|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Phrasals |
|
| 1 |
Phrasals |
fit (someone or something) up with (something) v.
|
(birine/bir şeye) gerekli ekipmanı vermek/sağlamak |
|
| 2 |
Phrasals |
fit (someone or something) up with (something) v.
|
(birine/bir şeye) uygun ekipman sağlamak |
|
| 3 |
Phrasals |
fit (someone or something) up with (something) v.
|
(birini/bir şeyi) gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile donatmak/teçhiz etmek |
|
| 4 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle sıraya sokmak |
|
| 5 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizaya sokmak |
|
| 6 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle hizalamak |
|
| 7 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizada sıralamak |
|
| 8 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek |
|
| 9 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak |
|
| 10 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek |
|
| 11 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak |
|
| 12 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyle aynı hizaya sokmak |
|
| 13 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyle hizalamak |
|
| 14 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeye göre sıralamak |
|
| 15 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeye göre hizalamak |
|
| 16 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bağlantı kurmak |
|
| 17 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) temas kurmak |
|
| 18 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bağlantıya/temasa geçmek |
|
| 19 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında bağlantı kurmak |
|
|
|
| 20 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında temas kurmak |
|
| 21 |
Phrasals |
link up with (someone or something) v.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) bağlamak |
|
| 22 |
Phrasals |
start up with someone or something v.
|
işe biriyle/bir şeyle başlamak |
|
| 23 |
Phrasals |
start up with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle başlamak |
|
| 24 |
Phrasals |
match up with (someone or something else) v.
|
(biriyle/bir şeyle) eşit olmak |
|
| 25 |
Phrasals |
match up with (someone or something else) v.
|
(biriyle/bir şeyle) örtüşmek |
|
| 26 |
Phrasals |
match up with (someone or something else) v.
|
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak |
|
| 27 |
Phrasals |
match up with (someone or something else) v.
|
(biriyle/bir şeyle) denk olmak |
|
| 28 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir araya gelmek |
|
| 29 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) birleşmek |
|
| 30 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ortaklık kurmak |
|
| 31 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ortak olmak |
|
| 32 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ikili oluşturmak |
|
| 33 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak |
|
| 34 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) eşleşmek |
|
| 35 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) eş olmak |
|
| 36 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
eşleştirmek |
|
| 37 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
ikili gruplara ayırmak |
|
| 38 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
ikili grup yapmak |
|
| 39 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
eş yapmak |
|
|
|
| 40 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
çift oluşturmak |
|
| 41 |
Phrasals |
partner up (with someone or something) v.
|
buluşturmak |
|
| 42 |
Phrasals |
come up with someone or something v.
|
birini/bir şeyi bulmak |
|
| 43 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye bağlamak |
|
| 44 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağlantı kurmak |
|
| 45 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında irtibat kurmak |
|
| 46 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle bağdaştırmak |
|
| 47 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağ kurmak |
|
| 48 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı kurmak |
|
| 49 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
bir olayı bir suçluya/bir suçu birine bağlamak |
|
| 50 |
Phrasals |
connect someone or something (up) with someone or something v.
|
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek |
|
| 51 |
Phrasals |
connect (up) with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir grupla) bağlantı kurmak |
|
| 52 |
Phrasals |
connect (up) with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir grupla) ilişki kurmak |
|
| 53 |
Phrasals |
curl up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sokulmak |
|
| 54 |
Phrasals |
curl up with (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak |
|
| 55 |
Phrasals |
curl up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) kıvrılıp yatmak |
|
| 56 |
Phrasals |
curl up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) sarılıp yatmak |
|
| 57 |
Phrasals |
end up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) kalmak |
|
| 58 |
Phrasals |
fatten (someone or an animal) up (with something) v.
|
(birini/bir hayvanı bir şeyle) şişmanlatmak |
|
| 59 |
Phrasals |
fatten (someone or an animal) up (with something) v.
|
(birine/bir hayvana bir şeyle) kilo aldırmak |
|
| 60 |
Phrasals |
fatten (someone or an animal) up (with something) v.
|
(birine/bir hayvana bir şey) yedirerek kilo aldırmak |
|
| 61 |
Phrasals |
fill someone or something up (with something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyle) doldurmak |
|
| 62 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yetişmek |
|
| 63 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) yakalamak |
|
| 64 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) seviyesine yetişmek |
|
| 65 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) seviyesini yakalamak |
|
| 66 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) seviyesine çıkmak |
|
| 67 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/hızda ilerlemek |
|
| 68 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) haberdar olmak |
|
| 69 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) takip etmek |
|
| 70 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(biri/bir şey) hakkında güncel kalmak |
|
| 71 |
Phrasals |
keep up with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) anlamak |
|
| 72 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek |
|
| 73 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak |
|
| 74 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak |
|
| 75 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak |
|
| 76 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak |
|
| 77 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek |
|
| 78 |
Phrasals |
match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
|
(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek |
|
| 79 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek |
|
|
|
| 80 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak |
|
| 81 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak |
|
| 82 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak |
|
| 83 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak |
|
| 84 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek |
|
| 85 |
Phrasals |
match up (someone or something) with (someone or something else) v.
|
(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek |
|
| 86 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) katlanmak |
|
| 87 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) sineye çekmek |
|
| 88 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) tahammül etmek |
|
| 89 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) çekmek |
|
| 90 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) dayanmak |
|
| 91 |
Phrasals |
put up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sabretmek |
|
| 92 |
Phrasals |
stock (someone or something) up with (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeyle) doldurmak |
|
| 93 |
Phrasals |
stock (someone or something) up with (something) v.
|
(birine/bir şeye bir şey) depolamak |
|
| 94 |
Phrasals |
stock (someone or something) up with (something) v.
|
(birine/bir şeye) bol miktarda (bir şey) sağlamak |
|
| 95 |
Phrasals |
wrap (someone or something) up with (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) sarmak |
|
| 96 |
Phrasals |
wrap (someone or something) up with (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeyle) sarmak |
|
| Colloquial |
|
| 97 |
Colloquial |
ate up with (someone or something) adj.
|
kafası (biriyle veya bir şeyle) meşgul |
|
| 98 |
Colloquial |
ate up with (someone or something) adj.
|
kafayı (birine veya bir şeye) takmış |
|
| 99 |
Colloquial |
I'm (really) fed up (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden gerçekten) bıktım usandım |
|
| 100 |
Colloquial |
I'm (really) fed up (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden gerçekten) bezdim |
|
| 101 |
Colloquial |
I'm (really) fed up (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden gerçekten) daral geldi |
|
| 102 |
Colloquial |
I'm (really) fed up (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden gerçekten) gına geldi |
|
| 103 |
Colloquial |
it is all up with (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) işi bitmiş |
|
| 104 |
Colloquial |
it is all up with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) yenilmiş |
|
| 105 |
Colloquial |
it is all up with (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) umut kalmamış |
|
| 106 |
Colloquial |
it is all up with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) yolun sonuna gelmiş |
|
| 107 |
Colloquial |
it is all up with (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) mahvolmuş |
|
| 108 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) burama kadar getirdi |
|
| 109 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) illallah ettirdi |
|
| 110 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) burama kadar geldi |
|
| 111 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) illallah ettim/dedim |
|
| 112 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) yetti artık |
|
| 113 |
Colloquial |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) gına geldi |
|
| Idioms |
|
| 114 |
Idioms |
be (right) up there with (someone or something) v.
|
(biriyle veya bir şeyle) aynı derecede olmak |
|
| 115 |
Idioms |
be (right) up there with (someone or something) v.
|
(biriyle veya bir şeyle) eşit olmak |
|
| 116 |
Idioms |
be (right) up there with (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) denk olmak |
|
| 117 |
Idioms |
be (right) up there with (someone or something) v.
|
(biriyle veya bir şeyle) aynı şey demek |
|
| 118 |
Idioms |
be (right) up there with (someone or something) v.
|
(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak |
|
| 119 |
Idioms |
be taken up with (someone or something) v.
|
(biri/bir grup) tarafından ilgilenilmek |
|
| 120 |
Idioms |
be taken up with (someone or something) v.
|
(biri/bir grup) tarafından üstlenilmek |
|
| 121 |
Idioms |
be tangled up with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bulaşmak |
|
| 122 |
Idioms |
be tangled up with (someone or something) v.
|
(birinde/bir şeyde) sıkışıp kalmak |
|
| 123 |
Idioms |
(right) up there with (someone or something) adj.
|
(biriyle/bir şeyle) eşit |
|
| 124 |
Idioms |
(right) up there with (someone or something) adj.
|
(biriyle/bir şeyle) denk |
|
| 125 |
Idioms |
(right) up there with (someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) aşağı kalır yanı yok |
|
| 126 |
Idioms |
bound up with (someone or something) adj.
|
tamamen (biriyle/bir şeyle) meşgul |
|
| 127 |
Idioms |
bound up with (someone or something) adj.
|
(birine/bir şeye) gömülmüş |
|
| 128 |
Idioms |
bound up with (someone or something) adj.
|
(birine/bir şeye) dalmış |
|
| 129 |
Idioms |
bound up with (someone or something) adj.
|
(birine/bir şeye) bağlı |
|
| 130 |
Idioms |
bound up with (someone or something) adj.
|
(biriyle/bir şeyle) ilişkili |
|
| 131 |
Idioms |
caught up with (someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) büyülenmiş |
|
| 132 |
Idioms |
caught up with (someone or something) adj.
|
(birine/bir şeye) kendini kaptırmış |
|
| 133 |
Idioms |
caught up with (someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) etkilenmiş |
|
| 134 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(biri/bir şey) canına tak etmiş |
|
| 135 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) bıkmış |
|
| 136 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) gına gelmiş |
|
| 137 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) usanmış |
|
| 138 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) illallah demiş |
|
| 139 |
Idioms |
fed up (to some degree) (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) daral gelmiş |
|
| 140 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(biri/bir şey) canına tak etmiş |
|
| 141 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) bıkmış |
|
| 142 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) gına gelmiş |
|
| 143 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) usanmış |
|
| 144 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) illallah demiş |
|
| 145 |
Idioms |
fed up (with someone or something) adj.
|
(birinden/bir şeyden) daral gelmiş |
|
| 146 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(biri/bir şey) canına tak etmiş |
|
| 147 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) bıkmış |
|
| 148 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) gına gelmiş |
|
| 149 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) usanmış |
|
| 150 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) illallah demiş |
|
| 151 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) daral gelmiş |
|
| 152 |
Idioms |
wrapped up with (someone or something) adj.
|
(birinde/bir şeyde) aklı kalmış |
|
| 153 |
Idioms |
wrapped up with (someone or something) adj.
|
aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul |
|
| 154 |
Idioms |
wrapped up with (someone or something) adj.
|
(birine/bir şeye) kendini kaptırmış |
|
| 155 |
Idioms |
wrapped up with (someone or something) adj.
|
aklı (birine/bir şeye) takılmış |
|
