body - Turco Inglés Diccionario
Historia

body

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "body" en diccionario turco inglés : 132 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
body n. ceset
body n. gövde
body n. vücut
body n. beden
General
body n. zümre
body n. kitle
body n. bölük
body n. ten
body n. topluluk
body n. naaş
body n. hacim
body n. cüsse
body n. yığın
body n. yoğunluk
body n. miktar
body n. karoser
body n. büyük kısım
body n. endam
body n. grup
body n. kuruluş
body n. üst
body n. camia
body n. birlik
body n. kütle
body n. vücut
body n. esas
body n. madde
body n. kurul
body n. cisim
body n. insan
body n. birey
body n. malzeme bütünü
body n. bilgi bütünü
body n. malzeme miktarı
body n. bilgi miktarı
body n. kıvam
body n. (saç) dolgunluk
body n. bütün
body n. bir şeyin vücut bulmuş hali
body n. duyularla algılanabilen şey
body n. uzayda yer kaplayan şey
body v. gövde ile donatmak
body adj. vücuda ait
body adj. vücutsal
body adj. metnin ana gövdesine ait
Trade/Economic
body n. beden
body n. gerçek ya da tüzel kişi
body n. heyet
body n. kurul
body n. kurum
body n. örgüt
Law
body n. davacının ifadesi
Politics
body n. birim
body n. kurum
body n. organ
Technical
body n. ana blok
body n. cisim
body n. esas kısım
body n. gövde
body n. şişe gövdesi
body n. vücut
body n. seramik eşyanın ana malzemesi
body n. konteyner ana gövdesi
body n. metal kutunun yan duvarlarını oluşturan bölüm
body n. merminin ana kovanı
body n. mermi kovanı gövdesi
body n. kil
body n. kil eşya yapımında kille karıştırılan madde
body v. güçlendirmek
body v. (yağ) kalınlaştırmak
Computer
body n. altprogramın kodu
Textile
body n. beden
body n. (kumaş) madde
body n. (kumaş) sıkılık
body n. (kadın kıyafeti) badi
body n. elbisenin üst kısmı
Architecture
body n. kilise nefi
Lighting
body n. bağlantı fişinin lamba duyuna takılan bölümü
body n. lamba duyunun kontakları içeren bölümü
body n. lamba duyu ve dış kabuğu
body n. esnek bir kablo konektörüne bağlantı kapak başlığının takıldığı yer
Dyeing
body n. boyada bulunan pigment
body n. boyaya eklenen pigment
body n. (boya) yüzeyi kapatma opaklığı
body n. (boya) gözle görülür viskozite
Automotive
body n. gövde
body n. karkas
body n. yoğunluk
body n. araç kasası
body n. araç gövdesi
body v. araç kasası inşa etmek
body v. araç gövdesi inşa etmek
Transportation
body n. aracın yolcu ve yük taşıyan bölümü
Medical
body n. vücut
Anatomy
body n. organın en büyük veya temel bölümü
body n. korpus
Gastronomy
body n. gövde şarabın ağızda bıraktığı ağırlık
body n. (içecek) aroma zenginliği
Geometry
body n. iç kısmı olan üç boyutlu bölge
Chemistry
body n. beden
Biology
body n. vücut
Biochemistry
body n. özdek
Marine Biology
body n. yin
Astronomy
body n. eski astronomide yedi gezegenden biri
body n. eski astronomide yedi gezegene karşılık gelen yedi metalden biri
Tobacco
body n. bir tütün yaprağının kalınlığı yoğunluğu veya birim alana düşen ağırlığı
Literature
body n. (kitap, belge) ana metin
body n. metin gövdesi
Religious
body n. (ekmek şarap ayininde) hazreti isa'nın vücudunu temsil ettiği düşünülen ekmek
body n. ölülerin dirilmesinden sonra insanların aldığına inanılan şekil
Geography
body n. su kütlesi
body n. toprak parçası
Geology
body n. cevher kütlesi
Military
body n. tahkimatın ana bölümü
Hunting
body n. bileşik silahın iç silindiri
body n. deliğin etrafındaki silindirik metal parçası
Sport
body n. beden
body n. vücut
Basketball
body v. rakibi vücuduyla sıkıştırarak savunma yapmak
body v. vücudunu kullanarak rakibin yönünü değiştirmek
Card
body n. briç elinde yüksek kartların yanı sıra ara kartlardaki güçlülük
Music
body n. müzik aletinin ses vermesini sağlayan içi boş gövdesi
body n. (ton) tokluk
body n. rezonans
Painting
body n. (suluboya) pigmentleri opaklaştırmak için karıştırılan beyaz dolgu
body n. (suluboya) dolgu
Printery
body n. matbaa harfi gövdesi
body n. (matbaa harfi boyutu) önden arkaya kadarki mesafe
body n. baskı bloğunun baskı yüzeyinin altındaki bölümü
body n. baskı bloğunun üstten alta ölçümü
Archaic
body n. damıtma kabı
body n. imbikle birlikte kullanılan damıtma kabı

Significados de "body" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
dead body n. ceset
General
body hairs n. vücut tüyleri
body shop n. karoseri
advisory body n. danışma konseyi
body weight n. vücut ağırlığı
mind and body n. akıl ve beden
ritual ablution of the whole body n. gusül
a large body of water n. derya
governing body n. yönetim kurulu
body temperature n. vücut sıcaklığı
live body n. yaşayan vücut
human body n. insan vücudu
body of rules n. kurallar bütünü
body code n. vücudun şifresi
tipping body n. damper
body of water n. su kaynağı
water body n. su bünyesi
celestial body n. gök cismi
psammoma body n. psammom cisimciği
black body n. kara gövde
body signals n. beden işaretleri
body search n. üst arama
heavenly body n. gök cismi
body wall n. vücut duvarı
social body n. kütle
adult female body n. erişkin kadın vücudu
body politic n. siyasi topluluk
car body n. otomobil karoseri
body fluids n. beden sıvıları
the body of current law n. mevzuat
body signals n. beden dili
ciliary body n. siliyer cisim
conformity assessment body n. uygunluk değerlendirme kuruluşu
body building n. vücut geliştirme
body politic n. devlet oluşturan halk kitlesi
vitreous body n. vitreus
adult body n. erişkin kişi
body politic n. organize olmuş toplum
body guard n. koruma
body clock n. bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre
astral body n. ruh
many body effect n. çok kütleli etki
adult male body n. erişkin erkek vücudu
body of water n. su bünyesi
car body n. oto gövdesi
male body n. erkek vücudu
habit of body n. bünye
body of water n. cazibe
public body n. kamu kurumu
celestial body n. gökcismi
body bag n. ceset taşımaya özgü fermuarlı torba
body code n. vücut şifresi
body lotion n. vücut losyonu
human body n. insan bedeni
status of a body n. bir organın statüsü
body language n. beden işaretleri
habit of body n. yapı
human body in literature n. edebiyatta insan bedeni
body search n. arama tarama
body sociology n. beden sosyolojisi
body size n. vücut ölçüsü
dump body n. damper
liquid body substance n. vücut sıvısı
streamlined body n. aerodinamik karoser
body bag n. ceset torbası
man's body n. erkek vücudu
water body n. bölüm
body length n. vücut uzunluğu
car body firm n. otomobil karoser firması
the body n. nefis
body language n. beden dili
white body n. beyaz cisim
body build n. vücut yapısı
body servant n. uşak
public body n. devlet kuruluşu
administrative body n. yönetim kurulu
accreditation body n. akreditasyon kuruluşu
water body n. su kaynağı
a body of information n. bir miktar bilgi
body fluid n. suyuk
female body n. kadın vücudu
heavenly body n. gökcismi
water body n. su kütlesi
water body n. su birikintisi
constituent body n. seçmenler
ritual ablution of the whole body n. gusül abdesti
body suit n. giysi
body parts n. vücut bölümleri/kısımları
authorised body n. yetkilendirilmiş kurum
authorized body n. yetkilendirilmiş kurum
authorized body n. yetkili kurum
authorised body n. yetkili kurum
one's whole body n. bütün vücudu
vitreous body n. camsı cisim
outer body n. dış gövde
certifying body n. onaylayan kuruluş
dispenser body n. sabunluk gövdesi
managing body n. yönetim organı
body care n. vücut bakımı
local administration body n. mahalli idare bölümü
government body n. devlet organı
governmental body n. hükümet organı
authorised body n. yetkili organ
body search n. ceplerinin içine kadar yapılan arama
body burden n. vücut yükü
body activities n. vücut faaliyetleri
body structure n. vücut yapısı
body clock n. vücudun hareketleri ayarlayan doğal mekanizması
body waste n. vücut dışkısı
body-builder n. vücutçu
body-blow n. vücuda vurulan sert yumruk
body language n. lisan-i hal
body-building n. vücut geliştirme
body-building n. vücut şekillendirme
body signals n. lisan-i hal
body-blow n. ciddi yenilgi
full-length body shot n. boy fotoğrafı
whole-body exposure n. bütün vucut maruz kalması
human body temperature n. insan vücudu sıcaklığı
lean body weight n. yağsız vücut ağırlığı
aquatic body n. su gövde
body odor n. (pis) vücut kokusu
body odour n. (pis) vücut kokusu
body and belongings search n. üst ve eşya araması
deliberate injury to one's own body n. kendi kendini sakatlama
body mind harmony n. beden-zihin ahengi
body mind harmony n. vücut-kafa uyumu
body immunity n. vücut direnci
body resistance n. vücut direnci
body water n. vücut suyu
body lines n. vücut hatları
body temperature n. vücut ısısı
body search n. üst araması
body sizes n. vücut ölçüleri
body balance n. vücut dengesi
beheaded body n. kafası kesik ceset
inanimate body n. cansız beden
problem areas in the body n. vücuttaki sorunlu bölgeler
headless body n. kafası kesilmiş ceset
headless body n. başsız ceset
headless body n. kafası kesik ceset
body colour n. ten rengi
body suit n. sımsıkı elbise
upper body n. üst gövde
whole body n. bütün vücut
entire body n. tüm vücut
entire body n. bütün vücut
entire body n. vücudun tamamı
whole body n. vücudun tamamı
whole body n. vücudun bütünü
whole body n. tüm vücut
entire body n. vücudun bütünü
burning of dead body n. cesedin yakılması
burning a dead body n. cesedin yakılması
incineration of a dead body n. cesedin yakılması
body snatcher n. mezarlıktan ceset çalan kimse
body snatcher n. ceset hırsızı
body snatcher n. mezar hırsızı
body snatcher n. mezar soyguncusu
body cream n. vücut kremi
the body of christ n. mesih'in bedeni
the body of christ n. isa'nın bedeni
dead body n. cansız beden
part of the body n. vücudun kısmı/bölümü
right side of the body n. vücudun sağ kısmı/bölümü
left side of the body n. vücudun sol kısmı/bölümü
official body n. resmi kuruluş
body odour n. (kötü) vücut/beden kokusu
body odor n. kötü vücut kokusu
body odour n. kötü vücut kokusu
body odor n. (kötü) vücut/beden kokusu
body shop n. tamirhane
auto body shop n. araba tamirhanesi
introduction-body-conclusion paragraphs n. giriş-gelişme-sonuç paragrafları
luminous body n. parlayan nesne
body fat n. vücuttaki yağ
body shop n. kaportacı
body odor n. vücut kokusu
body maker n. karoser yapımcısı
body odour n. vücut kokusu
body builder n. karoser yapımcısı
mind-body medicine n. akıl vücut tıbbı
body scrub n. vücuttaki (vücut için) ölü deriyi kaldırma kremi
foreign body n. yabancı madde
body armor n. (savaşlarda giyilen) zırh
body armour n. (savaşlarda giyilen) zırh
body armor n. savaş zırhı
body armour n. savaş zırhı
body size n. vücut büyüklüğü
stainless steel body n. paslanmaz çelik gövde
well-built body n. kaslı/yapılı vücut
muscular body n. kaslı vücut
perfect body n. mükemmel vücut
moisture rich body lotion n. yüksek nemlendiricili vücut losyonu
moisture rich body lotion n. yoğun nemlendiricili vücut losyonu
body intelligence n. beden zekası
after body n. öncesi ve sonrası hali
body wash n. duş jeli
free body waxing n. ücretsiz ağda
our body n. vücudumuz
body of work n. bir kişinin eserlerinin bütünü
body of work n. bir kişinin çalışmalarının bütünü
body pillow n. hamile destek yastığı
body pillow n. destek yastığı
body pillow n. uyku destek yastığı
body parts of animals n. hayvanların bölümleri
body parts of animals n. hayvanların vücut bölümleri
body shape n. vücut biçimi/şekli
body art n. vücut sanatı
union of mind and body n. akıl ve beden birlikteliği
body emulsion n. vücut emülsiyonu
body health n. beden sağlığı
body health n. vücut sağlığı
health of the body n. beden sağlığı
health of the body n. vücut sağlığı
body aches n. vücut ağrıları
body care product n. vücut bakım ürünü
body scanner n. vücut tarayıcı
mortal body n. ölümlü beden
lifeless body n. cansız beden
microscope body n. mikroskop gövdesi
body firming n. vücut sıkılaştırma
body paragraph n. esas paragraf
sportive body n. sportif vücut
dead body bather n. gassal
hairy body n. tüylü vücut
hairy body n. kıllı vücut
body worn video camera n. giysiye takılı video
body worn video camera n. giysiye takılı video kamerası
body composition n. vücut yapısı
body building exercises n. vücut geliştirme egzersizleri
body positivity movement n. beden olumlama hareketi
parts of our body n. vücudumuzun bölümleri
body heat n. vücut ısısı
body heat n. vücut sıcaklığı
body shot n. boy fotoğrafı
full body shot n. boy fotoğrafı
administrative body n. idari birim
adult body n. yetişkin vücudu
adult female body n. kadın vücudu
adult male body n. erkek vücudu
adult body n. erişkin beden
body snatcher n. nebbaş
no body n. hiçbir ceset
no body n. hiçbir
no body n. hiçbir grup
any body n. herhangi bir grup
body dissatisfaction n. beden memnuniyetsizliği
body dissatisfaction n. beden hoşnutsuzluğu
estraterrestrial body n. dünya dışı cisim
material body n. insan bedeni
juvenile body n. genç insan vücudu
woman's body n. yetişkin kadın vücudu
body [obsolete] n. zıbın
body bunker n. kurşun geçirmez kalkan
body shield n. kurşun geçirmez kalkan
body cloth n. at örtüsü
body clothes n. vücut örtüsü
body clothes n. iç çamaşırı
body clothes n. at örtüsü
body coat n. frak
body covering n. vücut örtüsü
body modification n. vücut modifikasyonu
body of a map n. haritada çizgiler içinde yer alan bölüm
body of a chart n. grafikte çizgiler içinde yer alan bölüm
body piercing n. (takı amaçlı) vücut delme
body shirt n. (kadın giysisi) zıbın
body shirt n. vücuda yapışan gömlek
body shirt n. vücuda yapışan bluz
body stocking n. (kıyafet) badi
body substance n. vücut maddesi
body suit n. bale mayosu
body suit n. jimnastik mayosu
body swerve [scotland] n. (nahoş bir durumdan) kaçınma
body type n. vücut tipi
body warmer n. yelek
body wave n. düz veya hafif dalgalı kalıcı saç fönü
body wrap n. (bakım amaçlı) vücut sargılama
body wrap n. vücut sargılama malzemeleri
body-build n. insan vücudu yapısı
body-con n. vücuda yapışan kıyafet
body-mind n. bir bütün olarak insan
body shaper n. korse
negative body image n. olumsuz beden algısı
diurnal motion of a heavenly body n. gök cisminin günlük hareketi
physical body n. fiziksel vücut
physical body n. insan vücudu
body mist n. vücut spreyi
solid body substance n. vücudun katı bölümleri
solid body substance n. vücudun sert bölümleri
bodycam (body camera) n. giysiye takılı kamera
give a body to v. şekil vermek
claim the body v. cesede sahip çıkmak
body forth v. şekil vermek
body forth v. temsil etmek
strip the skin from (a body or carcass) v. deri yüzmek
jar every bone in somebody's body v. iliklerine kadar işlemek
break every bone in somebody's body v. birinin bütün kemiklerini kırmak
body-build v. vücut çalışmak
give ghusl to the dead body v. ölüye gusül abdesti aldırmak
get rid of body fat v. vücuttaki yağlardan kurtulmak
find the body/dead body v. cesedi bulmak
get rid of the body v. cesetten kurtulmak
burn a dead body v. ölü yakmak
burn a dead body v. ceset yakmak
find a dead body v. ceset bulmak
do a preliminary autopsy on the body v. cesede ön otopsi yapmak
do a preliminary autopsy on the body v. cesedin ön otopsisini yapmak
pull a body out of the water v. sudan ceset çıkarmak
be burned over 30 % of one’s body v. vücudunun %30'u yanmak
sign the death certificate without seeing the body v. ölüm belgesini cesedi görmeden imzalamak
find one's dead body v. birinin cesedini bulmak
one’s dead body (to be) found v. cesedi bulunmak
see a dead body v. bir ceset görmek
examine the body for evidence v. delil için ceset üzerinde araştırma yapmak
examine the body for evidence v. kanıt için bu cesedi incelemek
see someone in a body bag v. birini ceset torbasında görmek
find a woman's body v. bir kadın cesedi bulmak
give someone's body a thorough examination v. birini baştan aşağıya muayene etmek
remove from/out of the body v. vücuttan atmak
sweat something out of the body v. (ter yoluyla) vücuttan atmak
drive out of the body v. vücuttan atmak
eliminate from the body v. vücuttan atmak
give someone body waxing v. birine ağda yapmak
take over someone's body v. bedenini ele geçirmek
body (forth) v. hayali bir şeye vücut vermek
body (forth) v. temsil etmek
body (forth) v. sembolize etmek
body-search v. vücut araması yapmak
having a strong body adj. yapılı
with a tipping body adj. damperli
free from a corporeal body adj. bedenden ayrılmış
body-con adj. vücuda yapışan tarzda
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiye ait
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiyi içeren
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiden kaynaklanan
out-of-body adj. kendini dışarıdan algılamaya ait veya ilgili
in a body adv. yek vücut
in a body adv. birlikte birleşmiş
body and soul adv. bütün varlığıyla
in a body adv. birlikte
in a body adv. birleşik
in a body adv. birleşmiş
body and soul adv. canla başla
in a body adv. hep beraber
in a body adv. tek vücut olarak
in a body adv. hep birlikte
august body interj. yüce/sayın kurul
bw (body weight) abrev. vücut ağırlığı
Phrasals
body forth v. zihinsel olarak şekil vermek
poke (one) in (some body part) v. dürtmek
poke (one) in (some body part) v. (bir yerini) çıkarmak
poke (one) in (some body part) v. (birisini bir yerine) bir şey sokmak/bir şey batırmak
Phrases
growing body of evidence n. giderek artan kanıtlar
in body and mind adv. bedensel ve ruhsal olarak
the spirit is willing, but the body is weak expr. yapmak istiyorum ama hep sözde kalıyor
the spirit is willing, but one's body is weak expr. yapmak istiyorum ama hep sözde kalıyor
within the body of expr. bünyesinde
in our body expr. bünyemizde
a leading body of expr. önde gelen topluluk/kişiler
a growing body of expr. sayısı artan
in one body expr. topyekun
Proverb
diseases of the soul are more dangerous than those of the body v. ruh hastalıkları bedensel hastalıklardan daha tehlikelidir
diseases of the soul are more dangerous than those of the body v. ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha acı vericidir
diseases of the soul are more dangerous than those of the body v. ruhsal rahatsızlıklar bedensel rahatsızlıklardan daha zordur
diseases of the soul are more dangerous than those of the body v. ruhsal acı bedensel acıdan daha zordur/tehlikelidir
a healthy mind in a healthy body sağlam kafa sağlam vücutta bulunur
the spirit is willing, but the body is weak istek var ama derman yok
the spirit is willing, but one's body is weak istek var ama derman yok
Colloquial
bo (body odor) n. vücut kokusu
body count n. kişi sayısı
body count n. bir etkinliğe katılan kişi sayısı
body count n. zayiat
body english n. beden ingilizcesi
body english n. beden lisanı
body english n. bir kişinin duyguların ifade eden beden hareketleri
body shake n. silah ya da yasadışı maddeleri aramak için yapılan üst araması
body shake n. beden çalkalama
body shake n. beden sallama
body shaming n. bedensel görünüşüyle dalga geçme/eleştirme/aşağılama
body shaming n. kişinin bedeninden utanmasına neden olma
dad body n. baba vücudu
a sound mind in a sound body n. sağlam kafa sağlam vücutta bulunur
body shopping n. maaşların düşük olduğu başka bir ülkeden iş gücü satın alma
body shame v. bedensel görünüşüyle dalga geçmek/eleştirmek
body shame v. kişinin bedeninden utanmasına neden olmak
body-surf v. konser gibi bir kalabalıkta havada elden ele dolaşmak
body posi adj. beden pozitif
body posi adj. bedeni olumlayıcı
body positive adj. beden pozitif
body positive adj. bedeni olumlayıcı
in a body expr. hep beraber
in a body expr. hep birlikte
being of sound mind and body expr. ruh ve beden sağlığı yerinde
omdb (over my dead body) expr. cesedimi çiğnemen lazım
Idioms
the body beautiful n. ideal beden/vücut güzelliği
the body beautiful n. dış güzellik
the body beautiful n. fiziksel güzellik
the body beautiful n. ideal güzellik
the body beautiful n. beden/vücut güzelliği
the body beautiful n. ideal beden/vücut ölçüleri
just enough to keep body and soul together n. bir lokma bir hırka
a body blow n. ciddi/kötü bir darbe
warm body n. herhangi biri
body english n. hareket halindeki bir şeye müdahale etmek için kullanılan istemsiz/bilinçsiz beden hareketleri
body English n. vücut dili
body English n. vücut hareketleri
beach body n. plaj fiziği
beach body n. mayo giyildiğinde iyi duran fit vücut
beach body n. formda vücut
beach body n. bikini vücudu
body shaming n. kilolarıyla dalga geçme
body shaming n. kilolarından utandırma
body shaming n. fiziksel görünüşüyle dalga geçme
arrive (some place) in a body v. toplu halde/beraberce gelmek
arrive (some place) in a body v. grup halinde varmak
arrive (some place) in a body v. hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek
move (one's) body v. dans etmek
move (one's) body v. oynamak
move (one's) body v. kımıldamak
move (one's) body v. sallamak
move (one's) body v. kıvırmak
reach (some place) in a body v. grup halinde varmak
reach (some place) in a body v. hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek
reach (some place) in a body v. topluca varmak
sell (one's) body v. (para karşılığında seks için) bedenini satmak
take the body v. hokey gibi oyuncuların birbiriyle temas ettikleri oyunlarda fiziki darbeyle başa çıkmak ya da başa çıkmaya çalışmak
take the body v. darbeyi savuşturmak
take the body v. darbeden sıyrılmak
take the body v. sert oynamak
take the body v. kıran kırana bir oyun sergilemek
travel in a body v. grup halinde gitmek
travel in a body v. hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek
travel in a body v. topluca gitmek
not have a shy bone in one's body v. ar damarı çatlamak
leave in a body v. bir bütün halinde ayrılmak
go in a body v. bir bütün halinde gitmek
keep body and soul together v. biraz güçlükle yaşamını sürdürmek
not to have a bad bone in one's body v. çok iyi niyetli olmak
keep body and soul together v. geçinmek
keep body and soul together v. hayatta kalmak
keep body and soul together v. kıt kanaat geçinmek
keep body and soul together v. kıtakıt yaşamak
leave in a body v. toplu halde ayrılmak
go in a body v. toplu halde gitmek
keep body and soul together v. yiyecek parası kazanmak
put weight on some part of the body v. vücudun bir bölgesine (vücudun) ağırlığını vermek/o bölgenin üzerinde durmak
keep body and soul together v. zorluklara göğüs germek
body shame v. kilolarıyla dalga geçmek
body shame v. kilolarından utandırmak
body shame v. fiziksel görünüşüyle dalga geçmek
come in a body v. tek vücut halinde bir yere gelmek/hareket etmek
come in a body v. birlikte hareket etmek
come in a body v. toplanıp grupça bir yere gelmek
come in a body v. hep birlikte gelmek
come in a body v. grup halinde gelmek/hareket etmek
come in a body v. grupça gelmek/hareket etmek
not have a (kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özellikten) eser olmamak
not have a (kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özelliğin) zerresi olmamak
not have a (kind of) bone in (one's) body v. (birinde) en ufak (bir özellik) olmamak
not have a (kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özellik) hiç olmamak
not have a (kind of) bone in (one's) body v. (birinin) kumaşında (bir özellik) olmamak
not have a (some kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özellikten) eser olmamak
not have a (some kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özelliğin) zerresi olmamak
not have a (some kind of) bone in (one's) body v. (birinde) en ufak (bir özellik) olmamak
not have a (some kind of) bone in (one's) body v. (birinde bir özellik) hiç olmamak
not have a (some kind of) bone in (one's) body v. (birinin) kumaşında (bir özellik) olmamak
not have a...bone in your body v. içinde …'dan eser olmamak
not have a...bone in your body v. içinde …'nın zerresi olmamak
not have a...bone in your body v. içinde en ufak bir … olmamak
not have a...bone in your body v. içinde hiç … olmamak
not have a...bone in your body v. kumaşında … olmamak
body-posi adj. beden pozitif
body-posi adj. bedeni olumlayıcı
body and soul expr. bütün kalbiyle
in a body expr. bir bütün halinde
body and soul expr. bütün benliğiyle
body and soul expr. bütün varlığıyla
over my dead body expr. cesedimi çiğneyerek
enough to keep body and soul together expr. kıt kanaat
body and soul expr. tüm benliğiyle
in a body expr. tek vücut
in a body expr. toplu halde
body and soul expr. tüm varlığıyla
in a body expr. yek vücut
not have a type of bone in one's body expr. (bir kimseyi tanımlarken herhangi bir olumsuz durum için) hiç eser yok
doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr. (birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz
my body is ready expr. her şeyimle hazırım
my body is ready expr. tüm hücrelerimle hazırım
my body is ready expr. hazır ve nazırım
my body is ready expr. ben hazırım
not a bone in your body expr. (birinde) …'dan eser yok
not a bone in your body expr. (birinde) …'nın zerresi yok
not a bone in your body expr. (birinde) en ufak bir … yok
not a bone in your body expr. (birinde) hiç … yok
not a bone in your body expr. (birinin) kumaşında … yok
Speaking
when you have a body like that everything fits you perfectly expr. böyle bir vücudun olduğunda her şey üzerine tam oturur
over my dead body expr. cesedimi çiğnemen lazım
over my dead body! expr. cesedimi çiğnersin!
one day my humble body expr. elbet bir gün benim naçiz vücudum