Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | businessman n. | işadamı | ||
The businessmen of Taiwan and the European Union have found their own way. Tayvan ve Avrupa Birliği'nin işadamları kendi yollarını buldular. More Sentences |
||||
General | businessman n. | iş insanı | ||
Most businessman do not think of themselves as marketers, but marketing your business is important. Çoğu iş insanı kendini pazarlamacı olarak görmez ama işletmenizi pazarlamak önemlidir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | businessman n. | işadamı | ||
Is turning our businessmen into criminals really what European unity is really all about? Avrupa'nın birliği gerçekten de işadamlarımızı birer suçluya dönüştürmekle mi ilgili? More Sentences |
||||
Trade/Economic | businessman n. | iş adamı | ||
The successful businessman built a thriving company. Başarılı iş adamı giderek büyüyen bir şirket kurdu. More Sentences |
||||
Trade/Economic | businessman n. | iş erbabı | ||
Trade/Economic | businessman n. | sanayici | ||
Trade/Economic | businessman n. | tüccar |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | big businessman n. | büyük işadamı |
General | textile businessman n. | tekstilci |
General | foresighted businessman n. | basiretli işadamı |
General | respectable businessman n. | saygıdeğer iş adamı |
General | a respectable businessman n. | saygın bir iş adamı |
General | prudent businessman n. | basiretli işadamı |
General | local businessman n. | yerel iş adamı |
Speaking | ||
Speaking | I'm a businessman expr. | ben iş adamıyım |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | big businessman n. | çok zengin iş adamı |
Trade/Economic | big businessman n. | güçlü iş adamı |
Trade/Economic | small businessman n. | çalışan sayısı 100'ün altında olan bir işletmeyi işleten kimse |
Telecom | ||
Telecom | association of all telecommunication businessman n. | tüm telekomünikasyon iş adamları derneği |