|
- I am grateful for the cooperation I have enjoyed, and I thank all of you for your attention.
- Sağladığınız işbirliği için minnettarım ve ilginiz için hepinize teşekkür ediyorum.
- It is now for all of us to ensure that the Convention is a success.
- Sözleşmenin başarılı olmasını sağlamak artık hepimizin görevi.
- All of us, the Council, Parliament, the Commission and our citizens, are expected to help with this phase.
- Konsey, Parlamento, Komisyon ve vatandaşlarımız olmak üzere hepimizin bu aşamaya yardımcı olması beklenmektedir.
- Breast cancer affects all of us.
- Meme kanseri hepimizi etkiliyor.
- In this spirit, I wish you and all of us great success for the next six months in this European Union in which we share.
- Bu ruhla, paylaştığımız bu Avrupa Birliği'nde önümüzdeki altı ay için size ve hepimize büyük başarılar diliyorum.
- This unleashes a dynamic that is to the benefit of all of us.
- Bu hepimizin yararına olan bir dinamiği ortaya çıkaracaktır.
- Iraq is testing relations and institutions and setting all of us a tough challenge.
- Irak, ilişkileri ve kurumları test etmekte ve hepimize zorlu bir sınav vermektedir.
- I should like to remind you all of some figures briefly.
- Hepinize bazı rakamları kısaca hatırlatmak isterim.
- This is something that all of us on the Fisheries Committee regret.
- Bu Balıkçılık Komitesi'ndeki hepimizin üzüntü duyduğu bir husustur.
- As you will all, of course, understand, this is an exercise in evacuating the Parliament building.
- Hepinizin anlayacağı üzere bu Parlamento binasının tahliyesine yönelik bir tatbikattır.
- The European Union is made up of all of us!
- Avrupa Birliği hepimizden oluşuyor!
- I am counting massively on the Belgian Presidency to move this idea forward with the full support of all of us here.
- Belçika Dönem Başkanlığının bu fikri hepimizin tam desteğiyle ileriye taşıyacağına yürekten inanıyorum.
- The above comments are nothing to do with health and safety, issues which all of us recognise as important.
- Yukarıdaki yorumların, hepimizin önemli olduğunu kabul ettiği sağlık ve güvenlik konularıyla hiçbir ilgisi yoktur.
- I agree with most, though not all, of what has been said here.
- Burada söylenenlerin hepsine olmasa da çoğuna katılıyorum.
- We need all of you in order to build a great country.
- Büyük bir ülke inşa etmek için hepinize ihtiyacımız var.
- Last but not least, it is a clear threat to the civil rights of all of us.
- Son olarak bu hepimizin medeni haklarına yönelik açık bir tehdittir.
- I am, moreover, completely convinced that all of us who are here this evening will happily help her.
- Dahası, bu akşam burada bulunan hepimizin ona seve seve yardımcı olacağından tamamen eminim.
- So this involves all of us; not just the legislator, not just industry, but the public too.
- Yani bu hepimizi ilgilendiriyor; sadece yasa koyucuyu değil, sadece sektörü değil, aynı zamanda halkı da ilgilendiriyor.
- I would also remind all of you that this is Question Time, not Statement Time or General Debate Time.
- Ayrıca hepinize bunun Soru Zamanı olduğunu, Açıklama Zamanı ya da Genel Tartışma Zamanı olmadığını hatırlatmak isterim.
- In this way sustainable development is something that concerns all of us.
- Bu şekilde sürdürülebilir kalkınma hepimizi ilgilendiren bir konudur.
- Thank you very much to all of you for your cooperation.
- İşbirliğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.
- My best wishes to all of you and, once again, good luck with your work!
- Hepinize en iyi dileklerimi sunuyor ve bir kez daha çalışmalarınızda başarılar diliyorum!
- We must also speak about what all of us in Europe stand to gain from enlargement.
- Ayrıca Avrupa'daki hepimizin genişlemeden ne kazanacağını da konuşmalıyız.
- This is a moral obligation the EU and all of us have.
- Bu, AB'nin ve hepimizin ahlaki bir yükümlülüğüdür.
- The memories of all of us are still scarred by the Kurds of Halabja, who were killed by poison gas.
- Hepimizin hafızasında zehirli gazla öldürülen Halepçe Kürtlerinin izleri hala duruyor.
- This will call for a shared effort on the part of all of us.
- Bu hepimizin ortak çabasını gerektirecektir.
- All of us have some examples of this kind.
- Hepimizin bu türden bazı örnekleri vardır.
- What is it that these people can do to make all of us better off?
- Bu insanlar hepimizi daha iyi bir duruma getirmek için ne yapabilirler?
- To combat this will require courage and determination from the Member States and therefore from all of us.
- Bununla mücadele etmek için Üye Devletlerin ve dolayısıyla hepimizin cesaret ve kararlılık göstermesi gerekecektir.
- The current events there are of deep concern to all of us.
- Orada yaşanan güncel olaylar hepimizi derinden endişelendirmektedir.
- This is for reasons that all of us have very much in mind obviously.
- Bu hepimizin çok iyi bildiği nedenlerden dolayıdır.
- This is an unacceptable attitude, and one that discredits all of us.
- Bu kabul edilemez ve hepimizin itibarını zedeleyen bir tutumdur.
- All of those are possible if we adopt these two reports.
- Bu iki raporu benimsediğimiz takdirde bunların hepsi mümkün.
- We have heard about the British pop industry and about bagpipe players, all of which livened up the debate.
- İngiliz pop endüstrisini ve gayda çalanları dinledik ve bunların hepsi tartışmaya renk kattı.
- I know the commitment that all of you have to it.
- Hepinizin bu işe ne kadar bağlı olduğunuzu biliyorum.
- The European Union is made up of all of us.
- Avrupa Birliği hepimizden oluşmaktadır.
- This must be the objective of all of us, and that objective must be achieved soon.
- Hepimizin hedefi bu olmalı ve bu hedefe bir an önce ulaşılmalıdır.
- It is true that a good number of chapters have been closed, but they are not all of equal importance.
- Çok sayıda faslın kapatıldığı doğrudur, ancak bunların hepsi eşit öneme sahip değildir.
- In this way, sustainable development is something that concerns all of us.
- Bu şekilde, sürdürülebilir kalkınma hepimizi ilgilendiren bir konudur.
- At the moment, the Iraq crisis is a problem which affects all of us.
- Şu anda Irak krizi hepimizi etkileyen bir sorun.
- Last but not least, it is a clear threat to the civil rights of all of us.
- Son olarak, bu hepimizin medeni haklarına yönelik açık bir tehdittir.
- They are all of tropical origin and produced in ACP countries.
- Hepsi tropikal kökenlidir ve ACP ülkelerinde üretilmiştir.
- We are going to do all of this.
- Bunların hepsini yapacağız.
- They have let the people of Galicia and all of us down on this issue of maritime safety.
- Bu deniz güvenliği konusunda Galiçya halkını ve hepimizi hayal kırıklığına uğrattılar.
- It is vital that all of us, beginning with the Commission, try to work more closely with all our fellow-citizens.
- Başta Komisyon olmak üzere hepimizin tüm yurttaşlarımızla daha yakın çalışmaya gayret etmesi hayati önem taşımaktadır.
- I think that all of us experienced a pleasant buzz during this morning's meeting.
- Bu sabahki toplantı sırasında hepimizin hoş bir heyecan yaşadığını düşünüyorum.
- They were all very honest with me about the concern which all of this has caused them.
- Tüm bunların kendilerinde yarattığı endişe konusunda hepsi bana karşı çok dürüsttü.
- Thus far, we are all of one mind.
- Şu ana kadar hepimiz aynı fikirdeyiz.
- In this spirit, I wish you and all of us great success for the next six months in this European Union in which we share.
- Bu ruhla size ve hepimize, paylaştığımız bu Avrupa Birliği'nde önümüzdeki altı ay için büyük başarılar diliyorum.
- That is a matter of interest and requires a focus from all of us.
- Bu bir ilgi konusudur ve hepimizin odaklanmasını gerektirir.
- I feel that this is a point which should be addressed, something which is an outrage for all of us.
- Bu konunun ele alınması gereken ve hepimizi öfkelendiren bir konu olduğunu düşünüyorum.
- These will shortly be available and will make it easier for all of us to use the Internet.
- Bunlar kısa bir süre sonra kullanıma sunulacak ve hepimizin interneti kullanmasını kolaylaştıracak.
- All of those are possible if we adopt these two reports.
- Bu iki raporu kabul edersek bunların hepsi mümkün.
- I should like to urge all of you once again to support Amendment No 19.
- Hepinizi bir kez daha 19 No'lu Değişikliği desteklemeye çağırıyorum.
- This time we need a practical and politically-neutral shop steward to serve all of us.
- Bu kez hepimize hizmet edecek pratik ve siyasi açıdan tarafsız bir sendika temsilcisine ihtiyacımız var.
- This is the rule that binds all of us at the moment.
- Şu anda hepimizi bağlayan kural budur.
- That has to be in the interest of all of us!
- Bu hepimizin menfaatine olmalıdır!
- Action is needed, on the part of all of and us at every political level.
- Her siyasi düzeyde hepimizin harekete geçmesi gerekmektedir.
- This harms the credibility of all of us.
- Bu hepimizin güvenilirliğine zarar vermektedir.
- It demands a lot from all of us in terms of skills.
- Hepimizden beceri anlamında çok şey talep ediyor.
- All of us need to be much more positive and proactive in this regard.
- Bu konuda hepimizin çok daha olumlu ve proaktif olması gerekiyor.
- With that in mind, I hope Parliament, and all of us, will be able to do the right thing.
- Bunu akılda tutarak, Parlamentonun ve hepimizin doğru olanı yapabilmesini umuyorum.
- You could buy all of those things if you really want them.
- Eğer gerçekten istiyorsan bunların hepsini satın alabilirsin.
- You could buy all of those things if you really want them.
- Eğer gerçekten istersen bu şeylerin hepsini satın alabilirsin.
- All of my former teammates are here tonight.
- Eski takım arkadaşlarımın hepsi bu gece burada.
- You're under a hex, the witch doctor's done this to all of you.
- Bir büyünün etkisi altındasın, büyücü bunu hepinize yaptı.
- All of this done in the name of freedom.
- Bunların hepsi özgürlük adına yapıldı.
- They need all of us, every person, the whole mankind.
- Hepimize, her bir kişiye, bütün insanlığa ihtiyaçları var.
- They need all of us, every person, the whole mankind.
- Hepimize, her bir insana, tüm insanlığa ihtiyaç duyuyorlar.
- Thanks to all of you for coming, participating tonight.
- Bu gece geldiğiniz ve katıldığınız için hepinize teşekkür ederim.
- Thanks to all of you for coming, participating tonight.
- Gelip bu gecede yer aldığınız için hepinize teşekkürler.
- You're under a hex, the witch doctor's done this to all of you.
- Bir büyünün etkisi altındasınız, bunu hepinize büyücü yaptı.
- Thanks to all of you for coming, participating tonight.
- Geldiğiniz ve bu geceye katıldığınız için hepinize teşekkürler.
- You could buy all of those things if you really want them.
- Eğer gerçekten istersen bunların hepsini satın alabilirsin.
- They need all of us, every person, the whole mankind.
- Hepimize, her insana, tüm insanlığa ihtiyaçları var.
- I want to thank all of you for coming here today.
- Bugün buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
- Tom is better than all of us.
- Tom hepimizden daha iyi.
- Are all of those children yours?
- Bu çocukların hepsi senin mi?
- Tom insisted that all of us go with him.
- Tom hepimizin onunla gitmesi için ısrar etti.
- Best wishes from all of us.
- Hepimizden en iyi dileklerimle.
- What's wrong with all of you?
- Hepinizin nesi var?
- It affects all of us.
- Bu hepimizi etkiliyor.
- It's a pity we can't take all of this with us.
- Bunların hepsini yanımızda götüremeyecek olmamız çok yazık.
- Tom is going to kill all of us.
- Tom hepimizi öldürecek.
- Are you going to eat all of that yourself?
- Onun hepsini kendin mi yiyeceksin?
- I'll make sure all of your things get sent to you.
- Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- Was all of that true?
- Bunun hepsi doğru muydu?
- This is about all of us.
- Bu hepimizle ilgili.
- All of Tom's children became doctors.
- Tom'un çocuklarının hepsi doktor oldu.
- It's a matter that concerns all of us.
- Bu hepimizi ilgilendiren bir konu.
- It happens to all of us.
- Bu hepimize olur.
- It's a matter that concerns all of us.
- Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.
- All of my roommates are out of town.
- Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışında.
- Best wishes from all of us.
- Hepimizden en iyi dileklerimizle.
- I'll miss all of you.
- Hepinizi özleyeceğim.
- Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.
- There were enough seats for all of us.
- Hepimize yetecek kadar sandalye vardı.
- Tom is going to explain it to all of us.
- Tom bunu hepimize açıklayacak.
- I know all of you have doubts about me.
- Hepinizin benim hakkımda şüpheleriniz olduğunu biliyorum.
- I'll hear all of you in turn.
- Hepinizi sırayla dinleyeceğim.
- It's a chance for all of us to do something good.
- Bu, hepimizin iyi bir şey yapması için bir şans.
- Tom likes all of us.
- Tom hepimizi seviyor.
- This country belongs to all of us, not just a handfull of billionaires.
- Bu ülke hepimize ait, sadece bir avuç milyardere değil.
- God bless all of you.
- Tanrı hepinizi kutsasın.
- Nice to meet all of you!
- Hepinizle tanıştığıma sevindim!
- Tom made coffee for all of us.
- Tom hepimize kahve yaptı.
- She likes all of us.
- O, hepimizi sever.
- Is it necessary for all of us to be there?
- Hepimizin orada olması gerekli mi?
- Did Tom drink all of that?
- Tom hepsini içti mi?
- All of my kids know how to swim.
- Çocuklarımın hepsi nasıl yüzeceğini bilir.
- This is about all of us.
- Bu hepimizi ilgilendiriyor.
- I care about all of you.
- Hepinizi önemsiyorum.
- All of my ex-girlfriends live in Boston.
- Eski kız arkadaşlarımın hepsi Boston'da yaşıyor.
- I have a question to ask all of you.
- Hepinize sormak istediğim bir soru var.
- Tom is older than all of us.
- Tom hepimizden daha yaşlı.
- I'll do whatever I can to protect all of you.
- Hepinizi korumak için elimden geleni yapacağım.
- All of my children were born in Boston.
- Çocuklarımın hepsi Boston'da doğdu.
- Do all of your classmates always get to class on time?
- Sınıf arkadaşlarının hepsi derse zamanında geliyor mu?
- I'm not angry at all of you.
- Hepinize kızgın değilim.
- Are you sure you want to throw all of this away?
- Bunların hepsini atmak istediğine emin misin?
- My thoughts are with all of you.
- Düşüncelerim hepinizle birlikte.
- Tom is older than all of us, isn't he?
- Tom hepimizden daha yaşlı, değil mi?
- I'm sure I'll never remember all of this.
- Bunların hepsini asla hatırlamayacağımdan eminim.
- The fruits belong to all of you, but the earth belongs to no one.
- Meyveler hepinize ait ama toprak kimseye ait değil.
- Layla forgot about all of this.
- Leyla bunların hepsini unuttu.
- Tom likes all of us, I think.
- Sanırım Tom hepimizi seviyor.
- A merry Christmas to all of you.
- Hepinize mutlu Noeller.
- I used to go to all of Tom's concerts.
- Ben Tom'un konserlerinin hepsine giderdim.
- All of my students call me by my first name.
- Öğrencilerimin hepsi beni ilk adımla çağırır.
- I've explained all of this to you before.
- Bunların hepsini size daha önce açıklamıştım.
- His decision to retire surprised all of us.
- Emekli olma kararı hepimizi şaşırttı.
- We can do all of that.
- Bunların hepsini yapabiliriz.
- Do you plan to eat all of that yourself?
- Hepsini kendin mi yemeyi planlıyorsun?
- I'm envisioning all of that now.
- Şimdi onun hepsini düşünüyorum.
- I apologize to all of you.
- Hepinizden özür dilerim.
- I think I agree with all of that.
- Sanırım hepsine katılıyorum.
- I've read all of those books.
- O kitapların hepsini okudum.
- All of my siblings are taller than me.
- Kardeşlerimin hepsi benden uzun.
- They will punish all of us.
- Hepimizi cezalandıracaklar.
- All of my brothers died in the war.
- Erkek kardeşlerimin hepsi savaşta öldü.
- All of us students like baseball.
- Biz öğrencilerin hepsi beyzboldan hoşlanırız.
- Tom likes all of his teachers.
- Tom öğretmenlerinin hepsini sever.
- Tom hates all of us.
- Tom hepimizden nefret eder.
- All of this won't fit in my suitcase.
- Bunların hepsi benim bavuluma sığmaz.
- I'm envisioning all of that now.
- Şimdi bunların hepsini hayal ediyorum.
- Is it necessary for all of us to be there?
- Hepimizin orada olması gerekiyor mu?
- Are you going to eat all of that yourself?
- Hepsini kendin mi yiyeceksin?
- I think that most, if not all, of my students will pass the test.
- Sanırım hepsi değilse de öğrencilerimin çoğunun testi geçeceğini düşünüyorum.
- I blame Tom for what happened to all of us.
- Hepimizin başına gelenler için Tom'u suçluyorum.
- All of my brothers have jobs.
- Erkek kardeşlerimin hepsinin işi var.
- I've told you all of this once already.
- Bunların hepsini sana daha önce anlatmıştım.
- I'm very proud of all of you.
- Hepinizle çok gurur duyuyorum.
- He needs to learn all of this as soon as possible.
- Bunların hepsini bir an önce öğrenmesi gerekiyor.
- All of Tom's teammates seem to like him.
- Tom'un takım arkadaşlarının hepsi ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.
- It happens to all of us.
- Hepimizin başına geliyor.
- As all of you probably know, I'm Maria.
- Hepinizin bildiği gibi, ben Maria'yım.
- It happens to all of us.
- Bu hepimizin başına gelir.
- Tom is very proud of all of you.
- Tom hepinizle gurur duyuyor.
- All of my neighbors are jerks.
- Benim komşularımın hepsi pislik.
- I'd just like to thank all of you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınızdan ötürü hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- I'd just like to thank all of you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınızdan dolayı hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- All of my kids went to Boston to visit my parents.
- Çocuklarımın hepsi ebeveynlerimi ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- Tom must pay for all of this.
- Tom bunların hepsini ödemek zorunda.
- I know I can count on all of you.
- Hepinize güvenebileceğimi biliyorum.
- Tom surprised all of us when he went to Boston.
- Tom, Boston'a gittiğinde hepimizi şaşırttı.
- There were enough seats for all of us.
- Hepimize yetecek koltuk vardı.
- Catholic leaders urge all of us to unite in the church.
- Katolik liderler hepimizi kilisede birleşmeye çağırıyor.
- The bird's feathers were all of pure gold.
- Kuşun tüylerinin hepsi saf altındı.
- I'm very proud of all of you.
- Hepinizle gurur duyuyorum.
- This is a present from all of us.
- Bu hepimizden bir hediye.
- His decision to retire surprised all of us.
- Onun emekli olma kararı hepimizi şaşırttı.
- I would just like to thank all of you for your work.
- Sadece çalışmanız için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- Is it necessary for all of us to do that?
- Bunu hepimizin yapması gerekli mi?
- Nice to meet all of you!
- Hepinizle tanıştığıma memnun oldum!
- I haven't read all of her novels.
- Romanlarının hepsini okumadım.
- I don't think I'm hungry enough to eat all of this.
- Bunların hepsini yiyecek kadar aç olduğumu sanmıyorum.
- All of Tom's friends laughed at me.
- Tom'un arkadaşlarının hepsi bana güldü.
- I'm proud of all of you.
- Hepinizle gurur duyuyorum.
- Thanks for taking care of all of this.
- Hepsiyle ilgilendiğin için teşekkürler.
- Tom loves all of you.
- Tom hepinizi seviyor.
- How do you know all of this?
- Bunların hepsini nasıl biliyorsun?
- I'll answer all of your questions.
- Sorularının hepsini cevaplayacağım.
- Jim ignored all of us.
- Jim hepimizi görmezden geldi.
- Will anyone ever read all of this?
- Bunların hepsini okuyacak olan var mı?
- I'm not angry at all of you.
- Ben hepinize kızgın değilim.
- I think that most, if not all, of my students will pass the test.
- Bence öğrencilerimin hepsi olmasa da çoğu sınavı geçecek.
- Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi yararlı değil.
- She gave him all of her money.
- Parasının hepsini ona verdi.
- I only wish I could help all of you.
- Keşke hepinize yardım edebilseydim.
- Tom loved all of us.
- Tom hepimizi seviyordu.
- She made coffee for all of us.
- Hepimize kahve yaptı.
- All of my friends like Tom.
- Arkadaşlarımın hepsi Tom'u sever.
- Tom ignored all of us.
- Tom hepimizi görmezden geldi.
- Thanks to all of you.
- Hepinize teşekkür ederim.
- Our professor paid the bill for all of us.
- Öğretmenimiz hepimizin hesabını ödedi.
- I hate all of you.
- Hepinizden nefret ediyorum.
- Tom has answered all of our questions.
- Tom sorularımızın hepsini cevapladı.
- I thank all of you for coming.
- Geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
- Are all of your sisters older than you?
- Kız kardeşlerinin hepsi senden büyük mü?
- I can't do all of this by myself.
- Bütün hepsini kendi başıma yapamam.
- I have something to say to all of you.
- Hepinize söyleyecek bir şeyim var.
- Tom wants to talk to all of us.
- Tom hepimizle konuşmak istiyor.
- Did Tom drink all of that?
- Tom bunun hepsini içti mi?
- Tom laughed at all of Mary's jokes, even the ones he didn't think were funny.
- Tom Mary'nin fıkralarının hepsine güldü, komik olduğunu düşünmediklerine bile.
- All of my children go to school in Boston.
- Çocuklarımın hepsi Boston'da okula gidiyor.
- Thanks to all of you.
- Hepinize teşekkürler.
- If you eat all of that dessert, you'll be like a nuclear plant at night in bed.
- O tatlının hepsini yersen gece yatakta nükleer santral gibi olursun.
- Tom burned all of his old books.
- Tom eski kitaplarının hepsini yaktı.
- Our professor paid the bill for all of us.
- Profesörümüz hepimizin hesabını ödedi.
- Thanks to all of you for coming.
- Geldiğiniz için hepinize teşekkürler.
- I thank all of you for coming.
- Ben geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
- Was all of that true?
- Bunların hepsi doğru muydu?
- It happens to all of us.
- Hepimizin başına gelir.
- Tom has something to discuss with all of us.
- Tom'un hepimizle tartışması gereken bir şey var.
- Do you plan to eat all of that yourself?
- Onun hepsini kendin mi yemeyi planlıyorsun?
- I'm not able to respond to all of your questions.
- Sorularınızın hepsine cevap veremem.
- All of my friends have bicycles.
- Arkadaşlarımın hepsinin bisikletleri var.
- Is it OK if I drink all of this?
- Bunların hepsini içsem sorun olur mu?
- Tom has brought presents for all of us.
- Tom hepimize hediyeler getirdi.
- I can't do all of this.
- Bunların hepsini yapamam.
- They did not agree with all of Oglethorpe's ideas.
- Oglethorpe'un fikirlerinin hepsine katılmıyorlardı.
- You can trust all of us.
- Hepimize güvenebilirsin.
- There were enough seats for all of us.
- Hepimize yetecek kadar koltuk vardı.
- I love all of my classes.
- Derslerimin hepsini seviyorum.
- I would just like to thank all of you for your work.
- Çalışmalarınız için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- If you eat all of that dessert, you'll be like a nuclear plant at night in bed.
- O tatlının hepsini yersen, gece yatarken nükleer santral gibi olursun.
- I'm fed up with all of Tom's complaints.
- Tom'un şikâyetlerinin hepsinden bıktım.
- Tom insisted that all of us go with him.
- Tom hepimizin onunla gitmesinde ısrar etti.
- I want to thank all of you for coming here today.
- Bugün buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- How do you know all of this, Tom?
- Bunların hepsini nasıl biliyorsun, Tom?
- Tom said he didn't have time to answer all of my questions.
- Tom sorularımın hepsini cevaplamak için zamanı olmadığını söyledi.
- She likes all of us.
- Hepimizi seviyor.
- All of this won't fit in my suitcase.
- Bunların hepsi birden valizime sığmaz.
- I know all of you have doubts about me.
- Hepinizin benim hakkımda şüpheleri olduğunu biliyorum.
- That box is too small to put all of this in.
- O kutu bunların hepsini koymak için çok küçük.
- Aren't you the one behind all of this?
- Bütün bunların hepsinin arkasındaki sen değil misin?
- Gasoline prices affect all of us one way or another.
- Benzin fiyatları hepimizi öyle ya da böyle etkiliyor.
- Not all of my ideas are good ones.
- Fikirlerimin hepsi iyi değil.
- Tom could buy all of those if he really wanted them.
- Tom eğer gerçekten onları isteseydi onların hepsini alabilirdi.
- All of my kids want to learn how to swim.
- Çocuklarımın hepsi nasıl yüzüleceğini öğrenmek istiyor.
- I want to apologize to all of you for what just happened.
- Olanlar için hepinize özür dilemek istiyorum.
- Don't forget that all of us are in the same boat.
- Hepimizin aynı gemide olduğu unutma.
- Tom tricked all of us.
- Tom hepimizi kandırdı.
- All of us were excited with the result of the experiment.
- Deneyin sonucu hepimizi heyecanlandırdı.
- Tom has something to discuss with all of us.
- Tom'un hepimizle tartışacak bir şeyi var.
- The teacher made all of his female students fall in love with him.
- Öğretmen, kız öğrencilerinin hepsinin ona aşık olmasını sağladı.
- I answered all of Tom's questions.
- Tom'un sorularının hepsini cevapladım.
- Tom is taller than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden daha uzun.
- All of my friends like soccer.
- Arkadaşlarımın hepsi futbolu severler.
- We can do all of that.
- Onun hepsini yapabiliriz.
- All of this won't fit in my suitcase.
- Bunların hepsi bavuluma sığmaz.
- Did you plan to eat all of that yourself?
- Hepsini kendin mi yemeyi planlıyordun?
- All of my kids know how to swim.
- Çocuklarımın hepsi yüzmeyi biliyor.
- Tom wanted to talk to all of us.
- Tom hepimizle konuşmak istedi.
- Science can't solve all of life's problems.
- Bilim hayatın sorunlarının hepsini çözemez.
- I want to apologize to all of you for what just happened.
- Az önce olanlar için hepinizden özür dilemek istiyorum.
- I am sorry to all of you for being late.
- Geç kaldığım için hepinizden özür dilerim.
- Do you know all of Tom's children's names?
- Tom'un çocuklarının hepsinin adlarını biliyor musun?
- All of that concerns us.
- Onun hepsi bizi ilgilendiriyor.
- There's enough food for all of you.
- Hepinize yetecek kadar yemek var.
- Tom saved all of us.
- Tom hepimizi kurtardı.
- Tom will kill all of you.
- Tom hepinizi öldürecek.
- Tom could buy all of those if he really wanted them.
- Tom gerçekten isteseydi bunların hepsini satın alabilirdi.
- I'm sure I'll never remember all of this.
- Eminim bunların hepsini asla hatırlamayacağım.
- I need time to think about all of this.
- Bunların hepsini düşünmek için zamana ihtiyacım var.
- I think I agree with all of that.
- Sanırım onların hepsine katılıyorum.
- I love all of you very much.
- Hepinizi çok seviyorum.
- Do you want to throw all of this away?
- Bunların hepsini atmak ister misin?
- I just want to tell all of you how much I enjoyed being here.
- Hepinize burada olmaktan ne kadar keyif aldığımı söylemek istiyorum.
- All of Tom's classmates waited for him.
- Tom'un sınıf arkadaşlarının hepsi onu bekledi.
- All of Tom's teammates seem to respect him.
- Tom'un takım arkadaşlarının hepsi ona saygı duyuyor gibi görünüyor.
- There's not enough food for all of us.
- Hepimize yetecek kadar yemek yok.
- Tom hates all of us.
- Tom hepimizden nefret ediyor.
- This agreement is binding on all of us.
- Bu anlaşma hepimizi bağlıyor.
- I haven't read all of her novels.
- Onun romanlarının hepsini okumadım.
- You can trust all of us.
- Hepimize güvenebilirsiniz.
- I won't be able to get all of this done unless you help me.
- Bana yardım etmezsen bunların hepsini yapamayacağım.
- I do all of my reading on the internet.
- Ben okumamın hepsini internette yapıyorum.
- There's so much I want to say to all of you.
- Hepinize söylemek istediğim çok şey var.
- I love all of you.
- Hepinizi seviyorum.
- All of this stationery is his.
- Bu kırtasiye malzemelerinin hepsi onun.
- Tom is very proud of all of you.
- Tom hepinizle çok gurur duyuyor.
- Tom is much shorter than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha kısa.
- Tom surprised all of us when he went to Boston.
- Tom Boston'a gittiğinde hepimizi şaşırttı.
- All of my kids want to learn how to speak French.
- Çocuklarımın hepsi nasıl Fransızca konuşulacağını öğrenmek istiyor.
- I'm sure you heard all of that.
- Eminim hepsini duymuşsundur.
- Tom will explain it to all of us.
- Tom bunu hepimize açıklayacak.
- All of my friends like computer games.
- Arkadaşlarımın hepsi bilgisayar oyunlarını sever.
- Do all of your classmates always get to class on time?
- Sınıf arkadaşlarınızın hepsi her zaman zamanında derse giriyor mu?
- All of that concerns us.
- Bunların hepsi bizi ilgilendiriyor.
- I'm going to miss all of you when I move to Boston.
- Boston'a taşındığımda hepinizi özleyeceğim.
- Tom is much shorter than all of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarının hepsinden çok daha kısadır.
- I can't eat all of this.
- Bunların hepsini yiyemem.
- She spends all of her money on clothes.
- O, parasının hepsini giysilere harcar.
- I learned all of this.
- Bunların hepsini öğrendim.
- That happens to all of us.
- Bu hepimizin başına gelir.
- I liked all of that.
- Bunların hepsini sevdim.
- All of my children can speak French.
- Çocuklarımın hepsi Fransızca konuşabiliyor.
- I want to write all of this down.
- Bunların hepsini yazmak istiyorum.
- They are all of an age.
- Hepsi aynı yaşta.
- All of my kids want to learn French.
- Çocuklarımın hepsi Fransızca öğrenmek istiyor.
- We can't accept all of this.
- Bunların hepsini kabul edemeyiz.
- Tom is arrogant and thinks that he's better than all of his coworkers.
- Tom kibirli ve iş arkadaşlarının hepsinden daha iyi olduğunu düşünüyor.
- This country belongs to all of us, not just a handfull of billionaires.
- Bu ülke hepimize ait, sadece bir avuç milyardere ait değil.
- All of her songs became hits.
- Onun şarkılarının hepsi hit oldu.
- I'm sure you'll understand all of this some day.
- Eminim bir gün bunların hepsini anlayacaksın.
- I have wonderful news for all of you.
- Hepinize harika haberlerim var.
- Sami will put all of that into a book.
- Sami bunların hepsini bir kitap haline getirecek.
- Tom loved all of us.
- Tom hepimizi sevdi.
- It's very sad to find out that all of our plans were in vain.
- Planlarımızın hepsinin boşa olduğunu bulmak çok üzücü.
- You'll understand all of this eventually.
- Eninde sonunda hepsini anlayacaksın.
- Tom is going to kill all of you.
- Tom hepinizi öldürecek.
- There were enough seats for all of us.
- Hepimize yetecek yer vardı.
- I didn't read all of Tom's messages.
- Tom'un mesajlarının hepsini okumadım.
- All of my children live in Boston.
- Çocuklarımın hepsi Boston'da yaşıyor.
- All of my siblings are taller than me.
- Kardeşlerimin hepsi benden daha uzundurlar.
- All of my roommates are out of town.
- Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışından.
- All of her books are written in Italian.
- Onun kitaplarının hepsi İtalyanca yazılır.
- That helps all of us.
- Bu hepimize yardımcı olur.
- A mugger robbed him of all of his money.
- Bir soyguncu onun parasının hepsini soydu.
- It's not necessary to take all of that medicine.
- O ilacın hepsini almana gerek yok.
- All of his friends thought that he was happy.
- Onun arkadaşlarının hepsi onun mutlu olduğunu düşündü.
- Tell Tom not to take all of this medicine at once.
- Tom'a bu ilacın hepsini birden içmemesini söyle.
- Tom likes all of us, I think.
- Tom hepimizi seviyor, sanırım.
- Tom didn't eat all of ice cream.
- Tom dondurmanın hepsini yemedi.
- All of Tom's predictions came true.
- Tom'un tahminlerinin hepsi gerçekleşti.
- This is a present from all of us.
- Bu hepimizin hediyesi.
- I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.
- Tom'un hepimizin ismini hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.
- Tom sold all of his belongings.
- Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Don't forget that all of us are in the same boat.
- Hepimizin aynı gemide olduğunu unutma.
- Who's going to pay for all of this?
- Bunların hepsini kim ödeyecek?
- I apologize to all of you.
- Hepinizden özür diliyorum.
- God bless all of you.
- Tanrı hepinizi korusun.
- All of your cats are grey.
- Senin kedilerinin hepsi gri renkli.
- Tom did all of his homework.
- Tom ev ödevinin hepsini yaptı.
- There is enough bread for all of you.
- Hepinize yetecek kadar ekmek var.
Show More (333)
|
