confuse - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
confuse karıştırmak v.
  • But let us not confuse complaints with petitions.
  • Ancak şikayetleri dilekçelerle karıştırmayalım.
  • We should not confuse achievable goals with a wish list here.
  • Ulaşılabilir hedefleri burada bir dilek listesi ile karıştırmamalıyız.
  • I do not like texts that confuse crimes against the individual with crimes against the state.
  • Bireye karşı işlenen suçları devlete karşı işlenen suçlarla karıştıran metinleri sevmiyorum.
Show More (54)
confuse kafasını karıştırmak v.
  • The initial text as you have mentioned confused judicial authorities, courts and judges.
  • Sizin de bahsettiğiniz gibi ilk metin adli makamların, mahkemelerin ve hakimlerin kafasını karıştırmıştır.
  • The initial text as you have mentioned confused judicial authorities, courts and judges.
  • Bahsettiğiniz gibi ilk metin adli makamların, mahkemelerin ve hakimlerin kafasını karıştırmıştır.
  • The additional designation 'with concentrates' tends in my view to confuse.
  • Konsantrelerle birlikte' şeklindeki ek tanımlama bana göre kafa karıştırma eğilimindedir.
Show More (14)
confuse birbirine karıştırmak v.
  • We should not confuse two completely different debates.
  • Tamamen farklı iki tartışmayı birbirine karıştırmamalıyız.
  • I also wanted to urge you not to confuse issues, ladies and gentlemen.
  • Ayrıca, hanımefendiler ve beyefendiler, konuları birbirine karıştırmamanız konusunda sizi uyarmak istiyorum.
  • When it comes to emissions trading, we must be careful not to confuse two things.
  • Emisyon ticareti söz konusu olduğunda iki şeyi birbirine karıştırmamaya dikkat etmeliyiz.
Show More (13)
confuse şaşırtmak v.
  • You're trying to confuse me.
  • Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.
  • Tom is trying to confuse you.
  • Tom sizi şaşırtmaya çalışıyor.
  • It'll confuse him.
  • Onu şaşırtacak.
Show More (1)
confuse yanıltmak v.
  • You're trying to confuse me.
  • Beni yanıltmaya çalışıyorsun.
Show More (-2)