annoy - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
annoy kızdırmak v.
  • Parliament is not taking the initiative and supporting a Tobin type tax just to annoy the Commission.
  • Parlamento sırf Komisyon'u kızdırmak için inisiyatif alıp Tobin tipi bir vergiyi desteklemiyor.
  • Tom loves to annoy Mary.
  • Tom, Mary'yi kızdırmayı seviyor.
  • Tom is doing that just to annoy Mary.
  • Tom bunu Mary'yi kızdırmak için yapıyor.
Show More (40)
annoy rahatsız etmek v.
  • Moreover, it greatly annoys users who have to work their way through great quantities of unwanted commercial messages.
  • Ayrıca çok sayıda istenmeyen ticari mesajla uğraşmak zorunda kalan kullanıcıları büyük ölçüde rahatsız etmektedir.
  • We want a statute to be achieved and all these matters that annoy our citizens so much to be resolved.
  • Bir statüye kavuşulmasını ve vatandaşlarımızı bu kadar rahatsız eden tüm bu konuların çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
  • This is what Parliament does, and it annoys me.
  • Parlamento'nun yaptığı budur ve bu beni rahatsız ediyor.
Show More (26)
annoy sinirlendirmek v.
  • He knows what annoys her.
  • Onu neyin sinirlendirdiğini biliyor.
  • I'm getting endlessly annoyed by this foolishness.
  • Bu aptallık beni ölümüne sinirlendiriyor.
  • Do you annoy your brothers?
  • Erkek kardeşlerini sinirlendiriyor musun?
Show More (9)
annoy canını sıkmak v.
  • She does nothing but annoy me all day long.
  • O bütün gün canımı sıkmaktan başka bir şey yapmaz.
  • I'm annoyed at your selfishness.
  • Bencilliğin canımı sıkıyor.
  • Do not annoy me!
  • Canımı sıkma!
Show More (7)
annoy sıkmak v.
  • Waiting a long time for a friend annoys me.
  • Bir arkadaşı uzun süre beklemek beni sıkar.
  • Do I annoy you?
  • Seni sıkıyor muyum?
Show More (-1)
annoy huzursuz etmek v.
  • You are beginning to annoy me.
  • Beni huzursuz etmeye başlıyorsun.
Show More (-2)