Tureng - catch up with - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	catch up with	yetişmek	v.
	He'll catch up with us in an hour. Bir saat içinde bize yetişecektir. I'm going to go catch up with Tom. Tom'a yetişeceğim. Tom ran like crazy to catch up with Mary. Tom, Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu. I'll catch up with you guys later. Size sonra yetişirim. I think I'll never be able to catch up with Tom. Sanırım Tom'a asla yetişemeyeceğim. Tom sped up and caught up with Mary. Tom hızlandı ve Mary'ye yetişti. He is working hard to catch up with the others. Diğerlerine yetişmek için çok çalışıyor. She ran as fast as she could to catch up with the others. O diğerlerine yetişmek için elinden geldiği kadar hızlı koştu. Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class. Sally iki haftadır okulda yok, bu yüzden sınıfa yetişmek için çok sıkı çalışmak zorunda. They caught up with us half an hour later. Bize yarım saat sonra yetiştiler. We'll catch up with her later. Daha sonra ona yetişeceğiz. John must work hard to catch up with his classmates. John sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmalı. I finally caught up with my friends. Sonunda arkadaşlarıma yetiştim. I'll soon catch up with you. Yakında sana yetişirim. I'll catch up with you soon. Kısa sürede sana yetişirim. I can't catch up with him. Ona yetişemem. Tom tried to catch up with Mary, but he couldn't. Tom Mary'ye yetişmeye çalıştı ama başaramadı. You were lucky to catch up with us. Bize yetiştiğin için şanslısın. I caught up with them soon. Çok geçmeden onlara yetiştim. He ran too fast for us to catch up with. Yetişemeyeceğimiz kadar hızlı koştu. I think Tom won't be able to catch up with Mary. Bence Tom Mary'ye yetişemez. I caught up with the others. Diğerlerine yetiştim. However hard I try, I can never catch up with him. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ona asla yetişemem. I can run fast enough to catch up with him. Ona yetişecek kadar hızlı koşabilirim. I ran as fast as possible to catch up with him. Ona yetişmek için mümkün olduğu kadar hızlı koştum. When the vacation is over, I will catch up with a lot of work. Tatil bittiğinde bir sürü işe yetişeceğim. Do you think you can catch up with me? Bana yetişebileceğini mi zannediyorsun sen? Tom caught up with the rest of the hikers. Tom diğer yürüyüşçülere yetişti. If you hurry, you will catch up with him. Acele edersen, ona yetişirsin. She ran as fast as she could to catch up with the others. Diğerlerine yetişmek için olabildiğince hızlı koştu. He'll catch up with us in an hour. Bir saat içinde bize yetişecek. I caught up with Tom. Tom'a yetiştim. She ran very fast to catch up with the other members. Diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu. They caught up with him at the entrance. Girişte ona yetiştiler. Tom ran like crazy to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu. No matter how hard I try, I will never be able to catch up with him. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, ona asla yetişemeyeceğim. We may not be able to catch up with them. Onlara yetişemeyebiliriz. He'll soon catch up with Tom. O yakında Tom'a yetişecek. We may not be able to catch up with Tom. Tom'a yetişemeyebiliriz. No matter how fast you walk, you won't be able to catch up with him. Ne kadar hızlı yürürsen yürü, ona yetişemezsin. Tom has to study hard and catch up with the other students in his class. Tom çok çalışmak ve sınıfındaki diğer öğrencilere yetişmek zorunda. I think Tom won't be able to catch up with Mary. Sanırım Tom Mary'ye yetişemeyecek. I quickened my steps to catch up with her. Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Tom ran too fast for me to catch up with him. Tom ona yetişemeyeceğim kadar hızlı koştu. However hard I try, I can never catch up with him. Ne kadar denesem de, ona asla yetişemem. Tom tried to catch up with Mary, but he couldn't. Tom, Mary'ye yetişmeye çalıştı ama başaramadı. He ran so fast that they couldn't catch up with him. O kadar hızlı koştu ki, ona yetişemediler. Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates. Bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zordur. She walked as fast as she could to catch up with him. Ona yetişmek için olabildiğince hızlı yürüdü. No matter how fast you run, you won't catch up with him. Ne kadar hızlı koşarsan koş, ona yetişemezsin. He worked hard to catch up with the rest of the class. O sınıfın geri kalanına yetişmek için çok çalıştı. We soon caught up with them. Çok geçmeden onlara yetiştik. If you hurry, you'll catch up with him. Acele edersen ona yetişirsin. He ran so fast that I couldn't catch up with him. O kadar hızlı koştu ki ona yetişemedim. I had to run to catch up with Tom. Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım. At last, I caught up with my friends. Sonunda arkadaşlarıma yetiştim. I should try to catch up with Tom. Tom'a yetişmeye çalışmalıyım. He walked as fast as he could to catch up with her. Ona yetişmek için olabildiğince hızlı yürüdü. I caught up with you. Sana yetiştim. They caught up with us half an hour later. Onlar otuz dakika sonra bize yetiştiler. Tom walked as fast as he could to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü. I'll catch up with you guys later. Ben size sonra yetişirim. Tom hurried to catch up with Mary. Tom, Mary'ye yetişmek için acele etti. Tom will catch up with us. Tom bize yetişecek. Tom did his best to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmek için elinden geleni yaptı. He'll soon catch up with her. Ona kısa sürede yetişecek. If you hurry, you will catch up with him. Acele edersen, ona yetişeceksin. Sally was absent from school for two weeks, so she has to work hard to catch up with her class. Sally iki hafta okula gelmedi, bu yüzden sınıfına yetişmek için çok çalışması gerekiyor. I'll catch up with you soon. Yakında sana yetişirim. Tom has to study hard and catch up with the other students in his class. Tom'un çok çalışması ve sınıftaki diğer öğrencilere yetişmesi gerekiyor. Tom is trying to catch up with Mary. Tom, Mary'ye yetişmeye çalışıyor. Running as fast as I could, I was able to catch up with my friend. Olabildiğince hızlı koşarak, arkadaşıma yetişebildim. Tom caught up with Mary and John. Tom, Mary ve John'a yetişti. Tom is trying to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmeye çalışıyor. You walk on and I will catch up with you later. Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim. We've got to catch up with Tom and Mary. Tom ve Mary'ye yetişmek zorundayız. I'll soon catch up with you. Kısa sürede sana yetişeceğim. We'll catch up with you later. Sana daha sonra yetişeceğiz. Tom's past caught up with him. Tom'un geçmişi onu yetişip yakalamıştı. I had to run to catch up with him. Ona yetişebilmek için koşmak zorunda kaldım. She had to study hard to catch up with her classmates. Sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışması gerekiyordu. Tom was walking so fast that we couldn't catch up with him. Tom o kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişemedik. Tom is slowly catching up with the rest of the class. Tom yavaş yavaş sınıfın geri kalanına yetişiyor. We'll catch up with them later. Onlara daha sonra yetişeceğiz. Let's rest here until Tom catches up with us. Tom bize yetişene kadar burada dinlenelim. We've got to catch up with Tom and Mary. Tom ve Mary'ye yetişmeliyiz. Tom is slowly catching up with the rest of the class. Tom yavaşça sınıfın geri kalanına yetişiyor. We'll catch up with you later. Sana sonra yetişiriz. I'll catch up with you later. Sana sonra yetişirim. Japan has caught up with America in some fields. Japonya bazı alanlarda Amerika'ya yetişti. We'll catch up with Tom later. Tom'a sonra yetişiriz. It was not long before I caught up with him. Çok geçmeden ona yetiştim. If you run just a little faster, you'll be able to catch up with them. Birazcık daha hızlı koşarsan onlara yetişebilirsin. She has to study hard and catch up with everybody in her class. Çok çalışmak ve sınıftaki herkese yetişmek zorunda. I couldn't run fast enough to catch up with Tom. Tom'a yetişecek kadar hızlı koşamadım. He worked hard to catch up with the rest of the class. Sınıfın geri kalanına yetişmek için çok çalıştı. No matter how fast you may walk, you can't catch up with him. Ne kadar hızlı yürürsen yürü, ona yetişemezsin. Tom did his best to catch up with Mary. Tom, Mary'ye yetişmek için elinden geleni yaptı. Walk slowly, and I will catch up with you. Yavaş yavaş yürü, ben sana yetişirim. I caught up with you. Ben size yetiştim. It was not long before I caught up with him. Ona yetişmem uzun sürmedi. We'll catch up with them later. Onlara sonra yetişiriz. Tom was walking too fast for us catch up with him. Tom ona yetişemeyeceğimiz kadar hızlı yürüyordu. They caught up with us quickly. Bize çabucak yetiştiler. Tom ran to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmek için koştu. They caught up with us quickly. Onlar bize hızla yetiştiler. I will soon catch up with you. Yakında sana yetişeceğim. She walked as fast as she could in order to catch up with him. Ona yetişebilmek için olabildiğince hızlı yürüdü. Tom soon caught up with Mary. Tom kısa sürede Mary'ye yetişti. I can't catch up with Tom. Tom'a yetişemiyorum. It's a pity that you didn't catch up with Tom while he was in town. Tom şehirdeyken ona yetişememiş olman çok yazık. He'll soon catch up with Tom. Yakında Tom'a yetişecek. Once you skip a lesson, it's hard to catch up with your classmates. Bir kez bir dersi atladığınızda, sınıf arkadaşlarınıza yetişmek zor. Where did you catch up with them? Onlara nerede yetiştiniz? Tom hurried to catch up with Mary. Tom Mary'ye yetişmek için acele etti. I think he will soon catch up with us. Kısa sürede bize yetişeceğini düşünüyorum. I ran as fast as possible to catch up with him. Ona yetişmek için olabildiğince hızlı koştum. Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma. Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilere yetişemedi. I will soon catch up with you. Kısa sürede sana yetişeceğim. I'm trying to catch up with the rest of the class. Sınıfın geri kalanına yetişmeye çalışıyorum. I ran as fast as I could to catch up with her. Ona yetişmek için koşabildiğim kadar hızlı koştum. Tom walked as fast as he could to catch up with Mary. Tom, Mary'ye yetişmek için olabildiğince hızlı yürüdü. We have to catch up with them. Onlara yetişmek zorundayız. They caught up with us later. Bize sonra yetiştiler. We have to catch up with them. Onlara yetişmeliyiz. You'll never catch up with me. Bana asla yetişemeyeceksin. Tom did his best to catch up with the rest of the class. Tom sınıfın geri kalanına yetişmek için elinden geleni yaptı. Since he ran so fast, they couldn't catch up with him. Çok hızlı koştuğu için ona yetişemediler. Tom finally caught up with Mary. Tom sonunda Mary'ye yetişti. We'll catch up with him later. Daha sonra ona yetişeceğiz. Where did you catch up with them? Onlara nerede yetiştin? She had to study hard to catch up with her classmates. O, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmak zorunda kaldı. I had to run to catch up with him. Ona yetişmek için koşmak zorunda kaldım. You walk on and I will catch up with you later. Siz yürüyün, ben size sonra yetişirim. I'll catch up with you later. Daha sonra size yetişirim. They couldn't catch up with him because he ran so fast. Çok hızlı koştuğu için ona yetişemediler. I think I'll never be able to catch up with Tom. Tom'a yetişemeyeceğimi düşünüyorum. We'll catch up with Tom later. Tom'a daha sonra yetişeceğiz. You walk on and I'll catch up with you later. Sen yürü, ben sana sonra yetişirim. He ran so fast that we couldn't catch up with him. O kadar hızlı koştu ki ona yetişemedik. She ran very fast to catch up with the other members. O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu. He'll soon catch up with her. Yakında ona yetişecek. You walk on and I'll catch up with you later. Siz yürüyün ve ben daha sonra size yetişirim. Tom was walking so fast that we couldn't catch up with him. Tom o kadar hızlı yürüyüyordu ki ona yetişemedik. Tom ran too fast for us to catch up with him. Tom ona yetişemeyeceğimiz kadar hızlı koştu. John must work hard to catch up with his classmates. John, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmalıdır. I think he will soon catch up with us. Sanırım yakında bize yetişecek. Show More (144)
2	catch up with	yakalamak	v.
	Greece and Spain are rapidly catching up with the EU average, while starting from a relatively low base. Yunanistan ve İspanya, nispeten düşük bir temelden başlamalarına rağmen hızla AB ortalamasını yakalamaktadır. When will they realise that their actions will catch up with them? Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman fark edecekler? When will they realise that their actions will catch up with them? Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman anlayacaklar? The objective was to catch up with the United States economically by 2010. Hedef 2010 yılına kadar ekonomik olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni yakalamaktı. No, just years of hard living finally caught up with me. Hayır, yıllarca süren zorlu yaşam işte sonunda beni yakaladı. No, just years of hard living finally caught up with me. Hayır, yıllarca süren zor yaşam sonunda beni yakaladı işte. No matter how fast you run, you won't catch up with him. Ne kadar hızlı koşarsan koş onu yakalayamayacaksın. At last, I caught up with my friends. Sonunda, arkadaşlarımı yakaladım. Japan has caught up with America in some fields. Japonya bazı alanlarda Amerika'yı yakaladı. Japan caught up with the United States in this field. Japonya bu alanda ABD'yi yakaladı. The police caught up with him. Polis onu yakaladı. We'll catch up with her later. Onu sonra yakalarız. I can't catch up with him. Onu yakalayamam. We'll catch up with him later. Onu sonra yakalarız. She has to study hard and catch up with everybody in her class. Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda. Tom was walking too fast for us catch up with him. Tom onu yakalayamayacağımız kadar hızlı yürüyordu. The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with Tom. Büyük bir aileyi geçindirmenin baskısı Tom'u yakalamaya başladı. Tom caught up with Mary. Tom Mary'yi yakaladı. Japan caught up with the United States in this field. Japonya bu alanda Amerika Birleşik Devletleri'ni yakaladı. Tom caught up with Mary. Tom, Mary'yi yakaladı. Show More (17)
3	catch up with	arayı kapatmak	v.
	We may not be able to catch up with them. Onlarla arayı kapatamayabiliriz. Running as fast as I could, I was able to catch up with my friend. Koşabildiğim kadar hızlı koşarak, arkadaşımla arayı kapatabildim. We may not be able to catch up with Tom. Tom'la arayı kapatamayabiliriz. Tom caught up with Mary. Tom Mary ile arayı kapattı. They caught up with us later. Onlar daha sonra bizimle arayı kapattılar. I can't catch up with him. Onunla arayı kapatamam. Show More (3)
4	catch up with	aynı düzeye gelmek	v.
	You have to study hard to catch up with your class. Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın. Show More (-2)
5	catch up with	hızına yetişmek	v.
	I caught up with the others. Diğerlerinin hızına yetiştim. Show More (-2)