Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | yüksek düzey | higher-up n. |
General | yüksek düzey | high level n. |
General | yüksek düzey | haute adj. |
Technical | ||
Technical | yüksek düzey | high-level adj. |
Computer | ||
Computer | yüksek düzey | high level n. |
Informatics | ||
Informatics | yüksek düzey | high order n. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | en yüksek düzey | big time n. |
General | en yüksek düzey iberyalı soyluların tavır ve hareketleri | grandeeism n. |
Idioms | ||
Idioms | en yüksek düzey | the big time n. |
Idioms | siyasi örgütlenmenin yüksek düzey mensupları arasındaki ilişki, etkileşim, çalışmalar | palace politics n. |
Technical | ||
Technical | yüksek düzey ateşleme süresi | high-level firing time n. |
Computer | ||
Computer | tümüyle nesneye-yönelik olan açık kaynaklı yüksek düzey bir programlama dili | ruby n. |
Computer | (yüksek düzey dildeki yazılmış programı) makine diline dönüştürüp çalıştırmak | interpret v. |
Informatics | ||
Informatics | yüksek düzey dili | high level language n. |
Food Engineering | ||
Food Engineering | en yüksek düzey | maximum level n. |
History | ||
History | (eski roma'da) senatörün ve yüksek düzey yetkililerin giydikleri tuniklerin ön kısmında bulunan sosyal statü göstergesi geniş mor bir şerit | laticlave n. |