posture v.
Phrasals
bir alanı bir şey yapmak için ayırmak zone something as something v.
birisiyle bir şey için pazarlık yapmak haggle with someone over something v.
(bir şey) yapmak için uğramak/girip çıkmak zip by v.
bir şey için prova yapmak rehearse for something v.
bir şeyin ödemesini yapmak (bir şey için) ödeme yapmak pay on something v.
bir şey için sıraya girmek/kuyruk yapmak line up for something v.
bir şey için grev yapmak strike for something v.
bir şey için birisiyle mülakat yapmak interview with someone for something v.
birisiyle bir şey için anlaşma yapmak contract with someone for something v.
bir şey için ödeme yapmak fork out money (for something) v.
bir şey için ödeme yapmak fork money out (for something) v.
bir şey için harcama yapmak fork out money (for something) v.
bir şey için ödeme yapmak fork over (some money) v.
bir şey için harcama yapmak fork money out (for something) v.
bir şey için harcama yapmak fork over (some money) v.
bir şey için ödeme yapmak fork (some money) over v.
bir şey için harcama yapmak fork (some money) over v.
bir şey için ödeme yapmak lay out (money) for something v.
bir şey için harcama yapmak lay out (money) for something v.
bir şey için ödeme yapmak shell out (money) for something v.
bir şey için harcama yapmak shell out (money) for something v.
bir şey için ödeme yapmak shell (money) out for something v.
bir şey için harcama yapmak shell (money) out for something v.
(bir şey için) birine baskı yapmak pressure someone into something v.
(bir şey ya da birisi) için kampanya ya da gösteri yapmak crusade for (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle bir şey için) kira sözleşmesi yapmak lease (something) to (someone or something) v.
biriyle bir şey için kira sözleşmesi yapmak lease something (out) to someone v.
bir şey için belli bir miktarda ödeme yapmak expend something for something v.
(bir şey) yapmak için harekete geçirmek stir to (something) v.
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek stir someone into something v.
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek stir someone to something v.
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set someone or something up as something v.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli düzenlemeleri yapmak set someone or something up as something v.
(biriyle/bir şeyle bir şey) yapmak için çalışmak join (someone or something) to (something) v.
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak put (something) toward (something) v.
bir şey için hazırlık yapmak arrange for something v.
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için misilleme yapmak avenge (oneself) against (someone or something) for (something) v.
(bir şey) için misilleme yapmak avenge (oneself) for (something) v.
(birine bir şey) için şantaj yapmak blackmail (someone) into (something) v.
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak bring (someone or oneself) to (do something) v.
(bir şey) için sözleşme yapmak contract for (something) v.
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak contract for (something) with (someone or something) v.
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak contract with (someone or something) v.
(biriyle/bir grupla bir şey) için sözleşme yapmak contract with (someone or something) for (something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak cow (someone) into (something) v.
(birine/bir şeye bir şey) için tezahürat yapmak cry out for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için gösteri yapmak demonstrate for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için yapmak devote to (someone or something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak dragoon (someone) into (something) v.
bir şey için baskı yapmak dragoon into v.
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) boşaltmak drain (something) off to (do something) v.
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) akıtmak drain (something) off to (do something) v.
(bir şey yapmak) için (bir şeyi) tahliye etmek drain (something) off to (do something) v.
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak haggle (with someone) over someone or something v.
bir şey için pazarlık yapmak/etmek haggle about something v.
(bir şey) için/üzerine pazarlık yapmak/etmek haggle over (something) v.
(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek jolly (someone) into (doing) (something) v.
(biri/bir şey) için lobi yapmak lobby for (someone or something) v.
(bir şey) için plan yapmak/hazırlanmak look forward to (something) v.
(bir şey) için manevra yapmak maneuver for (something) v.
(bir şey) için hile yapmak maneuver for (something) v.
(bir şey) için taktik yapmak maneuver for (something) v.
(bir şey) için plan yapmak maneuver for (something) v.
(birine bir şey yapması) için baskı yapmak pester (one) into (doing) (something) v.
(birine bir şey) için baskı yapmak pester (someone) for (something) v.
(bir şey) için baskı yapmak push for (something) v.
(bir şey) için elinden geleni yapmak put (one's) back into (something) v.
(bir şey) için elinden geleni yapmak put (one's) back to (something) v.
(birine bir şey için) baskı yapmak railroad (one) into (something) v.
(birine sağladığı/yaptığı bir şey) için ödeme yapmak remunerate (one) for (something) v.
(birine bir şey) için/karşılığında ödeme yapmak repay (one) for (something) v.
(bir şey) için değişim yapmak retool for (something) v.
(bir şey) için güncelleme yapmak retool for (something) v.
(bir şey) yapmak için hemen koşmak rush to (something) v.
(biri/bir şey) için sayı yapmak score for (someone or something) v.
(bir şey yapmak, almak için durmak/mola vermek stop for (something) v.
(bir şey) için grev yapmak strike over (something) v.
(bir şey) için (resmi bir ticari teklif/anlaşma) yapmak tender (something) for (something) v.
(bir şey) için test yapmak test for (something) v.
(biri/bir şey) için şahitlik yapmak testify for (someone or something) v.
(bir şey) için çığırtkanlık yapmak tout for (something) v.
(bir şey) için hazırlık yapmak train for (something) v.
(bir şey) için hazırlık yapmak train up to (something) v.
(bir şey) için idman yapmak train up to (something) v.
(bir alanı bir şey) yapmak için ayırmak zone (some place) as (something) v.
(bir alanı bir şey) yapmak için ayırmak zone (something) for (something) v.
Phrases
(bir şey yapabilmek/yapmak) için in order to (do something) expr.
bir şey yapabilmek/yapmak için in order to do something expr.
Colloquial
bir şey yapmak için yeterince erkek olmak be man enough to do something v.
bir şey yapmak için yeterince cesur olmak be man enough to do something v.
(bir şey yapmak için) yanıp tutuşmak crave to (do something) v.
değiştirmek için bir şey yapmak do something/anything about v.
(biri) için bir şey yapmak do for (someone) v.
uğur getirmesi için (bir şey) yapmak do something for luck v.
(bir şey) için her şeyi yapmak give anything (for something) v.
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak go out of (one's) way (to do something) v.
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak go out of (one's) way (to do something) v.
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek go out of (one's) way (to do something) v.
(bir şey yapmak) için zahmete girmek go out of (one's) way (to do something) v.
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak go out of (one's) way (to do something) v.
(bir şey yapmak) için zahmet etmek go out of (one's) way (to do something) v.
kendini (bir şey yapmak için) sıkıntıya sokmak trouble oneself (to do something) v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
(bir şey yapmak) için sabırsızlanmak be down to (do something) v.
(bir şey yapmak) için hevesli olmak be down to (do something) v.
(bir şey yapmak) için can atmak be down to (do something) v.
(bir şey yapmak için) sabırsızlanmak can't wait (to do something) v.
bir şey/bir şey yapmak için can atmak be dying for something/to do something v.
bir şey/bir şey yapmak için ölmek be dying for something/to do something v.
bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak be dying for something/to do something v.
(biri) için (bir şey) yapmak do for (someone) v.
(bir şey yapmak) için ölmek be dying to (do something) v.
(bir şey yapmak) için yanıp tutuşmak be dying to (do something) v.
(bir şey yapmak) için can atmak be dying to (do something) v.
(bir şey yapmak) için kandırmak get to (do something) v.
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak go all out for something v.
bir şey için elinden geleni yapmak go all out for something v.
bir şey yapmak için sabırsızlanmak be in a hurry to do something v.
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır (all) set adj.
(bir şey yapmak için) hazır (all) set adj.
(bir şey yapmak için) eksiksiz hazır/bir eksiği yok (all) set adj.
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır (all) set adj.
(bir şey yapmak için) hazır (all) set adj.
(bir şey yapmak için) eksiksiz hazır/bir eksiği yok (all) set adj.
bir şey/bir şeyi yapmak için ölen bent on something/on doing something adj.
bir şey/bir şeyi yapmak için yanıp tutuşan bent on something/on doing something adj.
(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi (all) the better to (do something) expr.
(bir şey yapmak için) daha (da) iyi (all) the better to (do something) expr.
(bir şey yapmak) için hazırlanma fixing to (do something) expr.
(bir şey yapmak) için hazırlanma fixin to do something expr.
Idioms
(bir şey yapmak için) açık çek carte blanche (to do something) n.
(bir şey yapmak için) tam yetki carte blanche (to do something) n.
(bir şey yapmak için) sınırsız özgürlük carte blanche (to do something) n.
(bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok (a) fat chance (of something/doing something) n.
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son fırsat last chance (for/at/to do something) n.
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son şans last chance (for/at/to do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için gereken para the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan motivasyon the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için gereken enerji the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan girişkenlik the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için gereken sağduyu the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için gereken beceri the wherewithal to (do something) n.
(bir şey için) heyecan yapmak/sabırsızlanmak be keen about v.
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak have no cause to (do something) v.
birini (bir şey yapmak için) kandırmak fool someone into something v.
kendini bir şey yapmak için yavaş yavaş hazırlamak work your way around v.
(bir şey yapmak için) zaman bulmak/ayırmak take the time (to do something) v.
(bir şey yapmak ya da yapmamak için) her yolu denemek as much as (one) could do (not) (to do something) v.
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak summon up the courage to (do something) v.
bir şey yapmak için çok paraya, zamana sahip olmak have money, time to play with v.
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak have money, time to play with v.
bir şey, yapmak için harcayacak çok parası, vakti olmak have money, time to play with v.
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak take the occasion (to do something) v.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion (to do something) v.
(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak take the occasion v.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) iyi bir neden göstermek show good cause (for something/for doing something) v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) geçerli bir neden göstermek show good cause (for something/for doing something) v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) mantıklı bir neden göstermek show good cause (for something/for doing something) v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak have a gun to (one's) head v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak hold a pistol to (one's) head v.
(birine) bir şey yapması için baskı yapmak put a pistol to (one's) head v.
bir şey elde etmek için bir plan yapmak work (one's) ticket v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini küçültmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendini alçaltmak stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) kendi seviyesini düşürmek stoop so low (as to do something) v.
(kötü bir şey yapmak için) etik/ahlaki değerlerini hiçe saymak stoop so low (as to do something) v.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak give (someone) an itch to (do something) v.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak give (someone) the itch to (do something) v.
(birine/bir şeye bir şey için) başvuru yapmak make application (to someone or something) (for something) v.
(biriyle bir şey için) planlama yapmak make arrangements (with someone) (for something) v.
(biriyle bir şey için) hazırlık yapmak make arrangements (with someone) (for something) v.
(biriyle bir şey için) düzenleme yapmak make arrangements (with someone) (for something) v.
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak beat the drum (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak beat the drum (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) şakşakçılık yapmak bang the drum (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) çığırtkanlık yapmak bang the drum (for somebody/something) v.
(biri/bir şey) için şakşakçılık yapmak bang the drum for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için çığırtkanlık yapmak bang the drum for (someone or something) v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) hazır olmak be (all) set (for something/to do something) v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) görünmek look (all) set (for something/to do something) v.
bir şey yapmak için can atmak be bursting to do something v.
bir şey yapmak için sabırsızlanmak be bursting to do something v.
bir şey yapmak için birbirinin üstüne çullanmak/birbirini yemek be falling over yourself to do something v.
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için can atmak be hell-bent on something/on doing something v.
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için ölmek be hell-bent on something/on doing something v.
aptalca, tehlikeli bir şey/bir şey yapmak için yanıp tutuşmak be hell-bent on something/on doing something v.
biri/bir şey için gizliden iş yapmak be in the pay of somebody/something v.
biri/bir şey için gizliden iş yapmak be in somebody's/something's pay v.
(bir şey yapmak için) emir almak be under orders (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kendini paralamak beat one's brains out (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kafa patlatmak beat one's brains out (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok çalışmak/çaba harcamak beat one's brains out (to do something) v.
(bir şey yapmak için) bir tarafını yırtmak beat one's brains out (to do something) v.
(bir şey yapmak için) canını dişine takmak beat one's brains out (to do something) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) aşırı çaba sarf etmek bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) uğraşmak bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) dört dönmek bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) göbeği çatlamak bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) yırtınmak bend over backwards (to do something) (for someone) v.
(biri için bir şey yapmak) zahmetine girmek bend over backwards (to do something) (for someone) v.
bir şey yapmak için aşırı çaba sarf etmek bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için uğraşmak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için dört dönmek bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için yırtınmak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için çırpınmak lean over backwards to do something v.
bir şey yapmak için birinin etrafında dört dönmek lean over backwards to do something v.
bir şey yapmak için elinden geleni yapmak lean over backwards to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak lean over backwards to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak lean over backwards to do something v.
bir şey yapmak için çırpınmak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için birinin etrafında dört dönmek bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için elinden geleni yapmak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bend over backwards to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bend over backwards to do something v.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kendini paralamak break your neck (doing something/to do something) v.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kıçını yırtmak break your neck (doing something/to do something) v.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) çok çaba sarf etmek break your neck (doing something/to do something) v.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) bir tarafını yırtmak break your neck (doing something/to do something) v.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) canını dişine takmak break your neck (doing something/to do something) v.
bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak break balls to do something v.
bir şey yapmak için paralanmak break balls to do something v.
bir şey yapmak için yırtınmak break balls to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak break balls to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak break balls to do something v.
bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak break one's balls to do something v.
bir şey yapmak için paralanmak break one's balls to do something v.
bir şey yapmak için yırtınmak break one's balls to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak break one's balls to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak break one's balls to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak break your neck to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak break your neck to do something v.
bir şey yapmak için çok çaba sarf etmek break your neck to do something v.
bir şey yapmak için bir tarafını yırtmak break your neck to do something v.
bir şey yapmak için canını dişine takmak break your neck to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak break your neck to do something v.
(bir şey yapıp/yapmak için) rahatını bozamamak can't be bothered (to do something) v.
(bir şey yapmak için) açık çek carte blanche (to do something) v.
(bir şey yapmak için) sınırsız yetki carte blanche (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kayıtsız şartsız yetki carte blanche (to do something) v.
(bir şey yapmak için) tam yetki carte blanche (to do something) v.
(bir şey/bir şey yapmak için) kura çekmek cast lots (for something/to do something) v.
(bir şey/bir şey yapmak için) yazı tura atmak cast lots (for something/to do something) v.
(bir şey/bir şey yapmak için) kura çekmek draw lots (for something/to do something) v.
(bir şey/bir şey yapmak için) yazı tura atmak draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) adçekmek cast/draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) ad çekmek cast/draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) kura çekmek cast/draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) kur'a çekmek cast/draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) çekiliş yapmak cast/draw lots (for something/to do something) v.
(birini seçmek/bir şey yapmak için) ad çekme cast/draw lots (for something/to do something) v.
(biri/bir şey için) tezahürat yapmak (give) three cheers (for somebody/something) v.
birine bir şey yapması için baskı yapmak exhort someone to do something v.
birine bir şey yapması için baskı yapmak exhort to do v.
(biri/bir şey için) elinden gelenin fazlasını yapmak go the extra mile (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) gerekenden fazlasını yapmak go the extra mile (for somebody/something) v.
(bir şey yapmak için) aşırıya kaçmak go to extremes (to do something) v.
(bir şey yapmak için) fazla ileri gitmek go to extremes (to do something) v.
(bir şey yapmak için) ifrata kaçmak go to extremes (to do something) v.
(bir şey yapmak) için her şeyini vermek give (one's) eyeteeth to (do something) v.
(bir şey yapmak) için dünyaları vermek give (one's) eyeteeth to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çırpınmak fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) yırtınmak fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak fall over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çırpınmak bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) yırtınmak bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak bend over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak/çabalamak lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kendini zahmete sokmak/paralamak lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çırpınmak lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) yırtınmak lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu ortaya koymak lean over backwards (to do something) v.
(bir şey yapmak için) rahat olmak feel free (to do something) v.
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) dişiyle tırnağıyla çabalamak fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takarak mücadele etmek fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) canını dişine takmak fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
(biri/bir şey/bir şey yapmak için) kıran kırana mücadele etmek fight tooth and nail (for somebody/something/to do something) v.
(bir şey yapmak) için izin almak get (the) clearance to (do something) v.
(bir şey yapmak için) cesaretini toplamak get up (one's) nerve (to do something) v.
(birine bir şey yapmak için) bir fırsat/olanak sunmak give somebody half a chance (to do something) v.
(birine bir şey) satın alması için baskı yapmak give (one) the hard sell v.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak give (someone) an itch for (something) v.
(birinde bir şey yapmak) için istek uyandırmak give (someone) the itch for (something) v.
(bir şey için) elinden geleni yapmak give (something) (one's) all v.
(bir şey için) elinden gelenin en iyisini yapmak give (something) (one's) best shot v.
(bir şey için) yapabileceğinin en iyisini yapmak give (something) (one's) best shot v.
bir şey için elinden geleni yapmak give something the old college try [old-fashioned] [us] v.
bir şey için elinden gelenin en iyisini yapmak give something your best shot v.
bir şey için yapabileceğinin en iyisini yapmak give something your best shot v.
bir şey/bir şey yapmak için sağ kolunu feda etmek give your eye teeth for something/to do something v.
bir şey/bir şey yapmak için dünyaları vermek give your eye teeth for something/to do something v.
bir şey/bir şey yapmak için canını feda etmek give your eye teeth for something/to do something v.
bir şey/bir şey yapmak için varını yoğunu vermek give your eye teeth for something/to do something v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak go out of the way to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any lengths to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any length to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any greats to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak go to any great to (do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak go to any great to (do something) v.
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek go to the expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak go to the expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak go to the expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek go to the expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek go to a lot of expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak go to a lot of expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak go to a lot of expense of something/of doing something v.
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek go to a lot of expense of something/of doing something v.
(bir şey) için her şeyi yapmak go to the stake for (something) v.
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak have got it (all) together to (do something) v.
(bir şey yapmak için) kafası yerinde olmak have got it (all) together to (do something) v.
bir şey için her şeyi yapmak kill for something v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak knock oneself out (to do something) (for someone or something) v.
(bir şey/bir şey yapmak) için açık kapı bırakmak leave the door open for (something or doing something) v.
(bir şey/bir şey yapmak) için kapıyı açık bırakmak leave the door open for (something or doing something) v.
(birine bir şey) için başvuru yapmak make application to (one) for (something) v.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak make every effort (to do something) v.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak make every effort (to do something) v.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek make every effort (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok büyük çaba sarf etmek make every effort (to do something) v.
(bir şey yapmak) için kolları sıvamak make ready to (do something) v.
(bir şey için) önden ödeme yapmak pay (for something) in advance v.
(bir şey) için elinden geleni yapmak put (one's) heart (and soul) into (something) v.
(bir şey yapmak) için para toplamak raise money to (do something) v.
(bir şey yapmak) için para biriktirmek raise money to (do something) v.
(bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak spare no expense/pains/trouble (to do something) v.
(bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
(bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak spare no expense/pains/trouble (in doing something) v.
(biri/bir şey) için araştırma yapmak take a look for (someone or something) v.
(bir şey yapmak) için yüzsüz/arsız/utanmaz olmak gerekmek take a lot of nerve (to do something) v.
(bir şey yapmak) için girişimlerde bulunmak take steps to (do something) v.
(bir şey yapmak) için harekete/eyleme geçmek take steps to (do something) v.
(bir şey yapmak) için gerekli adımları atmak take steps to (do something) v.
(bir şey) için her şeyi yapmak would/could kill for (something) v.
bir şey olmak/yapmak için doğmuş born to (be or do something) adj.
bir şey olmak/yapmak için yaratılmış born to (be or do something) adj.
(bir şey yapmak için) akla karayı seçen hard put (to do something) adj.
(bir şey yapmak için) canını dişine takan hard put (to do something) adj.
(bir şey yapmak için) akla karayı seçen hard pressed (to do something) adj.
(bir şey yapmak için) canını dişine takan hard pressed (to do something) adj.
bir şey yapmak için akla karayı seçen hard put to do something adj.
bir şey yapmak için akla karayı seçen hard put to it to do something adj.
bir şey yapmak için akla karayı seçen hard pressed to do something adj.
bir şey yapmak için akla karayı seçen hard pushed to do something adj.
bir şey yapmak için çok heyecanlı keen on doing something adj.
bir şey yapmak için sabırsızlanan keen on doing something adj.
(bir şey yapmak için) avucunun içi kaşınıyor (one's) finger itches (to do something) expr.
(bir şey yapmak için) çok hevesli (one's) finger itches (to do something) expr.
(bir şey yapmak için) can atıyor (one's) finger itches (to do something) expr.
(bir şey yapmak için) sabırsızlanıyor (one's) finger itches (to do something) expr.
garantiye/sağlama almak için (bir şey yapmak) (do something) for good measure expr.
emin olmak için (bir şey yapmak) (do something) for good measure expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr.
(bir şey yapmak) için yeterince erkek man enough to (do something) expr.
(bir şey yapmak) için yeterince cesur man enough to (do something) expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.
Printing
(bir şey için) plaka yapmak plate v.
Religious
(bir şey için) ayin yapmak ritualize v.
(bir şey için) ritüel yapmak ritualize v.
(bir şey için) ayin yapmak ritualise v.
(bir şey için) ritüel yapmak ritualise v.
Slang
birinden bir şey istemek için yalakalık yapmak dry beg v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için kendini paralamak break your back doing something/to do something v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için kıçını yırtmak break your back doing something/to do something v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için çok çaba sarf etmek break your back doing something/to do something v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için bir tarafını yırtmak break your back doing something/to do something v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için canını dişine takmak break your back doing something/to do something v.
bir şey yapacağım diye/yapmak için göbeği çatlamak break your back doing something/to do something v.
(bir şey yapmak için) kıçını yırtmak bust a gut (to do something) v.
(bir şey yapmak için) kendini paralamak bust a gut (to do something) v.
(bir şey yapmak için) göbeği çatlamak bust a gut (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak bust a gut (to do something) v.
(bir şey yapmak için) çok çabalamak bust a gut (to do something) v.
(bir şey yapmak için) eşek gibi çalışmak bust a gut (to do something) v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust ass to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust butt to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust nuts to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust (one's) ass (to do something) v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust one's butt to do something v.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak bust one's nuts to do something v.
bir şey yapmak için kendini paralamak bust one's nuts to do something v.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak bust one's nuts to do something v.
bir şey yapmak için çok uğraşmak bust one's nuts to do something v.
bir şey yapmak için çok çabalamak bust one's nuts to do something v.
bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak bust one's nuts to do something v.
(bir şey yapmak için) kendini sıkamaz can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
(bir şey yapmak için) kendini zorlayamaz can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
(bir şey yapmak için) istekli değil can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
(bir şey yapmak için) rahatını bozamaz can’t be arsed (to do something) [uk] expr.
(bir şey yapmak için) gönülsüz can’t be arsed (to do something) [uk] expr.