Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | feel good v. | kendini iyi hissetmek | ||
They are not to make us feel good. Kendimizi iyi hissetmemizi sağlamak için değildir. More Sentences |
||||
General | feel good v. | iyi hissetmek | ||
As rapporteur where Estonia is concerned, it feels good to be able to note that, finally, we shall now soon be there. Raportör olarak Estonya söz konusu olduğunda, nihayet yakında orada olacağımızı belirtmek iyi hissettiriyor. More Sentences |
Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | feel-good adj. | iyi hissettiren | ||
The policy of tolerance and the feel-good factor surrounding the transport of animals must be brought to a halt. Hayvanların taşınmasını çevreleyen hoşgörü politikası ve iyi hissettirme faktörü durdurulmalıdır. More Sentences |
||||
General | a feel-good film n. | kendini iyi hissettiren film | ||
General | feel in a good mood v. | keyfi gelmek | ||
General | make someone feel good v. | birini iyi hissettirmek | ||
General | feel-good adj. | tatmin eden | ||
General | feel-good adj. | iyi hissetmekle ilgili | ||
General | feel-good adj. | tatmin duygusuyla ilgili | ||
General | feel-good adj. | neşelendiren | ||
General | feel-good adj. | mod yükselten | ||
General | feel-good adj. | mutlu eden | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | a feel-good movie n. | güzel hissettiren film | ||
Speaking | ||||
Speaking | I don't feel good today expr. | bugün kendimi iyi hissetmiyorum | ||
Speaking | I don't feel good expr. | iyi değilim | ||
Speaking | I don't feel so good expr. | kendimi pek iyi hissetmiyorum |