begin - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
begin başlamak v.
  • That is beginning to change but there is still a long way to go.
  • Bu durum değişmeye başlıyor ancak daha gidilecek çok yol var.
  • The war has already begun.
  • Savaş çoktan başlamıştır.
  • Inevitably, as enlargement approaches reality, the voices of doubters are beginning to be heard.
  • Kaçınılmaz olarak, genişleme gerçeğe yaklaştıkça, şüphecilerin sesleri duyulmaya başlıyor.
Show More (92)
begin başlatmak v.
  • If the Council does not approve all Parliament's proposals legislative conciliation may be begun very swiftly.
  • Konsey, Parlamentonun tüm önerilerini onaylamazsa yasal uzlaşma çok hızlı bir şekilde başlatılabilir.
  • We again urged the Chinese to begin a dialogue with the Dalai Lama.
  • Çinlileri bir kez daha Dalai Lama ile diyalog başlatmaya çağırdık.
  • In many ways it marks another stage down the road begun by Willy Brandt when he was mayor of Berlin.
  • Birçok açıdan Willy Brandt'ın Berlin Belediye Başkanı iken başlattığı yolda yeni bir aşamaya işaret ediyor.
Show More (2)