Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | zamanında yapılan | timely adj. | ||
It is a timely debate with the rapidly changing transatlantic relationship today. Günümüzün hızla değişen transatlantik ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda tam zamanında yapılmış bir tartışma. More Sentences |
||||
General | zamanında yapılan | prompt adj. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | tam zamanında yapılan | seasonable adj. |
General | tam yerinde ve zamanında yapılan | seasonable adj. |
Proverb | ||
Proverb | zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler insanın peşinden gelmeye devam eder | old sins have long shadows |
Proverb | zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler uzun süre insanın peşini bırakmaz | old sins have long shadows |
Colloquial | ||
Colloquial | zamanında yapılan yardım | yeoman service n. |
Technical | ||
Technical | durma zamanında yapılan defrost | off-cycle defrosting n. |