| 1 |
associated with |
ile ilgili |
adj. |
|
- There is of course a large number of problems associated with enlargement.
- Elbette genişleme ile ilgili çok sayıda sorun var.
- In any case, there is a further difficulty associated with the Rio de Janeiro Summit.
- Her halükarda Rio de Janeiro Zirvesi ile ilgili bir başka zorluk daha var.
- It will address a number of the environmental issues associated with the proposed Ebro transfer.
- Önerilen Ebro transferi ile ilgili bir dizi çevresel konu ele alınacaktır.
- There is of course a large number of problems associated with enlargement.
- Elbette genişleme ile ilgili çok sayıda sorun bulunmaktadır.
- There are always dangers associated with coercion.
- Zorlama ile ilgili her zaman tehlikeler vardır.
- The ethical problems associated with the latter are known to all.
- İkincisi ile ilgili etik sorunlar herkes tarafından bilinmektedir.
- When will we see the essential other part that puts an end to the risks associated with the low-cost airlines?
- Düşük maliyetli havayolları ile ilgili risklere son veren temel diğer kısmı ne zaman göreceğiz?
- The problems associated with the comparability of qualifications greatly hamper labour mobility.
- Yeterliliklerin karşılaştırılabilirliği ile ilgili sorunlar işgücü hareketliliğini büyük ölçüde engellemektedir.
- I know about the many advantages, and also about the problems, associated with the regions and with subsidiarity.
- Bölgeler ve yetki ikamesi ile ilgili pek çok avantajı ve aynı zamanda sorunları biliyorum.
- Secondly, the problems associated with the recognition of diplomas are hugely restrictive.
- İkinci olarak, diplomaların tanınması ile ilgili sorunlar son derece kısıtlayıcıdır.
- There are special requirements associated with enlargement.
- Genişleme ile ilgili özel gereksinimler vardır.
- The problems associated with emissions trading apply to many industrial sectors throughout Europe.
- Emisyon ticareti ile ilgili sorunlar Avrupa'daki birçok sanayi sektörü için geçerlidir.
- I know about the many advantages, and also about the problems, associated with the regions and with subsidiarity.
- Bölgeler ve yerindenlik ile ilgili pek çok avantajın yanı sıra sorunların da farkındayım.
- The problems associated with the comparability of qualifications greatly hamper labour mobility.
- Niteliklerin karşılaştırılabilirliği ile ilgili sorunlar işgücü hareketliliğini büyük ölçüde engellemektedir.
- You are also well aware of the problem associated with maritime traffic.
- Siz de deniz trafiği ile ilgili sorunun farkındasınız.
- You are also well aware of the problem associated with maritime traffic.
- Ayrıca deniz trafiği ile ilgili sorunların da farkındasınız.
- There are comments associated with this question.
- Bu soru ile ilgili yorumlar var.
Show More (14)
|
| 2 |
associated with |
ilişkili |
adj. |
|
- The Treaty requires that the Commission should be fully associated with that policy.
- Antlaşma, Komisyon'un bu politikayla tamamen ilişkili olmasını gerektirmektedir.
- They must have known, sir, that you are associated with that group.
- Sizin bu grupla ilişkili olduğunuzu biliyor olmalılar efendim.
- It is associated with the International Monetary Fund and World Bank programmes.
- Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası programlarıyla ilişkilidir.
- The Commission recognises the special risk characteristics associated with home loans.
- Komisyon, konut kredileriyle ilişkili özel risk özelliklerinin farkındadır.
- The degree of freedom associated with atoms will be huge.
- Atomlarla ilişkili serbestlik derecesi çok büyük olacaktır.
- What would Ma say if she knew you associated with such common people!
- Annem böyle yaygın insanlarla ilişkili olduğunu bilseydi ne derdi!
- These foods are associated with ethnic groups.
- Bu gıdalar etnik gruplarla ilişkilidir.
- The chairperson has been associated with the organization for ten years.
- Başkan on yıldır kuruluşla ilişkilidir.
- These foods are associated with ethnic groups.
- Bu yiyecekler etnik gruplarla ilişkilidir.
Show More (6)
|
| 3 |
associated with |
ile ilişkili |
adj. |
|
- They are all associated with the feed issue.
- Hepsi besleme sorunu ile ilişkilidir.
- Brown is often associated with earth, nature and simplicity.
- Kahverengi genellikle toprak, doğa ve sadelik ile ilişkilidir.
- The Voodoo religion is associated with Haiti.
- Voodoo dini Haiti ile ilişkilidir.
Show More (0)
|
| 4 |
associated with |
bağlı |
adj. |
|
- The recommendation before us is about the health risks associated with drug addiction.
- Önümüzdeki tavsiye uyuşturucu bağımlılığına bağlı sağlık riskleriyle ilgilidir.
Show More (-2)
|
