| 1 |
blow up |
patlamak |
v. |
|
- If Iraq's integrity cannot be safeguarded, the Kurdish question will blow up in our faces.
- Eğer Irak'ın bütünlüğü korunamazsa, Kürt sorunu yüzümüze patlayacaktır.
- The moment he touched it, it blew up.
- Ona dokunduğu anda patladı.
- The gas tank suddenly blew up.
- Benzin deposu aniden patladı.
- The rocket blew up a few seconds after launch.
- Roket fırlatıldıktan birkaç saniye sonra patladı.
- The gasoline truck ran into the gate and blew up.
- Benzin kamyonu kapıya çarptı ve patladı.
- Nothing blew up!
- Hiçbir şey patlamadı!
- The gas tank suddenly blew up.
- Gaz tankı aniden patladı.
- It's going to blow up!
- Patlayacak!
- If you load too much weight in this box, it's going to blow up.
- Bu kutuya çok fazla ağırlık yüklerseniz patlar.
- There was no one in the mine when it blew up.
- Patladığında madende kimse yoktu.
- There was no one in the mine when it blew up.
- Patlama olduğunda madende kimse yoktu.
Show More (8)
|
| 2 |
blow up |
patlatmak |
v. |
|
- Tom blew up the balloon.
- Tom balonu patlattı.
- After you blow up those balloons, could you sweep the room?
- Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?
Show More (-1)
|
| 3 |
blow up |
öfkelenmek |
v. |
|
- When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
- Babamdan daha fazla para istediğimde gerçekten öfkelendi ve bana bağırmaya başladı.
Show More (-2)
|
| 4 |
blow up |
sinirlenmek |
v. |
|
- When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
- Babamdan daha fazla para istediğimde çok sinirlendi ve bana bağırmaya başladı.
Show More (-2)
|
