Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
fosilleşmiş
Significados de
"fosilleşmiş"
en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
fosilleşmiş
fossilized
adj.
2
General
fosilleşmiş
fossil
adj.
3
General
fosilleşmiş
fossilised
adj.
Significados de
"fosilleşmiş"
con otros términos en diccionario inglés turco: 46 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
fosilleşmiş dışkı
coprolite
n.
2
General
fosilleşmiş dışkı
koprolit
n.
3
General
yılan dili (fosilleşmiş köpekbalığı dişi)
serpent's tongue
n.
4
General
fosilleşmiş kopal sebebiyle çukurcuklanmış yüzey
gooseskin
n.
Technical
5
Technical
fosilleşmiş kabuk gibi organik oluşumun dış kısmının toprak veya kayada bıraktığı iz
mould
n.
Mining
6
Mining
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçinelerin gömülü olduğu arazi
gum field [new zealand]
n.
Marine Biology
7
Marine Biology
geniş yapraklı fosilleşmiş bir su yosunu
laminarite
n.
8
Marine Biology
fosilleşmiş bir çeşit midye kabuğu
balanite
n.
9
Marine Biology
fosilleşmiş enkrinit
lily encrinite
n.
10
Marine Biology
ediyakaran dönemden kalma fosilleşmiş deniz organizmaları ile ilgili
ediacaran
adj.
Botanic
11
Botanic
devon döneminden triyasik dönemine kadar olan türleri içinde bulunduran geniş bir fosilleşmiş eğrelti otu cinsi
neuropteris
n.
12
Botanic
fosilleşmiş iri bir eğrelti otu cinsi
alethopteris
n.
13
Botanic
ağaçları fosilleşmiş ve kehribar reçine veren orman
amber forest
n.
14
Botanic
fosilleşmiş bir ağaç türü
amber tree (pinites succinifer)
n.
15
Botanic
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi
pontianak
n.
16
Botanic
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi
pontianac
n.
17
Botanic
sert ve yarı fosilleşmiş manila reçinesi
pontianak resin
n.
Social Sciences
18
Social Sciences
fosilleşmiş iskeleti meksika vadisinde bulunmuş olan soyu tükenmiş bir insan
tepexpán man
n.
Archaeology
19
Archaeology
fosilleşmiş bir deniz hayvanı familyası
nummulitidae
n.
20
Archaeology
pist, patika, ayak izi gibi fosilleşmiş kalıntılar
trace fossil
n.
21
Archaeology
(dinozor, organizmaya ait) bir dizi fosilleşmiş ayak izi
trackway
n.
22
Archaeology
fosilleşmiş turbo cinsi deniz kabuğu
turbite
n.
23
Archaeology
tüy yaprakları ile karakterize edilen fosilleşmiş bir eğrelti otu cinsi
anachopteris
n.
24
Archaeology
fosilleşmiş bitki
antholite
n.
25
Archaeology
fosilleşmiş insan vücudu
anthropolite
n.
26
Archaeology
insan vücudunun fosilleşmiş bir bölümü
anthropolite
n.
27
Archaeology
jurassic veya erken kretase dönemde yaşamış ilkel sürüngen benzeri fosilleşmiş bir kuş altsınıfı
subclass archaeornithes
n.
28
Archaeology
jurassic veya erken kretase dönemde yaşamış ilkel sürüngen benzeri fosilleşmiş bir kuş altsınıfı
archaeornithes
n.
Geology
29
Geology
hayvanların sürünürken yüzeyde bıraktıkları fosilleşmiş hayvan izi
diplichnites
n.
30
Geology
fosilleşmiş amonit kabuklarından oluşan yarı değerli bir taş
ammolite
n.
31
Geology
ısıtılınca yağı çıkarılabilen şist ve diğer tortul kayaçlarda bulunan fosilleşmiş bir madde
kerogen
n.
32
Geology
fosilleşmiş resif kalıntısı
bioherm
n.
33
Geology
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkaran kimse
gum digger [new zealand]
n.
34
Geology
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkarmak için kullanılan uzun çelik sonda
gum digger's spear [new zealand]
n.
35
Geology
ısıtılınca yağı çıkarılabilen şist ve diğer tortul kayaçlarda bulunan fosilleşmiş bir madde
sapropel
n.
36
Geology
fosilleşmiş bitki kalıntılarıyla ilişkili bir izoprenoid hidrokarbon
phytane
n.
37
Geology
fosilleşmiş hayvan kalıntısı içeren (kaya, katman)
zoic
adj.
Reptiles
38
Reptiles
fosilleşmiş sürüngenler içeren (kaya)
reptiliferous
adj.
Slang
39
Slang
fosilleşmiş kişi
fossil
n.
Paleontology
40
Paleontology
fosilleşmiş su avizesi bitkisinin dişi üreme organlarının kalıntısı olan küçük, oval ve spiralli bir kitle
gyrogonite
n.
41
Paleontology
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı
ichnolithology
n.
42
Paleontology
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı
ichnology
n.
43
Paleontology
fosilleşmiş bitki kalıntısı içeren kömür yumrusu
coalball
n.
44
Paleontology
fosilleşmiş kalıntılar
fossilized remains
n.
45
Paleontology
fosilleşmiş kalıntılara dayanarak soyu tükenmiş bir canlının görsel tasvirini oluşturma
reconstruction
n.
46
Paleontology
fosilleşmiş ayak izlerini inceleyen bilim dalı ile ilgili
ichnological
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of fosilleşmiş
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy