buzz - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
buzz vızıldamak v.
  • A loud buzzing noise was coming from the beehive.
  • Arı kovanından yüksek bir vızıldama sesi geliyordu.
  • Flies were buzzing around the kitchen.
  • Sinekler mutfağın etrafında vızıldıyordu.
  • Why do bumblebees buzz?
  • Yabanarıları neden vızıldar?
Show More (3)
buzz uğuldamak v.
  • The stadium was full of sports enthusiasts buzzing with excitement.
  • Stadyum heyecandan çılgına dönmüş spor meraklılarıyla uğulduyordu.
  • I don't like going to the cinema as it causes buzzing in my ears.
  • Kulaklarımda uğuldama yaptığı için sinemaya gitmeyi sevmiyorum.
Show More (-1)
buzz vızıltı n.
  • I couldn't sleep because of the buzz of bees.
  • Arıların vızıltısı yüzünden uyuyamıyordum.
  • Give me a buzz if you feel like going out tonight.
  • Bu gece dışarı çıkmak istersen bana bir vızıltı ver.
Show More (-1)
buzz hızla dolaşmak v.
  • New plans were buzzing round in my head.
  • Kafamda yeni planlar hızla dolaşıyordu.
  • The fighter jets of the enemy forces buzzed the city.
  • Düşman kuvvetlerinin savaş uçakları şehrin üzerinde hızla dolaşıyordu.
Show More (-1)
buzz keyif n.
  • I quit karting; it no longer gives me a buzz.
  • Kartingi bıraktım, artık bana keyif vermiyor.
Show More (-2)
buzz uğultu n.
  • A buzz of conversation was coming from the pub.
  • Bardan bir konuşma uğultusu geliyordu.
Show More (-2)
buzz kulaktan kulağa yayılmak v.
  • The bad news buzzed through the hood.
  • Kötü haber mahallede kulaktan kulağa yayıldı.
Show More (-2)
buzz telefon ederek çağırmak v.
  • The boss buzzed for his secretary to come.
  • Patron, sekreterinin gelmesi için telefon ederek çağırdı.
Show More (-2)
buzz telefon etmek v.
  • I'll give him a buzz.
  • Ona telefon edeceğim.
Show More (-2)