enfekte - Turco Inglés Diccionario
Historia

enfekte



Significados de "enfekte" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

Turco Inglés
General
enfekte infected adj.
enfekte infectious [obsolete] adj.
Archaic
enfekte infect adj.

Significados de "enfekte" con otros términos en diccionario inglés turco: 94 resultado(s)

Turco Inglés
General
enfekte eden kimse infecter n.
enfekte eden şey infecter n.
enfekte edici madde infection n.
enfekte madde infection n.
enfekte etmek infect v.
enfekte olmak be infected v.
enfekte olmak get infected v.
enfekte olmak become infected v.
zehir ile enfekte etmek venom v.
enfekte etmek bite v.
enfekte olmak have v.
enfekte etmek impest [obsolete] v.
enfekte etmek smit v.
enfekte etmek smittle [dialect] [uk] v.
enfekte olan infected adj.
enfekte olmamış noninfected adj.
enfekte olmayan clean adj.
enfekte edilebilir infectible adj.
enfekte olabilir infectible adj.
enfekte eden corrupting adj.
birçok doku türünü enfekte eden pantropic adj.
enfekte olan contracting adj.
Phrasals
ile enfekte etmek infect with v.
Politics
biyoterörizm vakalarında yalnızca enfekte olan kişilerin ve temaslıların aşılandığı savunma stratejisi ring containment n.
Medical
yeniden enfekte olma reinfection n.
enfekte olmuş hücreleri ya da tümör hücrelerini öldüren sitotoksik hücre t8 cell cytotoxic n.
enfekte ishal infectious diarrhea n.
enfeksiyona yol açan ajanın enfekte edilen organizmaya oranı multiplicity of infection n.
hiv ile enfekte çocuk hiv-infected child n.
tahriş olmuş ve enfekte olmuş safra kanalları cholangitis n.
üst solunum yollarının enfekte eden viral hastalık laryngotracheobronchitides n.
tümör hücrelerini enfekte edip öldürmek için genetiği değiştirilmiş virüslerin kullanılması virotherapy n.
enfekte olup tecrit edilmiş hastanın sadece yakın temaslı olduğu kişilere aşı yapılması ring vaccination n.
iki mikroorganizma ile aynı anda enfekte olma coinfection n.
enfekte yara sore n.
enfekte sıyrık sore n.
süper enfekte etme superinfection n.
yeniden enfekte etmek reinfect v.
koronavirüsüne enfekte olmak be infected with coronavirus v.
solunum yolunu enfekte etmek infect the respiratory tract v.
tekrar enfekte olabilen reinfectious adj.
enfekte olmayan uninfected adj.
enfekte olmayan bland adj.
enfekte eden mikroorganizmadan hazırlanan (aşı) homologous adj.
enfekte canlı ile fiziksel yakınlık veya temas sonucu bulaşan horizontal adj.
ipliksi nematodlarla enfekte olan filarial adj.
Dentistry
enfekte diş çekimi infected tooth extraction n.
Pathology
riketsiya canlısının neden olduğu ve enfekte pirelerden bulaşan akut enfeksiyon rat typhus n.
deri altı dokuların enfekte olmasından kaynaklı, doku nekrozu ve ağrıya sebep olan şiddetli bir hastalık necrotizing fasciitis n.
tripanosom ile enfekte olma trypanosomiasis n.
tüberküloz ile enfekte olma tuberculization n.
tüberküloz ile enfekte olma tuberculisation n.
enfekte hidrosel infected hydrocele n.
zehirli gazlarla enfekte olmuş havadan bulaştığına inanılan ateşli bir hastalık malaria n.
enfekte gıda ve su tüketimiyle bulaşan akut viral hepatit türü hepatitis a n.
ağzı, cildi, bağırsakları veya vajinayı enfekte eden bir parazitik mantar monilia albicans n.
yeni doğan bebeklerin doğum kanalında enfekte olması sebebiyle gözlerde ortaya çıkan akut inflamasyon ophthalmia neonatorum n.
ipliksi nematodların lenf sistemini enfekte etmesi ile meydana gelen hastalık filariasis n.
süper enfekte etmek superinfect v.
var olan enfeksiyon üzerine yeniden enfekte etmek superinfect v.
enfekte hücrelerde profaj olarak bulunup nadiren lizise neden olan temperate adj.
enfekte eden infectant adj.
enfekte edebilen infective adj.
birçok doku türünü enfekte eden pantropical adj.
Dermatology
şistozomların deriyi enfekte etmesi ile oluşan alerjik reaksiyon schistosome dermatitis n.
şistozomların deriyi enfekte etmesi ile oluşan alerjik reaksiyon swimmer's itch n.
Parasitology
atların bağırsak sistemlerini enfekte eden çeşitli parazit kurtları içeren bir cins redworm (strongylus) n.
birtakım parazit nematodların enfekte olmuş bireylerin kanında bulunan larvası microfilaria n.
kahve bitkisini enfekte eden mantar coffee blight n.
köpek ve kedileri enfekte eden pire dog flea n.
köpek ve kedileri enfekte eden pire ctenocephalides canis n.
aynı türden parazit ile yeniden enfekte olma superparasitism n.
Veterinary
nodüler solucanlar ile enfekte olmuş nodular adj.
domuz kurdu ile enfekte olmuş trichinated adj.
domuz kurdu ile enfekte olmuş trichinized adj.
tenya larvaları ile enfekte olmuş measled adj.
Biology
virüs veya hastalık yapıcı madde ile enfekte olan hücre host n.
rna virüsleriyle enfekte olmuş hücrelerdeki rna sentezini katalize ederek viral rna kopyalarının üretilmesini sağlayan bir enzim rna synthetase n.
parazit ile enfekte etmek parasitize v.
parazit ile enfekte etmek parasitise v.
bakteriyel hücreleri enfekte eden fakat sadece nadiren hastalığın gerilemesine yol açan bir virüse ait veya ilgili temperate adj.
intakt enfekte edici virüs bileşenine ait veya ilgili subviral adj.
Marine Biology
dünyaya çin ve japonya'dan yayılmış, tatlı su balıklarını enfekte eden bir tenya asian tapeworm (bothriocephalus acheilognathi) n.
Botanic
mısır rastığı ile enfekte olmuş, şekerli ve dumansı tadı sebebiyle meksika mutfağında kullanılan mısır huitlacoche n.
Agriculture
mantar sporlarının enfekte etmesini önlemek için budama alanlarına uygulanan kimyasal bir ilaç wound paint n.
Breeding
tenya larvaları ile enfekte olmuş (et veya hayvan) measly adj.
domuz kurdu ile enfekte olmuş measly adj.
Apiculture
enfekte olmak infect v.
Archaic
enfekte etmek attaint v.
Entomology
yumurtalarını bırakarak bal arılarını enfekte eden bir sinek zombie fly (apocephalus borealis) n.
insan ve diğer memelileri enfekte edebilen, amerika'nın tropik bölgelerine özgü büyük bir sinek human botfly n.
insanları enfekte eden bir bit cinsi genus pediculus n.
Slang
herpes virüsüyle enfekte olmuş herped up adj.
hiv virüsüyle enfekte olmuş poz adj.