also - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
also da adv.
  • We have also presented another amendment on the issue of fishing in the Adriatic.
  • Adriyatik'te balıkçılık konusunda da bir başka değişiklik önergesi sunduk.
  • This category may also include pick-ups.
  • Bu kategori, pikapları da içerebilir.
  • I should also let you know that I have been approached by non-governmental organisations on this matter.
  • Bu konuda sivil toplum örgütleri tarafından bana başvurulduğunu da bilmenizi isterim.
Show More (651)
also de adv.
  • Thirdly, the plan must also include major administrative simplification for setting up new businesses.
  • Üçüncü olarak plan yeni işletmelerin kurulmasına yönelik önemli idari basitleştirmeleri de içermelidir.
  • It is also of the greatest importance for production.
  • Üretim için de büyük önem taşıyor.
  • It should also be used elsewhere than in just one project.
  • Sadece bir projede değil, başka bir yerde de kullanılmalıdır.
Show More (623)
also ayrıca adv.
  • That is also worth emphasising.
  • Bu da ayrıca vurgulanmaya değerdir.
  • I would also remind all of you that this is Question Time, not Statement Time or General Debate Time.
  • Ayrıca hepinize bunun Soru Zamanı olduğunu, Açıklama Zamanı ya da Genel Tartışma Zamanı olmadığını hatırlatmak isterim.
  • In Europe there is also the Food and Veterinary Office in Dublin that falls within the remit of the Commission.
  • Avrupa'da ayrıca Dublin'de Komisyonun görev alanına giren Gıda ve Veterinerlik Ofisi bulunmaktadır.
Show More (445)
also aynı zamanda adv.
  • That is also the case with the Iraqi leader Saddam Hussein.
  • Bu aynı zamanda Irak lideri Saddam Hüseyin için de geçerlidir.
  • But Bush’s cheque also covers the troops on the spot and investments for companies.
  • Ancak Bush'un çeki aynı zamanda sahadaki askerleri ve şirketler için yapılan yatırımları da kapsıyor.
  • This is not just contrary to the Rome Statute but also to the general duty to prosecute international crimes.
  • Bu sadece Roma Statüsüne değil, aynı zamanda uluslararası suçların kovuşturulmasına yönelik genel göreve de aykırıdır.
Show More (259)
also bir de adv.
  • Then there is the European Parliament, which is also complicated.
  • Bir de Avrupa Parlamentosu var ki o da oldukça karmaşık.
  • Then there is also a category of credits which I think should be spent, or even more should be spent.
  • Bir de harcanması gerektiğini, hatta daha fazlasının harcanması gerektiğini düşündüğüm bir kredi kategorisi var.
  • The system is also accompanied by an age category.
  • Bu sisteme bir de yaş kategorisi eşlik ediyor.
Show More (1)
also hem de adv.
  • The European Union is also distributing massive humanitarian aid both within and outside Afghanistan.
  • Avrupa Birliği de hem Afganistan içinde hem de dışında büyük çaplı insani yardım dağıtıyor.
  • We saw the consequence for animals and humans alike but we also saw the secondary results.
  • Hem hayvanlar hem de insanlar için sonuçlarını gördük ama aynı zamanda ikincil sonuçlarını da gördük.
  • We also know that the feed concerned contains both zoonotic and other bacteria that are wholly resistant to antibiotics.
  • Ayrıca, söz konusu yemin hem zoonotik hem de antibiyotiklere tamamen dirençli diğer bakterileri içerdiğini de biliyoruz.
Show More (0)
also de/da adv.
  • My little brother also studies engineering.
  • Benim küçük kardeşim de mühendislik okuyor.
  • There's fruit and also sandwiches if you like.
  • İsterseniz meyve ve sandviç de var.
Show More (-1)
also yine adv.
  • I have one last thing to say, also on the negative side, with regard to Kyoto.
  • Kyoto ile ilgili olarak, yine olumsuz yönde, söyleyeceğim son bir şey daha var.
Show More (-2)