1 |
disarm |
silahsızlandırmak |
v. |
|
- It would not of course be a war to disarm Iraq and introduce democracy there.
- Irak'ı silahsızlandırmak ve oraya demokrasi getirmek elbette bir savaş olmayacaktır.
- It would not of course be a war to disarm Iraq and introduce democracy there.
- Bu elbette Irak'ı silahsızlandırmak ve oraya demokrasi getirmek için bir savaş olmayacaktır.
- They prefer to disarm Iraq by peaceful means, using the weapons inspectors.
- Silah denetçilerini kullanarak Irak'ı barışçıl yollarla silahsızlandırmayı tercih ediyorlar.
- Mr Solana wants to disarm Iraq and hunt down the dictators of the world.
- Sayın Solana Irak'ı silahsızlandırmak ve dünyadaki diktatörleri avlamak istiyor.
- I admit that your frankness has disarmed me somewhat.
- İtiraf etmeliyim ki açık sözlülüğünüz beni biraz silahsızlandırdı.
- We will disarm Saddam Hussein, but first of all let us find a solution to the Middle East.
- Saddam Hüseyin'i silahsızlandıracağız ama öncelikle Ortadoğu'ya bir çözüm bulalım.
- It claimed the war was about enabling the UN to disarm Iraq.
- Savaşın BM'nin Irak'ı silahsızlandırmasını sağlamakla ilgili olduğunu iddia etti.
- Excuse me, but I thought the idea was to disarm Iraq and destroy its weapons of mass destruction.
- Affedersiniz ama ben amacın Irak'ı silahsızlandırmak ve kitle imha silahlarını yok etmek olduğunu sanıyordum.
- We will disarm Saddam Hussein, but first of all let us find a solution to the Middle East.
- Saddam Hüseyin'i silahsızlandıracağız ama her şeyden önce Ortadoğu'ya bir çözüm bulalım.
- Should we disarm police?
- Polisi silahsızlandırmalı mıyız?
Show More (7)
|
2 |
disarm |
silahsızlanmak |
v. |
|
- Let us remember that 12 years ago Iraq was given 15 days to disarm.
- Bundan 12 yıl önce Irak'a silahsızlanması için 15 gün süre verildiğini hatırlayalım.
- The whole point of this resolution is to give Iraq a chance to disarm peaceably.
- Bu kararın tüm amacı Irak'a barışçıl bir şekilde silahsızlanması için bir şans vermektir.
- We believe that both camps must disarm.
- Biz her iki tarafın da silahsızlanması gerektiğine inanıyoruz.
- The whole point of this resolution is to give Iraq a chance to disarm peaceably.
- Bu kararın bütün amacı Irak'a barışçıl bir şekilde silahsızlanması için bir şans vermektir.
Show More (1)
|
3 |
disarm |
silahtan arındırmak |
v. |
|
- Our objective had to be - and still has to be - to disarm Iraq of weapons of mass destruction.
- Hedefimiz Irak'ı kitle imha silahlarından arındırmak olmalıydı ve hala da öyle olmalıdır.
Show More (-2)
|
4 |
disarm |
yatıştırmak |
v. |
|
- How are you going to disarm Tom?
- Tom'u nasıl yatıştıracaksın?
Show More (-2)
|