kusur - Turco Inglés Diccionario
Historia

kusur



Significados de "kusur" en diccionario inglés turco : 112 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kusur flaw n.
kusur fault n.
kusur defect n.
General
kusur wite n.
kusur gall n.
kusur gaff n.
kusur taint n.
kusur odd n.
kusur defo n.
kusur culpability n.
kusur wrong n.
kusur lapse n.
kusur disadvantage n.
kusur failing n.
kusur default n.
kusur mistake n.
kusur blot n.
kusur demerit n.
kusur peccadillo n.
kusur imperfectness n.
kusur failure n.
kusur glitch n.
kusur foible n.
kusur scar n.
kusur stigma n.
kusur cavil n.
kusur blame n.
kusur offence n.
kusur hole n.
kusur defalcation n.
kusur offense n.
kusur oversight n.
kusur infirmity n.
kusur defect n.
kusur fault n.
kusur blemish n.
kusur imperfection n.
kusur deficiency n.
kusur mar n.
kusur defectiveness n.
kusur shortcoming n.
kusur omission n.
kusur lacuna n.
kusur lacune n.
kusur touch n.
kusur liability n.
kusur vitiosity [rare] n.
kusur limitation n.
kusur wrinkle n.
kusur failance [obsolete] n.
kusur debt n.
kusur dereliction n.
kusur odium n.
kusur drawback n.
kusur immerit [obsolete] n.
kusur disfigurement n.
kusur incapacity n.
kusur difficulty n.
kusur faut [scotland] n.
kusur disamenity n.
kusur plight [dialect] n.
kusur faut [scotland] v.
kusur culpable adj.
kusur imperfect adj.
kusur weak adj.
kusur remiss adj.
kusur off (offence) abrev.
Colloquial
kusur silly n.
Idioms
kusur besetting sin n.
Trade/Economic
kusur shortcoming n.
kusur defect n.
kusur deficiency n.
kusur negligence n.
kusur vice n.
kusur flaw n.
kusur imperfection n.
kusur default n.
kusur hidden defect n.
kusur fault n.
kusur wrong n.
kusur delinquency n.
kusur soft spot n.
Law
kusur omission n.
kusur neglect n.
kusur guilt n.
kusur negligence n.
kusur fault n.
kusur culpa n.
kusur vice n.
kusur delinquency n.
Insurance
kusur defect n.
Advertising
kusur hickey n.
Technical
kusur blemish n.
kusur negligence n.
kusur defection n.
kusur drawback n.
kusur objection n.
kusur short-coming n.
kusur flaw n.
kusur deficiency n.
Computer
kusur imperfection n.
Construction
kusur imperfection n.
kusur defect n.
Automotive
kusur defect n.
Aeronautic
kusur discrepancy n.
kusur degradation failure n.
Food Engineering
kusur defect n.
kusur flaw n.
Latin
kusur culpa n.
kusur neglegentia n.
Archaic
kusur gall n.
Slang
kusur hooker n.

Significados de "kusur" con otros términos en diccionario inglés turco: 352 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kusur bulan captious adj.
General
adalette kusur lapse n.
kusur bulma criticism n.
algısal kusur perceptual deficit n.
kusur (karakterinde) fault n.
kusur bulma nagging n.
kusur bulma reflection n.
kusur bulma carping n.
her şeye kusur bulan kimse faultfinder n.
kusur bulma reflexion n.
sözleşme öncesi kusur culpa in contrahendo n.
edebiyatta kusur imperfection in literature n.
kusur bulan kimse momus n.
kusur bulup duran kimse critic n.
şekli kusur formal defect n.
her şeye kusur bulma nitpicking n.
kusur arama nitpicking n.
her şeye kusur bulan nitpicker n.
kusur düzeltme fault correction n.
kusur düzeltme defect correction n.
görünür kusur open defect n.
asli kusur genuine fault n.
kusur hoşgörüsü fault tolerance n.
kusur çözümlemesi fault analysis n.
kusur maskeleme fault masking n.
gizli kusur hidden defect n.
yaradılıştan var olan kusur inherent defect n.
doğuştan var olan kusur inherent defect n.
kusur bulma finding fault with n.
hafif kusur slight flaw n.
hafif kusur slight defect n.
her şeye kusur bulan kimse crab n.
mazur görülebilir kusur excusable default n.
ölümcül kusur fatal flaw n.
kusur bulma çabası captiousness n.
her şeye kusur bulan kimse caviler n.
her şeye kusur bulan kimse caviller n.
alaycı sorular sorarak, sataşarak ve kusur bularak sinir bozan kimse badgerer n.
devamlı kusur bulan kimse nagger n.
kusur bulma quibbling n.
fiziksel kusur vice n.
sert, aşağılayıcı ve kusur bulmaya yönelik eleştiriler yapma zoilism n.
muhtemel kusur kink n.
kristal yapıda bir atom, iyon veya molekülün yokluğundan kaynaklı kusur vacancy n.
her şeye kusur bulan kimse hafter n.
kusur bulan kimse word-catcher n.
kusur bulmaya çalışan kimse hypercritic n.
iyileştirme çabasından kaynaklanan kusur misimprovement n.
kusur bulma momism n.
değerli taştaki kusur gendarme n.
kusur olarak değerlendirilen derin oluk veya delik gouge n.
nesnenin kullanımını zorlaştırabilecek kusur crab n.
bozulmadan kaynaklı kusur crack n.
kusur arayan safsatacı dunce [obsolete] n.
kusur arayan kimse pick-fault n.
kusur bulma faultfinding n.
kusur bulma fault-finding n.
kadı kızında da olan kusur feet of clay n.
devamlı kusur bulan kimse insectator [obsolete] n.
her şeyde kusur bulan kimse findfault [obsolete] n.
büyük kusur fissure n.
küçük kusur flyspeck n.
doğuştan gelen kusur privative n.
her şeye kusur bulan kimse criticizer n.
kusur bulmak reprehend v.
kusur bulmak find fault with v.
kusur bulmak pick holes in v.
kusur bulmak criticize v.
kusur bulmak reflect on v.
kusur bulmak reflect upon v.
kusur etmek lapse v.
kusur bulmak carp v.
kusur bulup durmak nag v.
kusur bulmak fault v.
kusur bulmak find fault v.
kusur bulmak arraign v.
kusur bulmak crab v.
saygıda kusur etmek fail in respect for v.
kusur bulmak cavil v.
kusur bulmak chide v.
kusur bulmak pick at v.
saygıda kusur etmek fail to respect v.
saygıda kusur etmek show a lack of respect for v.
kusur bulmak pick on v.
görevi yapmakta kusur işlemek default v.
saygıda kusur etmemek have great respect for someone without fail v.
kusur etmek be at fault v.
kusur bulmak pull apart v.
kusur bulmak cast reflection on somebody v.
daima kusur bulmak nag v.
kusur düzeltmek rectify a mistake v.
kusur düzeltmek put right a mistake v.
kusur işlemek make a mistake v.
kusur düzeltmek correct a mistake v.
kusur bulmak knock v.
kusur bulmak find mistake v.
kusur bulmak criticise v.
kusur bulmak rank v.
kusur aramak rank v.
kusur bulmak find flow v.
kusur bulmak undernime [obsolete] v.
kusur bulmak quibble v.
kusur bulmaya çalışarak eleştirmek hypercriticize v.
kusur bulmaya çalışarak eleştirmek hypercriticise v.
kusur bulmak object v.
kusur bulmak delitigate [obsolete] v.
kusur bulmak complain v.
kusur bulmak fault find v.
kusur bulmak peck v.
yok yere kusur bulmak pounce v.
kusur aramak snag [dialect] v.
kusur bulmak sneap [dialect] [uk] v.
kusur bulmak snipe v.
kusur bulmaya meyilli critical adj.
devamlı kusur bulan censorious adj.
kusur bulan waspish adj.
göze batan veya tahammül edilmez (kusur, hata vb) gross adj.
kusur bulan uncharitable adj.
kusur bulmaya çalışan exceptious adj.
kusur arayan waspish adj.
kusur bulmak amacıyla söylenen critical adj.
kusur etmiş in fault adj.
kusur bulunamaz irreproachable adj.
kusur arayan nitpicking adj.
her şeye kusur bulan nitpicking adj.
kusur bulan critical adj.
fazlasıyla kusur bulan overcritical adj.
kusur bulan faultfinding adj.
kendinde kusur bulan self-critical adj.
her şeye kusur bulan cavilous adj.
kusur bulma eğilimli cavilous adj.
sürekli kusur bulan nitpicky adj.
sürekli kusur bulan nit-picky adj.
kusur bulunamaz unreproachable adj.
kusur bulan hypercritic adj.
kusur bulmaya meyilli faultfinding adj.
kusur bulmaya meyilli fault-finding adj.
kusur bulunamaz faultless adj.
kusur bulan findfaulting adj.
kusur bulan fribbling adj.
kusur bulan sneaking adj.
kusur bulan stigmatic adj.
devamlı kusur bularak censoriously adv.
kusur bularak carpingly adv.
kusur bulmaya çalışarak captiously adv.
sürekli kusur bularak cavilingly adv.
kusur bulmaya çalışarak hypercritically adv.
kusur bularak hypercritically adv.
kusur işleyerek peccantly adv.
Phrasals
kusur bulmak pinch at v.
sürekli kusur bulmak pick at v.
kusur bulmak cavil at someone v.
birinde bir kusur bulmak criticize someone for something v.
kusur bulmak put down v.
(birinde veya bir şeyde) kusur aramak/bulmak pick away at (something) v.
kusur bulup durmak grind away v.
(birine) kusur bulup durmak grind away at (someone or something) v.
(bir şeyle) ilgili kusur bulup durmak ride about (something) v.
(birinde/bir şeyde) kusur bulmak pinch at (someone or something) [obsolete ] v.
birine/bir şeye karşı bir kusur işlemek transgress against someone or something v.
(birine/bir şeye) kusur bulmak carp at someone or something v.
-e kusur bulmak carp about v.
(birine/bir şeye) kusur bulmak carp about (someone or something) v.
'-e kusur bulmak hate on v.
(birine) kusur bulmak pick at (one) v.
(birine) sürekli kusur bulmak pick away at (one) v.
(birine/bir şeye) kusur bulmak pick on (someone or something) v.
ile ilgili kusur bulup durmak ride about v.
'-e karşı bir kusur işlemek transgress against v.
Proverb
kişi kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır people who live in glass houses shouldn't throw stones
bedava gelen şeyde kusur aranmaz don't look a gift horse in the mouth
kişi kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır those who live in glass houses shouldn't throw stones
Colloquial
(birine/bir şeye) kusur bulmak find fault (with someone or something) v.
(birine/bir şeye) kusur bulmak find fault (with somebody/something) v.
(bir şeye) kusur bulmak knock (something) v.
devamlı kusur bulan on prep.
kusur kalsın could do without (something) expr.
Idioms
önemsiz kusur mote in the eye n.
önemsiz kusur a mote in someone's eye n.
kusur bulma black eye n.
kendindekini görmeyip başkasına söylenen kusur/kabahat a beam in your eye n.
gizli kusur feet of clay n.
görünmez kusur feet of clay n.
birçok kusur a multitude of sins n.
bir sürü kusur a multitude of sins n.
bütünü etkileyen küçük kusur a rift in the lute n.
manzaradaki kusur blot on the landscape n.
kusur bulmak give (someone or something) a black eye v.
kusur bulmak find fault with v.
kusur bulmak pick holes in v.
kusur bulup durmak be on (one's) back v.
kusur bulup durmak be on someone's back v.
kusur bulup durmak be on somebody’s ˈback v.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek poke a hole in (something) v.
(birine/bir şeye) kusur/hata bulmak find fault (with somebody/something) v.
(birinde/bir şeyde) kusur/hata bulmak find fault (with somebody/something) v.
(birine/bir şeye) kusur/hata bulmak find fault with (someone or something) v.
(birinde/bir şeyde) kusur/hata bulmak find fault with (someone or something) v.
kusur bulmak pick holes v.
-de bir kusur tespit etmek poke a hole in v.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek poke a hole through (something) v.
kusur bulmak pick a hole in v.
her şeyde kusur arayan carping adj.
herşeyde kusur arayan pettifogging adj.
herşeyde kusur arayan caviling adj.
herşeyde kusur arayan cavilling adj.
herşeyde kusur arayan quibbling adj.
kadı kızında bile kusur olur the best of men are but men at best expr.
hemen kusur bulma cast not the first stone expr.
ilk fırsatta eleştirme/kusur bulma cast not the first stone expr.
Trade/Economic
ağır kusur gross fault n.
ağır kusur gross negligence n.
aslında bulunan kusur inherent defect n.
büyük kusur gross negligence n.
görevin yapılmasında kusur delinquency n.
gizli kusur inherent vice n.
gizli kusur latent defect n.
iki taraflı kusur klozu both to blame collision clause n.
ihmal ve kusur klozu negligence clause n.
ihmal ve kusur dolayısıyla iflas negligent bankruptcy n.
karşı kusur contributory negligence n.
kusur harcı delinquency fee n.
kritik kusur critical flaw n.
kusur ayıp gibi gerçeği gizleme concealment of fact n.
kusur bildirim süresi defect notification period n.
mallar yola çıkarıldığı anda mevcut olan kusur inherent vice n.
maddi kusur material defect n.
maddi kusur substance defect n.
mesleki kusur professional flaw n.
müterafık kusur contributory negligence n.
resmi kusur formal defect n.
Law
(kusur veya hile sebebiyle) alınan ürünün satıcıya iadesi rehibition n.
açık kusur patent defect n.
affedilebilir kusur excusable neglect n.
ağır kusur gross fault n.
ağır kusur wilful default n.
aleni kusur patent defect n.
araba ve hayvanların idare ve muhafazasında kusur negligence in the management and guarding of vehicles and animals n.
belirgin kusur patent defect n.
bir malın alıcısının kendisine kusurlu olarak teslim edilen malın satışını iptal etmeyip kusur oranında fiyatında indirim yaptırmak için dava açması actio quanti minoris n.
beraber bulunan kusur concurrent negligence n.
belirgin kusur apparent defect n.
dolaylı kusur collateral negligence n.
eşit kusur equal fault n.
gizli kusur hidden defect n.
gizli kusur concealed defect n.
gizli kusur invisible flaw n.
hafif kusur slight fault n.
gizli kusur latent defect n.
hafif kusur mere negligence n.
hafif kusur slight negligence n.
görünüşte kusur apparent defect n.
karşı kusur contributory negligence n.
kusur sorumluluğu dönemi defect liability period n.
kusur sorumluluğu süresi defect liability period n.
mazur görülebilir kusur excusable neglect n.
müşterek kusur contributory negligence n.
müterafık kusur concurrent negligence n.
müterafık kusur ilkesi doctrine of comparative rectitude n.
müterafik kusur contributory negligence n.
nisbi kusur kuramı proportionate fault n.
nisbi kusur kuramı comparative negligence n.
nisbi kusur kuramı comparative fault n.
yararsızlaştırıcı kusur redhibitory defect n.
diğerlerinden farklı olarak bazı ceza gerektiren suçlarda mevcut olduğu kabul edilen ahlaki kusur moral turpitude n.
kusur atfetmek impeach v.
(kusur veya hile sebebiyle) alınan ürünün satıcıya iadesiyle ilgili rehibitory adj.
kusur oluşturan culpable adj.
Politics
ağır kusur gross negligence n.
idari kusur administrative misconduct n.
Industry
ürün veya sözleşmeyi geçersiz kılacak kadar ciddi kusur vice n.
ürünlerin veya malzemenin doğası gereği sigortalanamayan kusur vice n.
Insurance
gizli kusur latent defect n.
gizli kusur invisible flaw n.
gizli kusur inherent vice n.
gizli kusur hidden defect n.
Technical
ana kusur major defect n.
çift kabuklu kusur double skin n.
dış kusur external defect n.
görünür kusur open defect n.
iç kusur internal defect n.
karmaşık kusur complex defect n.
kusur göstergesi fault indicator n.
kritik kusur critical fault n.
kusur örtme özelliği healing power n.
kusur düzeltme defect correction n.
kusur sezme defect detection n.
kusur içerikliyarı iletken defect semiconductor n.
kusur yakma scarfing n.
kusur tanısı fault diagnosis n.
kusur bulgulama fault detection n.
kusur dedektörü defect detector n.
kusur bulucu defect detector n.
kusur sezici defect detector n.
kusur yerseme fault localization n.
genellikle bir veya daha fazla cephesinde kusur olan aşağı bükülmüş yapı sag n.
porselen veya cam eşyalarda görülen spiral veya dairesel kusur wreath n.
kalıp arızası nedeniyle döküm yüzeyinde oluşan çöküntü veya kusur buckle n.
manyetik ortam yüzeyinde kusur veya kaydetme arızasından ötürü yanlışlıkla yazılmış kısım drop in n.
nesne yüzeyinde oluşan kusur scumming n.
baskı yüzeyinin basılmayacak kısımdan mürekkep alması sonucu oluşan kusur scumming n.
Computer
kusur yersemesi fault localization n.
kusur tanısı fault diagnosis n.
kusur bulgulama fault detection n.
kusur maskelenmesi fault masking n.
kusur maskeleme fault masking n.
kritik kusur critical fault n.
kusur göstergesi fault indicator n.
kusur hoşgörüsü fault tolerance n.
kusur çözümlemesi fault analysis n.
kusur yerseme fault localization n.
Informatics
kusur tanısı fault diagnosis n.
Textile
yapısal kusur structural defect n.
(düzensiz bükülen iplikte) sarmal kusur corkscrew n.
Construction
çizgisel kusur dislocation n.
kusur listesi snagging list n.
kusur listesi snag list n.
strüktürel kusur structural failure n.
Railway
kusur toleransları distortion tolerances n.
ray kusur saptama aleti rail defect detector n.
yüzeysel kusur surface defect n.
Aeronautic
kusur kabul sayısı defect acceptance number n.
rastgele kusur chance failure n.
Marine
özellikle çalındığını belirlemek veya kusur durumunda üreticinin izini sürmek için donanma kordonuna eklenen farklı bir büküm, malzeme veya renkteki bir iplik rogue's yarn n.
Medical
nazal septumdaki kusur veya biçim bozukluklarını ortadan kaldırmak için yapılan cerrahi işlem septoplasty n.
Psychology
temel kusur basic fault n.
Pathology
retinanın renkleri algılayamamasına neden olan bir kusur monochromation n.
somatik hücrelerde ek kromozom bulunması sonucu gelişen doğumsal kusur polysomy n.
Optics
tek noktadan gelen ışınların bir odak noktasında birleşemediği optik kusur astigmia n.
tek noktadan gelen ışınların bir odak noktasında birleşemediği optik kusur astigmatism n.
göze gelen paralel ışınların retina üzerinde odaklaştığı, kırma kusur olmayan görüşe verilen ad emmetropy n.
Veterinary
koyun postlarında kusur oluşturan siğilli çıkıntı cockle n.
Food Engineering
kusur referans çizelgesi defect reference chart n.
Statistics
kusur yüzdesine göre parti toleransı lot tolerance per cent defective n.
kusur oranı defective fraction n.
ortalama fazladan kusur sınırı average extra defectives limit n.
Physics
kristalde normal örgü konumundaki bir atom veya iyonun eksik olması nedeniyle kusur hole n.
Chemistry
katı maddelerin kristal yapısında atom eksikliğinden kaynaklı kusur dislocation n.
Botanic
kusur bulan stigmatose adj.
Breeding
atların arka bacaklarında görülen bir kusur varisse n.
Forestry
yaş halkaları arasındaki çatlaklarla karakterize kusur wind shake n.
Geology
cevherdeki kusur plume n.
Latin
eşit kusur par delictum n.
eşit kusur in pari delicto n.
olağan kusur culpa n.
Archaic
acımasız ve kusur bulmaya yatkın eleştirmen censor n.
kusur bulmak school v.
kusur bulan exceptive adj.
Slang
(birine/bir şeye) kusur bulmak hate on (someone or something) v.
birine kusur bulmak bust someone's chops v.
her şeyde kusur bulan bitchy adj.
Metallurgy
yuvarlanarak hareket eden parçada kontrol kaybından kaynaklı kusur cobble n.