captivity - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
captivity esaret n.
  • Animals in captivity live long, sheltered lives, whereas in the wild they are in constant danger of being eaten alive.
  • Esaret altındaki hayvanlar uzun ve korunaklı hayatlar yaşarken, vahşi doğadayken canlı canlı yenme tehlikesiyle sürekli karşı karşıyadırlar.
  • I think that dolphins should not be kept in captivity.
  • Bence yunuslar esaret altında tutulmamalı.
  • I think that dolphins should not be kept in captivity.
  • Sanırım yunuslar esaret altında tutulmamalı.
Show More (3)
captivity tutsaklık n.
  • Our self-imposed captivity must, at some point, come to an end.
  • Kendi kendimize dayattığımız tutsaklığımız bir noktada sona ermelidir.
  • Dan finally released his hostage after two days of captivity.
  • Dan iki günlük tutsaklıktan sonra nihayet rehinesini serbest bıraktı.
Show More (-1)