above all - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
above all her şeyden önce adv.
  • Above all, a higher degree of democratic supervision could be introduced.
  • Her şeyden önce, daha yüksek düzeyde bir demokratik denetim getirilebilir.
  • This is fair for minority shareholders, transparent and, above all, clear.
  • Bu, azınlık hissedarlar için adil, şeffaf ve her şeyden önce açık.
  • Above all else, we must bring Europe together and reconcile it, both morally and intellectually.
  • Her şeyden önce Avrupa'yı bir araya getirmeli ve hem ahlaki hem de entelektüel açıdan uzlaştırmalıyız.
Show More (131)
above all hepsinden önemlisi adv., expr.
  • Above all, the push towards liberalisation that people are trying to extract from this is not right either.
  • Hepsinden önemlisi, insanların bundan çıkarmaya çalıştığı liberalleşme yönündeki baskı da doğru değildir.
  • Have new definite objectives, and above all, timeframes, been set?
  • Yeni kesin hedefler ve hepsinden önemlisi zaman çerçeveleri belirlendi mi?
  • Above all, too, we also need the many potential applications in transport.
  • Hepsinden önemlisi, ulaştırma alanındaki birçok potansiyel uygulamaya da ihtiyacımız var.
Show More (13)
above all özellikle adv.
  • They are counterproductive and have catastrophic effects on Iraq's civilian population, above all for children.
  • Sözleşme ters tepmekte ve Irak'ın sivil nüfusu, özellikle de çocuklar üzerinde yıkıcı etkilere yol açmaktadır.
  • This is also compounded by the close ties between Hezbollah and Syria and, above all, the Islamic Republic of Iran.
  • Hizbullah ile Suriye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti arasındaki yakın ilişkiler de bu durumu pekiştirmektedir.
  • This is also compounded by the close ties between Hezbollah and Syria and, above all, the Islamic Republic of Iran.
  • Hizbullah ile Suriye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti arasındaki yakın bağlar da bu durumu pekiştirmektedir.
Show More (8)
above all her şeyden önemlisi adv.
  • What still matters above all, though, is working at convincing others.
  • Yine de her şeyden önemlisi, başkalarını ikna etmek için çalışmaktır.
  • To whom? And above all, please, please call things by their real name.
  • Kime karşı? Ve her şeyden önemlisi, lütfen, lütfen her şeyi gerçek adıyla çağırın.
  • He is reputable, intelligent, and above all, good looking.
  • O saygın, akıllı ve her şeyden önemlisi yakışıklıdır.
Show More (0)
above all her şeyden çok adv.
  • He likes swimming above all.
  • O, yüzmeyi her şeyden çok sever.
  • He likes swimming above all.
  • Yüzmeyi her şeyden çok seviyor.
Show More (-1)
above all en önemlisi adv., expr.
  • Above all, be careful about what you eat and drink.
  • En önemlisi, yediklerinize ve içtiklerinize dikkat edin.
Show More (-2)
above all her şeyin ötesinde expr.
  • You must, above all, be faithful to your friends.
  • Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
Show More (-2)
above all hepsinden öte expr.
  • Above all, there's a lack of flats.
  • Hepsinden öte, daire eksikliği var.
Show More (-2)