kulüp - Turco Inglés Diccionario

kulüp

Significados de "kulüp" en diccionario inglés turco : 6 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kulüp club n.
Well then, the European Union must address both the 51 000 Porto Alegre protesters and the exclusive Davos club.
O halde Avrupa Birliği hem 51 000 Porto Alegre protestocusuna hem de seçkin Davos kulübüne hitap etmelidir.

More Sentences
General
kulüp club n.
How can we better educate club managers and organisers of games?
Kulüp yöneticilerini ve oyun organizatörlerini nasıl daha iyi eğitebiliriz?

More Sentences
kulüp fellowship n.
kulüp clubhouse n.
kulüp hui [hawaii] n.
Trade/Economic
kulüp society n.

Significados de "kulüp" con otros términos en diccionario inglés turco: 68 resultado(s)

Turco Inglés
General
kulüp üyesi club member n.
The club members assembled in the meeting room.
Kulüp üyeleri toplantı salonunda toplandı.

More Sentences
kulüp binası clubhouse n.
Hats aren't allowed to be worn inside the clubhouse.
Kulüp binasında şapka takılmasına izin verilmiyor.

More Sentences
kulüp binası club n.
rotary kulüp rotary club n.
rotary kulüp rotary international n.
kulüp odası club room n.
kulüp binası club building n.
kulüp müdürü club manager n.
kulüp binası club premises n.
fan kulüp fan club n.
kulüp başkanı club chairman n.
kulüp üyeliği club membership n.
sosyal kulüp social club n.
zengin kulüp a wealthy/rich club n.
kulüp üyesi clubman n.
kulüp sandviç club sandwich n.
kulüp kravatı club tie n.
içki ruhsatı olan özel kulüp chartered club [new zealand] n.
sosyal kulüp olarak da işlev gören geleneksel restoran supper club n.
kulüp bütçesi club budget n.
(özellikle new orleans'ta) mardi gras karnavalı kapsamındaki balo ve geçit töreni gibi etkinlikleri finanse eden özel sosyal kulüp krewe n.
kulüp başkanı grand n.
kulüp veya kolej üyelerinin arkadaşlarını misafir olarak getirdikleri akşam etkinliği guest night n.
aktif kulüp üyesi clubber n.
kulüp üyesi clubber n.
kulüp üyeliği sistemi clubbism n.
kulüp üyesi clubbist n.
kulüp üyeliği clubmanship n.
kulüp üyesi kadın clubwoman n.
(eton college'da) sosyal kulüp pop n.
(şirket/kulüp) başına geçmek take up the presidency of v.
(şirket/kulüp) başına geçmek become the head of the v.
kulüp kurmak club v.
kulüp faaliyetlerine katılmak club v.
kulüp ile ilgili clubbable adj.
kulüp üyeliğine layık clubbable adj.
kulüp üyeliğine layık clubable adj.
kulüp ile ilgili clubable adj.
rotary kulüp üyesine ait rotarian adj.
rotary kulüp üyesi ile ilgili rotarian adj.
birlikte kulüp kurmaya hazır clubbish [obsolete] adj.
kulüp üyelerine özgü clubby adj.
(topluluk, kulüp) başlatan initiatory adj.
(kulüp üyeliği) tamamı ödenmiş financial [australia/new zealand] adj.
Phrasals
birini bir şeye (okul, kulüp, organizasyon ) aldırmak get someone into something v.
birini bir şeye (okul, kulüp, organizasyon ) aldırmak get someone in something v.
Colloquial
(bar, kulüp) giriş ücreti yok no cover expr.
Idioms
kulüp barı nineteenth hole n.
tiyatro, kulüp, sinema girişinde çalışmak be on the door v.
tiyatro, kulüp, sinema girişinde kapı görevlisi olmak be on the door v.
tiyatro, kulüp, sinema girişinde bilet kesen görevli olmak be on the door v.
Trade/Economic
kulüp malları club goods n.
kulüp aidatı club fee n.
kulüp kredisi club loan n.
kulüp anlaşması club deal n.
Politics
benjamin franklin tarafından kurulmuş bir kulüp junto n.
1961'de sağcı muhafazakarlar tarafından oluşturulan bir kulüp monday club [uk] n.
Automotive
kulüp koltuk club seat n.
kulüp kupe club coupe n.
Gastronomy
kulüp sandviç club n.
kulüp sandviç clubhouse sandwich n.
Education
sosyal kulüp (üniversite öğrencisi kızlara özgü) sorority n.
Sport
kulüp altyapısı club infrastructure n.
kulüp arkadaşı clubmate n.
kulüp altyapısı youth development n.
sıklıkla küme düşüp yükselen kulüp yo-yo club n.
Music
koro müziği yapmak için kurulan kulüp veya topluluk glee club [us/canada] n.
Abbreviation
ulusal liberal kulüp nlc (national liberal club) n.