1 |
client |
müşteri |
n. |
|
- He was on his way to meet a client.
- Bir müşterisiyle buluşmaya gidiyordu.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk fırsatınız.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk fırsatınızdır.
- Your client needs access to the internet, computer, and web browser.
- Müşterinizin internete, bilgisayara ve web tarayıcısına erişmesi gerekir.
- Local travel within a working day is normal for client visits.
- Müşteri ziyaretleri için bir iş günü içinde lokal seyahatler normaldir.
- Local travel within a working day is normal for client visits.
- Müşteri ziyaretleri için bir günlük lokal iş seyahatleri normaldir.
- And when the client insists and expresses disagreement, they break down psychologically.
- Müşteri ısrarcı olduğunda ve aynı fikirde olmadığını ifade ettiğinde psikolojik olarak dağılır.
- And when the client insists and expresses disagreement, they break down psychologically.
- Müşteri ısrarcı olduğunda ve aynı fikirde olmadığını ifade ettiğinde psikolojik olarak çöküyor.
- It is your first opportunity to get some information about a client.
- Bir müşteri hakkında bilgi almak için ilk şansın.
- I have a client waiting in the waiting room.
- Bekleme odasında bekleyen bir müşterim var.
- I'm with a client.
- Bir müşteriyle birlikteyim.
- Our client wants to build a house with an internal courtyard in order to avoid unwelcome gazes from the outside.
- Müşterimiz, dışarıdan gelen istenmeyen bakışlardan kaçınmak için iç avlulu bir ev inşa etmek istiyor.
- Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
- Kızgın bir müşterinin duygularını onaylamak, durumu yatıştırmanın etkili bir yoludur.
- Tom is a client.
- Tom bir müşteridir.
- I'm a client.
- Ben bir müşteriyim.
- But I have an appointment with my client tomorrow.
- Ama yarın, müşterimle bir randevum var.
- The investor stole the capital of his client.
- Yatırımcı müşterisinin sermayesini çaldı.
- Sami rescued a prostitute from a violent client.
- Sami bir fahişeyi şiddet uygulayan bir müşteriden kurtardı.
- Tom is meeting with a client.
- Tom bir müşteriyle görüşüyor.
- Tom is with a client.
- Tom bir müşteriyle birlikte.
- Your new client has just sent you a message.
- Yeni müşteriniz az önce size bir mesaj gönderdi.
- I'm with a client.
- Bir müşteri ile birlikteyim.
- He went to stay at his client's house.
- Müşterisinin evinde kalmaya gitti.
- Tom wasn't my client.
- Tom benim müşterim değildi.
- Tom is meeting with a client.
- Tom bir müşteri ile buluşuyor.
- Tom isn't my client.
- Tom benim müşterim değil.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müşterisinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- Tom is our client.
- Tom bizim müşterimiz.
- Your new client has just sent you a message.
- Yeni müşteriniz size az önce bir mesaj yolladı.
- The client talked with the lawyer.
- Müşteri avukatla konuştu.
- Tom spent all day designing a website for a new client.
- Tom, bütün günü yeni bir müşteri için bir web sitesi tasarlayarak geçirdi.
- Tom spent all day designing a website for a new client.
- Tom bütün gününü yeni bir müşteri için web sitesi tasarlayarak geçirdi.
- Tom is with a client.
- Tom bir müşteri ile birlikte.
- You're a valuable client.
- Sen değerli bir müşterisin.
- Every client has rights.
- Her müşterinin hakları vardır.
- Tom is a client.
- Tom bir müşteri.
Show More (33)
|
2 |
client |
müvekkil |
n. |
|
- This violates professional independence and the principle of confidentiality between client and counsel.
- Bu durum mesleki bağımsızlığı ve müvekkil ile avukat arasındaki gizlilik ilkesini ihlal etmektedir.
- An attorney's job is proving that his client is innocent.
- Bir avukatın işi müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaktır.
- Many clients come to that lawyer for advice.
- Birçok müvekkil tavsiye almak için bu avukata gelir.
- An attorney's job is proving that his client is innocent.
- Bir avukatın işi müvekkilinin suçsuz olduğunu kanıtlamaktadır.
- Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.
- Büyük mesleki becerisi sayesinde avukatın çok sayıda müvekkili var.
- My client has been charged with murder.
- Müvekkilim cinayetle suçlanıyor.
- I want to speak to my client before the interrogation starts.
- Sorguya başlamadan önce müvekkilimle görüşmek istiyorum.
- The role of a lawyer is to prove that his client is innocent.
- Bir avukatın rolü müvekkilinin suçsuz olduğunu ispat etmektir.
- My client wants to plead guilty.
- Müvekkilim suçunu kabul etmek istiyor.
- My client isn't saying another word.
- Müvekkilim başka bir söz söylemiyor.
- The lawyer has many clients.
- Avukatın birçok müvekkili var.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaya çalışacak.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- My client is willing to make a deal.
- Müvekkilim anlaşma yapmak istiyor.
- The lawyer has a lot of wealthy clients.
- Avukatın çok sayıda zengin müvekkili var.
- My client isn't saying another word.
- Müvekkilim tek kelime daha etmiyor.
- I want to speak to my client before the interrogation starts.
- Sorgulama başlamadan önce müvekkilimle konuşmak istiyorum.
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyetine inanmaktaydı.
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu göstermeye çalışacaktır.
- The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti.
- But I have an appointment with my client tomorrow.
- Fakat yarın, müvekkilim ile bir randevum var.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
- Avukat müvekkiline yasal yollara başvurmasını önerdi.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
- Pek çok müvekkil tavsiye almak için avukata geliyor.
- The client talked with the lawyer.
- Müvekkil avukatla konuştu.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
- Avukat müvekkilinin yasal yollara başvurmasını tavsiye etti.
- The role of a lawyer is to prove that his client is innocent.
- Bir avukatın görevi müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaktır.
- The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyetinde ısrar etti.
- My client never should've been arrested.
- Müvekkilim asla tutuklanmamalıydı.
- My client is willing to make a deal.
- Müvekkilim uzlaşma yapmak için istekli.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
- Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
Show More (28)
|
3 |
client |
kullanıcı |
n. |
|
- We need to connect client computers to the server.
- Kullanıcı bilgisayarlarını sunucuya bağlamalıyız.
Show More (-2)
|
4 |
client |
danışan |
n. |
|
- Within this form of therapy, the therapist and client work together, sitting opposite one another.
- Bu terapi biçiminde terapist ve danışan karşılıklı oturarak birlikte çalışırlar.
Show More (-2)
|