Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | selamlaşmak | greet v. | ||
He always bowed when he greeted someone. Biriyle selamlaştığında hep eğilirdi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | selamlaşmak | greet v. | ||
He was aware of my presence but he did not greet me. O benim varlığımın farkındaydı fakat benimle selamlaşmadı. More Sentences |
||||
General | selamlaşmak | exchange hellos v. | ||
They exchanged hellos. Selamlaştılar. More Sentences |
||||
General | selamlaşmak | greet each other v. | ||
General | selamlaşmak | halse v. | ||
General | selamlaşmak | congratulate [obsolete] v. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yeniden selamlaşmak | regreet [obsolete] v. |
General | çak yaparak selamlaşmak | high five v. |
General | çak yaparak selamlaşmak | high-five v. |
General | karşılıklı selamlaşmak | congreet [obsolete] v. |
Phrasals | ||
Phrasals | biriyle belli hareketlerle selamlaşmak | make something at someone v. |
Idioms | ||
Idioms | biriyle selamlaşmak | be on nodding terms with somebody v. |
Idioms | (biriyle) selamlaşmak | give (someone) the sele of the day v. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | (maoriler) burnunu birbirine dokundurarak selamlaşmak | hongi v. |