look to - Turco Inglés Diccionario
Historia

look to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "look to" en diccionario turco inglés : 6 resultado(s)

Inglés Turco
General
look to v. dikkat etmek
look to v. başvurmak
look to v. güvenmek
look to v. önem vermek
look to v. bel bağlamak
Phrasals
look to v. ummak

Significados de "look to" con otros términos en diccionario inglés turco: 201 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
look forward to v. iple çekmek
General
look across to sea v. denizi görmek (ev vb)
make to look antique v. antika görünümlü yapmak
not to look for v. aramamak
look up to v. hürmet etmek
look forward to v. beklemek
look for a way to do something v. bir şeyin çaresine bakmak
look for a place to hide v. kaçacak delik aramak
look up to v. saygı duymak
look up to v. saygı beslemek
look up to v. saygı göstermek
look for a way to solve (a problem) v. çare aramak
look forward to v. can atmak
look forward to v. sabırsızlıkla beklemek
be liable to look after v. bakmakla yükümlü olmak
be obliged to look after v. bakmakla yükümlü olmak
look for a way to do v. çaresine bakmak
look forward to v. dört gözle beklemek
look to future v. geleceğe bakmak
look to future with confidence v. geleceğe güvenle bakmak
look to the future with confidence v. (geleceğe) güvenle bakmak
find a way to make (something illegal) look legal v. kitabına uydurmak
look for a way (to solve a problem) v. çıkar yol aramak
look for a way (to solve a problem) v. yol aramak
look up to v. hayranlık beslemek
look up to v. -i örnek almak
look up to v. -e saygı beslemek
look up to v. -e hayranlık duymak
look to one's laurels v. yerini sakınmak
look to one's laurels v. başarısızlık korkusu duymak
look to one's laurels v. yerini kaybetmekten korkmak
look forward to doing v. yapmayı dört gözle beklemek
look forward to (doing something) v. (bir şeyi) iple çekmek
look forward to working v. çalışmayı dört gözle beklemek
look forward to working v. çalışmayı iple çekmek
look forward to his/her coming/arrival v. gelişini dört gözle beklemek
a ... look to come over someone's face v. (yüzü/suratı) ifadesine bürünmek
look for a teammate to pass v. pas verecek bir arkadaşını aramak
can't help but to look v. kendini bakmaktan alıkoyamamak
can't help but to look v. kendini bakmaktan alamamak
look to science for one's answers v. cevaplarını bilimde aramak
look forward to taking someone to bed v. birini yatağa götürmek için can atmak
look forward to v. istekle beklemek
look forward to seeing v. görmek icin sabırsızlanmak
look forward to v. iştiyakle beklemek
look forward to v. 4 gözle beklemek
Phrasals
look to somebody v. birinden medet ummak
look forward to v. beklemek
look to be something v. benzemek/andırmak
look to somebody v. birinin eline bakmak
look to somebody v. birine muhtaç olmak
look forward to v. dört gözle beklemek
look forward to v. gerçekleşmesini istemek
look up to somebody v. hayranlık duymak
look ahead to something v. iple çekmek
look forward to v. sabırsızlanmak
look ahead to something v. sabırsızlıkla beklemek
look up to somebody v. saygı göstermek
look forward to v. sabırsızlıkla beklemek
look forward to v. ummak
look out on to something v. (pencere/balkon vb) (bir yere/şeye) bakmak
look to (someone or something) for (something) v. (bir şey) için (birine/bir şeye) güvenmek
look to (someone or something) for (something) v. (bir şey) için (birine/bir şeye) bel bağlamak
look to (someone or something) for (something) v. (bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak
look ahead to v. iple çekmek
look ahead to v. sabırsızlıkla beklemek
look forward to (something) v. (bir şeyi) iple çekmek
look forward to (something) v. (bir şeye) can atmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) sabırsızlıkla beklemek
look forward to (something) v. (bir şeyi) dört gözle beklemek
look forward to (something) v. (bir şey) için sabırsızlanmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) beklemek
look forward to (something) v. (bir şeye) hazır olmak
look forward to (something) v. (bir şey) için plan yapmak/hazırlanmak
look forward to (something) v. (bir şeyi) hesaba katmak
look to (someone or something) v. (birine/bir şeye) güvenmek
look to (someone or something) v. (birine/bir şeye) bel bağlamak
look to (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) eline bakmak
look to (something) v. (bir şeyin) olmasını beklemek
look up to (one) v. (birine) hayranlık duymak
look up to (one) v. (birine) saygı duymak
look up to (one) v. (birini) örnek almak
Phrases
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
I look forward to your reply expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
I look forward to your reply expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
to look at (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) dış görünüşünden
to look at (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) dış görünüşüne dayanarak/bakarak
Colloquial
look for something to dress one’s wound with v. yarasına pansuman yapacak bir şeyler aramak
to look at a positive side expr. işe olumlu yönünden bakarsak
to look at a positive side expr. işe olumlu tarafından bakarsak
to look at a positive side expr. olaya iyi tarafından bakarsak
to look at a positive side expr. olaya iyi yönünden bakarsak
Idioms
look (all) set (to do something) v. olacak/yapacak gibi görünmek
look (all) set (to do something) v. olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak
look (all) set (to do something) v. olmak/yapmak üzere olmak
look to naked eye v. çıplak gözle bakmak
not be much to look at v. çekici/hoş görünümlü olmamak
look forward to v. dört gözle beklemek
look fit to kill v. çok şık görünmek
look fit to kill v. harika görünmek
look to one's laurels v. mevkisini korumak
look to one's laurels v. mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak
look for someone to blame v. suçlu aramak
not be much to look at v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
look to be million miles away v. (çok) dalgın olmak/görünmek/durmak
(be unable to) look somebody in the eye(s)/face v. utançtan birinin yüzüne/gözüne bakamamak
not know where to look v. nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. ne yapacağını bilememek
not know where to look v. nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. eli ayağına dolaşmak
not know where to look v. çok utanıp nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. çok utanıp nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan eli ayağına dolaşmak
not know where to look v. utançtan nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. utançtan ne yapacağını bilememek
not know where to look v. utançtan eli ayağına dolaşmak
not know which way to look v. nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. eli ayağına dolaşmak
look for a dog to kick v. çatacak yer aramak
look for a dog to kick v. öfkesini çıkaracak birini aramak
look fit to kill v. ortalığı yakmak (görüntüsüyle)
look fit to kill v. birine karşı çok sinirli görünmek
look fit to kill v. birini öldürecek gibi durmak
look fit to kill v. birini neredeyse öldürecek olmak
look fit to kill v. birini gırtlaklayacak gibi durmak/görünmek
look (all) set (to do something) v. (bir şey yapmaya) hazır olmak
look (all) set (to do something) v. (bir şey yapmak) üzere olmak
look (all) set (to do something) v. (bir şey olacak) gibi görünmek
look (all) set (for something/to do something) v. (bir şey için/bir şeyi yapmak için) görünmek
look (all) set (for something/to do something) v. (bir şeyi yapmak) üzere olmak
be not much to look at v. çekici/hoş görünümlü olmamak
be not much to look at v. yüzüne bakılacak gibi olmamak
be not much to look at v. çirkin olmak
be not much to look at v. itici olmak
be not much to look at v. tipsiz olmak
be not much to look at v. cazibesiz olmak
look (all) set (for something/to do something) v. (bir şeye/bir şeyi yapmaya) hazır görünmek
look (all) set (for something/to do something) v. (bir şeyi yapmak) üzere olmak
look to laurels v. başarısızlık korkusu duymak
look to laurels v. yerini sakınmak
look to laurels v. yerini kaybetmekten korkmak
look to laurels v. mevkisini korumak
look to laurels v. mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak
look to your laurels v. başarısızlık korkusu duymak
look to your laurels v. yerini sakınmak
look to your laurels v. yerini kaybetmekten korkmak
look to your laurels v. mevkisini korumak
look to your laurels v. mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak
not much to look at expr. pek çekici değil
not much to look at expr. etkileyici değil
not much to look at expr. pek güzel/yakışıklı değil
not much to look at expr. pek iyi/güzel görünmüyor
not much to look at expr. pek hoş değil
not much to look at expr. pek yüzüne bakılacak gibi değil
not much to look at expr. çirkin
not much to look at expr. tipsiz
not much to look at expr. cazibesiz
not much to look at expr. görüntüsü pek güzel değil
not much to look at expr. pek göze hitap etmeyen
Speaking
we need to look to the future expr. artık geleceğe bakmamız lazım
you look so familiar to me expr. bana çok tanıdık geliyorsun
that doesn't look like a joke to me expr. bu bana pek şaka gibi gelmedi
look at what she/he has done to me expr. bana ne yaptığına bir bakın
most people want to look better expr. bir çok insan daha iyi görünmek isterler
you look familiar to me expr. bana tanıdık geliyorsun
did you have a chance to take a look? expr. bakma fırsatın oldu mu?
I thought you might want to take a look at this one expr. bunu görmek isteyeceğini düşündüm
most people want to look better expr. bir çok insan daha iyi görünmek ister
you look familiar to me expr. gözüm bir yerden ısırıyor seni
you have to look beautiful expr. güzel görünmelisin
I look forward to hearing from you soon expr. en kısa zamanda sizden haber bekliyorum
did you have a chance to take a look? expr. göz atma fırsatın oldu mu?
did you have a chance to take a look? expr. inceleme fırsatın oldu mu?
did you have a chance to take a look? expr. inceleme şansın oldu mu?
you need to tell us where to look expr. nereye bakmamız gerektiğini söylemen gerekiyor
we don't know where to look expr. nereye bakacağımızı bilmiyoruz
they don't know where to look expr. nereye bakacaklarını bilmiyorlar
trying to figure out who you look like expr. kime benzediğini düşünüp duruyordum
I know where to look expr. nereye bakmam gerektiğini biliyorum
most people say they want to look better expr. pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler
you look familiar to me expr. seni gözüm bir yerden ısırıyor
you look familiar to me expr. seni tanıyor gibiyim
most people want to look better expr. pek çok insan daha iyi görünmek ister
most people want to look better expr. pek çok insan daha iyi görünmek isterler
I want you to look up expr. yukarı bakmanı istiyorum
I don't know, where else to look expr. başka nereye bakacağımı bilemiyorum
Tourism
look-to-book ratio n. görüntüleme-rezervasyon oranı
Latin
respice finem (look to the end) expr. elde edeceğin sonuca bak
Slang
look fresh to death v. gıcır gıcır/yepyeni görünmek
do i look like an asshole to you? expr. sana göre ben bir hıyara mı benziyorum?