imkan veren - Turco Inglés Diccionario

imkan veren

Significados de "imkan veren" en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)

Turco Inglés
General
imkan veren enabler n.
imkan veren enabling adj.

Significados de "imkan veren" con otros términos en diccionario inglés turco: 15 resultado(s)

Turco Inglés
General
konukların kendi yemeklerini kendilerinin hazırlamalarına imkan veren konaklama türü self-catering adj.
düzeltmeye imkan veren adjustive adj.
Trade/Economic
karşılıklı işlemlerin netleştirilmesine imkan veren anlaşma master netting arrangement n.
sevkiyat yapılmadan peşin ödemeye red clause imkan veren akreditif packing or anticipatory letter of credit n.
zararların karlarla mahsubuna imkan veren kural tax benefit rule n.
Law
sözleşmenin bir kısmı iptal olunursa kalan kısmın icra edilmeye devam etmesine imkan veren madde salvatorius clause n.
sözleşmenin bir kısmı iptal olunursa kalan kısmın icra edilmeye devam etmesine imkan veren madde severability clause n.
Technical
sütun takımının üzerine yüksek fırının tuğlasını desteklemesi için yerleştirilen ve fırının tuğlası ile karnının kolaylıkla sökülüp değiştirilebilmesine imkan veren hatıl seti mantle n.
Computer
kişilerin birbirlerinin fotoğraf ve özelliklerini değerlendirerek üye seçmelerine imkan veren sanal topluluk rating community n.
bir bilgisayarın bir ağ üzerinden kontrol edilmesine imkan veren intel'e ait bir sistem wfm (wired for management) abrev.
Telecom
farklı cihazların kısa mesafeler içinde bir ağ oluşturmasına imkan veren kablosuz radyo teknolojisi bluetooth n.
teknolojiye imkan veren cihaz technology enabler n.
Electric
elektrik akışına imkan veren closed adj.
Psychology
renklerin kırmızı, sarı, yeşil, mavi veya herhangi ikisinin karışımı olarak sınıflandırılmasına imkan veren özelliği hue n.
Zoology
atın kesici dişlerinin taç yüzeyinde bulunan ve zamanla aşınması sebebiyle yaş tahmini yapılmasına imkan veren dar ve derin oyuk mark n.