seyreden - Turco Inglés Diccionario

seyreden

Significados de "seyreden" en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)

Turco Inglés
General
seyreden on-looking adj.
seyreden surveillant adj.

Significados de "seyreden" con otros términos en diccionario inglés turco: 65 resultado(s)

Turco Inglés
General
suyun yüzeyinde seyreden dalgıcın normal havayı solumak suretiyle başını kaldırmadan yüzmesine imkan snorkel n.
yolda yürürüken durup inşaat çalışmalarını veya yıkım işlemlerini seyreden yaya sidewalk superintendent n.
(normalde sabit seyreden) azalan miktar impulse n.
öncesinde pasif olan veya hafif seyreden bir şeyin aniden şiddetlenmesi flare-up n.
karşı yönden seyreden arabaya çarpmak hit a car coming in the opposite direction v.
karşı yönden seyreden araca çarpmak hit a vehicle coming in the opposite direction v.
karşı yönden seyreden kamyona çarpmak hit a truck coming in the opposite direction v.
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak crash into a truck coming from the opposite direction v.
karşı yönden seyreden bir kamyona çarpmak hit a truck coming in the opposite direction v.
tek yönde seyreden unidirectional adj.
irade dışı seyreden nonvolitional adj.
her şeyi seyreden omnispective adj.
aynı yönde seyreden parallel adj.
okyanusta gelişi güzel seyreden sea-roving adj.
Phrasals
(denizde seyreden bir geminin) dümenini rüzgara çevirmek luff up v.
Trade/Economic
doğu yönüne doğru seyreden gemi east bound vessel n.
belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb) range-bound adj.
belirli bir aralıkta seyreden (hisse senedi vb) rangebound adj.
Technical
çevresinde seyreden kişi veya şey (gezegen vb) circumnavigator n.
rüzgara yakın seyreden weatherly adj.
Railway
orta hızda seyreden ve her durakta duran tren accommodation coach n.
ters istikamette seyreden iki trenin geçmesi veya geçiş noktası meet n.
Marine
gelgit sırasında rüzgara karşı seyreden sandal tide boat n.
yardımcı motor ile seyreden gemi sailing vessel with auxiliary engine n.
hafif rüzgarda seyreden yelkenlilerde bulunan ve üst yelkenin yukarısına asılan hafif bir kare yelken moonraker n.
hafif rüzgarda seyreden yelkenlilerde bulunan ve üst yelkenin yukarısına asılan hafif bir kare yelken moonsail n.
hükümetin kendi sularındaki gemilere ve açık sularda seyreden kendisine ait gemilere dayattığı, seyir halindeki gemilerin güvenliği ile ilgili düzenlemeler rule of the road n.
silahlı refakatçinin koruması altında seyreden ticari gemiler convoy n.
açık denizde seyreden gemiler seacraft n.
Medical
acısız seyreden hastalık indolent disease n.
arter ya da sinirin yanında seyreden ven, özellikle arter’e eşlik eden ven accompanying vein n.
asemptomatik seyreden klinikopatolojik durum asymptomatic clinicopathologic situation n.
birden gelen ve ciddi seyreden hastalık fulminant n.
enflamasyonla seyreden romatizmal hastalıklar rheumatic diseases accompanied by inflammation n.
hipopotasemi ile seyreden kronik tofuslu gut nefropatisi chronic tophaceous gout nephropathy with hypopotassemia n.
işitme kaybı ile seyreden otozomal dominant sendrom autosomal dominant auditory pigmentary syndrome n.
kifoskolyoz ve konjenital kardiak anomaliler ile birlikte seyreden kartagener sendromu kartagener's syndrome associated with kyphoscoliosis and congenital cardiac anomalies n.
larenks ödemi ile seyreden herediter anjioödem hereditary angioedema presenting with larynx edema n.
masif hemoptizi ile seyreden endobronşiyal schwannoma endobronchial schwannoma with massive hemoptysis n.
nükslerle seyreden ömür boyu süren bir hastalık a life-long disease with recurrences n.
yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden nadir bir hastalık a rare disease with a high mortality and morbidity n.
yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden nadir bir hastalık a rare disorder with a high mortality and morbidity n.
sessiz seyreden asymptomatic adj.
sorunsuz seyreden uneventful adj.
(atım) kompleks seyreden polycrotic adj.
Anatomy
arter veya sinirin yanında seyreden bir toplardamar vena comitans n.
Physiology
hücre veya damar içine doğru seyreden osmoz endosmosis n.
Pathology
döllenmiş yumurtanın uterus dışında büyümesiyle seyreden gebelik ectopic pregnancy n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü kaffir pox n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü cuban itch n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü milk pox n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü pseudosmallpox n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü west indian smallpox n.
çiçek hastalığının daha hafif seyreden bir türü white pox n.
döküntü, ateş ve lenf düğümlerinin şişmesi olarak seyreden bir çocuk hastalığı kawasaki's disease n.
(alt bağırsak) kötü huylu seyreden pediküllü bir tümör polyp n.
tonik kas gerilimleriyle seyreden hastalıklar ile ilgili entastic adj.
yüksek ve inatçı seyreden hyperendemic adj.
Pharmaceutics
ağır seyreden enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir antibiyotik markası kantrex® n.
Veterinary
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık actinobacillosis n.
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık wooden tongue n.
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık woody tongue n.
genelde sığırlarda derin ağız yangısıyla seyreden, actinobasillus lignierisi'nin sebep olduğu bakteriyel bir hastalık cruels n.
gözde inflamasyon atakları şeklinde seyreden bir at hastalığı moon blindness n.
Military
deniz sathına yakın seyreden füze sea skimmer n.