|
- Our efforts look weak beside Mandy’s.
- Çabalarımız Mandy'ninkilerin yanında yetersiz görünüyor.
- There is of course a type of criminal beside whom the small fry we have outside the EU pale into insignificance.
- Elbette AB dışında sahip olduğumuz ufak tefek suçların yanında önemsiz kaldığı bir suçlu türü var.
- Mr Prodi can indeed understand me, because I am sitting right beside him, so we can communicate fairly easily.
- Sayın Prodi beni gerçekten anlayabilir, çünkü hemen yanında oturuyorum, bu nedenle oldukça kolay iletişim kurabiliyoruz.
- There is of course a type of criminal beside whom the small fry we have outside the EU pale into insignificance.
- Elbette AB dışında sahip olduğumuz ufak tefek suçların yanında önemsiz kaldığı bir suçlu türü vardır.
- He's sitting beside his sister.
- O, kız kardeşinin yanında oturuyor.
- Tom was sitting beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanında oturuyordu.
- I spent the rest of the night beside her.
- Ben gecenin geri kalanını onun yanında geçirdim.
- She seems short beside her sister.
- Ablasının yanında kısa görünüyor.
- May I sit beside Tom?
- Tom'un yanında oturabilir miyim?
- I'm right beside you.
- Tam yanındayım.
- He looked young beside his brother.
- O, erkek kardeşinin yanında genç görünüyordu.
- Who is the pretty girl sitting beside Jack?
- Jack'in yanında oturan güzel kız kim?
- Tom knelt beside Mary.
- Tom Mary'nin yanında diz çöktü.
- He sat beside her with his eyes closed.
- Gözleri kapalı onun yanında oturdu.
- Tom sat in the passenger seat beside Mary.
- Tom Mary'nin yanındaki yolcu koltuğuna oturdu.
- The queen stood beside the king.
- Kraliçe kralın yanında durdu.
- There is a steelworks beside the river.
- Nehrin yanında bir çelik fabrikası var.
- Several girls are standing beside the gate.
- Birkaç kız kapının yanında duruyor.
- May I sit down here beside you?
- Burada yanında oturabilir miyim?
- Tom knelt beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanında diz çöktü.
- She seems short beside her sister.
- Kız kardeşinin yanında kısa görünüyor.
- There is a river beside the house.
- Evin yanında bir nehir var.
- He was sitting beside his brother.
- Kardeşinin yanında oturuyordu.
- Wait beside the car for me!
- Arabanın yanında beni bekle!
- He looked young beside his brother.
- Kardeşinin yanında genç görünüyordu.
- What's beside the desk?
- Masanın yanında ne var?
- We crouched down beside them.
- Biz onların yanında çömeldik.
- Tom stood beside Mary.
- Tom Mary'nin yanında durdu.
- Tom sat down beside Mary on the porch.
- Tom verandada Mary'nin yanında oturdu.
- Tom crouched down beside Mary.
- Tom Mary'nin yanında çömeldi.
- I'm right beside you.
- Ben hemen yanındayım.
- Beside you, I'm only a beginner at this game.
- Senin yanında, Ben bu oyunda sadece bir acemiyim.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- I spent the rest of the night beside her.
- Gecenin geri kalanını onun yanında geçirdim.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki ağılda siyah bir domuz vardı.
- She knelt beside him.
- Yanında diz çöktü.
- Tom sat beside Mary in church last Sunday.
- Tom geçen pazar kilisede Mary'nin yanında oturdu.
- Wait beside the car for me!
- Beni arabanın yanında bekle!
- He was sitting beside his brother.
- O, erkek kardeşinin yanında oturuyordu.
- Tom is sitting in the car beside Mary.
- Tom arabada Mary'nin yanında oturuyor.
- She knelt beside him and asked him what his name was.
- Yanında diz çöktü ve ona adının ne olduğunu sordu.
- What's beside the desk?
- Masanın yanındaki ne?
- I'm walking beside her.
- Ben onun yanında yürüyorum.
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami hastane odasında kızının yanında kaldı.
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami o hastane odasında kızının yanında kaldı.
- I didn't want to sit beside Tom.
- Tom'un yanında oturmak istemedim.
- Tom sat in the passenger seat beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanındaki yolcu koltuğuna oturdu.
- I'm walking beside her.
- Yanında yürüyorum.
- My house seems small beside his.
- Benim evim onunkinin yanında küçük duruyor.
- He's sitting beside his sister.
- Kız kardeşinin yanında oturuyor.
- My house seems small beside his.
- Benim ev onunkinin yanında küçük görünüyor.
Show More (48)
|
|
- He came in, sat beside me, and held my hand.
- İçeri girdi, yanıma oturdu ve elimi tuttu.
- Tom sat down beside Mary on the porch.
- Tom verandada Mary'nin yanına oturdu.
- I didn't want to sit beside Tom.
- Tom'un yanına oturmak istemedim.
- Tom crouched down beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanına çömeldi.
- Tom sat beside Mary on the bench.
- Tom bankta Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanına oturdu.
- May I sit beside Tom?
- Tom'un yanına oturabilir miyim?
- Tom sat down beside Mary.
- Tom Mary'nin yanına oturdu.
- Tom crouched beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanına çömeldi.
- The mother lay beside her baby on the bed.
- Anne yatakta bebeğinin yanına uzandı.
- He parked his car beside the sidewalk.
- O, arabasını kaldırımın yanına park etti.
- He took her hand and sat down beside her.
- Onun elini tuttu ve yanına oturdu.
- Everybody wants to sit beside her.
- Herkes onun yanına oturmak istiyor.
- The mother lay beside her baby on the bed.
- Anne yatakta bebeğinin yanına uzanmış.
- Tom wanted to be buried beside his dogs.
- Tom köpeklerinin yanına gömülmek istedi.
- May I sit down here beside you?
- Yanına oturabilir miyim?
- Tom sat beside Mary in church last Sunday.
- Tom geçen Pazar kilisede Mary'nin yanına oturdu.
- He sat down beside her.
- Onun yanına oturdu.
- Tom buried Mary right beside his house.
- Tom, Mary'yi evinin hemen yanına gömdü.
- Tom sat down beside Mary on the bench.
- Tom bankta Mary'nin yanına oturdu.
- He sat beside her on her bed.
- Yatağında onun yanına oturdu.
- Tom sat beside Mary.
- Tom Mary'nin yanına oturdu.
- He sat beside her with his eyes closed.
- Gözleri kapalı onun yanına oturdu.
- Tom sat down beside Mary.
- Tom, Mary'nin yanına oturdu.
- We crouched down beside them.
- Yanlarına çömelmiştik.
- Can I sit beside you?
- Senin yanına oturabilir miyim?
- Tom sat down beside her.
- Tom onun yanına oturdu.
- Can I sit beside you?
- Yanına oturabilir miyim?
- They crouched down beside Tom.
- Tom'un yanına çömeldiler.
- Can I sit beside Tom?
- Tom'un yanına oturabilir miyim?
- Tom sat beside Mary and opened the photo album.
- Tom, Mary'nin yanına oturdu ve fotoğraf albümünü açtı.
- They crouched down beside her.
- Onun yanına çömeldiler.
- Tom wanted to be buried beside his dogs.
- Tom köpeklerinin yanına gömülmek istiyordu.
Show More (30)
|