Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | patlamaya hazır | explosive adj. | ||
The situation in the Middle East is explosive. Orta Doğu'daki durum patlamaya hazır. More Sentences |
||||
Archaic | ||||
Archaic | patlamaya hazır | displosive adj. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | patlamaya hazır bomba gibi durum | pressure cooker n. |
General | patlamaya hazır (durum) | volatile adj. |
Colloquial | ||
Colloquial | patlamaya hazır bomba | a powder barrel n. |
Idioms | ||
Idioms | patlamaya hazır bomba gibi olan kimse | a little pot is soon hot n. |
Idioms | her an patlamaya hazır bomba | a (ticking) time bomb n. |
Idioms | patlamaya hazır/patlaması an meselesi bomba (sorun) | a powder keg n. |
Idioms | patlamaya hazır olmak | go on the warpath v. |
Idioms | patlamaya hazır olmak | be on the warpath v. |
Idioms | patlamaya hazır olmak | be on the warpath v. |
Idioms | patlamaya hazır olmak | go on the warpath v. |
Dermatology | ||
Dermatology | (apse veya çıban) patlamaya hazır hale gelmek | ripen v. |
Dermatology | (apse veya çıbanı) patlamaya hazır hale getirmek | ripen v. |
Geography | ||
Geography | (yanardağ) patlamaya hazır | dormant adj. |
Hunting | ||
Hunting | patlamaya hazır hale getirilmiş (bomba, silah) | armed adj. |