|
- I share his relentless ambition to improve agricultural controls.
- Tarımsal kontrolleri iyileştirme konusundaki durmak bilmeyen hırsını paylaşıyorum.
- There is a lack of ambition and a lack of political will.
- Hırs eksikliği ve siyasi irade eksikliği vardır.
- It may be that we went to Nice with too many ambitions.
- Nice'e çok fazla hırsla gitmiş olabiliriz.
- Finally, our report card would show a pupil who lacks ambition.
- Son olarak, karnemiz hırstan yoksun bir öğrenciyi gösterecektir.
- It is true that it is lacking in ambition, I am not going to say otherwise.
- Hırs eksikliği olduğu doğrudur aksini söyleyecek değilim.
- We need more political ambition and a less parochial, more global vision of politics.
- Daha fazla siyasi hırsa ve daha az dar görüşlü, daha küresel bir siyaset vizyonuna ihtiyacımız var.
- I understand all about the waiting, the impatience, the hopes and ambitions.
- Beklemeyi, sabırsızlığı, umutları ve hırsları çok iyi anlıyorum.
- Yet we have no lack of ambition in this Union, no fear of added responsibilities.
- Yine de bu Birlik'te hırstan yoksun değiliz, ilave sorumluluklardan korkmuyoruz.
- It does, however, have the ambition to break free from this image.
- Bununla birlikte, bu imajdan kurtulma hırsına sahiptir.
- There is breathtaking ambition involved here.
- Burada nefes kesici bir hırs söz konusu.
- The Union must show ambition for the sake of all its citizens when it comes to showing that it is an area of solidarity.
- Birlik, bir dayanışma alanı olduğunu gösterme konusunda tüm vatandaşlarının iyiliği için hırs göstermelidir.
- It is the people that will pay the price for their leaders' ambitions.
- Liderlerinin hırslarının bedelini ödeyecek olan halktır.
- We should, therefore, not turn this into our ambition.
- Dolayısıyla bunu bir hırs haline getirmemeliyiz.
- I hope that we can continue to maintain our ambition and our objective.
- Umarım hırsımızı ve hedefimizi korumaya devam edebiliriz.
- What has become of Europe's ambition for the South of Europe?
- Avrupa'nın Güney Avrupa'ya yönelik hırsına ne oldu?
- It is true that it is lacking in ambition, I am not going to say otherwise.
- Hırs eksikliği olduğu doğrudur, aksini söyleyecek değilim.
- In this regard also there is identical stinginess and lack of ambition.
- Bu konuda da aynı cimrilik ve hırs eksikliği söz konusudur.
- The relative weight of the two Libyan points of view naturally depends upon Colonel Gadaffi's ambitions.
- Libya'nın iki görüşünün göreceli ağırlığı doğal olarak Albay Gadaffi'nin hırslarına bağlıdır.
- But of course, the higher the level of ambition, the greater the scope for disappointment.
- Ancak elbette hırs düzeyi ne kadar yüksek olursa hayal kırıklığı da o kadar büyük olacaktır.
- This ambition must also translate into projects geared towards preventing transport.
- Bu hırs aynı zamanda ulaşımın önlenmesine yönelik projelere de dönüşmelidir.
- Ambition is a practical joke played by the gods on mankind.
- Hırs, tanrıların insanoğluna yaptığı bir eşek şakasıdır.
- However, this lacks ambition and innovation.
- Ancak bu, hırs ve yenilikçilikten yoksundur.
- This is the opportunity to create a new ambition for the South.
- Bu, Güney için yeni bir hırs yaratma fırsatıdır.
- He called this the gap of ambition.
- Bunu hırs boşluğu olarak adlandırdı.
- He said we must be ambitious but temper our ambition with reality.
- Hırslı olmamız ama hırsımızı gerçeklikle ölçmemiz gerektiğini söyledi.
- The relative weight of the two Libyan points of view naturally depends upon Colonel Gadaffi's ambitions.
- Libya'nın iki bakış açısının göreceli ağırlığı doğal olarak Albay Gadaffi'nin hırslarına bağlıdır.
- The dead have no ambition, the earth is queen of beds.
- Ölülerin hırsı yoktur, toprak yatakların kuştüyü olanıdır.
- The dead have no ambition, the earth is queen of beds.
- Ölülerin hırsı yoktur, yatakların şahı topraktır.
- Mary says she will follow through on her ambitions.
- Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
- Tom has no political ambition.
- Tom'un politik bir hırsı yok.
- He fell victim to his own ambition.
- Hırsının kurbanı oldu.
- She realized her ambition to become a great scientist.
- Büyük bir bilim insanı olma hırsını fark etti.
- He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
- He is full of ambition.
- O, hırs doludur.
- Tom had ambition.
- Tom'un hırsı vardı.
- I think ambition is good.
- Bence hırs iyidir.
- I admire your ambition.
- Ben senin hırsına hayranım.
- Tom has ambition.
- Tom'un hırsı var.
- Tom has no ambition.
- Tom'un hırsı yok.
- Don't you have any ambition?
- Hiç hırsın yok mu senin?
- His ambition was to be a great politician.
- Onun hırsı büyük bir politikacı olmaktır.
- Her heart was dominated by ambition.
- Kalbine hırs hükmediyordu.
- Women who seek to be equal with men lack ambition.
- Erkeklerle eşit olmaya çalışan kadınlar hırstan yoksundur.
- His ambition made him work hard.
- Hırsı onu çok çalışmaya itti.
- He had the ambition to be a great politician.
- Büyük bir politikacı olma hırsı vardı.
- He is full of ambition.
- Hırs dolu.
- He has ambition, so he works hard.
- Hırsı var, bu yüzden çok çalışıyor.
- Many people encouraged me to fulfill my ambitions.
- Birçok insan beni hırslarımı gerçekleştirmem için cesaretlendirdi.
- Tom has no drive or ambition.
- Tom'un hiçbir dürtü veya hırsı yok.
- Ambition gives me a nosebleed.
- Hırs benim burnumu kanatıyor.
- I have ambition.
- Hırsım var.
- His ambition is to be a lawyer.
- Onun hırsı avukat olmak.
- Tom has no drive or ambition.
- Tom'un azmi ya da hırsı yok.
- He never forgot his ambition to become a leading politician.
- O önemli bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.
- He has an ambition to get a Nobel Prize.
- Onun Nobel Ödülü alma hırsı var.
- His ambition is to be first.
- Onun hırsı birinci olmak.
- Tom has no political ambition.
- Tom'un hiçbir siyasi hırsı yok.
- His ambition was to be a great politician.
- Onun hırsı büyük bir politikacı olmaktı.
- Tom has no political ambition.
- Tom'un politik hırsı yok.
- He had the ambition to be a great politician.
- Onun büyük bir politikacı olma hırsı vardı.
- He fell victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
- Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
- Tom is full of ambition.
- Tom hırs dolu.
- Ambition gives me a nosebleed.
- Hırs burnumu kanatıyor.
- What are your ambitions?
- Senin hırsların nedir?
- He had the ambition to be prime minister.
- Başbakan olma hırsı vardı.
- I think ambition is good.
- Hırsın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.
- Tom has ambition.
- Tom hırsı vardır.
- What are your ambitions?
- Hırslarınız neler?
- He never forgot his ambition to become a great politician.
- O büyük bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.
- He had ambition.
- Onun hırsı vardı.
- He never forgot his ambition to become a great politician.
- Büyük bir politikacı olma hırsını hiç unutmadı.
- Women who seek to be equal with men lack ambition.
- Erkeklerle eşit olmak isteyen kadınlar hırstan yoksundur.
- He has an ambition to get a Nobel Prize.
- Nobel ödülü almak gibi bir hırsı var.
- Since he has ambitions, he works hard.
- Hırsları olduğu için çok çalışıyor.
- Tom had no ambition.
- Tom'un hiç hırsı yoktu.
- That politician is full of ambition.
- Bu politikacı hırs dolu.
- He is full of ambition.
- O hırs dolu.
- I admire your ambition.
- Hırsına hayranım.
- Mary says she will follow through on her ambitions.
- Mary hırslarının peşinden gideceğini söylüyor.
Show More (77)
|