abroad - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
abroad yurt dışına adv.
  • It applies to all citizens of euroland who travel abroad and who wish to obtain their cash from a cash dispenser.
  • Yurt dışına seyahat eden ve nakit paralarını bir bankamatikten almak isteyen tüm Avrupa vatandaşları için geçerlidir.
  • The press is muzzled, human rights organisations are barred and opposition is driven abroad.
  • Basın susturulmuş, insan hakları örgütleri yasaklanmış ve muhalefet yurt dışına sürülmüştür.
  • He went abroad to study English.
  • İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.
Show More (146)
abroad yurtdışı n.
  • Fifty-seven percent of Erasmus students had considerable difficulties financing their stay abroad.
  • Erasmus öğrencilerinin yüzde 57'si yurtdışında kaldıkları süreyi finanse etmekte önemli zorluklar yaşadı.
  • Lastly, in the present case, even the advertisement for the theme park explains how to find the location from abroad.
  • Son olarak mevcut davada tema parkının reklamı bile yurtdışından konumun nasıl bulunacağını açıklamaktadır.
  • If acute help is needed abroad, then everyone has the same rights.
  • Yurtdışında akut yardıma ihtiyaç duyulması halinde herkes aynı haklara sahiptir.
Show More (103)
abroad yurt dışında adv., adj.
  • We must press for rights to be recognised at home as well as abroad.
  • Hakların yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınması için baskı yapmalıyız.
  • I have paid visits to various Hindu, Islamic, Christian, Jain and Sikh shrines both in India and abroad.
  • Hindistan'da ve yurt dışında çeşitli Hindu, İslam, Hristiyan, Jain ve Sih mabetlerini ziyaret ettim.
  • It's hard to live alone abroad for so many years.
  • O kadar sene yurt dışında yalnız yaşamak zor iş.
Show More (86)
abroad yurt dışı n.
  • You will benefit by a trip abroad.
  • Bir yurt dışı seyahatinin faydasını göreceksiniz.
  • Don't forget to follow my examples during your trip abroad.
  • Yurt dışı seyahatiniz sırasında benim örneklerimi takip etmeyi unutmayın.
  • I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go.
  • Bir yurt dışı gezisine davet edildim ama gitmek istemiyorum.
Show More (1)
abroad ülke dışında adv.
  • There was a spirit of hope abroad in that country.
  • Ülkenin dışında bir umut ruhu vardı.
Show More (-2)
abroad dışarıda adj.
  • We must be able to bring about peace negotiations and to that end exert pressure on all parties at home and abroad.
  • Barış müzakerelerini başlatabilmeli ve bu amaçla içeride ve dışarıda tüm taraflara baskı uygulayabilmeliyiz.
Show More (-2)