Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
introduce text
english joint
fried flounder
imkan tanıyan
Historia
Frases
Significados de
"imkan tanıyan"
en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
imkan tanıyan
enabling
adj.
Significados de
"imkan tanıyan"
con otros términos en diccionario inglés turco: 19 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
taşıyıcısının kendisininkinden başka ülkelere seyahat etmesine imkan tanıyan kimlik belgesi
passport
n.
2
General
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem
gift aid [uk]
n.
3
General
(britanya'da) hayır kurumlarının vergi ödeyenlerin yaptıkları bağışlar için ödedikleri vergileri talep etmelerine imkan tanıyan bir sistem
gift-aid [uk]
n.
4
General
kaçmaya imkan tanıyan
breakaway
adj.
Trade/Economic
5
Trade/Economic
hisse senedi veya emtia alım satımına imkan tanıyan organize borsa
board
n.
6
Trade/Economic
ithal mal ihracatçısına vergi geri ödemesi yapılmasına imkan tanıyan bir gümrük belgesi
debenture
n.
7
Trade/Economic
varlıkları transfer ettikten sonra gelirinden faydalanmaya devam edilmesine imkan tanıyan bir tür teminat
grit (grantor retained income trust)
abrev.
Law
8
Law
kolay ve bariz bir mahkumiyet kararı verilmesine imkan tanıyan
open-and-shut
adj.
Technical
9
Technical
daktiloda satır arasına yazı yazmaya imkan tanıyan kol
automatic line finder
n.
Computer
10
Computer
kullanıcıların kendi programlarını oluşturup çalıştırmalarına imkan tanıyan bilgi işlem ortamı
open shop
n.
Telecom
11
Telecom
tek seferde yalnızca bir mesajın iletimine imkan tanıyan dar frekans aralıklı bir iletim tekniği
baseband
n.
Transportation
12
Transportation
iki havayolu firması arasında yolcuların birinden aldığı bileti diğerinde kullanmasına imkan tanıyan ticari anlaşma
code-sharing
n.
Marine
13
Marine
bazı araba vapurlarında taşıtların içeri girmesi ve dışarı çıkmasına imkan tanıyan sistem
roll on, roll off
n.
14
Marine
ingiliz sularında kaptanlık yapmaya imkan tanıyan bir sertifika
branch
n.
Medical
15
Medical
kendi kendine iğne yapmaya imkan tanıyan şırınga
autoinjector
n.
Psychology
16
Psychology
siyah beyaz resimlere bakarak kişinin yarattığı hikayeden kişilik analizi yapılmasına imkan tanıyan bir test tekniği
thematic apperception test
n.
Physics
17
Physics
matematiksel teorinin belirli yönlerinin günlük dilde tartışılmasına imkan tanıyan kestirim
interpretation
n.
History
18
History
sonsuz sayıda arpalık elde edilmesine imkan tanıyan bir özel izin
totquot [obsolete]
n.
Military
19
Military
dost uçakların veya güdümlü füzelerin kontrolüne imkan tanıyan bir teknik
ground-controlled interception
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of imkan tanıyan
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy