|
- I hope that the EU will shortly abandon its reservations about GMOs.
- AB'nin GDO'lar konusundaki çekincelerini kısa süre içerisinde terk edeceğini umuyorum.
- We should not abandon vast areas of our countries, where human activity will fade away.
- Ülkelerimizin insan faaliyetlerinin yok olacağı geniş alanlarını terk etmemeliyiz.
- The report abandons the distinction between feedstuffs, feed materials and feed additives.
- Rapor, yem maddeleri, yem materyalleri ve yem katkı maddeleri arasındaki ayrımı terk etmektedir.
- We cannot abandon the victims to their fate, failing to provide support or a way out.
- Destek ya da çıkış yolu sunmayarak mağdurları kaderlerine terk edemeyiz.
- However, we must not abandon people who are hooked.
- Ancak, bağımlı olan insanları terk etmemeliyiz.
- So we should maintain this balance here and certainly not abandon it.
- Dolayısıyla bu dengeyi korumalı ve kesinlikle terk etmemeliyiz.
- Those are a few ideas that we are not keen to abandon.
- Bunlar, terk etmek istemediğimiz birkaç fikirdir.
- These people are being forced with humiliating examinations to abandon their country.
- Bu insanlar aşağılayıcı sınavlarla ülkelerini terk etmeye zorlanıyorlar.
- People can abandon their religious beliefs.
- İnsanlar dini inançlarını terk edebilirler.
- That is why we should abandon this system.
- Bu nedenle bu sistemi terk etmeliyiz.
- We also want to send a clear message to the countries of the Balkans; our strategy is not to abandon the Balkans.
- Balkan ülkelerine de net bir mesaj vermek istiyoruz; bizim stratejimiz Balkanları terk etmek değildir.
- However, more far-reaching proposals, such as abandoning the rolling presidency system, are also doing the rounds.
- Ancak, dönüşümlü başkanlık sisteminin terk edilmesi gibi daha geniş kapsamlı öneriler de gündemde.
- But it is impossible to abandon the sex you were born with.
- Ancak doğduğunuz cinsiyeti terk etmeniz mümkün değildir.
- But that is a reason to redouble our efforts to build an effective CFSP, not to abandon them.
- Ancak bu, etkin bir ODGP oluşturma çabalarımızı iki katına çıkarmamız için bir sebeptir, terk etmemiz için değil.
- We must not abandon this country, which has so many friends in Europe.
- Avrupa'da bu kadar çok dostu olan bu ülkeyi terk etmemeliyiz.
- Nobody wants to abandon their land, their culture or their family.
- Kimse toprağını, kültürünü ya da ailesini terk etmek istemez.
- We also want to send a clear message to the countries of the Balkans; our strategy is not to abandon the Balkans.
- Balkan ülkelerine de net bir mesaj göndermek istiyoruz; stratejimiz Balkanları terk etmek değil.
- This too could help to convince a young farmer or two not to abandon the mountains.
- Bu da bir ya da iki genç çiftçiyi dağları terk etmemeye ikna etmeye yardımcı olabilir.
- I call upon the UK Government to abandon its previous resistance to taking part in such a process.
- Birleşik Krallık Hükümeti'ni böyle bir sürece katılma konusundaki önceki direncini terk etmeye çağırıyorum.
- I am therefore in favour of abandoning this curious debate.
- Bu nedenle bu ilginç tartışmayı terk etmekten yanayım.
- They are systematically abandoning and privatising public services in favour of private interests.
- Kamu hizmetlerini özel çıkarlar lehine sistematik olarak terk ediyor ve özelleştiriyorlar.
- The Commission must abandon its cowardly, half-hearted position.
- Komisyon korkak ve gönülsüz tutumunu terk etmelidir.
- They are systematically abandoning and privatising public services in favour of private interests.
- Kamu hizmetlerini özel çıkarlar lehine sistematik olarak terk etmekte ve özelleştirmektedirler.
- Daewoo is now quite simply and unabashedly abandoning its workforce without any kind of restriction.
- Daewoo şu anda oldukça basit ve utanmaz bir şekilde, herhangi bir kısıtlama olmaksızın işgücünü terk etmektedir.
- We cannot abandon the victims to their fate, failing to provide support or a way out.
- Mağdurları kaderlerine terk edemeyiz, destek ya da bir çıkış yolu sunamayız.
- I hope that the EU will shortly abandon its reservations about GMOs.
- AB'nin GDO'larla ilgili çekincelerini kısa süre içerisinde terk edeceğini umuyorum.
- Furthermore, no proposals were submitted for abandoning intervention and export subsidisation.
- Ayrıca, müdahale ve ihracat sübvansiyonlarının terk edilmesine yönelik herhangi bir öneri sunulmamıştır.
- People don't abandon space stations because things are going well.
- İnsanlar işler iyi gidiyor diye uzay istasyonlarını terk etmiyorlar.
- People don't abandon space stations because things are going well.
- İnsanlar uzay istasyonlarını işler iyi gittiği için terk etmezler.
- People don't abandon space stations because things are going well.
- İnsanlar uzay istasyonlarını işler iyi gidiyor diye terk etmezler.
- In a time of unprecedented fear, we did not abandon one another.
- Benzeri görülmemiş bir korku döneminde birbirimizi terk etmedik.
- They abandoned Tom.
- Tom'u terk ettiler.
- She abandoned her child.
- Çocuğunu terk etti.
- Would you abandon me?
- Beni terk eder miydin?
- Tom was forced to abandon the mission.
- Tom görevi terk etmek zorunda kaldı.
- You can't abandon Tom.
- Tom'u terk edemezsin.
- They abandoned the fort to the Indians.
- Kaleyi Kızılderililere terk ettiler.
- They abandoned their homeland.
- Onlar vatanlarını terk ettiler.
- Sami's mother abandoned him when he was six.
- Altı yaşındayken Sami'nin annesi onu terk etti.
- Tom abandoned the mission and quit his job.
- Tom görevini terk etti ve işinden ayrıldı.
- His friend promised never to abandon him.
- Arkadaşı onu asla terk etmeyeceğine söz verdi.
- Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
- Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
- I will never abandon you.
- Seni asla terk etmeyeceğim.
- Sami abandoned the cult.
- Sami kültü terk etti.
- We had to abandon the car.
- Arabayı terk etmek zorunda kaldık.
- She abandoned her children.
- O, çocuklarını terk etti.
- We can't abandon them now.
- Onları şimdi terk edemeyiz.
- Tom abandoned his family and moved to Boston.
- Tom ailesini terk etti ve Boston'a taşındı.
- He abandoned me.
- O beni terk etti.
- They abandoned their country.
- Onlar ülkelerini terk ettiler.
- The soldiers abandoned their camp.
- Askerler kamplarını terk etti.
- Why did Tom abandon me?
- Tom beni neden terk etti?
- The army abandoned the town to the enemy.
- Ordu, şehri düşmana terk etti.
- Tom abandoned his family.
- Tom ailesini terk etti.
- The sailors abandoned the burning ship.
- Denizciler yanmakta olan gemiyi terk etti.
- They abandoned the sinking ship.
- Onlar batan gemiyi terk ettiler.
- She abandoned me.
- Beni terk etti.
- Tom abandoned his family and went into hiding.
- Tom ailesini terk etti ve saklanmaya gitti.
- The abandoned city was swallowed by the jungle.
- Terkedilmiş şehir, orman tarafından yutuldu.
- They abandoned their homeland.
- Vatanlarını terk ettiler.
- You are going to abandon your children.
- Çocuklarını terk edeceksin.
- I won't abandon you.
- Seni terk etmeyeceğim.
- Tom abandoned his children.
- Tom çocuklarını terk etti.
- Why have you abandoned me?
- Beni neden terk ettin?
- They had to abandon their vehicles in the snow.
- Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.
- The crew abandoned the ship.
- Mürettebat gemiyi terk etti.
- My father abandoned me when I was young.
- Babam ben gençken beni terk etti.
- They abandoned the ship.
- Onlar gemiyi terk ettiler.
- She abandoned her sons.
- Oğullarını terk etti.
- Tom was forced to abandon the mission.
- Tom görevini terk etmeye zorlandı.
- He wants to forgive his father for abandoning him.
- Onu terk ettiği için babasını affetmek istiyor.
- They abandoned Tom.
- Onlar Tom'u terk ettiler.
- The Mayans abandoned many of their cities.
- Mayalar birçok kentlerini terk ettiler.
- Where did you abandon them?
- Onları nerede terk ettin?
- I will not abandon you.
- Seni terk etmeyeceğim.
- I can't just abandon Tom.
- Tom'u öylece terk edemem.
- The soldiers abandoned their camp.
- Askerler, kamplarını terk ettiler.
- They must abandon the idea.
- Onlar fikri terk etmeliler.
- Why have you abandoned me?
- Neden beni terk ettin?
- My father abandoned me when I was young.
- Babam ben küçükken beni terk etti.
- They abandoned you.
- Onlar seni terk ettiler.
- Tom abandoned his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını terk etti.
- Fadil abandoned Layla after he had taken her virginity.
- Fadıl onun bekaretini aldıktan sonra Leyla'yı terk etti.
- She abandoned me.
- O beni terk etti.
- Where did you abandon them?
- Onları nerede terk ettiniz?
- You shouldn't have abandoned me.
- Beni terk etmemeliydin.
- The government has abandoned us.
- Hükümet bizi terk etti.
- You can't abandon me.
- Beni terk edemezsin.
- He abandoned his family.
- O, ailesini terk etti.
- I knew you wouldn't abandon me.
- Beni terk etmeyeceğini biliyordum.
- He wants to forgive his father for abandoning him.
- Kendisini terk eden babasını affetmek istiyor.
- When he fell into disgrace, all his friends abandoned him.
- O, itibarını kaybettiğinde bütün arkadaşları onu terk etti.
- We haven't abandoned you.
- Biz sizi terk etmedik.
- Sami's mother abandoned him when he was just six.
- Sami'nin annesi onu altı yaşındayken terk etmiş.
- She abandoned her children.
- Çocuklarını terk etti.
- I'm not abandoning them.
- Onları terk etmiyorum.
- Your patients won't abandon you.
- Hastaların seni terk etmeyecek.
- Tom has abandoned me.
- Tom beni terk etti.
- Why did you abandon me?
- Neden beni terk ettin?
- Sami's mother abandoned him when he was just six.
- Sami'nin annesi onu henüz altı yaşındayken terk etti.
- The sailors abandoned the burning ship.
- Denizciler yanan gemiyi terk ettiler.
- They abandoned you.
- Seni terk ettiler.
- He abandoned me.
- Beni terk etti.
- The Mayans abandoned many of their cities.
- Mayalar birçok şehirlerini terk ettiler.
- They abandoned the hill to enemy forces.
- Tepeyi düşman kuvvetlerine terk ettiler.
- We won't ever abandon you.
- Seni asla terk etmeyeceğiz.
- They abandoned the hill to enemy forces.
- Tepeyi düşman güçlerine terk ettiler.
- He abandoned his family and went to live in Tahiti.
- Ailesini terk etti ve Tahiti'de yaşamaya gitti.
- I'm not going to abandon you.
- Seni terk etmeyeceğim.
- You abandoned your children.
- Çocuklarını terk ettin.
- He abandoned socialism.
- Sosyalizmi terk etti.
- They abandoned the fort to the enemy.
- Onlar kaleyi düşmana terk ettiler.
- You abandoned me.
- Beni terk ettin.
- Tom abandoned me.
- Tom beni terk etti.
- We can't abandon Tom just when he needs our help.
- Tam da yardımımıza ihtiyacı varken Tom'u terk edemeyiz.
- Parents would never abandon their children for anything in this world.
- Ebeveynler çocuklarını bu dünyada hiçbir şey için terk etmezler.
- They abandoned the sinking ship.
- Batan gemiyi terk ettiler.
- Do not abandon us, I entreat.
- Bizi terk etmeyin, yalvarıyorum.
- Tom abandoned his wife and joined the army.
- Tom karısını terk etti ve orduya katıldı.
- He abandoned his family and moved to Tahiti.
- Ailesini terk etti, Tahiti'ye taşındı.
- Why are there so many fathers who abandon their children?
- Neden çocuklarını terk eden bu kadar baba var?
- We can't abandon them now.
- Biz onları şimdi terk edemeyiz.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- We haven't abandoned you.
- Seni terk etmedik.
- Fadil abandoned Layla after he had taken her virginity.
- Fadıl, Leyla'nın bekâretini aldıktan sonra onu terk etti.
- Father abandoned us.
- Babam bizi terk etti.
- You can't abandon Tom.
- Tom'u terk edemezsiniz.
- Why did you abandon me?
- Beni neden terk ettin?
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine, balıklar yumurtalarını terk eder.
- Don't abandon me!
- Beni terk etme!
- He abandoned his wife and children.
- Karısını ve çocuklarını terk etti.
- Why are there so many fathers who abandon their children?
- Neden çocuklarını terk eden bu kadar çok baba var?
- They abandoned their country.
- Ülkelerini terk ettiler.
- Sami abandoned the cult.
- Sami tarikatı terk etti.
- Tom abandoned them.
- Tom onları terk etti.
- He abandoned his family and moved to Tahiti.
- Ailesini terk etti ve Tahiti'ye taşındı.
- Layla abandoned Sami's car in the woods.
- Layla, Sami'nin arabasını ormanda terk etti.
- They abandoned their children in the forest.
- Çocuklarını ormanda terk ettiler.
- You shouldn't abandon your friends.
- Arkadaşlarını terk etmemelisin.
- They abandoned their children in the forest.
- Onlar çocuklarını ormanda terk etti.
- Your patients won't abandon you.
- Hastalarınız sizi terk etmeyecek.
- The Normans abandoned their original language.
- Normanlar orijinal dillerini terk ettiler.
- Why did Tom abandon me?
- Tom neden beni terk etti?
- They were abandoned by their mother.
- Anneleri tarafından terkedildiler.
- Tom abandoned his wife and joined the army.
- Tom eşini terk etti ve orduya katıldı.
- He abandoned his family and went to live in Tahiti.
- O, ailesini terk etti ve Tahiti'de yaşamaya gitti.
- They abandoned the ship.
- Gemiyi terk ettiler.
- She abandoned her sons.
- O oğullarını terk etti.
- When he fell into disgrace, all his friends abandoned him.
- Gözden düştüğünde, tüm arkadaşları onu terk etti.
- Sami's mother abandoned him when he was six.
- Sami altı yaşındayken annesi onu terk etti.
- She abandoned her children.
- O çocuklarını terk etti.
- Do not abandon us, I entreat.
- Bizi terk etmeyin, yalvarırım.
- Tom wouldn't abandon Mary.
- Tom Mary'yi terk etmedi.
- Many drivers abandoned their cars in the snow.
- Birçok sürücü, arabalarını karda terk etti.
- Tom abandoned his hope of becoming a doctor.
- Tom doktor olma umudunu terk etti.
- She abandoned her child.
- O, çocuğunu terk etti.
- They abandoned the fort to the enemy.
- Kaleyi düşmana terk ettiler.
- He abandoned his family.
- Ailesini terk etti.
- Tom abandoned Mary.
- Tom, Mary'i terk etti.
- Tom abandoned his family and went into hiding.
- Tom ailesini terk etti ve saklanmaya başladı.
- Parents would never abandon their children for anything in this world.
- Anne ve babalar asla bu dünyadaki hiçbir şey için çocuklarını terk etmezler.
- She abandoned her children.
- Çocuklarını terk etmiş.
- Tom wants to forgive his father for abandoning him.
- Tom, kendisini terk ettiği için babasını affetmek istiyor.
- They abandoned Tom on the island.
- Tom'u adada terk ettiler.
- Layla abandoned Sami's car in the woods.
- Leyla, Sami'nin arabasını ormana terk etti.
- Tom would never abandon his children.
- Tom asla çocuklarını terk etmez.
Show More (163)
|
|
- Three rounds of negotiations resulted in the Maoists abandoning their demand for the abolition of the monarchy.
- Üç tur süren müzakereler Maoistlerin monarşinin kaldırılması talebinden vazgeçmeleriyle sonuçlandı.
- People can abandon their political ideas.
- İnsanlar siyasi fikirlerinden vazgeçebilirler.
- We would therefore ask for aid to be abandoned in those cases.
- Dolayısıyla bu durumlarda yardımdan vazgeçilmesini isteyeceğiz.
- The Commission and rapporteurs want to abandon centralised, independent ex ante control.
- Komisyon ve sözcüler merkezi ve bağımsız planlanan denetimden vazgeçilmesini istiyor.
- We have also abandoned the idea of a time limit and have therefore almost totally accepted the Council's position.
- Zaman sınırlaması fikrinden de vazgeçtik ve dolayısıyla Konsey'in tutumunu neredeyse tamamen kabul ettik.
- The Commission must abandon its cowardly, half-hearted position.
- Komisyon korkak ve gönülsüz tutumundan vazgeçmelidir.
- We would therefore ask for aid to be abandoned in those cases.
- Bu nedenle, bu durumlarda yardımdan vazgeçilmesini talep ediyoruz.
- Some Member States of the Union have abandoned the use of public stockholding bodies.
- Bazı Birlik Üyesi Devletler kamu stoklama kurumlarını kullanmaktan vazgeçmişlerdir.
- We have also abandoned the idea of a time limit and have therefore almost totally accepted the Council's position.
- Ayrıca zaman sınırı fikrinden de vazgeçtik ve bu nedenle Konsey'in tutumunu neredeyse tamamen kabul ettik.
- Nor should we entirely abandon the idea of a real reconstruction agency along the lines of that in Kosovo.
- Kosova'da olduğu gibi gerçek bir yeniden yapılandırma ajansı fikrinden de tamamen vazgeçmemeliyiz.
- That is a requirement that cannot be abandoned.
- Bu vazgeçilemeyecek bir gerekliliktir.
- More and more parts of the world are abandoning GM crops.
- Dünyanın giderek daha fazla yerinde GDO'lu ürünlerden vazgeçiliyor.
- For us, this is a question of principle and we cannot abandon this demand.
- Bizim için bu bir ilke meselesidir ve bu talebimizden vazgeçemeyiz.
- Engagement does not mean abandoning principle.
- Katılım, ilkelerden vazgeçmek anlamına gelmez.
- We have decided, or rather it has been decided by the PPE-DE/PSE compromise, that all that had to be abandoned.
- PPE-DE/PSE uzlaşması ile tüm bunlardan vazgeçilmesi gerektiğine karar verdik ya da daha doğrusu karar verildi.
- Those are a few ideas that we are not keen to abandon.
- Bunlar vazgeçmek istemediğimiz birkaç fikirdir.
- It is such a fundamental and important issue that I hope we do not abandon the attempt because of this difficulty.
- Bu o kadar temel ve önemli bir konu ki umarım bu zorluk nedeniyle girişimden vazgeçmeyiz.
- Has Israel really abandoned the idea that the occupied territories should be governed by Israelis?
- İsrail işgal altındaki toprakların İsrailliler tarafından yönetilmesi gerektiği fikrinden gerçekten vazgeçti mi?
- It has wavered long, far too long, over adopting a final stance and abandoning the veto.
- Nihai bir tutum benimseme ve vetodan vazgeçme konusunda uzun süre, çok uzun süre tereddüt etmiştir.
- If the industry is unable to meet these conditions, we need to abandon the marketing of genetically modified food.
- Eğer endüstri bu koşulları yerine getiremiyorsa, genetiği değiştirilmiş gıdaların pazarlanmasından vazgeçmeliyiz.
- We must therefore abandon this crazy, pointless idea of decoupling.
- Dolayısıyla bu çılgın ve anlamsız ayrıştırma fikrinden vazgeçmeliyiz.
- How would it be if, in order to simplify things, we just abandoned this ill-conceived proposal?
- İşleri basitleştirmek için bu kötü tasarlanmış öneriden vazgeçsek nasıl olur?
- Will he abandon the proposal?
- Tekliften vazgeçecek mi?
- I am not arguing that we should abandon the demand for budgetary restrictions.
- Bütçe kısıtlamaları talebinden vazgeçmemiz gerektiğini savunmuyorum.
- We are not abandoning those goals.
- Biz bu hedeflerden vazgeçmiyoruz.
- It would be insane to abandon these proposals at the risk of losing transparency and, thus, European democracy.
- Şeffaflığı ve dolayısıyla Avrupa demokrasisini kaybetme riskini göze alarak bu önerilerden vazgeçmek delilik olacaktır.
- There was no other choice but to abandon the entire project.
- Tüm projeden vazgeçmekten başka çare yoktu.
- We have to abandon the plan.
- Plandan vazgeçmeliyiz.
- Tom abandoned that idea.
- Tom bu fikirden vazgeçti.
- Tom abandoned his hope of becoming a doctor.
- Tom bir doktor olma umudundan vazgeçti.
- Tom abandoned the plan.
- Tom plandan vazgeçti.
- Tom abandoned his plan to build a factory.
- Tom bir fabrika inşa etme planından vazgeçti.
- The girl had to abandon the idea of becoming a singer.
- Kız şarkıcı olma fikrinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- They abandoned the plan.
- Onlar plandan vazgeçtiler.
- Tom abandoned the hope of becoming an actor.
- Tom bir aktör olma ümidinden vazgeçti.
- He abandoned the idea.
- Fikirden vazgeçti.
- The company abandoned that project.
- Şirket bu projeden vazgeçti.
- Tom abandoned the idea.
- Tom fikrinden vazgeçti.
- We abandoned the plan to go on a picnic.
- Pikniğe gitme planımızdan vazgeçtik.
- The company abandoned that project.
- Şirket o projeden vazgeçti.
- Tom abandoned the idea of buying a new truck.
- Tom yeni bir kamyon alma fikrinden vazgeçti.
- I think it's time for me to abandon that plan.
- Sanırım o plandan vazgeçmemin zamanıdır.
- Tom abandoned his dream of becoming an oceanographer.
- Tom okyanus bilimci olma hayalinden vazgeçti.
- The government has now abandoned its plans to privatize parts of the health service.
- Hükümet şimdi sağlık hizmetlerinin bir bölümünü özelleştirme planlarından vazgeçti.
- He abandoned the idea.
- O, fikirden vazgeçti.
- The French abandoned the project of the construction of the Panama Canal in 1889.
- Fransızlar 1889'da Panama Kanalı'nı inşa etme projesinden vazgeçtiler.
- I think it's time for me to abandon that idea.
- Sanırım bu fikirden vazgeçme vaktim geldi.
- He abandoned the plan.
- Plandan vazgeçti.
- Tom abandoned the project because he didn't have enough money.
- Tom projeden vazgeçti çünkü yeterli parası yoktu.
- She abandoned her hope of becoming a doctor.
- Doktor olma umudundan vazgeçti.
- The girl had to abandon the idea of becoming a singer.
- Kız, bir şarkıcı olma fikrinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- They must abandon the idea.
- Bu fikirden vazgeçmeliler.
- I abandoned my plans.
- Planlarımdan vazgeçtim.
- I think it's time for me to abandon that plan.
- Sanırım bu plandan vazgeçme vaktim geldi.
- Kenji abandoned his hope of becoming a doctor.
- Kenji doktor olma umudundan vazgeçti.
- We had to abandon our plan.
- Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
- There was no other choice but to abandon the entire project.
- Tüm projeden vazgeçmekten başka seçenek yoktu.
- Tom abandoned his dream of becoming an oceanographer.
- Tom bir oşinograf olma hayalinden vazgeçti.
- Tom abandoned the hope of becoming an actor.
- Tom aktör olma umudundan vazgeçti.
- Tom abandoned the idea.
- Tom fikirden vazgeçti.
- Due to the sudden death of his father, he abandoned his plans of living outside the country.
- Babasının ani ölümü nedeniyle, ülke dışında yaşama planlarından vazgeçti.
- We abandoned the plan to go on a picnic.
- Pikniğe gitme planından vazgeçtik.
- They abandoned the plan.
- Plandan vazgeçtiler.
- We abandoned the project because of a lack of funds.
- Kaynak yetersizliği nedeniyle projeden vazgeçtik.
- I think it's time for me to abandon that idea.
- Sanırın o fikirden vazgeçmemin zamanıdır.
- We were obliged to abandon our plan.
- Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
Show More (63)
|