fosilleşmiş - Turco Inglés Diccionario
Historia

fosilleşmiş



Significados de "fosilleşmiş" en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)

Turco Inglés
General
fosilleşmiş fossilized adj.
fosilleşmiş fossil adj.
fosilleşmiş fossilised adj.

Significados de "fosilleşmiş" con otros términos en diccionario inglés turco: 46 resultado(s)

Turco Inglés
General
fosilleşmiş dışkı coprolite n.
fosilleşmiş dışkı koprolit n.
yılan dili (fosilleşmiş köpekbalığı dişi) serpent's tongue n.
fosilleşmiş kopal sebebiyle çukurcuklanmış yüzey gooseskin n.
Technical
fosilleşmiş kabuk gibi organik oluşumun dış kısmının toprak veya kayada bıraktığı iz mould n.
Mining
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçinelerin gömülü olduğu arazi gum field [new zealand] n.
Marine Biology
geniş yapraklı fosilleşmiş bir su yosunu laminarite n.
fosilleşmiş bir çeşit midye kabuğu balanite n.
fosilleşmiş enkrinit lily encrinite n.
ediyakaran dönemden kalma fosilleşmiş deniz organizmaları ile ilgili ediacaran adj.
Botanic
devon döneminden triyasik dönemine kadar olan türleri içinde bulunduran geniş bir fosilleşmiş eğrelti otu cinsi neuropteris n.
fosilleşmiş iri bir eğrelti otu cinsi alethopteris n.
ağaçları fosilleşmiş ve kehribar reçine veren orman amber forest n.
fosilleşmiş bir ağaç türü amber tree (pinites succinifer) n.
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi pontianak n.
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi pontianac n.
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi pontianak resin n.
Social Sciences
fosilleşmiş iskeleti meksika vadisinde bulunmuş olan soyu tükenmiş bir insan tepexpán man n.
Archaeology
fosilleşmiş bir deniz hayvanı familyası nummulitidae n.
pist, patika, ayak izi gibi fosilleşmiş kalıntılar trace fossil n.
(dinozor, organizmaya ait) bir dizi fosilleşmiş ayak izi trackway n.
fosilleşmiş turbo cinsi deniz kabuğu turbite n.
tüy yaprakları ile karakterize edilen fosilleşmiş bir eğrelti otu cinsi anachopteris n.
fosilleşmiş bitki antholite n.
fosilleşmiş insan vücudu anthropolite n.
insan vücudunun fosilleşmiş bir bölümü anthropolite n.
jurassic veya erken kretase dönemde yaşamış ilkel sürüngen benzeri fosilleşmiş bir kuş altsınıfı subclass archaeornithes n.
jurassic veya erken kretase dönemde yaşamış ilkel sürüngen benzeri fosilleşmiş bir kuş altsınıfı archaeornithes n.
Geology
hayvanların sürünürken yüzeyde bıraktıkları fosilleşmiş hayvan izi diplichnites n.
fosilleşmiş amonit kabuklarından oluşan yarı değerli bir taş ammolite n.
ısıtılınca yağı çıkarılabilen şist ve diğer tortul kayaçlarda bulunan fosilleşmiş bir madde kerogen n.
fosilleşmiş resif kalıntısı bioherm n.
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkaran kimse gum digger [new zealand] n.
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkarmak için kullanılan uzun çelik sonda gum digger's spear [new zealand] n.
ısıtılınca yağı çıkarılabilen şist ve diğer tortul kayaçlarda bulunan fosilleşmiş bir madde sapropel n.
fosilleşmiş bitki kalıntılarıyla ilişkili bir izoprenoid hidrokarbon phytane n.
fosilleşmiş hayvan kalıntısı içeren (kaya, katman) zoic adj.
Reptiles
fosilleşmiş sürüngenler içeren (kaya) reptiliferous adj.
Slang
fosilleşmiş kişi fossil n.
Paleontology
fosilleşmiş su avizesi bitkisinin dişi üreme organlarının kalıntısı olan küçük, oval ve spiralli bir kitle gyrogonite n.
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı ichnolithology n.
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı ichnology n.
fosilleşmiş bitki kalıntısı içeren kömür yumrusu coalball n.
fosilleşmiş kalıntılar fossilized remains n.
fosilleşmiş kalıntılara dayanarak soyu tükenmiş bir canlının görsel tasvirini oluşturma reconstruction n.
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı ile ilgili ichnological adj.