Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kısıtlanmak | be limited v. | ||
Our freedoms are being limited. Özgürlüklerimiz kısıtlanıyor. More Sentences |
||||
General | kısıtlanmak | be restricted v. | ||
Freedom of speech is restricted in some countries. Bazı ülkelerde konuşma özgürlüğü kısıtlanmıştır. More Sentences |
||||
General | kısıtlanmak | narrow v. | ||
General | kısıtlanmak | constrict v. | ||
General | kısıtlanmak | stive v. | ||
General | kısıtlanmak | strangulate v. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | özgürlüğü kısıtlanmak | be kept on a short leash v. |
Idioms | özgürlüğü kısıtlanmak | be kept on a tight leash v. |
Idioms | özgürlüğü kısıtlanmak | be on a short leash v. |
Idioms | özgürlüğü kısıtlanmak | be on a tight leash v. |