|
- That certainly is the view of my dog, which is the proud owner of two human beings!
- İki insana sahip olmaktan gurur duyan köpeğimin görüşü kesinlikle bu!
- The tail is wagging the dog.
- Kuyruk köpeği sallıyor.
- That certainly is the view of my dog, which is the proud owner of two human beings!
- Bu kesinlikle iki insanın sahibi olmaktan gurur duyan köpeğimin görüşüdür!
- Make a movie about your dog.
- Köpeğiniz mi var, onun hakkında bir film yapın.
- That is one fantastic dog, especially for his age.
- Bu harika bir köpek, özellikle de yaşına göre.
- Retriever is breed of Earth dog.
- Retriever, Dünya'da bulunan bir köpek cinsidir.
- It's very important that your dog obeys the simplest commands like sit and stay.
- Köpeğinizin otur ve dur gibi en basit komutlara itaat etmesi çok önemlidir.
- It's very important that your dog obeys the simplest commands like sit and stay.
- Köpeğinizin oturmak ve durmak gibi en basit komutlara uyması çok önemlidir.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık yiyebilir, ancak daha küçük miktarlarda.
- This question never gives me any peace and I've become like a hungry dog chasing everywhere for an answer.
- Bu soru hiç aklımdan çıkmıyor ve cevap peşinde her yeri kovalayan aç köpeklere döndüm.
- In it, the dog can easily take your food and eat it.
- İçindeyken köpek yemeğinizi rahatlıkla alıp yiyebilir.
- The dog went into the shed, but he won't come out.
- Köpek kulübeye girdi ama dışarı çıkmıyor.
- In it, the dog can easily take your food and eat it.
- İçindeyken, köpek kolayca yemeğinizi alabilir ve yiyebilir.
- If your dog eats poisoned bait, you have to act fast.
- Köpeğiniz zehirli yemden yerse, hızlı hareket etmeniz gerekir.
- It's very important that your dog obeys the simplest commands like sit and stay.
- Köpeğinizin otur-dur gibi en basit komutlara uyması çok önemlidir.
- Make a movie about your dog.
- Köpeğinizle ilgili bir film çekin.
- Maybe your dog can eat the zero you'll be receiving too.
- Belki köpeğiniz de alacağınız sıfırı yiyebilir.
- If your dog eats poisoned bait, you have to act fast.
- Köpeğiniz zehirli yemi yutarsa hızlı hareket etmelisiniz.
- Make a movie about your dog.
- Köpeğiniz hakkında bir film yapın.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık fakat daha küçük miktarlarda yemek yiyebilir.
- This question never gives me any peace and I've become like a hungry dog chasing everywhere for an answer.
- Bu soru kafamı hep kurcalıyor ve her yerde aç köpekler gibi cevap peşinde koşar oldum.
- When a dog bonds to a human being, said person becomes the greatest thing since sliced bread.
- Bir köpek bir insana bağlandığında, o kişi köpeğin görüp görebileceğin en iyi şey halini alır.
- Ruth, forgive me for barking at you like a dog.
- Ruth, sana bir köpek gibi bağırdığım için beni affet.
- The pregnant dog may also eat more frequently, but in smaller amounts.
- Hamile köpek de daha sık ama daha az miktarda yiyebilir.
- Winnie, a human being can't be smaller than a dog.
- Winnie, bir insan bir köpekten daha küçük olamaz.
- Maybe your dog can eat the zero you'll be receiving too.
- Belki köpeğiniz de sizin alacağınız sıfırı yiyebilir.
- Consider your dog as a human being when picking a tent.
- Çadır seçerken köpeğinizi bir insan gibi düşünün.
- If your dog eats poisoned bait, you have to act fast.
- Köpeğiniz zehirli yem yerse hemen müdahale etmeniz gerek.
- Is the dog in the yard?
- Köpek bahçede mi?
- Tom took care of our dog while we were in Boston.
- Biz Boston'dayken Tom köpeğimize baktı.
- What kind of dog makes the best guard dog?
- Ne tür bir köpek en iyi bekçi köpeği olur?
- We named our dog Rex.
- Biz köpeğimize Rex adını verdik.
- She's afraid of this dog.
- Bu köpekten korkuyor.
- I'll take my dog out for a walk.
- Köpeğimi yürüyüşe çıkaracağım.
- Do you know whose dog this is?
- Bunun kimin köpeği olduğunu biliyor musun?
- If you love me, you must also love my dog.
- Eğer beni seviyorsan, köpeğimi de sevmelisin.
- Tom is scared of Mary's dog, isn't he?
- Tom Mary'nin köpeğinden korkuyor, değil mi?
- You can't teach an old dog new tricks.
- Yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsin.
- What's the difference between a dog and a wolf?
- Köpekle kurt arasındaki fark nedir?
- That dog is super enormous.
- Bu köpek çok büyük.
- Your dog may be really depressed.
- Köpeğiniz gerçekten depresyonda olabilir.
- I'd like you to look after my dog while I'm out.
- Ben dışarıdayken köpeğime bakmanı istiyorum.
- She's a dog.
- O bir köpek.
- We don't have a dog.
- Köpeğimiz yok.
- Dan was trying to calm his dog.
- Dan köpeğini sakinleştirmeye çalışıyordu.
- A dog is sensitive to smell.
- Bir köpek kokuya duyarlıdır.
- Perhaps you should get a dog.
- Belki de bir köpek alman gerekir.
- Don't you think Cookie would be a good name for a dog?
- Cookie'nin bir köpek için iyi bir isim olacağını düşünmüyor musun?
- The dog and the cat are sleeping together in a basket.
- Köpek ve kedi bir sepetin içinde birlikte uyuyorlar.
- Tom bought Mary a dog.
- Tom, Mary'ye bir köpek aldı.
- Our dog has been poisoned.
- Köpeğimiz zehirlenmiş.
- The neighbor is walking her dog.
- Komşu, köpeğini yürütüyor.
- What's Tom's dog called?
- Tom'un köpeğinin adı ne?
- Look at the dog jump.
- Köpeğin atlamasına bak.
- Tom rescued a dog from drowning.
- Tom bir köpeği boğulmaktan kurtardı.
- Tom shot Mary's dog.
- Tom Mary'nin köpeğini vurdu.
- The dog ran after the cat.
- Köpek kedinin peşinden koştu.
- Tom named his dog Rex.
- Tom köpeğine Rex adını verdi.
- Fadil ordered Dania to kill the dog.
- Fadıl, Dania'ya köpeği öldürmesini emretti.
- There's a small brown dog under this table.
- Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- Tom has a well-trained dog.
- Tom'un iyi eğitimli bir köpeği var.
- Have you fed the dog?
- Köpeği besledin mi?
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Köpeği sadece karısı seyahate çıktığında besliyor.
- Tom doesn't like Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini sevmiyor.
- I saw the dirty dog go into the yard.
- Kirli köpeğin avluya gittiğini gördüm.
- The dog barked at the stranger.
- Köpek yabancıya havladı.
- The dog eats a lot of meat every day.
- Köpek her gün bir sürü et yiyor.
- Is Kuki a dog or a cat?
- Kuki köpek mi, kedi mi?
- I had a small dog when I was young.
- Gençken küçük bir köpeğim vardı.
- Why would I kill your dog?
- Neden köpeğini öldüreyim?
- That dog runs very fast.
- O köpek çok hızlı koşuyor.
- He traveled with only a dog for company.
- Yanında sadece bir köpekle seyahat etti.
- The dog likes that kind of food.
- Köpek bu tür yiyecekleri seviyor.
- Ken's dog is very big.
- Ken'in köpeği çok büyük.
- Did you give them that dog?
- Onlara o köpeği verdin mi?
- He threw a stone at the dog.
- Köpeğe bir taş attı.
- I loved that dog.
- O köpeği sevdim.
- Tom forgave Mary for killing his dog.
- Tom, köpeğini öldürdüğü için Mary'yi bağışladı.
- I thought Tom said it was a dog.
- Tom'un onun bir köpek olduğunu söylediğini sandım.
- I'm glad you got a dog.
- Bir köpeğin olduğuna sevindim.
- Fadil tried to strangle the dog.
- Fadıl köpeği boğmaya çalıştı.
- Please let the dog out.
- Lütfen köpeği dışarı çıkarın.
- He is afraid of the dog.
- O, köpekten korkuyor.
- Tom won't leave his dog with you.
- Tom köpeğini seninle bırakmayacak.
- Don't leave your dog inside all day.
- Köpeğinizi bütün gün içeride bırakmayın.
- Tom now works as a dog walker.
- Tom şimdi köpek gezdiricisi olarak çalışıyor.
- This dog minds well.
- Bu köpek iyi söz dinliyor.
- Tom ran after his dog.
- Tom köpeğinin peşinden koştu.
- The dog is hers.
- Köpek onun.
- Our dog has been lying in the sun all day.
- Köpeğimiz bütün gün güneşin altında yatıyor.
- Tom looked after my dog for three months.
- Tom üç aydır köpeğime baktı.
- Have you fed the dog yet?
- Henüz köpeği beslemedin mi?
- What color is your dog?
- Köpeğiniz ne renk?
- Tom's dog is well-trained.
- Tom'un köpeği iyi eğitimlidir.
- My vet recommended euthanizing my dog.
- Veterinerim köpeğime ötenazi yapılmasını önerdi.
- We have a big dog.
- Bizim büyük bir köpeğimiz var.
- A dog followed me to my school.
- Bir köpek okuluma kadar beni izledi.
- Don't get near that dog.
- O köpeğe yaklaşma.
- The dog barked softly.
- Köpek usulca havladı.
- He bought him a dog.
- Ona bir köpek aldı.
- Do you talk to your dog?
- Köpeğinle konuşur musun?
- Who has found a lost dog?
- Kayıp bir köpeği kim buldu?
- Tom's dog slobbered on his pillow.
- Tom'un köpeği onun yastığına salya akıttı.
- The dog was asleep on the mat.
- Köpek paspasta uyuyordu.
- The dog was injured by the bear.
- Köpek bir ayı tarafından yaralanmıştı.
- The dog is yours.
- Köpek senin.
- Tom ran after his dog.
- Tom, köpeğinin peşinden koştu.
- I'm glad I wasn't the one who had to tell Tom that his dog died.
- Tom'a köpeğinin öldüğünü söylemek zorunda kalmadığım için mutluyum.
- You should build a doghouse for your dog.
- Köpeğiniz için bir köpek kulübesi inşa etmeniz gerekir.
- The dog came running to her.
- Köpek koşarak ona geldi.
- I'd like you to look after my dog while I'm gone.
- Ben yokken köpeğime bakmanı istiyorum.
- I have a very beautiful dog.
- Çok güzel bir köpeğim var.
- Tom said Mary has never seen John's dog.
- Tom, Mary'nin John'un köpeğini hiç görmediğini söyledi.
- He tied the dog to a tree.
- O, köpeği bir ağaca bağladı.
- Tom kept a rabid dog at his laboratory.
- Tom laboratuvarında kuduz bir köpek besliyordu.
- Tom will probably be scared of Mary's dog.
- Tom muhtemelen Mary'nin köpeğinden korkacak.
- Did you warn Tom about the neighbor's dog?
- Komşunun köpeği hakkında Tom'u uyardın mı?
- I'll walk your dog for you if you like.
- İstersen köpeğini senin için gezdirebilirim.
- Tom walked his dog in the park.
- Tom parkta köpeğini gezdirdi.
- Do you know Tom's dog's name?
- Tom'un köpeğinin adını biliyor musun?
- I have a white dog and a black dog.
- Benim beyaz bir köpeğim ve siyah bir köpeğim var.
- That dog runs so fast!
- Bu köpek çok hızlı koşuyor!
- I like this dog.
- Bu köpeği sevdim.
- I wish I could bring a dog to school.
- Keşke okula bir köpek getirebilseydim.
- I've already fed the dog.
- Zaten köpeği besledim.
- I'm going to feed my dog then head back to bed.
- Köpeğimi besleyeceğim ve yatağıma geri döneceğim.
- He found a good companion in his dog.
- Köpeğine iyi bir arkadaş buldu.
- Tom feeds his dog at the same time every day.
- Tom köpeğini her gün aynı saatte besliyor.
- I go for a walk with my dog.
- Köpeğimle yürüyüşe çıkıyorum.
- The dog was so clever that he seemed almost human.
- Köpek o kadar zekiydi ki neredeyse insan gibi görünüyordu.
- Your dog is here.
- Köpeğin burada.
- The dog attacked Tom.
- Köpek Tom'a saldırdı.
- How old is this dog?
- Bu köpek kaç yaşında?
- When is the best time to feed your dog?
- Köpeğinizi beslemek için en iyi zaman ne zamandır?
- The black and white dog has bitten me.
- Siyah beyaz köpek beni ısırdı.
- I got another dog.
- Bir köpek daha aldım.
- I would rather have a cat than a dog.
- Bir köpeğe sahip olmaktansa bir kediye sahip olmayı tercih ederim.
- Tom is scared of Mary's dog, isn't he?
- Tom, Mary'nin köpeğinden korkuyor, değil mi?
- Tom threw a stick for his dog.
- Tom köpeği için bir sopa fırlattı.
- She ordered the dog to sit.
- O, köpeğe oturmasını emretti.
- The dog came running to us.
- Köpek koşarak bize geldi.
- This dog is, so to speak, a member of our family.
- Bu köpek, tabiri caizse, ailemizin bir üyesidir.
- Tell him to let the dog out.
- Ona köpeğin dışarı çıkmasına izin vermesini söyle.
- Between the traffic and the dog's barking, he couldn't sleep.
- Trafik ve köpek havlamaları arasında uyuyamadı.
- Tom says he's thinking about getting a dog.
- Tom bir köpek almayı düşündüğünü söyledi.
- Tom mistreated his dog.
- Tom köpeğine kötü davranmış.
- After the dog died, they buried him in the backyard.
- Köpek öldükten sonra, onu arka bahçeye gömdüler.
- I'm quite certain Tom doesn't have a dog.
- Tom'un köpeği olmadığına eminim.
- I want this dog.
- Bu köpeği istiyorum.
- Why can't I have a dog?
- Neden bir köpeğim olamıyor?
- How old that dog is!
- O köpek ne kadar yaşlı!
- Tom said Mary's dog bit his leg.
- Tom, Mary'nin köpeğinin onun bacağını ısırdığını söyledi.
- The dog fetched the ball.
- Köpek topu yakaladı.
- The dog drank some water and went away.
- Köpek biraz su içti ve uzaklaştı.
- How can I stop my dog from chewing on my shoes?
- Köpeğimin ayakkabılarımı çiğnemesini nasıl durdurabilirim?
- I picked up an abandoned dog.
- Ben terk edilmiş bir köpek aldım.
- Don't shoo me as though I were a dog.
- Beni köpekmişim gibi kovma.
- Tom begged Mary not to kill his dog.
- Tom, köpeğini öldürmemesi için Mary'ye yalvardı.
- You had better chain up the dog so that he won't bite.
- Isırmasın diye köpeği zincirlesen iyi olur.
- She needed some money to buy something to feed her dog.
- Köpeğini besleyecek bir şey almak için biraz paraya ihtiyacı vardı.
- There's a dog by the door.
- Kapının yanında bir köpek var.
- Do you want to hold my dog?
- Köpeğimi tutmak ister misin?
- My dog's name is Cookie.
- Köpeğimin adı Cookie.
- Buy me a dog.
- Bana bir köpek satın al.
- Tom feeds table scraps to his dog.
- Tom köpeğini masa artıklarıyla besliyor.
- Tom let the dog out.
- Tom köpeği dışarı saldı.
- I thought Tom said it was his dog.
- Tom'un köpeği olduğunu söylediğini sanıyordum.
- Tom's dog likes to lick people's faces.
- Tom'un köpeği insanların yüzünü yalamayı sever.
- Tom is drawing a picture of a small boy and his dog.
- Tom küçük bir çocuk ve köpeğinin resmini çiziyor.
- I'm not afraid of your dog.
- Köpeğinden korkmuyorum.
- Tom didn't recognize Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini tanımıyordu.
- I grabbed the dog by its collar.
- Köpeği tasmasından yakaladım.
- I thought Tom didn't have a dog.
- Tom'un bir köpeği olmadığını sanıyordum.
- I have a dog.
- Benim köpeğim var.
- Jane took her dog for a walk.
- Jane köpeğini yürüyüşe çıkardı.
- The owner of the small dog gripped its neck and scolded it.
- Küçük köpeğin sahibi köpeğin boynunu tutarak onu payladı.
- Have you ever been bitten by your dog?
- Hiç köpeğiniz tarafından ısırıldınız mı?
- What kind of food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne tür yiyeceklerle beslemeliyim?
- Are you the one who let the dog in?
- Köpeği içeri alan sen misin?
- The dog likes the smell of Tom's feet.
- Köpek Tom'un ayak kokusunu seviyor.
- Tom looked after my dog for three months.
- Tom üç ay boyunca köpeğime baktı.
- Please be careful not to let the dog outside.
- Lütfen köpeğin dışarı çıkmamasına dikkat edin.
- I would rather have a cat than a dog.
- Bir köpeğim olacağına bir kedim olmasını tercih ederim.
- Don't you ever give your dog a bath?
- Köpeğini hiç yıkamaz mısın sen?
- I have a big dog.
- Büyük bir köpeğim var.
- Tell Tom to let the dog in.
- Tom'a köpeği içeri almasını söyle.
- Tom told the dog to stay.
- Tom köpeğe kalmasını söyledi.
- He threw a piece of meat to a dog.
- Köpeğe bir parça et fırlattı.
- How many legs does a dog have?
- Bir köpeğin kaç bacağı vardır?
- Tom heard the dog barking.
- Tom köpeğin havladığını duydu.
- I saw Tom throwing rocks at your dog.
- Tom'u köpeğinize taş atarken gördüm.
- Tom told me that his dog died.
- Tom bana köpeğinin öldüğünü söyledi.
- I told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledim.
- Tom has probably never eaten dog meat.
- Tom muhtemelen hiç köpek eti yemedi.
- She likes that dog.
- O köpeği seviyor.
- I saw the dirty dog go into the yard.
- Pis köpeğin bahçeye girdiğini gördüm.
- Tom hasn't fed the dog yet.
- Tom henüz köpeği beslemedi.
- She is the one who feeds our dog.
- Köpeğimizi besleyen kişi o.
- A dog can see in the dark.
- Bir köpek karanlıkta görebilir.
- Tom couldn't sleep because the neighbor's dog barked all night.
- Tom uyuyamıyordu çünkü komşunun köpeği bütün gece havladı.
- Tom poisoned Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini zehirledi.
- Tom's dog was found uninjured.
- Tom'un köpeği yaralanmadan bulundu.
- The dog is jumping.
- Köpek atlıyor.
- Did you buy Tom a dog?
- Tom'a köpek aldın mı?
- They called the dog Shiro.
- Onlar köpeğe Shiro adını verdiler.
- Did you have a dog when you were growing up?
- Büyürken köpeğiniz var mıydı?
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilir.
- Have you ever knocked down a dog with your car?
- Hiç arabanızla bir köpeği ezdiniz mi?
- He painted a picture of a dog.
- Bir köpek resmi çizdi.
- The dog ate the bone, which I gave him.
- Köpek ona verdiğim kemiği yedi.
- A big dog, sitting on its tail, was watching the fire.
- Büyük bir köpek, kuyruğunun üzerine oturmuş, ateşi izliyordu.
- That is a dog.
- O bir köpek.
- Eating a dog is no different from eating a cow.
- Köpek yemenin inek yemekten bir farkı yoktur.
- I'm the one who feeds the dog.
- Köpeği besleyen kişi benim.
- I've got a dog.
- Benim bir köpeğim var.
- I used to feed my dog twice a day.
- Eskiden köpeğimi günde iki kez beslerdim.
- The dog began to run.
- Köpek koşmaya başladı.
- Would you like a dog?
- Köpek ister misin?
- She ordered the dog to sit.
- Köpeğe oturmasını emretti.
- What's your favorite way to exercise your dog?
- Köpeğinize egzersiz yaptırmanın en sevdiğiniz yolu nedir?
- A dog bite is more serious than a mosquito bite.
- Bir köpek ısırığı, bir sivrisinek ısırığından daha ciddidir.
- The dog was covered in mud from head to foot.
- Köpek baştan ayağa çamur kaplıydı.
- Tom's dog attacked Mary.
- Tom'un köpeği Mary'ye saldırdı.
- He bought himself a dog.
- Kendine bir köpek aldı.
- I heard my dog panting.
- Köpeğimin nefes alışını duydum.
- Don't go near the dog.
- Köpeğe yaklaşmayın.
- Our dog has gone away.
- Köpeğimiz kaçtı.
- He opened the door and the dog ran out.
- Kapıyı açtı ve köpek dışarı koştu.
- Oscar was my mum's dog.
- Oscar annemin köpeğiydi.
- Oscar was my mom's dog.
- Oscar annemin köpeğiydi.
- The dog attacked Tom.
- Köpek, Tom'a saldırdı.
- Have you ever scared a dog away?
- Hiç bir köpeği korkutup kaçırdın mı?
- Tom trained his dog to jump through hoops.
- Tom köpeğini çemberlerden atlaması için eğitti.
- Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlık ve yorgunluk yüzünden köpek sonunda öldü.
- She took care of my dog.
- Köpeğimle ilgilendi.
- The crane, unlike the dog, has never dreamed of flying.
- Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmemiş.
- The dog kept barking all through the night.
- Köpek, gece boyunca havlamaya devam etti.
- Tom is playing fetch with his dog.
- Tom köpeğiyle yakalamaca oynuyor.
- You're like a dog if you always expect reward from others.
- Eğer ödülü hep başkalarından bekliyorsanız bir köpek gibisiniz demektir.
- I've been thinking about getting a dog.
- Bir köpek almayı düşünüyordum.
- Sami cared for Layla's dog.
- Sami, Layla'nın köpeğiyle ilgileniyordu.
- The dog growled.
- Köpek hırladı.
- She looked after my dog for a month.
- Bir ay boyunca köpeğime baktı.
- He found a good companion in his dog.
- Köpeğinde iyi bir arkadaş buldu.
- The police asked the girl to make a rough sketch of her lost dog.
- Polis kızdan kayıp köpeğinin kabataslak bir resmini çizmesini istedi.
- A dog is running in the park.
- Parkta bir köpek koşuyor.
- Does your dog really have a library card?
- Köpeğinizin gerçekten bir kütüphane kartı var mı?
- You've been the best dog one could desire!
- Birinin arzulayabileceği en iyi köpek oldun!
- Tom lived alone with his dog.
- Tom köpeği ile yalnız yaşadı.
- Exercise is vital for a dog.
- Egzersiz, bir köpek için hayatidir.
- Don't kick the dog.
- Köpeği tekmeleme.
- Tom kept a rabid dog at his laboratory.
- Tom laboratuvarında kuduz bir köpek besledi.
- I found my dog lying under the tree in our yard.
- Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında yatarken buldum.
- Tom locked his dog in the bathroom.
- Tom köpeğini banyoya kilitledi.
- He beat the dog with a stick.
- Köpeği bir sopayla dövdü.
- I fed the dog.
- Köpeği besledim.
- Which dog is black?
- Hangi köpek siyahtır?
- Tom has his dog with him.
- Tom'un köpeği yanında.
- Thanks for taking care of my dog.
- Köpeğime baktığınız için teşekkürler.
- I don't like your dog.
- Köpeğinizi sevmedim.
- The dog, seeing me beyond his reach, began barking.
- Köpek beni ulaşamayacağı bir yerde görünce havlamaya başladı.
- The dog is green and beautiful.
- Köpek yeşil ve güzeldir.
- A dog is sitting on the carpet.
- Halının üzerinde bir köpek oturuyor.
- The rabbit jumped over the dog.
- Tavşan, köpeğin üstünden atladı.
- I have a cat and a dog.
- Benim bir kedim ve bir köpeğim var.
- It was that dog that bit my hand.
- Elimi ısıran o köpekti.
- Does the dog under the bench belong to you?
- Bankın altındaki köpek sana mı ait?
- The dog bit her leg.
- Köpek onun bacağını ısırdı.
- Tom's dog is cute.
- Tom'un köpeği çok şirin.
- When the dog is happy it wags its tail.
- Köpek mutlu olduğunda kuyruğunu sallar.
- Tom takes a walk with Mary and her dog every day.
- Tom her gün Mary ve köpeği ile yürüyüşe çıkıyor.
- Please give the dog a bath.
- Lütfen köpeği yıka.
- A black and white dog bit me.
- Siyah beyaz bir köpek beni ısırdı.
- We are keeping a big dog.
- Büyük bir köpek besliyoruz.
- Tom doesn't have either a cat or a dog.
- Tom'un ne kedisi ne de köpeği var.
- That dog is big.
- O köpek büyüktür.
- How old is your dog?
- Köpeğiniz kaç yaşında?
- The dog bit the man.
- Köpek adamı ısırdı.
- Better to be the head of a dog than the tail of a lion.
- Bir aslanın kuyruğu olmaktansa, bir köpeğin başı olmak daha iyidir.
- Your dog is very big.
- Senin köpeğin çok büyük.
- Tom's dog likes playing fetch.
- Tom'un köpeği oyun oynamayı sever.
- The dog has rabies.
- Köpekte kuduz var.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
- Köpek kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The hero dog saved the baby from the fire.
- Kahraman köpek bebeği ateşten kurtardı.
- Tom took his dog to the vet.
- Tom köpeğini veterinere götürdü.
- We don't have a dog.
- Bir köpeğimiz yok.
- Can you watch my dog while I’m away?
- Ben yokken köpeğime bakabilir misin?
- I don't let my dog in my house.
- Köpeğimin evime girmesine izin vermem.
- The dog is theirs.
- Köpek onların.
- The dog tagged along after his master.
- Köpek, sahibinin arkasından gitti.
- Does your dog bark at her?
- Köpeğiniz ona havlıyor mu?
- Please give the dog a bath.
- Lütfen köpeğe banyo yaptır.
- Tom taught his dog some tricks.
- Tom köpeğine bazı numaralar öğretti.
- A dog is a clever animal.
- Köpek, zeki bir hayvandır.
- She has a little black dog.
- Küçük siyah bir köpeği var.
- I have a black and a white dog.
- Benim bir siyah bir de beyaz köpeğim var.
- The dog's collar is red.
- Köpeğin tasması kırmızı.
- The dog snarled at the salesman.
- Köpek satıcıya hırladı.
- This is not a dog.
- Bu bir köpek değil.
- Do you really need one more dog?
- Gerçekten bir köpeğe daha ihtiyacın var mı?
- Tom is a dog walker.
- Tom bir köpek gezdiricisi.
- Do not step on a dog's tail.
- Köpeğin kuyruğuna basma.
- The crane, unlike the dog, has never dreamed of flying.
- Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmedi.
- Have you fed the dog this morning?
- Sen bu sabah köpeği besledin mi?
- We let him keep the dog.
- Biz onun köpeğe bakmasına izin verdik.
- How do you know Tom has a dog?
- Tom'un bir köpeği olduğunu nasıl biliyorsun?
- The dog followed him wherever he went.
- O her nereye gitse, köpek onu izledi.
- The boy caught the dog by the tail.
- Çocuk köpeği kuyruğundan yakaladı.
- The dog is eating an apple.
- Köpek elma yiyor.
- Keep your distance from that dog.
- O köpekten uzak durun.
- I just don't want your dog in my house.
- Köpeğini evimde istemiyorum.
- The dog is white.
- Köpek beyaz.
- The dog barked as if it understood what I'd said.
- Köpek sanki ne dediğimi anlamış gibi havladı.
- The dog attacked the three of us.
- Köpek üçümüze de saldırdı.
- Tom forgot to feed the dog.
- Tom köpeği beslemeyi unuttu.
- Tom is going to take care of Mary's dog while she's away.
- Tom, o uzakta iken Mary'nin köpeğiyle ilgilenecek.
- What's the difference between a dog and a wolf?
- Bir köpek ve kurt arasındaki fark nedir?
- The dog quickly ate everything in its dish.
- Köpek tabağındaki her şeyi çabucak yedi.
- The neighbors' dog passed away.
- Komşunun köpeği öldü.
- What did Tom feed the dog?
- Tom köpeği neyle besledi?
- Tom has a black dog.
- Tom'un siyah bir köpeği var.
- Tom is the one who took care of my dog while I was in Boston.
- Ben Boston'dayken köpeğime bakan kişi Tom'dur.
- I heard a dog barking in the distance.
- Uzakta bir köpeğin havladığını duydum.
- A dog is sitting on the carpet.
- Bir köpek halının üzerinde oturuyor.
- Tom said Mary didn't have a dog.
- Tom, Mary'nin köpeği olmadığını söyledi.
- Why should I get a dog?
- Neden bir köpek almalıyım?
- Do not pelt your dog with stones, so the neighbors will not imitate you.
- Köpeğinizi taş yağmuruna tutmayın ki komşular sizi taklit etmesin.
- Tom's dog slobbered on his pillow.
- Tom'un köpeği yastığına salya akıttı.
- He usually fed his dog cheap dog food.
- Köpeğini genellikle ucuz köpek mamasıyla beslerdi.
- He gives some meat to the dog.
- Köpeğe biraz et verir.
- Whose dog is playing with Tom?
- Kimin köpeği Tom'la oynuyor?
- Tom said Mary has never seen his dog.
- Tom, Mary'nin onun köpeğini hiç görmediğini söyledi.
- That dog's name is Ken.
- Şu köpeğin adı Ken.
- Open the door before the dog gets here!
- Köpek gelmeden kapıyı aç!
- What's Tom's dog called?
- Tom'un köpeğinin ismi nedir?
- I love my dog.
- Köpeğimi seviyorum.
- Is that a cat or a dog?
- O bir kedi mi yoksa bir köpek mi?
- Laika, a female dog, was the first animal to be launched into orbit.
- Dişi bir köpek olan Laika, yörüngeye fırlatılan ilk hayvandır.
- I have never fed my dog a banana.
- Köpeğimi hiç muzla beslemedim.
- The dog is blind in one eye.
- Köpeğin bir gözü kör.
- A dog chased a cat.
- Köpek kediyi kovaladı.
- They named their dog Lucky.
- Onlar köpeklerine Lucky adını verdiler.
- Tom asked Mary where the dog was.
- Tom Mary'ye köpeğin nerede olduğunu sordu.
- It's their dog.
- Bu onların köpeği.
- I would sell this dog if it was taller.
- Daha uzun olsa bu köpeği satarım.
- I saw the dog running quickly in the park.
- Ben köpeği parkta hızla koşarken gördüm.
- Look at that dog.
- Şu köpeğe bak.
- Keep the dog out.
- Köpeği dışarıda tut.
- I bought a dog.
- Bir köpek aldım.
- The dog followed its master, wagging its tail.
- Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog is eating its food.
- Köpek yemeğini yiyor.
- I wonder whose dog this is.
- Bunun kimin köpeği olduğunu merak ediyorum.
- Tom is drawing a picture of a small boy and his dog.
- Tom küçük bir çocuk ve onun köpeğinin bir resmini çiziyor.
- Does your dog bark at her?
- Senin köpeğin ona havlıyor mu?
- Please keep a leash on your dog.
- Köpeğinizin tasmasını tutun lütfen.
- Tie your dog to that tree.
- Köpeğini o ağaca bağla.
- Tom threw a rock at my dog.
- Tom köpeğime taş attı.
- My dog has a wonderful life.
- Köpeğimin harika bir hayatı var.
- I gave the dog two pieces of meat.
- Köpeğe iki parça et verdim.
- I do not and never will feed my dog raw fish.
- Köpeğimi çiğ balıkla beslemiyorum ve asla beslemeyeceğim.
- Tom looked after our dog while we were in Boston.
- Biz Boston'dayken Tom köpeğimizle ilgilendi.
- A dog was running.
- Bir köpek koşuyordu.
- I thought Tom had a dog.
- Tom'un bir köpeği olduğunu düşündüm.
- Have you ever brought your dog to this beach?
- Hiç köpeğinizi bu sahile getirdiniz mi?
- Tom's dog likes to have his belly rubbed.
- Tom'un köpeği karnının ovulmasından hoşlanıyor.
- Dan's pitbull attacked Linda's small dog.
- Dan'in pitbull'u Linda'nın küçük köpeğine saldırdı.
- Is that dog male or female?
- Bu köpek erkek mi dişi mi?
- He has a dog and six cats.
- Bir köpeği ve altı kedisi var.
- Tom gave his dog a piece of leftover Christmas turkey.
- Tom köpeğine Noel'den kalan hindiden bir parça verdi.
- The neighbor is walking her dog.
- Komşu köpeğini gezdiriyor.
- I never let anyone else feed my dog.
- Köpeğimi başka birinin beslemesine asla izin vermem.
- Did you buy them a dog?
- Onlara bir köpek aldın mı?
- I've always wanted a dog.
- Hep bir köpeğim olsun istemişimdir.
- How much aspirin can I give my dog?
- Köpeğime ne kadar aspirin verebilirim?
- Tom didn't recognize Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini tanımadı.
- The dog sat down by the man.
- Köpek adamın yanına oturdu.
- This dog is trained to smell out drugs.
- Bu köpek uyuşturucuların kokusunu almak için eğitildi.
- The dog wagged its tail eagerly.
- Köpek hevesle kuyruğunu salladı.
- If you're not careful, the dog will sever the head of your doll.
- Eğer dikkatli olmazsanız, köpek bebeğinizin kafasını koparacak.
- That dog's name is Ken.
- O köpeğin adı Ken.
- Tom's dog is dead.
- Tom'un köpeği öldü.
- That dog is big.
- O köpek büyük.
- This dog is almost human.
- Bu köpek neredeyse insan gibi.
- She took her dog to the park before breakfast.
- Kahvaltıdan önce köpeğini parka götürdü.
- He has a dog.
- Bir köpeği var.
- What kind of dog is it?
- Ne tür bir köpek bu?
- Tom dug a grave for his dog.
- Tom köpeği için bir mezar kazdı.
- You won't find a dog bigger than this one.
- Bundan daha büyük bir köpek bulamazsın.
- Is that your dog?
- Şu senin köpeğin mi?
- This dog bites.
- Bu köpek ısırıyor.
- There's no need to be frightened of the dog; he is quite harmless.
- Köpekten korkmanıza gerek yok; oldukça zararsız.
- Don't teach an old dog new tricks.
- Yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretme.
- Our dog was nearly run over by a car.
- Köpeğimiz neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
- You can leave your dog with me if you travel.
- Seyahate çıkarsan köpeğini bana bırakabilirsin.
- Tom took the dog out for a walk.
- Tom köpeği yürüyüşe çıkardı.
- Tom begged Mary not to kill his dog.
- Tom, Mary'ye köpeğini öldürmemesi için yalvardı.
- The dog is bleeding.
- Köpek kanıyor.
- Look at the dog jump.
- Köpeğin zıplamasına bakın.
- A dachshund is a dog from Germany with a very long body and short legs.
- Dachshund, çok uzun gövdeli ve kısa bacaklı bir Alman köpeğidir.
- The big dog frightened the baby.
- Büyük köpek bebeği korkuttu.
- Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havlu kullanmış.
- I have a black dog.
- Benim siyah bir köpeğim var.
- Why don't we buy a dog for Tom?
- Neden Tom için bir köpek almıyoruz?
- The dog is running across the street.
- Köpek caddenin karşısında koşuyor.
- Tom's dog is still waiting just outside the front door.
- Tom'un köpeği hâlâ ön kapının dışında bekliyor.
- Where did the cat and the dog go last night?
- Kedi ve köpek dün gece nereye gitti?
- What do you feed your dog?
- Köpeğini ne ile beslersin?
- The dog barked softly.
- Köpek hafifçe havladı.
- I don't have a dog.
- Bir köpeğim yok.
- I'd like to get a dog.
- Bir köpek almak istiyorum.
- Tom trained his dog to bark at strangers.
- Tom yabancılara havlaması için köpeğini eğitti.
- We have a cat and a dog.
- Bizim bir kedimiz ve bir köpeğimiz var.
- Tom couldn't control his dog.
- Tom köpeğini zapt edemiyordu.
- I have a black dog.
- Siyah bir köpeğim var.
- Tom's dog seemed friendly.
- Tom'un köpeği cana yakın görünüyordu.
- Tom conditioned his dog to bark at strangers.
- Tom köpeğini yabancılara havlaması için şartlandırmıştı.
- Who let the dog in?
- Köpeği kim içeri aldı?
- The dog came running to me.
- Köpek koşarak yanıma geldi.
- This dog is the biggest in this town.
- Bu köpek bu kasabadaki en büyük köpek.
- The dog sleeps at Tom's feet.
- Köpek, Tom'un ayaklarında uyuyor.
- Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
- A dog runs faster than a human.
- Bir köpek bir insandan daha hızlı koşar.
- Tom was afraid of the dog.
- Tom köpekten korkuyordu.
- Tom smells like a dog.
- Tom köpek gibi kokuyor.
- That dog over there looks like Tom's.
- Oradaki köpek Tom'unkine benziyor.
- I fed the dog about an hour ago.
- Köpeği bir saat önce besledim.
- The dog is still alive.
- Köpek hala hayatta.
- Our dog buries bones in the yard.
- Köpeğimiz bahçeye kemik gömüyor.
- I don't have a dog.
- Köpeğim yok.
- He demanded that the savage dog be kept tied up.
- Vahşi köpeğin bağlı tutulmasını talep etti.
- The dog must be hungry.
- Köpek acıkmış olmalı.
- Tom tied his dog to the tree.
- Tom köpeğini ağaca bağladı.
- I thought it was a dog.
- Bir köpek olduğunu düşündüm.
- Tom is scared of Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğinden korkuyor.
- We had to rush our dog to the vet.
- Köpeğimizi acilen veterinere götürmek zorunda kaldık.
- I'll feed the dog.
- Köpeği besleyeceğim.
- Tom fed his dog part of his sandwich.
- Tom köpeğine sandviçinin bir kısmını yedirdi.
- What happens if you feed your dog pasta?
- Köpeğini makarnayla beslersen ne olur?
- Don't shoo me as though I were a dog.
- Köpekmişim gibi beni kışkırtma.
- I'm allergic to your dog.
- Senin köpeğine alerjim var.
- Just get your dog away from me.
- Şu köpeğini benden uzak tut.
- They called the dog Rocky.
- Onlar köpeğe Rocky dediler.
- I didn't know you had a dog.
- Bir köpeğin olduğunu bilmiyordum.
- Tom's dog is white.
- Tom'un köpeği beyaz.
- Why don't we name the dog Cookie?
- Neden köpeğe Cookie ismini vermiyoruz?
- Don't feed the dog.
- Köpeği beslemeyin.
- He gave the dog a bone.
- O, köpeğe bir kemik verdi.
- Tom said Mary's dog wasn't as big as his.
- Tom, Mary'nin köpeğinin kendisininki kadar büyük olmadığını söyledi.
- The dog is drooling.
- Köpeğin salyası akıyor.
- Our children like the dog, but I like the cat.
- Çocuklarımız köpeği seviyor ama ben kediyi seviyorum.
- They don't take care of that dog.
- Onlar bu köpeğe bakmıyorlar.
- He gives meat to the dog.
- O, köpeğe et verir.
- The dog is mine.
- Köpek benim.
- Tom looked after my dog.
- Tom köpeğime baktı.
- We call our dog Pochi.
- Biz köpeğimize Pochi deriz.
- Tom brought his dog over to Mary's house.
- Tom köpeğini Mary'nin evine getirdi.
- He is afraid of the dog.
- Köpekten korkuyor.
- Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Tavsiyeme rağmen köpeğine çiğ domuz eti yedirdi.
- The dog chewed on the bone.
- Köpek kemiği çiğnedi.
- She shot a dog.
- Bir köpeği vurdu.
- He demanded that the savage dog be kept tied up.
- O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
- Is the dog under the bench yours?
- Bankın altındaki köpek sizin mi?
- I allowed my dog to run freely.
- Köpeğimin özgürce koşmasına izin verdim.
- Who'll take care of the dog while we're gone?
- Biz gittiğimizde köpekle kim ilgilenecek?
- Tom told us a sad story about an old man and his dog.
- Tom bize yaşlı bir adam ve onun köpeği hakkında üzücü bir hikaye anlattı.
- Tom and Mary have a black dog, don't they?
- Tom ve Mary'nin siyah bir köpekleri var, değil mi?
- This dog barks at everyone he doesn't know.
- Bu köpek tanımadığı herkese havlar.
- That isn't a dog.
- O bir köpek değil.
- When did you get a dog?
- Ne zaman bir köpek aldın?
- Would you please look after my dog tomorrow?
- Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
- Give some meat to the dog.
- Köpeğe biraz et ver.
- A dog has a sharp sense of smell.
- Bir köpeğin keskin bir koku alma duyusu vardır.
- Tom is scared of that dog.
- Tom şu köpekten korkuyor.
- I fed the dog.
- Ben köpeği besledim.
- They named the dog Shiro.
- Köpeğe Shiro adını verdiler.
- Mary's dog is very obedient.
- Mary'nin köpeği çok itaatkârdır.
- Tom fed his dog table scraps.
- Tom köpeğini sofra artıklarıyla besledi.
- The dog kept barking all night.
- Köpek, bütün gece havlamaya devam etti.
- I have a black and a white dog.
- Bir siyah ve bir beyaz köpeğim var.
- The dog chased the cat up a tree.
- Köpek, kediyi ağacın tepesine kadar kovaladı.
- Tom was walking his dog yesterday morning when I saw him.
- Dün sabah onu gördüğümde Tom köpeğini gezdiriyordu.
- Tom woke up because the dog was barking.
- Tom uyandı çünkü köpek havlıyordu.
- Whose dog is playing with Tom?
- Tom ile oynayan köpek kimin?
- Tom said his dog's name was Cookie.
- Tom köpeğinin adının Cookie olduğunu söyledi.
- I had a dog when I was a kid.
- Çocukken benim de bir köpeğim vardı.
- I'm not petting their dog.
- Köpeklerini sevmiyorum.
- Tom complained to the authorities about the constant barking of his neighbour's dog.
- Tom, komşusunun köpeğinin sürekli havlamasını yetkililere şikayet etti.
- A crocodile ate a dog.
- Timsah bir köpek yedi.
- The dog bit her leg.
- Köpek bacağını ısırdı.
- We've found a dead dog in the garden.
- Bahçede ölü bir köpek bulduk.
- Do you still want us to take care of your dog?
- Hâlâ köpeğine bakmamızı istiyor musun?
- She bought him a dog, but he was allergic to dogs, so they had to get rid of it.
- Ona bir köpek almıştı, ama köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden ondan kurtulmak zorunda kaldılar.
- Tom's dog bit Mary's hand.
- Tom'un köpeği Mary'nin elini ısırdı.
- Don't bring that dirty dog through the kitchen.
- O pis köpeği mutfağa sokma.
- Tom squatted down next to his dog.
- Tom köpeğinin yanına çömeldi.
- Be careful, dog biting!
- Dikkat et, köpek ısırır!
- The dog is suffering from ear infections.
- Köpek kulak enfeksiyonu geçiriyor.
- Get that dog away from me.
- O köpeği benden uzak tut.
- I look after a cat and a dog.
- Bir kedi ve bir köpeğe bakıyorum.
- How can I stop my dog from chewing on my shoes?
- Köpeğimin ayakkabılarımı çiğnemesini nasıl engelleyebilirim?
- He threw a stone at a dog.
- Bir köpeğe taş fırlattı.
- He had to take care of his dog himself.
- Köpeğine kendisi bakmak zorundaydı.
- Tom whistled for his dog.
- Tom köpeği için ıslık çaldı.
- She was still clinging to the hope that her dog would be found alive.
- O hâlâ köpeğinin canlı bulunabileceği umuduna tutunuyordu.
- I saw a huge dog lying in front of Mr Hill's house.
- Bay Hill'in evinin önünde yatan dev bir köpek gördüm.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçmak için olabildiğince hızlı koştu.
- The dog bit my hand.
- Köpek elimi ısırdı.
- Sami's best buddy is his dog.
- Sami'nin en iyi arkadaşı; köpeğidir.
- The dog was running toward him.
- Köpek ona doğru koşuyordu.
- Tom always keeps his dog on a leash in public areas.
- Tom köpeğini halka açık alanlarda her zaman tasmalı tutar.
- I need to feed my dog.
- Köpeğimi beslemeliyim.
- Tom played with Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğiyle oynadı.
- The dog turned its head this way and that.
- Köpek kafasını bir o yana bir bu yana çevirdi.
- I live here with my dog.
- Köpeğimle burada yaşıyorum.
- The dog is eating an apple.
- Köpek bir elma yiyor.
- I hope they don't name their dog Cookie.
- Umarım köpeklerinin adını Kurabiye koymazlar.
- Layla shot the dog.
- Layla köpeğe ateş etti.
- Tom opened the door and the dog ran out.
- Tom kapıyı açtı ve köpek dışarı koştu.
- You need to take care of the dog.
- Köpeğe iyi bakmalısın.
- Did you forget to feed the dog?
- Köpeği beslemeyi mi unuttun?
- Which dog is black?
- Hangi köpek siyah?
- Tom walks his dog every afternoon as soon as he gets home.
- Tom her öğleden sonra eve gelir gelmez köpeğini gezdirir.
- Has Tom's dog ever bitten Mary?
- Tom'un köpeği Mary'yi hiç ısırdı mı?
- Tom took care of my dog while I was away.
- Ben yokken Tom köpeğime baktı.
- The hero dog saved the baby from the fire.
- Kahraman köpek bebeği yangından kurtardı.
- The boy whose dog was hit by a car has not been to school for 3 days.
- Köpeğine araba çarpan çocuk 3 gündür okula gelmedi.
- It seems that your dog has taken quite a liking to Tom.
- Görünüşe göre köpeğiniz Tom'dan oldukça hoşlanmış.
- No sooner had the dog seen me than it ran up to me.
- Köpek beni görür görmez bana doğru koştu.
- We fed the dog.
- Köpeği besledik.
- Tom cried when his dog died.
- Tom köpeği öldüğünde ağladı.
- They were scared of that big dog.
- Şu büyük köpekten korktular.
- It's a dog eat dog world out there.
- Dışarıda köpeklerin yediği bir dünya var.
- The dog easily killed the cat.
- Köpek kediyi kolayca öldürdü.
- If you get bit by a rabid dog, you'll need a tetanus shot.
- Eğer kuduz bir köpek tarafından ısırılırsanız, bir tetanos aşısına ihtiyacınız olur.
- They fed a black and a white dog.
- Bir siyah ve bir beyaz köpek beslediler.
- My leg was bitten by that dog.
- Bacağım o köpek tarafından ısırıldı.
- Tom got another dog.
- Tom'un başka köpeği var.
- Tom ordered the dog to sit.
- Tom köpeğe oturmasını emretti.
- Some dog owners wonder if it's OK to feed their dogs fish.
- Bazı köpek sahipleri köpeklerini balıkla beslemenin uygun olup olmadığını merak ediyorlar.
- The boys' dog fled.
- Çocukların köpeği kaçtı.
- I don't wanna clean up dog shit.
- Köpek pisliği temizlemek istemiyorum.
- Does your dog bark at him?
- Köpeğiniz ona havlıyor mu?
- They fed a black and a white dog.
- Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.
- Don't you think the dog is smart?
- Sence de köpek akıllı değil mi?
- It was his car that ran over Lucy and her dog.
- Lucy ve köpeğini ezen onun arabasıydı.
- Sami was a dog lover.
- Sami bir köpek aşığıydı.
- My neighbor's dog is barking.
- Komşumun köpeği havlıyor.
- Tom loved his dog.
- Tom köpeğini severdi.
- He opened the door and the dog ran out.
- Kapıyı açtığında köpek dışarı fırladı.
- Be careful, dog biting!
- Dikkatli ol, köpek ısırıyor!
- Don't throw a stone at the dog.
- Köpeğe taş atma.
- His aunt takes care of his dog during the day.
- Teyzesi gün boyunca onun köpeğine bakıyor.
- I don't let my dog in my house.
- Köpeğimin evime girmesine izin vermiyorum.
- The dog scared the cat.
- Köpek kediyi korkuttu.
- If a dog bites you, wash the wound with soap and water.
- Bir köpek sizi ısırırsa, yarayı sabun ve su ile yıkayın.
- The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station.
- Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Şibuya İstasyonu önünde duruyor.
- Have you seen my dog?
- Köpeğimi gördün mü?
- Tom and Mary told me that they're thinking about getting a dog.
- Tom ve Mary bana bir köpek almayı düşündüklerini söylediler.
- What a huge dog!
- Ne büyük bir köpek!
- Mary's dog is inoffensive.
- Mary'nin köpeği zararsızdır.
- The dog looks hungry.
- Köpek aç görünüyor.
- Tom and Mary are dog lovers, and have their pooch groomed once a month.
- Tom ve Mary köpek aşıklarıdır, ve köpeklerine ayda bir bakım yaptırırlar.
- Tom's dog killed Mary's cat.
- Tom'un köpeği Mary'nin kedisini öldürdü.
- Don't feed the dog.
- Köpeğe yiyecek verme.
- She wished the lovely dog belonged to her.
- Sevimli köpeğin kendisine ait olmasını dilemişti.
- Tom lived alone with his dog.
- Tom köpeğiyle yalnız yaşıyordu.
- Your dog is still barking at me.
- Köpeğiniz hala bana havlıyor.
- Could you please take care of my dog while I'm in Boston?
- Ben Boston'da iken lütfen köpeğime bakar mısın?
- You told the dog to stay, didn't you?
- Köpeğe kalmasını söyledin, değil mi?
- You seem to be afraid of my dog.
- Köpeğimden korkuyor gibisin.
- Open the door and let the dog in.
- Kapıyı aç ve köpeği içeri al.
- The dog is sitting on the carpet.
- Köpek halının üstünde oturuyor.
- The dog will need to be fed once a day.
- Köpeğin günde bir kez beslenmesi gerekecek.
- We let him keep the dog.
- Köpeğin onda kalmasına izin verdik.
- Tom doesn't know what to feed Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini neyle besleyeceğini bilmiyor.
- The dog pursued a rabbit into the forest.
- Köpek, bir tavşanı ormana kadar kovaladı.
- There is a small brown dog under that table.
- Masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- I like that dog.
- O köpeği sevdim.
- Tom opened the door and let the dog out.
- Tom kapıyı açıp, köpeği dışarı saldı.
- Sami misses his dog.
- Sami köpeğini özlüyor.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Köpeği sadece karısı seyahate çıktığında beslermiş.
- Is your dog mean?
- Köpeğiniz huysuz mudur?
- His dog ran around in the yard.
- Onun köpeği bahçenin etrafında koştu.
- The dog barked at them.
- Köpek onlara havladı.
- Fadil shot Dania's dog.
- Fadıl, Dania'nın köpeğini vurdu.
- That child threw a stone at the dog.
- O çocuk köpeğe taş atmış.
- A dog ran away.
- Bir köpek kaçtı.
- Tom is saying we stole his dog.
- Tom köpeğini çaldığımızı söylüyor.
- What time do you walk the dog?
- Köpeği saat kaçta gezdirirsin?
- Tom opened the door and let the dog out.
- Tom kapıyı açtı ve köpeği dışarı çıkardı.
- The dog walked across the street.
- Köpek, yürüyerek caddeyi geçti.
- What's wrong with eating dog meat?
- Köpek eti yemenin nesi yanlış?
- Stay far away from that dog.
- O köpekten uzak dur.
- Would you like a dog?
- Bir köpek ister misin?
- The quick brown fox jumps over a lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki, tembel bir köpeğin üzerinden atlar.
- When I was feeding my dog, I noticed that the gate had been left open.
- Köpeğimi beslerken kapının açık bırakıldığını fark ettim.
- They named their dog Rex.
- Köpeklerine Rex adını vermişler.
- What's Tom's dog's name?
- Tom'un köpeğinin adı ne?
- We had to put down the dog.
- Köpeği uyutmak zorunda kaldık.
- Tom refused to shoot the dog.
- Tom köpeği vurmayı reddetti.
- He's afraid of the dog.
- O, köpekten korkar.
- You smell like a dog.
- Köpek gibi kokuyorsun.
- While they were on vacation, their neighbors cared for their dog.
- Onlar tatildeyken, köpeklerine komşuları baktı.
- Tom is afraid of my dog.
- Tom köpeğimden korkuyor.
- Tom has a well-trained dog.
- Tom'un iyi eğitilmiş bir köpeği var.
- Sally continued to make excuses and blamed the dog.
- Sally bahaneler üretip durdu ve köpeği suçladı.
- The dog seems happy.
- Köpek mutlu görünüyor.
- Tom is the one who took care of my dog while I was in Boston.
- Ben Boston'dayken köpeğime bakan kişi Tom'du.
- With hunger and fatigue, the dog died at last.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
- I looked at my dog.
- Köpeğime baktım.
- She has a dog and six cats.
- Bir köpeği ve altı kedisi var.
- Is your dog deaf?
- Köpeğin sağır mı?
- How much should I feed my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
- The dog breathed with difficulty.
- Köpek güçlükle nefes aldı.
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
- Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin?
- The dog was in a box under the table.
- Köpek, masanın altındaki bir kutunun içindeydi.
- He let the dog loose in the garden.
- Köpeği bahçede serbest bıraktı.
- Cookie searched for something, but our dog literally barked up the wrong tree.
- Cookie bir şey arıyordu ama köpeğimiz tam anlamıyla yanlış ağaca havlamıştı.
- Tom played with Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeği ile oynadı.
- One dog and two people are jumping.
- Bir köpek ve iki insan zıplıyor.
- My dog has a long tail.
- Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.
- Tom doesn't have any idea what Mary's dog looks like.
- Tom, Mary'nin köpeğinin neye benzediği hakkında hiçbir fikre sahip değil.
- She wants a new dog.
- O yeni bir köpek istiyor.
- Tom woke up when he heard the dog barking.
- Tom köpeğin havlamasını duyunca uyandı.
- He's scared of that dog.
- O, o köpekten korkuyor.
- He drove the dog away.
- Köpeği kovdu.
- We named the dog Pochi.
- Biz köpeğe Pochi adını verdik.
- Tom didn't want to leave his dog with me.
- Tom köpeğini benimle bırakmak istemedi.
- Do you still have a dog?
- Hala bir köpeğin var mı?
- The dog chased the cat up a tree.
- Köpek kediyi ağaca kadar kovaladı.
- Tom loved his dog.
- Tom köpeğini seviyordu.
- Tom gave a bone to his dog.
- Tom köpeğine bir kemik verdi.
- Tom always takes care of my dog whenever I leave town on business.
- Ne zaman iş için şehirden ayrılsam Tom köpeğime bakar.
- You must take care of your dog.
- Köpeğine bakmalısın.
- I'm quite certain Tom doesn't have a dog.
- Tom'un bir köpeği olmadığından oldukça eminim.
- The dog was frozen to death.
- Köpek donarak öldü.
- She doesn't like Tom's dog.
- Tom'un köpeğini sevmiyor.
- She used old towels to dry the dog.
- Köpeği kurulamak için eskimiş havluları kullandı.
- I was bitten by a dog last week.
- Geçen hafta bir köpek tarafından ısırıldım.
- Tom said Mary's dog seemed friendly.
- Tom Mary'nin köpeğinin dostça göründüğünü söyledi.
- I had a dog for thirteen years.
- On üç yıldır bir köpeğim vardı.
- Your dog is very big.
- Köpeğiniz çok büyük.
- How did the dog bite the man?
- Köpek adamı nasıl ısırdı?
- Tom really wants a dog.
- Tom gerçekten bir köpek istiyor.
- A dog seldom bites unless it is attacked.
- Saldırılmadığı sürece bir köpek nadiren ısırır.
- The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station.
- Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Shibuya İstasyonu'nun önünde duruyor.
- It's time to feed the dog.
- Köpeği besleme vakti geldi.
- While they were away on vacation, their neighbors looked after the dog.
- Onlar tatildeyken komşuları köpeğe bakmış.
- Tom doesn't take very good care of his dog.
- Tom köpeğine pek iyi bakmıyor.
- Ken's dog is very big.
- Ken'in köpeği çok iri.
- Look, a dancing dog!
- Bak, dans eden bir köpek!
- The dog hid under the bed whenever lightning flashed.
- Ne zaman şimşek çaksa köpek yatağın altına saklandı.
- Do you wash your dog every day?
- Köpeğini her gün yıkar mısın?
- Our dog will bite strangers.
- Köpeğimiz yabancıları ısırır.
- I feed my dog just before I eat dinner.
- Köpeğimi akşam yemeği yemeden hemen önce besliyorum.
- She always fed her children before she fed her dog.
- O her zaman köpeğini beslemeden önce çocuklarını besledi.
- Don't let that dog go.
- O köpeğin gitmesine izin verme.
- After Tom's dog ate a candy bar, Tom used his smartphone to calculate the level of chocolate poisoning.
- Tom'un köpeği bir çikolata yedikten sonra, Tom çikolata zehirlenmesinin seviyesini hesaplamak için akıllı telefonunu kullandı.
- That dog is too dangerous to be left loose.
- O köpek, başıboş bırakılamayacak kadar tehlikeli.
- Tom took care of my dog while I was out of town.
- Tom ben şehir dışındayken köpeğime baktı.
- My father does not allow me to have a dog.
- Babam, köpek sahibi olmama izin vermiyor.
- I'll look after your dog while you're away.
- Sen yokken köpeğinle ilgileneceğim.
- He's afraid of the dog.
- Köpekten korkuyor.
- How do you call your dog?
- Köpeğine nasıl sesleniyorsun?
- My dog was hit by a car.
- Köpeğime bir araba çarptı.
- He gives the dog some meat.
- Köpeğe biraz et veriyor.
- Who'll take care of your dog while you're in Boston?
- Sen Boston'dayken köpeğine kim bakacak?
- I saw a dirty dog coming into the garden.
- Bahçeye gelen kirli bir köpek gördüm.
- He gives meat to the dog.
- Köpeğe et veriyor.
- His dog stared at him every morning while he had his breakfast.
- Köpeği her sabah kahvaltısını yaparken ona bakıyordu.
- He walks his dog every morning.
- Her sabah köpeğini gezdirir.
- Tom said Mary's dog attacked him.
- Tom, Mary'nin köpeğinin ona saldırdığını söyledi.
- The dog went straight for the postman.
- Köpek doğruca postacıya gitti.
- She takes a walk with her dog.
- Köpeğiyle yürüyüş yapar.
- Tom doesn't feed his dog in the morning, only in the evening.
- Tom köpeğini sabah beslemez, sadece akşam.
- The child began to cry at the sight of the dog.
- Çocuk, köpeği görünce ağlamaya başladı.
- They called the dog Shiro.
- Köpeğe Shiro adını vermişler.
- You smell like a dog.
- Bir köpek gibi kokuyorsun.
- The boy threw a stone at the dog.
- Çocuk köpeğe bir taş fırlattı.
- This is Ken's dog.
- Bu Ken'in köpeğidir.
- Tom doesn't really know how old his dog is.
- Tom gerçekten köpeğinin kaç yaşında olduğunu bilmiyor.
- The dog is peeing on the sofa.
- Köpek kanepeye işiyor.
- Ken told his dog to wait there.
- Ken köpeğine orada beklemesini söyledi.
- The dog's food is expensive.
- Köpeğin maması çok pahalı.
- Did you feed the dog?
- Köpeği besledin mi?
- He threw a stone at the big dog.
- O, büyük bir köpeğe taş attı.
- Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havluları kullanırdı.
- He gave the dog a piece of meat.
- Köpeğe bir parça et verdi.
- Tom's dog bit my hand.
- Tom'un köpeği elimi ısırdı.
- He tied his dog up to the tree while he went into the store.
- Dükkana girerken köpeğini ağaca bağladı.
- You've been the best dog one could desire!
- Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!
- After the game, he went straight home to feed his dog.
- Maçtan sonra köpeğini beslemek için doğruca eve gitti.
- Tom fed his leftovers to his dog.
- Tom yemek artıklarını köpeğine yedirdi.
- He named his dog Rex.
- Köpeğine Rex adını verdi.
- I think it's time for me to get a dog.
- Sanırım benim bir köpek almamın zamanıdır.
- The neighbor's dog barked all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladı.
- That dog jumped.
- O köpek atladı.
- They ordered the dog to sit.
- Onlar köpeğe oturmasını emretti.
- Have you ever been bitten by a dog?
- Hiç bir köpek tarafından ısırıldın mı?
- We call our dog Pochi.
- Köpeğimizin adı Pochi.
- The dog ran around a tree.
- Köpek bir ağacın etrafında koştu.
- Tom's dog is cute.
- Tom'un köpeği şirin.
- Tell her to let the dog out.
- Ona köpeğin dışarı çıkmasına izin vermesini söyle.
- He threw a rock at the dog.
- Köpeğe bir taş fırlattı.
- Leave the dog out for a while.
- Köpeği bir süreliğine dışarıda bırak.
- Joe and Caroline are looking after our dog.
- Joe ve Caroline köpeğimize bakıyorlar.
- Every dog has four legs.
- Her köpeğin dört ayağı vardır.
- Tom took a picture of Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğinin bir resmini çekti.
- He named his dog Rex.
- O, köpeğine Rex adını verdi.
- What's this dog's name?
- Bu köpeğin adı ne?
- Tell her to let the dog in.
- Köpeği içeri almasını söyle.
- A lost dog strayed into our neighborhood yesterday.
- Dün mahallemize kayıp bir köpek geldi.
- The dog is the human's best friend.
- Köpek insanın en iyi dostudur.
- What kind of dog is this?
- Bu köpeğin cinsi ne?
- Tom is outside playing frisbee with his dog.
- Tom dışarıda köpeği ile frizbi oynuyor.
- Suddenly, a dog began to bark.
- Birden bir köpek havlamaya başladı.
- I called my dog.
- Köpeğimi çağırdım.
- I have a black and white speckled dog.
- Siyah ve beyaz benekli bir köpeğim var.
- Tom fed the dog.
- Tom köpeği besledi.
- You can buy yourself a dog in that store.
- O mağazadan kendine bir köpek satın alabilirsin.
- Tom certainly seems to enjoy swimming with his dog.
- Tom kesinlikle köpeğiyle yüzmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.
- Why did you name your dog Cookie?
- Köpeğine neden Cookie adını verdin?
- Tom couldn't sleep because the neighbor's dog barked all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladığı için Tom uyuyamadı.
- The dog leaped at a stranger.
- Köpek bir yabancının üzerine atladı.
- Kate was surprised when she saw that big dog.
- Kate o büyük köpeği gördüğünde şaşırdı.
- Tom beat the dog.
- Tom köpeği dövdü.
- Her dog prefers to sleep on my couch.
- Köpeği benim kanepemde uyumayı tercih ediyor.
- Tom drew a picture of a dog.
- Tom bir köpek resmi çizdi.
- Tom's dog bit my leg.
- Tom'un köpeği bacağımı ısırdı.
- Tom cried when he heard that his dog had been killed by a mountain lion.
- Tom köpeğinin bir dağ aslanı tarafından öldürüldüğünü duyunca ağladı.
- I have a friend who feeds his dog strawberries.
- Köpeğini çilekle besleyen bir arkadaşım var.
- They were scared of that big dog.
- O büyük köpekten korkuyorlardı.
- Our dog buries bones in the garden.
- Bizim köpek bahçede kemikleri gömer.
- Sami's only companion was his dog.
- Sami'nin tek arkadaşı köpeğiydi.
- My brother takes care of our dog.
- Erkek kardeşim köpeğimize bakar.
- Will you look after my dog while I am away?
- Ben yokken köpeğime bakar mısın?
- If you allow your dog to go free in the park, you will receive a fine.
- Köpeğinizin parkta serbestçe dolaşmasına izin verirseniz, para cezası alırsınız.
- Don't approach the dog.
- Köpeğe yaklaşmayın.
- Using Sami's own blood, Layla wrote the word dog on the wall.
- Layla, Sami'nin kendi kanını kullanarak duvara köpek kelimesini yazdı.
- Mary told the dog to stay.
- Mary köpeğe kalmasını söyledi.
- He named his dog Popeye.
- Köpeğine Temel Reis adını verdi.
- The dog ran after the rabbit.
- Köpek, tavşanın peşinden koştu.
- I had a dog named Cookie.
- Cookie adında bir köpeğim vardı.
- What a big dog!
- Ne büyük bir köpek!
- This dog will protect us.
- Bu köpek bizi korur.
- Tom saw Mary's dog running in the park.
- Tom, Mary'nin köpeğini parkta koşarken görmüş.
- Tom mistreats his dog.
- Tom köpeğine kötü davranır.
- He made up a story about the dog.
- O, köpek hakkında bir hikaye uydurdu.
- This dog is almost human.
- Bu köpek neredeyse bir insan.
- I have a cat and a dog.
- Bir kedim ve bir köpeğim var.
- Is it OK to feed my dog lettuce?
- Köpeğimi marulla besleyebilir miyim?
- I don't want to take care of a dog.
- Bir köpeğe bakmak istemiyorum.
- The neighbor's dog kept Tom awake most of the night.
- Komşunun köpeği Tom'u bütün gece uyutmadı.
- Isn't that Tom's dog?
- Şu Tom'un köpeği değil mi?
- I've trained my dog to come when I whistle.
- Köpeğimi ıslık çaldığımda gelmesi için eğittim.
- Joe and Caroline are looking after our dog.
- Joe and Caroline köpeğimize bakıyor.
- Tom is usually the one who takes our dog out for a walk.
- Köpeğimizi yürüyüşe çıkaran genelde Tom olur.
- I think Tom is afraid of your dog.
- Sanırım Tom köpeğinizden korkuyor.
- The dog suddenly became friendly.
- Köpek birden arkadaş canlısı oldu.
- When should I feed the dog?
- Köpeği ne zaman beslemeliyim?
- Beware of a silent dog and still water.
- Sessiz bir köpeğe ve durgun suya dikkat edin.
- Never trust a limping dog or the tears of a woman.
- Topallayan bir köpeğe ya da bir kadının gözyaşlarına asla güvenme.
- Your dog may be really depressed.
- Köpeğin gerçekten bunalımda olabilir.
- I wouldn't send a dog out on a night like that.
- Öyle bir gecede bir köpeği dışarıya göndermezdim.
- Tom was walking his dog when I saw him this morning.
- Tom bu sabah onu gördüğümde köpeğini gezdiriyordu.
- It is not a dog.
- Köpek değil.
- Could you help me find my dog?
- Köpeğimi bulmama yardım eder misiniz?
- Don't let the dog inside.
- Köpeğin içeri girmesine izin verme.
- Don't go near the dog.
- Köpeğin yanına gitme.
- Tom and Mary fought like cat and dog.
- Tom ve Mary kedi köpek gibi dövüştüler.
- My vet recommended putting my dog to sleep.
- Veterinerim köpeğimi uyutmayı önerdi.
- Don't kick the dog.
- Köpeğe tekme atma.
- Is this dog yours?
- Bu köpek senin mi?
- Why don't we buy a dog for Tom?
- Neden Tom'a bir köpek almıyoruz?
- Why doesn't your dog wear a muzzle?
- Köpeğin neden bir ağızlık takmıyor?
- What do you feed your dog?
- Köpeğinizi ne ile besliyorsunuz?
- Tom won't leave his dog with you.
- Tom köpeğini size bırakmayacak.
- Did you buy her a dog?
- Ona bir köpek satın aldın mı?
- The dog attacked the little boy.
- Köpek küçük çocuğa saldırdı.
- Let the dog go.
- Köpeğin gitmesine izin ver.
- Layla killed her dog.
- Leyla kendi köpeğini öldürdü.
- Tom forgot to feed his dog yesterday.
- Tom dün köpeğini beslemeyi unuttu.
- He fed his leftovers to his dog.
- Yemeğinin artıklarını köpeğine yedirdi.
- I sat in the waiting room while my dog was getting X-rayed.
- Köpeğimin röntgeni çekilirken bekleme odasında oturuyordum.
- Tell him to let the dog out.
- Köpeği bırakmasını söyle.
- Let's call the dog Skipper.
- Köpeğe Skipper diyelim.
- Tom has a small black dog.
- Tom'un küçük siyah bir köpeği var.
- Have you ever played with Tom's dog?
- Tom'un köpeğiyle hiç oynadın mı?
- I haven't fed the dog yet.
- Henüz köpeği beslemedim.
- Tom wanted to buy a Newfoundland dog.
- Tom bir Newfoundland köpeği satın almak istiyordu.
- Tom bought Mary a dog.
- Tom Mary'ye bir köpek aldı.
- A dog suddenly jumped at me.
- Bir köpek aniden bana atladı.
- A dog that barks all the time isn't a good watchdog.
- Her zaman havlayan bir köpek iyi bir bekçi köpeği değildir.
- Karima asked Marie where the dog was.
- Karima, Marie'ye köpeğin nerede olduğunu sordu.
- He named his dog Popeye.
- O, köpeğine Popeye adını verdi.
- I'm not a toothless barking dog.
- Ben dişsiz havlayan bir köpek değilim.
- Tom walks his dog every morning.
- Tom her sabah köpeğini gezdirir.
- Have you got a dog?
- Senin bir köpeğin var mı?
- This dog might have the right temperament to work on a farm.
- Bu köpek bir çiftlikte çalışmak için doğru mizaca sahip olabilir.
- I like the dog.
- Köpeği sevdim.
- Fadil kidnapped Dania's dog.
- Fadıl, Dania'nın köpeğini kaçırdı.
- What kind of dog is this?
- Bu ne cins bir köpek?
- Tom has been bitten by Mary's dog many times.
- Tom, Mary'nin köpeği tarafından defalarca ısırıldı.
- Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havlular kullandı.
- I'm sure that wasn't Tom's dog.
- Onun Tom'un köpeği olmadığından eminim.
- My leg was bitten by that dog.
- Bacağımı o köpek ısırdı.
- He forgot to feed the dog.
- Köpeği beslemeyi unuttu.
- Your dog has huge paws!
- Köpeğinin kocaman patileri var!
- She told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledi.
- I saw a huge dog lying in front of Mr Hill's house.
- Bay Hill'in evinin önünde yatan kocaman bir köpek gördüm.
- She forgot to feed the dog.
- Köpeği beslemeyi unutmuş.
- He has one dog and six cats.
- Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
- This dog is yours.
- Bu köpek sizindir.
- Tom's mother told him to feed the dog.
- Tom'un annesi ona köpeği beslemesini söyledi.
- We ran away from the dog.
- Köpekten kaçtık.
- I like your dog.
- Köpeğinizi seviyorum.
- I'm not petting their dog.
- Onların köpeğini okşamıyorum.
- Tom is the one who feeds our dog.
- Köpeğimizi besleyen kişi Tom.
- We call our dog Pochi.
- Köpeğimize Pochi diyoruz.
- Tom whacked the dog with his cane.
- Tom köpeğe bastonuyla vurdu.
- Tom and Mary took turns taking the dog for a walk.
- Tom ve Mary sırayla köpeği yürüyüşe çıkardılar.
- She forgot to feed the dog.
- Köpeği beslemeyi unuttu.
- There's a dog barking there.
- Orada havlayan bir köpek var.
- The moon doesn't listen when the dog insults it.
- Köpek ona hakaret ettiğinde ay dinlemiyor.
- Everyone and their dog has a blog nowadays.
- Bugünlerde herkesin ve köpeklerinin bir blogu var.
- I will look after the dog.
- Köpeğe bakacağım.
- The boy bought a dog.
- Çocuk bir köpek aldı.
- Perhaps you should get a dog.
- Belki de bir köpek almalısın.
- The dog barks at all strangers.
- Köpek, tüm yabancılara havlar.
- A dog can run faster than a man can.
- Bir köpek, bir insandan daha hızlı koşabilir.
- Tell them to let the dog in.
- Onlara köpeğin içeri girmesine izin vermelerini söyle.
- The dog was in a box under the table.
- Köpek masanın altında bir kutunun içindeydi.
- I wonder whose dog this is.
- Acaba bu kimin köpeği?
- They named their dog Rex.
- Onlar köpeklerine Rex adını koydular.
- What a strange dog!
- Ne garip bir köpek!
- Tom's dog has run away.
- Tom'un köpeği kaçtı.
- The dog was injured by the bear.
- Köpek ayı tarafından yaralandı.
- Her dog started barking like crazy.
- Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
- Your dog is very big.
- Köpeğin çok büyük.
- She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog.
- Köpeğini beslemek için sık sık çalıştığı restorandan eve sofra artıkları getirirdi.
- I think Tom doesn't have a dog.
- Bence Tom'un köpeği yok.
- Were you the one who let the dog in?
- Köpeği içeri sokan kişi sen miydin?
- How did you train your dog to come when you call him?
- Köpeğinizi çağırdığınızda gelmesi için nasıl eğittiniz?
- My dog has fleas.
- Köpeğimin pireleri var.
- I'm sure that wasn't Tom's dog.
- Eminim o Tom'un köpeği değildi.
- The dog is walking around the table.
- Köpek, masanın etrafında yürüyor.
- This dog is shaggy.
- Bu köpek tüylü.
- The whereabouts of Ken's notorious dog is an issue well beyond Ken's ken.
- Ken'in kötü şöhretli köpeğinin nerede olduğu Ken'in boyunu aşan bir konu.
- You must take care of your dog.
- Köpeğine iyi bakmalısın.
- Tom trained his dog to bark at strangers.
- Tom köpeğini yabancılara havlaması için eğitmişti.
- Thanks for taking care of my dog.
- Köpeğime baktığın için teşekkürler.
- Tom is still lamenting the death of his dog.
- Tom hala köpeğinin ölümüne ağıt yakıyor.
- Sami was walking his dog.
- Sami köpeğini gezdiriyordu.
- It's a Japanese dog.
- Bu bir Japon köpeği.
- Maria doesn't have just one dog, she has five!
- Maria'nın bir değil, beş tane köpeği var!
- Tom knew that the dog on the porch belonged to Mary.
- Tom verandadaki köpeğin Mary'ye ait olduğunu biliyordu.
- I promise I'll take good care of your dog.
- Köpeğinize iyi bakacağıma söz veriyorum.
- Is this your dog?
- Bu senin köpeğin mi?
- Tom said Mary's dog bit his leg.
- Tom, Mary'nin köpeğinin bacağını ısırdığını söyledi.
- I lost my dog.
- Köpeğimi kaybettim.
- The dog came running up to me.
- Köpek koşarak bana doğru geldi.
- Tom's dog has four legs.
- Tom'un köpeğinin dört bacağı vardır.
- Take your dog away.
- Köpeğini götür.
- What's that dog doing?
- Şu köpek ne yapıyor?
- Tom painted a picture of Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğinin resmini yaptı.
- She was afraid of the dog.
- Köpekten korkuyordu.
- Don't let that dog come near me!
- O köpeği yanıma yaklaştırma!
- I haven't fed the dog yet.
- Köpeği henüz beslemedim.
- She is the one who feeds our dog.
- O, bizim köpeği besleyen kişidir.
- Who'll take care of the dog while we're gone?
- Biz yokken köpeğe kim bakacak?
- Tom always keeps his dog chained up.
- Tom köpeğini her zaman zincirli tutar.
- Give the dog some water.
- Köpeğe biraz su ver.
- The dog marked its territory.
- Köpek bölgesini işaretledi.
- What's your favorite breed of dog?
- Favori köpek ırkın nedir?
- It's a dog and pony show.
- Bu bir köpek ve midilli gösterisi.
- Sami's dog smelt something.
- Sami'nin köpeği bir şey kokladı.
- It is a small dog.
- Bu küçük bir köpek.
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilmiş.
- It's a dog's life.
- Bu bir köpeğin hayatı.
- Tell her to let the dog out.
- Köpeği bırakmasını söyle.
- For the past 10 years, I've fed my dog dry dog food.
- Son 10 yıldır köpeğimi kuru köpek mamasıyla besliyorum.
- I didn't want to shoot my dog.
- Köpeğimi vurmak istemedim.
- Our dog is called Johnny.
- Köpeğimizin adı Johnny.
- Even the dog ran away.
- Köpek bile kaçtı.
- Keep away from the dog.
- Köpekten uzak dur.
- A dog that barks all the time isn't a good watchdog.
- Sürekli havlayan bir köpek iyi bir bekçi köpeği değildir.
- Tom's dog bit him.
- Tom'un köpeği onu ısırdı.
- The dog is dying.
- Köpek ölüyor.
- Tell them to let the dog in.
- Köpeği içeri almalarını söyle.
- Caoimhe has a big dog.
- Caoimhe'nin büyük bir köpeği var.
- Tom's dog is twice as big as mine.
- Tom'un köpeği benimkinden iki kat daha büyük.
- Beware of a silent dog and still water.
- Sessiz bir köpekten ve durgun bir sudan sakının.
- He wants a new dog.
- Yeni bir köpek istiyor.
- My brother has a dog.
- Erkek kardeşimin bir köpeği var.
- How often do you wash your dog?
- Köpeğinizi ne sıklıkla yıkarsınız?
- When the rain stops, I'll take the dog out for a walk.
- Yağmur durduğunda köpeği yürüyüşe çıkaracağım.
- Man is the dog's best friend.
- İnsan köpeğin en iyi dostudur.
- Tom forgot to feed Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini beslemeyi unuttu.
- The dog really stinks.
- Köpek gerçekten kokuyor.
- Why doesn't your dog wear a muzzle?
- Köpeğiniz neden ağızlık takmıyor?
- Suddenly, the dog started barking.
- Aniden, köpek havlamaya başladı.
- Sami would never lock his dog in a closet.
- Sami köpeğini asla bir dolaba kilitlemezdi.
- This dog is a crossbreed.
- Bu köpek bir melezdir.
- This dog is not for sale.
- Bu köpek satılık değil.
- Does your dog bark at them?
- Köpeğiniz onlara havlıyor mu?
- He drove the dog away.
- Köpeği uzaklaştırdı.
- The dog likes the smell of Tom's feet.
- Köpek, Tom'un ayaklarının kokusundan hoşlanıyor.
- She went out with her dog.
- O, köpeği ile birlikte dışarı çıktı.
- We have a black and white dog.
- Bizim siyah beyaz bir köpeğimiz var.
- That's a really ugly dog.
- Bu gerçekten çirkin bir köpek.
- Tom was bitten by a dog.
- Tom bir köpek tarafından ısırıldı.
- The dog is as good as dead.
- Bu köpek ölmüş gibi.
- The dog was hit by a truck.
- Köpeğe bir kamyon çarptı.
- I slept like a dog.
- Bir köpek gibi uyudum.
- Tom said that Mary didn't have a dog.
- Tom, Mary'nin köpeği olmadığını söyledi.
- Tom never goes anywhere without his dog.
- Tom köpeği olmadan asla bir yere gitmez.
- Tom hugged his dog.
- Tom köpeğine sarıldı.
- I named my dog Cookie.
- Köpeğimin adını Cookie koydum.
- Keep your dog chained up to the tree.
- Köpeğinizi ağaca zincirleyin.
- Don't let your dog bite me.
- Köpeğinin beni ısırmasına izin verme.
- You smell like a wet dog.
- Islak bir köpek gibi kokuyorsun.
- He let the dog loose in the yard.
- O, köpeği bahçede serbest bıraktı.
- A dog was run over by a truck.
- Bir köpek, bir kamyon tarafından ezildi.
- Dania begged Fadil not to kill the dog.
- Dania, köpeği öldürmemesi için Fadıl'a yalvardı.
- Who'll look after your dog tomorrow?
- Yarın köpeğinle kim ilgilenecek?
- He gave his dog a piece of leftover pizza.
- Köpeğine bir parça pizza artığı verdi.
- I told Tom I'd look after his dog.
- Tom'a onun köpeğine bakacağımı söyledim.
- The child threw a stone at the dog.
- Çocuk köpeğe bir taş fırlattı.
- Tom took the old dog out behind the barn and shot it.
- Tom yaşlı köpeği ahırın arkasına götürdü ve vurdu.
- I miss the dog.
- Köpeği özlüyorum.
- The dog was walking at his heels.
- Köpek onun peşinden yürüyordu.
- You lost your dog, didn't you?
- Köpeğini kaybettin, değil mi?
- Tom named his dog Cookie.
- Tom köpeğine Cookie adını verdi.
- How old is your dog?
- Köpeğin kaç yaşında?
- Tom saw a dog in Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasında bir köpek gördü.
- You didn't draw your dog well.
- Köpeğini iyi çizememişsin.
- I named my dog Cookie.
- Köpeğime Cookie adını verdim.
- We named our dog Cookie.
- Köpeğimizin adını Cookie koyduk.
- A living dog is better than a dead lion.
- Yaşayan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.
- The dog fetched the ball.
- Köpek topu getirdi.
- Tom named his dog Cookie.
- Tom, köpeğine Cookie ismini koydu.
- Tom opened the door to let his dog out.
- Tom köpeğini dışarı çıkarmak için kapıyı açtı.
- I'll walk your dog for you if you like.
- Eğer istersen köpeğini senin için gezdiririm.
- Your dog always barks at me.
- Köpeğiniz bana hep havlıyor.
- He started talking to the dog.
- Köpekle konuşmaya başladı.
- Her dog is not so much faithful as tame.
- Köpeği sadık değil, uysal.
- I never feed my dog raw meat.
- Ben, köpeğimi asla çiğ etle beslemem.
- That's a dog, and that's a puppy.
- Bu bir köpek, bu da bir köpek yavrusu.
- I see the dog.
- Köpeği görüyorum.
- I will look after the dog.
- Köpeğe ben bakarım.
- She wished the lovely dog belonged to her.
- Şirin köpeğin kendisine ait olmasını dilerdi.
- I want to kill my neighbor's dog.
- Komşumun köpeğini öldürmek istiyorum.
- Has your dog ever bitten you?
- Köpeğin seni hiç ısırdı mı?
- The dog went away.
- Köpek gitti.
- Just get your dog away from me.
- Köpeğini benden uzak tut.
- I have a black dog and a white dog.
- Bir siyah bir de beyaz köpeğim var.
- Leave the dog out for a while.
- Bir süre için köpeği dışarıda bırak.
- Even though her vet told her not to, she continued to feed her dog raw vegetables.
- Veterineri yapmamasını söylemesine rağmen köpeğini çiğ sebzelerle beslemeye devam etti.
- He went out for a walk with his dog.
- Köpeği ile yürüyüşe çıktı.
- Don't bring that dirty dog through the kitchen.
- O kirli köpeği mutfağa getirme.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçabilmek için var gücüyle koştu.
- The dog is red.
- Köpek kırmızı.
- As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.
- Sürekli aç ve yorgun olmanın bir sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.
- Here is your dog.
- İşte köpeğiniz.
- Everyone and their dog has a blog nowadays.
- Herkesin ve köpeklerinin günümüzde bir bloğu vardır.
- I would like to buy a dog.
- Ben bir köpek satın almak istiyorum.
- This dog minds well.
- Bu köpek iyi itaat eder.
- The dog barks at all strangers.
- Köpek bütün yabancılara havlıyor.
- I spent fifty dollars to get my dog neutered.
- Köpeğimi kısırlaştırmak için elli dolar harcadım.
- Mifune has named his dog Maggy May.
- Mifune köpeğine Maggy May adını vermiş.
- Tom looked after my dog while I was traveling in Australia.
- Ben Avustralya'da seyahat ederken Tom köpeğime baktı.
- Tom bought a collar for his dog.
- Tom köpeği için bir tasma aldı.
- She had hardly opened the door when a white dog rushed out of the house.
- Beyaz bir köpek evden dışarı fırladığında kapıyı zorlukla açmıştı.
- Don't let the dog come in.
- Köpeğin içeri girmesine izin verme.
- Take the dog for a walk.
- Köpeği yürüyüşe çıkar.
- I tied my dog to a tree in the garden.
- Ben köpeğimi bahçedeki bir ağaca bağladım.
- The dog is beautiful.
- Köpek güzel.
- Keep chocolate away from the dog.
- Çikolatayı köpekten uzak tut.
- Dan finished the wounded dog off with a big rock.
- Dan yaralı köpeğin işini büyük bir taşla bitirdi.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
- Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyor.
- What's your sister's dog's name?
- Kız kardeşinin köpeğinin adı ne?
- The dog is in the yard.
- Köpek bahçede.
- He trained his dog to bark at strangers.
- Köpeğini yabancılara havlayacak şekilde eğitmiş.
- A dog is sometimes a dangerous animal.
- Köpek bazen tehlikeli bir hayvandır.
- Tom's dog lay down.
- Tom'un köpeği uzandı.
- I had a dog when I was a kid.
- Ben bir çocukken bir köpeğe sahiptim.
- The dog is on the chair.
- Köpek, sandalyenin üstünde.
- Every dog has a name.
- Her köpeğin bir adı vardır.
- The dog is red.
- Köpek kırmızıdır.
- The dog tagged along after his master.
- Köpek, sahibinin peşine takıldı.
- The dog looked into the water.
- Köpek, suya baktı.
- The dog protected the kids.
- Köpek çocukları korudu.
- Tom was attacked by a dog.
- Tom bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
- Tom forgot to feed his dog.
- Tom köpeğini beslemeyi unuttu.
- The dog ran off as fast as it could.
- Köpek, olabildiğince hızlı kaçtı.
- Tom is the big dog here.
- Tom burada büyük köpektir.
- Tom was bitten by a stray dog.
- Tom başıboş bir köpek tarafından ısırıldı.
- Is that a dog?
- O bir köpek mi?
- Take care of my dog for me.
- Benim için köpeğime iyi bak.
- I feed my dog meat at least once a week.
- Haftada en az bir kez köpeğimi etle beslerim.
- Have you ever tried feeding your dog peanut butter?
- Köpeğinizi hiç fıstık ezmesiyle beslemeyi denediniz mi?
- How do you call your dog?
- Köpeğini nasıl çağırırsın?
- I saw a dirty dog coming into the garden.
- Bahçeye giren kirli bir köpek gördüm.
- The dog needs to be washed.
- Köpeğin yıkanması gerekir.
- The dog follows me wherever I go.
- Her nereye gitsem, köpek beni izler.
- This dog is gay.
- Bu köpek eşcinsel.
- The dog sniffed the ground.
- Köpek yeri kokladı.
- The dog is chewing on something.
- Köpek bir şey çiğniyor.
- The snake swallowed the dog whole.
- Yılan köpeği bütün olarak yuttu.
- George put a chain on the dog.
- George, köpeğine bir zincir taktı.
- We have to take the dog to the vet.
- Köpeği veterinere götürmeliyiz.
- The dog is jumping.
- Köpek zıplıyor.
- Tom rescued Mary's dog from the burning house.
- Tom, Mary'nin köpeğini yanan evden kurtardı.
- A dog bit her on the leg.
- Bir köpek onu bacağından ısırdı.
- She feeds her dog the same thing that she eats.
- Kendisi ne yiyorsa köpeğini de onunla besliyor.
- I feed my dog just before I eat dinner.
- Akşam yemeğini yemeden hemen önce köpeğimi beslerim.
- This dog looks like a horse.
- Bu köpek ata benziyor.
- The dog runs fast.
- Köpek hızlı koşar.
- Tom doesn't have a pet now, but he used to have a dog.
- Tom şimdi bir evcil hayvana sahip değil fakat daha önce bir köpeği vardı.
- The dog barked at her.
- Köpek ona havladı.
- You keep a dog, don't you?
- Sen bir köpek bakıyorsun, değil mi?
- Don't let the dog in.
- Köpeği içeri alma.
- The dog is sleeping.
- Köpek uyuyor.
- We own a dog and a cat.
- Bir köpeğimiz ve bir kedimiz var.
- Your dog is still barking at me.
- Köpeğin hâlâ bana havlıyor.
- Is Cookie a dog or a cat?
- Cookie bir köpek mi yoksa bir kedi mi?
- Tom's dog's name is Cookie.
- Tom'un köpeğinin adı Cookie.
- I would sell this dog if it was taller.
- Daha uzun olsaydı bu köpeği satardım.
- Don't hurt the dog.
- Köpeğe zarar verme.
- That cat doesn't like that dog.
- O kedi o köpeği sevmez.
- Tom told Mary that his dog had died.
- Tom Mary'ye köpeğinin öldüğünü söyledi.
- What's the best way to punish a dog?
- Bir köpeği cezalandırmanın en iyi yolu nedir?
- This dog eats almost anything.
- Bu köpek neredeyse her şeyi yer.
- I had a feeling that Tom wasn't going to be able to find his dog.
- Tom'un köpeğini bulamayacağını hissediyordum.
- We told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledik.
- The dog should be on a chain.
- Köpek zincirlenmelidir.
- The dog is ours.
- Köpek bizim.
- A dog is faithful.
- Köpek sadıktır.
- Tom thanked Mary for taking care of his dog.
- Tom köpeğine baktığı için Mary'ye teşekkür etti.
- Tom said Mary's dog bit his hand.
- Tom Mary'nin köpeğinin onun elini ısırdığını söyledi.
- Don't leave your dog in all day.
- Köpeğinizi bütün gün içeride bırakmayın.
- Does Tom really want another dog?
- Tom gerçekten başka bir köpek istiyor mu?
- Tom takes his dog for a walk every morning.
- Tom her sabah köpeğini yürüyüşe çıkarır.
- How old that dog is!
- O köpek kaç yaşında!
- I've already fed the dog.
- Köpeği besledim bile.
- Why is there a dog in our house?
- Neden evimizde bir köpek var?
- The dog frightened the children away.
- Köpek çocukları korkutup kaçırdı.
- This dog is big.
- Bu köpek büyük.
- Neither Tom nor Mary has a dog.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir köpeği var.
- The cat was killed by the dog.
- Kedi köpek tarafından öldürüldü.
- This is not a cat, it's a dog.
- Bu bir kedi değil, bir köpek.
- He began to talk to the dog.
- Köpekle konuşmaya başladı.
- Cookie isn't such a good name for a dog.
- Kurabiye bir köpek için iyi bir isim değil.
- What happened to your dog?
- Senin köpeğine ne oldu?
- The dog is green and beautiful.
- Köpek yeşil ve güzel.
- Please do not go near the dog.
- Lütfen köpeğin yanına gitmeyin.
- He brought her dog to school.
- Köpeğini okula getirmiş.
- Tom forgave Mary for killing his dog.
- Tom, Mary'nin onun köpeğini öldürmüş olmasını affetti.
- He usually goes to the park with his dog.
- Genellikle köpeği ile birlikte parka gider.
- Tom never goes anywhere without his dog.
- Tom köpeği olmadan hiçbir yere gitmez.
- I don't feed my dog in the morning.
- Köpeğimi sabahları beslemiyorum.
- Make sure that the dog does not escape.
- Köpeğin kaçmamasını sağla.
- Is Cookie a dog or a cat?
- Cookie köpek mi yoksa kedi mi?
- He gives some meat to the dog.
- Köpeğe biraz et veriyor.
- The dog was barking.
- Köpek havlıyordu.
- I promise I'll take good care of your dog.
- Köpeğine iyi bakacağıma söz veriyorum.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- She lost her dog.
- Köpeğini kaybetti.
- He trained his dog to bark at strangers.
- Köpeğini yabancılara havlaması için eğitmiş.
- The dog gnaws the bone because he cannot swallow it.
- Köpek kemiği kemirir çünkü onu yutamaz.
- I bought a dog for Tom.
- Tom için bir köpek satın aldım.
- This dog saved that little girl's life.
- Bu köpek şu küçük kızın hayatını kurtardı.
- This dog jumped.
- Bu köpek atladı.
- Tom's dog left muddy paw prints all over his new carpet.
- Tom'un köpeği yeni halının her yerine çamurlu pati izleri bırakmış.
- He called out not only to me but also to my dog.
- Sadece bana değil köpeğime de seslendi.
- Your dog swims quite well.
- Köpeğiniz oldukça iyi yüzüyor.
- We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
- My vet told me to feed my dog in the evening.
- Veterinerim köpeğimi akşamları beslememi söyledi.
- Many dog owners only feed their dogs once a day.
- Birçok köpek sahibi köpeklerini günde sadece bir kez besliyor.
- Tom showed Mary a picture of his dog.
- Tom Mary'ye köpeğinin bir resmini gösterdi.
- What should I feed my dog?
- Köpeğimi neyle beslemeliyim?
- I am as tired as a dog.
- Bir köpek kadar yorgunum.
- I want a picture of that dog.
- O köpeğin bir resmini istiyorum.
- Did you buy him a dog?
- Ona bir köpek satın aldın mı?
- A man with a big dog came in.
- Büyük bir köpeği olan bir adam içeri girdi.
- Could you take care of my dog for a while?
- Bir süreliğine köpeğime bakabilir misin?
- There is no reason to adopt a dog when we could adopt a cat.
- Kedi evlat edinmek varken köpek evlat edinmek için bir neden yok.
- Is the dog chained?
- Köpek zincirli mi?
- Don't bring your dog with you.
- Köpeğini yanında getirme.
- Look at that big dog.
- Şu koca köpeğe bakın.
- They called the dog Cookie.
- Onlar köpeği Cookie diye adlandırdı.
- Cookie was a very gentle dog.
- Cookie çok kibar bir köpekti.
- He let the dog loose in the garden.
- O, köpeği bahçede serbest bıraktı.
- The dog is his.
- Köpek onundur.
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
- Köpeğinizin bahçeme girmesini engelleyemez misiniz?
- I fed my dog what I thought was good quality dog food.
- Ben köpeğimi kaliteli olduğunu düşündüğüm köpek mamasıyla besledim.
- This dog saved that little girl's life.
- Bu köpek o küçük kızın hayatını kurtardı.
- Yes, it is a dog.
- Evet, bu bir köpek.
- The big white dog looks at that cat.
- Büyük beyaz köpek o kediye bakıyor.
- There is a small brown dog under that table.
- Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- When I was a kid, I had a dog named Cookie.
- Çocukken Cookie adında bir köpeğim vardı.
- Tom said Mary's dog seemed friendly.
- Tom, Mary'nin köpeğinin arkadaş canlısı göründüğünü söyledi.
- Please take care of my dog while I am away.
- Lütfen ben yokken köpeğime iyi bakın.
- Could you please take care of my dog while I'm in Boston?
- Ben Boston'dayken köpeğime bakabilir misiniz?
- Tom used to have a dog.
- Tom'un bir köpeği vardı.
- Tom really likes Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini gerçekten seviyor.
- Tom's dog left muddy paw prints all over his new carpet.
- Tom'un köpeği onun yeni halısı üzerinde çamurlu pençe izleri bıraktı.
- Throw out from here this disgusting dog!
- Bu iğrenç köpeği buradan at!
- Tom's dog stood up.
- Tom'un köpeği ayağa kalktı.
- Tom's dog seems to enjoy riding in the back of Tom's pickup truck.
- Tom'un köpeği, Tom'un kamyonetinin arkasına binmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.
- We own a dog and a cat.
- Bir köpeğe ve bir kediye sahibiz.
- They named their dog Cookie.
- Onlar köpeklerine Cookie adını verdiler.
- How do I get my dog to eat dog food?
- Köpeğimin köpek maması yemesini nasıl sağlayabilirim?
- Tom woke up because the dog was barking.
- Tom köpeğin havlamasından dolayı uyandı.
- I used to think it didn't really matter what I fed my dog.
- Eskiden köpeğimi neyle beslediğimin gerçekten önemli olmadığını düşünürdüm.
- What kind of dog is that?
- Bu ne tür bir köpek?
- Does your dog bark at Tom?
- Köpeğiniz Tom'a havlıyor mu?
- Tom grabbed his dog's tail.
- Tom köpeğinin kuyruğunu yakaladı.
- He lost his dog.
- Köpeğini kaybetti.
- Tom takes his dog for a walk every morning.
- Tom her sabah köpeğini yürüyüşe götürür.
- I don't feel like taking my dog for a walk this morning.
- Bu sabah köpeğimi yürüyüşe çıkarmak istemiyorum.
- Tell him to let the dog in.
- Köpeği içeri almasını söyle.
- She wished the lovely dog belonged to her.
- O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
- My love for my dog was very deep.
- Köpeğime olan sevgim çok derindi.
- His dog stared at him every morning while he had his breakfast.
- O kahvaltısını yaparken köpeği her sabah ona bakardı.
- Layla killed her dog.
- Layla köpeğini öldürdü.
- Tom rescued the dog from being eaten by the hungry soldiers.
- Tom köpeği aç askerler tarafından yenilmekten kurtardı.
- Our dog seldom bites.
- Köpeğimiz nadiren ısırır.
- Please make sure the dog stays outside.
- Lütfen köpeğin dışarıda kaldığından emin ol.
- We have a dog.
- Bir köpeğimiz var.
- I bark like a dog.
- Bir köpek gibi havlıyorum.
- His dog appeared from behind the door.
- Köpeği kapının arkasından göründü.
- I'd like you to look after my dog.
- Köpeğime bakmanı istiyorum.
- Be careful not to step on the dog's tail.
- Köpeğin kuyruğuna basmamaya dikkat et.
- Tom's dog attacked me.
- Tom'un köpeği bana saldırdı.
- He had a dog.
- Onun bir köpeği vardı.
- I used to think it didn't really matter what I fed my dog.
- Köpeğimi neyle beslediğimin sorun olmadığını düşünürdüm.
- I don't like Tom's dog.
- Tom'un köpeğini sevmiyorum.
- Tom's dog swims quite well.
- Tom'un köpeği oldukça iyi yüzer.
- If you're not careful, the dog will sever the head of your doll.
- Eğer dikkatli olmazsan köpek senin oyuncağın kafasını koparacak.
- Do you really want another dog?
- Gerçekten başka bir köpek istiyor musun?
- Tom was mauled by a dog when he was a kid.
- Tom bir çocukken bir köpek tarafından parçalandı.
- Have you ever been bitten by your dog?
- Hiç köpeğin tarafından ısırıldın mı?
- The dog wants to go outside.
- Köpek dışarı çıkmak istiyor.
- A dog is a faithful animal.
- Köpek sadık bir hayvandır.
- My brother has a dog.
- Kardeşimin bir köpeği var.
- Tom tried to poison Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini zehirlemeye kalkıştı.
- It seems that your dog has taken quite a liking to Tom.
- Sizin köpek Tom'dan oldukça hoşlanmaya başladı gibi görünüyor.
- Tom came with his dog.
- Tom köpeğiyle geldi.
- The dog barked as if it understood what I'd said.
- Köpek ne söylediğimi anlamış gibi havladı.
- I wanted to thank you for saving my dog.
- Köpeğimi kurtardığın için sana teşekkür etmek istedim.
- This dog and that fish are mine, but that bird not.
- Bu köpek ve bu balık benim, ama bu kuş değil.
- His dog is hard of hearing.
- Köpeği zor duyuyor.
- Do you still have a dog?
- Hâlâ bir köpeğin var mı?
- What do you call your dog?
- Köpeğine ne diyorsun?
- This dog doesn't bite.
- Bu köpek ısırmaz.
- A dog runs after a cat, and the cat after a mouse.
- Bir köpek bir kedinin peşinden koşuyor, kedi de bir farenin.
- I don't know who named this dog Pochi.
- Bu köpeğe Pochi adını kimin verdiğini bilmiyorum.
- This dog barks at everyone it doesn't know.
- Bu köpek tanımadığı herkese havlıyor.
- He started talking to the dog.
- O köpekle konuşmaya başladı.
- The dog's food is expensive.
- Köpeğin maması pahalı.
- How did you know Tom had a dog?
- Tom'un köpeği olduğunu nereden biliyorsun?
- Don't go near this dog.
- Bu köpeğe yaklaşma.
- He bought him a dog.
- Ona bir köpek satın aldı.
- Everybody around here has a dog.
- Buradaki herkesin bir köpeği var.
- Tom is looking for his dog.
- Tom köpeğini arıyor.
- The people standing around were amused and laughed at the brave little dog.
- Etrafta duran insanlar küçük cesur köpekle eğleniyor ve ona gülüyorlardı.
- Tom wants to buy a dog.
- Tom bir köpek almak istiyor.
- I wish I had a dog.
- Keşke bir köpeğim olsa.
- This is my neighbor's dog.
- Bu benim komşumun köpeği.
- The dog should be on a chain.
- Köpeğe zincir takılmalı.
- Tom still hasn't fed the dog.
- Tom hala köpeği beslemedi.
- He let his dog run free in the field.
- Köpeğinin alanda özgürce koşmasına izin verdi.
- I fed the dog about an hour ago.
- Yaklaşık bir saat önce köpeği besledim.
- Have you ever beaten your dog?
- Hiç köpeğine vurdun mu?
- Every dog has a name.
- Her köpeğin bir ismi vardır.
- I'm the one who feeds our dog.
- Köpeğimizi ben besliyorum.
- There isn't a dog that's bigger than this.
- Bundan daha büyük bir köpek yoktur.
- He gives the dog some meat.
- O köpeğe biraz et verir.
- Our Chinese guests ordered a dog for dinner.
- Çinli misafirlerimiz akşam yemeği için bir köpek sipariş etti.
- I feed my dog once a day.
- Köpeğimi günde bir kez beslerim.
- This dog is thirteen or fourteen years old.
- Bu köpek on üç ya da on dört yaşındadır.
- I like this dog.
- Bu köpeği seviyorum.
- What a clever dog!
- Ne zeki bir köpek!
- I feed my dog twice a day.
- Köpeğimi günde iki kez besliyorum.
- Tom's dog was run over by a car.
- Tom'un köpeğini araba ezdi.
- I don't want a dog.
- Ben köpek istemiyorum.
- Tom doesn't feel like taking a walk with his dog this morning.
- Tom'un bu sabah köpeği ile yürümeyi canı istemiyor.
- If you love me, you must also love my dog.
- Beni seviyorsan, köpeğimi de sevmelisin.
- When he fell he attracted a dog.
- Düştüğünde bir köpeğin ilgisini çekti.
- Tom has a white dog.
- Tom'un beyaz bir köpeği var.
- We are looking for the boy and the dog that are lost.
- Biz kaybolan çocuğu ve köpeği arıyoruz.
- His dog ran around in the yard.
- Köpeği bahçede koşturuyordu.
- The dog bit the cat on the tail.
- Köpek kediyi kuyruğundan ısırdı.
- Someone's dog disappeared.
- Birisinin köpeği kayboldu.
- I had a small dog when I was small.
- Küçükken ufak bir köpeğim vardı.
- I didn't know Tom had a dog.
- Tom'un bir köpeği olduğunu bilmiyordum.
- I don't know who named this dog Pochi.
- Bu köpeğe Pochi adını kimin koyduğunu bilmiyorum.
- Being very clever and gentle, this dog is a good companion to me.
- Çok zeki ve nazik olan bu köpek benim için iyi bir arkadaş.
- The dog came running to me.
- Köpek, koşarak bana doğru geldi.
- Tom's dog sleeps next to Tom's bed.
- Tom'un köpeği Tom'un yatağının yanında uyur.
- Our dog will bite strangers.
- Köpeğimiz yabancıları ısıracak.
- Dan injured Linda's dog.
- Dan Linda'nın köpeğini yaraladı.
- There is no dog which is bigger than this one.
- Bundan daha büyük bir köpek yoktur.
- Don't forget to remind Tom to feed the dog.
- Tom'a köpeği beslemesini hatırlatmayı unutmayın.
- Look at the boy and the dog that are running over there.
- Orada koşan çocuğa ve köpeğe bak.
- Keep your dog chained up to the tree.
- Köpeğinizi ağaca zincirlenmiş tutun.
- Tom was bitten by a rabid dog.
- Tom kuduz bir köpek tarafından ısırıldı.
- The dog was chained to the post.
- Köpek direğe zincirlenmişti.
- He threw a rock at the dog.
- Köpeğe taş attı.
- When I entered the room, I found a dog.
- Odaya girdiğimde bir köpek buldum.
- This dog bites.
- Bu köpek ısırır.
- Tom is training his dog.
- Tom köpeğini eğitiyor.
- Tom's dog seems happy.
- Tom'un köpeği mutlu görünüyor.
- Can we get a dog?
- Bir köpek alabilir miyiz?
- Keep away from the dog.
- Köpekten uzak durun.
- The dog lying on the grass is mine.
- Çimlerin üzerinde yatan köpek benim.
- Tom's dog started growling at Mary.
- Tom'un köpeği Mary'ye hırlamaya başladı.
- Tom's dog licked his hand.
- Tom'un köpeği elini yaladı.
- I would never feed my dog commercial dog food.
- Köpeğimi asla ticari köpek mamasıyla beslemem.
- What is that strange thing in your dog's mouth?
- Senin köpeğinin ağzındaki o tuhaf şey nedir?
- He painted a dog.
- Bir köpeğin resmini yaptı.
- Take care of my dog for me.
- Benim için köpeğime bak.
- I had a dog named Cookie.
- Benim Cookie adında bir köpeğim vardı.
- Snowy is Tintin's dog.
- Snowy, Tenten'in köpeği.
- Tom is afraid of Mary's dog.
- Tom Mary'nin köpeğinden korkuyor.
- Does your dog bark at everybody?
- Köpeğin herkese havlıyor mu?
- Beth looked after our dog while we were away.
- Beth biz uzaktayken köpeğimize baktı.
- We have a dog, a cat and three canaries.
- Bir köpeğimiz, bir kedimiz ve üç kanaryamız var.
- Tom took care of Mary's dog while she was in jail.
- O hapiste iken Tom, Mary'nin köpeğine baktı.
- The general ordered Tom to kill his dog.
- General Tom'a köpeğini öldürmesini emretti.
- Tom got a tetanus shot after being bitten by a dog.
- Tom bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra tetanos aşısı olmuş.
- That dog is big.
- Bu köpek büyük.
- I could hear the dog barking all night long.
- Köpeğin havlamasını bütün gece duydum.
- Her dog is not so much faithful as tame.
- Köpeği evcil olduğu kadar sadık değil.
- Tom saw a couple walking their dog.
- Tom köpeklerini gezdiren bir çift gördü.
- Tom's dog bit me.
- Tom'un köpeği beni ısırdı.
- Don't forget to remind Tom to feed the dog.
- Tom'a köpeği beslemesini hatırlatmayı unutma.
- The dog is trying to escape.
- Köpek kaçmaya çalışıyor.
- Tom goes for a walk every morning with his dog.
- Tom köpeği ile her sabah yürüyüşe gider.
- The dog snapped up the meat.
- Köpek eti zıplayarak kapıverdi.
- Tom started crying when I told him his dog had died.
- Köpeğinin öldüğünü söylediğimde Tom ağlamaya başladı.
- This dog is a mongrel.
- Bu köpek bir melez.
- That dog is so stupid.
- Şu köpek çok aptal.
- She feeds her dog a meat-free diet.
- O, köpeğini etsiz bir diyetle besler.
- Tom's dog followed him to school.
- Tom'un köpeği onu okula kadar izledi.
- It is a small dog.
- Küçük bir köpek.
- Tom was attacked by a stray dog.
- Tom başıboş bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
- The dog is on the chair.
- Köpek, sandalyenin üzerinde.
- You should build a doghouse for your dog.
- Köpeğiniz için bir köpek kulübesi yapmalısınız.
- I've been bitten by my own dog several times.
- Ben kendi köpeğim tarafından birkaç kez ısırıldım.
- Mary's dog is very docile.
- Mary'nin köpeği çok uysal.
- The rabbit jumped over the dog.
- Tavşan köpeğin üzerinden atladı.
- Don't leave your dog in the house all day.
- Köpeğinizi bütün gün evde bırakmayın.
- Twelve years old is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.
- He threw a stone at a dog.
- O, köpeğe bir taş attı.
- The girl likes the dog.
- Kız köpeği seviyor.
- The dog is close to death.
- Köpek ölmek üzere.
- Ken's dog is very fat.
- Ken'in köpeği çok şişman.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerinden atlamadı.
- Not only are all humans related, if you go back far enough you'll find you're also related to your dog.
- Sadece insanlar akraba değil, yeterince geriye giderseniz köpeğinizle de akraba olduğunuzu görürsünüz.
- What's the matter with your dog?
- Köpeğinin neyi var?
- The dog ran away from us.
- Köpek bizden kaçtı.
- How many times a day should you feed a dog?
- Bir köpeği günde kaç kez beslemelisin?
- What's your dog's name?
- Senin köpeğinin adı nedir?
- Have you ever knocked down a dog with your car?
- Hiç arabanla köpeğe çarptın mı?
- You don't have a dog, do you?
- Köpeğiniz yok, değil mi?
- You must take care of the dog.
- Köpeğe bakmalısın.
- Tom has a black dog, doesn't he?
- Tom'un siyah bir köpeği var, değil mi?
- Karima asked Marie where the dog was.
- Karima Marie'ye köpeğin nerede olduğunu sordu.
- Tom's dog has died.
- Tom'un köpeği öldü.
- How big is your dog?
- Köpeğin ne kadar büyük?
- Tom forgot to feed his dog yesterday.
- Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
- How much do you feed your dog?
- Köpeğini ne kadar beslersin?
- Here is your dog.
- İşte sizin köpeğiniz.
- I'm sick as a dog!
- Köpek gibi hastayım!
- Keep the dog out.
- Köpeği dışarda tutun.
- He made up a story about the dog.
- Köpek hakkında bir hikaye uydurdu.
- I own one cat and one dog.
- Bir kedim ve bir köpeğim var.
- I saw the dog running quickly in the park.
- Parkta hızla koşan bir köpek gördüm.
- Tom has been bitten by Mary's dog many times.
- Tom, Mary'nin köpeği tarafından birçok kez ısırıldı.
- The dog was covered in mud from head to foot.
- Köpek baştan ayağa çamur içindeydi.
- Buy me a dog.
- Bana bir köpek al.
- His poor dog is still alive.
- Onun zavallı köpeği hâlâ hayatta.
- Tom fed his dog part of his sandwich.
- Tom sandviçinin bir parçasıyla köpeğini besledi.
- The dog is smart.
- Köpek çok akıllı.
- Will feeding my dog garlic cause any problems?
- Köpeğimi sarımsakla beslemek herhangi bir soruna yol açar mı?
- Tom walked his dog.
- Tom köpeğini gezdirdi.
- Tom took a picture of his dog and sent it to Mary.
- Tom köpeğinin resmini çekip Mary'ye gönderdi.
- Tom bought a collar for his dog.
- Tom köpeğine tasma aldı.
- Do you wash your dog every day?
- Köpeğini her gün yıkıyor musun?
- This is Ken's dog.
- Bu Ken'in köpeği.
- Astonish your friends by teaching your dog to do backflips!
- Köpeğinize ters takla atmayı öğreterek arkadaşlarınızı şaşırtın!
- The dog is called Spot by the family.
- Aile köpeğe Spot diyor.
- I bought a dog.
- Bir köpek satın aldım.
- I asked Tom to let the dog out.
- Tom'dan köpeği dışarı çıkarmasını istedim.
- She has a dog and six cats.
- Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
- I wouldn't send a dog out on a night like that.
- Böyle bir gecede bir köpeği dışarı göndermezdim.
- Tom wanted to buy a Newfoundland dog.
- Tom bir Newfoundland köpeği satın almak istedi.
- Tom's dog dragged the dead rabbit back to its doghouse.
- Tom'un Köpeği ölü tavşanı köpek kulübesine geri sürükledi.
- Tom gave his dog a piece of meat.
- Tom köpeğine bir parça et verdi.
- Tom looked down at the dog.
- Tom köpeğe baktı.
- The dog wants meat.
- Köpek et istiyor.
- Hopefully your dog is not more important to you than I am.
- Umarım senin köpeğin senin için benden daha önemli değildir.
- I take a walk with my dog in the evening.
- Akşamları köpeğimle yürüyüşe çıkıyorum.
- This dog is trained to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamak için eğitilmiş.
- What's the matter with your dog?
- Köpeğinin nesi var?
- That dog has a short tail.
- O köpeğin kısa bir kuyruğu var.
- Tom couldn't bear to look at the dog he'd just run over with his car.
- Tom arabasıyla ezdiği köpeğe bakmaya dayanamadı.
- Our dog will bite strangers.
- Bizim köpek yabancıları ısırır.
- The moon doesn't listen when the dog insults it.
- Köpek ona hakaret ettiği zaman ay dinlemez.
- Tom walks his dog in the park almost every day.
- Tom neredeyse her gün köpeğini parkta gezdiriyor.
- Tom is the big dog here.
- Tom burada büyük köpek.
- As soon as the dog saw me, it began to bark.
- Köpek, beni görür görmez havlamaya başladı.
- I used to have a dog.
- Eskiden bir köpeğim vardı.
- Tom doesn't feel like taking a walk with his dog this morning.
- Tom bu sabah köpeğiyle yürüyüşe çıkmak istemiyor.
- Do they always keep the dog tied to the gate?
- Köpeği her zaman kapıya bağlı mı tutarlar?
- A dog is barking now.
- Şimdi bir köpek havlıyor.
- Tom is out in the yard, playing with our dog.
- Tom dışarıda avluda köpeğimizle oynuyor.
- The dog follows me everywhere.
- Köpek beni her yerde izliyor.
- The dog is his.
- Köpek onun.
- The neighbor's dog was barking all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havlıyordu.
- That dog runs so fast!
- O köpek çok hızlı koşar!
- Tom's dog killed one of Mary's goats.
- Tom'un köpeği Mary'nin keçilerinden birini öldürdü.
- Whose dog is this?
- Kimin köpeği bu?
- That's a cute dog.
- Çok şirin bir köpek.
- What a big dog it is!
- Ne kadar büyük bir köpek!
- Her aunt takes care of his dog during the day.
- Teyzesi gün boyunca onun köpeği ile ilgilenir.
- Tom's dog can swim well.
- Tom'un köpeği iyi yüzebilir.
- Would you mind taking care of my dog next weekend?
- Gelecek hafta sonu köpeğime bakar mısın?
- A dog's nose is very sensitive.
- Bir köpeğin burnu çok duyarlıdır.
- The child threw a stone at the dog.
- Çocuk köpeğe bir taş attı.
- Throw out from here this disgusting dog!
- Atın şu iğrenç köpeği buradan!
- I never feed my dog raw meat.
- Köpeğimi asla çiğ etle beslemem.
- Tom is afraid of my dog, isn't he?
- Tom köpeğimden korkuyor, değil mi?
- The dog ate the stale bread and didn't die.
- Köpek bayat ekmeği yedi ve ölmedi.
- He had bought a dog.
- O, bir köpek satın almıştı.
- Does your dog bark at them?
- Köpeğin onlara havlar mı?
- He went out for a walk, with his dog following behind.
- Yürüyüşe çıktı, köpeği de arkasından geliyordu.
- Tell them to let the dog out.
- Köpeği dışarı salmalarını söyle.
- We told the dog to stay.
- Biz köpeğe kalmasını söyledik.
- I saw a dog.
- Bir köpek gördüm.
- The dog caught the meat.
- Köpek, eti yakaladı.
- Cookie is a therapy dog.
- Cookie bir terapi köpeği.
- The dog really couldn't talk.
- Köpek gerçekten konuşamıyordu.
- Could you let the dog out?
- Köpeği dışarı çıkarabilir misin?
- Neither Tom nor Mary has a dog.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin köpeği var.
- She told me that she wanted a pet dog.
- O bana evcil bir köpek istediğini söyledi.
- Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.
- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına sinmiş.
- I've always wanted a dog.
- Ben her zaman bir köpek istedim.
- What time do you walk the dog?
- Köpeği saat kaçta gezdirirsiniz?
- How old is that dog?
- Bu köpek kaç yaşında?
- I don't feel like taking my dog for a walk this morning.
- Bu sabah köpeğimi yürüyüşe çıkarmayı canım istemiyor.
- Tom knew Mary had a dog.
- Tom Mary'nin bir köpeği olduğunu biliyordu.
- Who threw a stone at my dog?
- Kim köpeğime bir taş fırlattı?
- I borrowed Father's hammer to build a dog house.
- Bir köpek evi yapmak için babamın çekicini ödünç aldım.
- How many times a day do you feed your dog?
- Köpeğinizi günde kaç kez besliyorsunuz?
- An injured dog can be much more dangerous.
- Yaralı bir köpek çok daha tehlikeli olabilir.
- One dog and two people are jumping.
- Bir köpek ve iki kişi atlıyor.
- The dog was dying.
- Köpek ölüyordu.
- Does your dog bark at Tom?
- Senin köpeğin Tom'a havlar mı?
- I need to feed the dog.
- Köpeği beslemem gerek.
- Don't throw stones at the dog.
- Köpeğe taş atmayın.
- He has a white dog.
- Onun beyaz köpeği var.
- I caught the dog.
- Köpeği yakaladım.
- Tom took a picture of Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğinin fotoğrafını çekti.
- Tom's dog bit him playfully.
- Tom'un köpeği onu şakacı bir şekilde ısırdı.
- The dog was in the box under the table.
- Köpek masanın altındaki kutunun içindeydi.
- I keep a cat and a dog.
- Bir kedi ve bir köpek besliyorum.
- My dog has a very long tail.
- Köpeğimin çok uzun bir kuyruğu var.
- A dog runs.
- Bir köpek koşuyor.
- She sold all of her furniture, so she could afford to feed herself and her dog.
- Kendisini ve köpeğini besleyebilmek için tüm mobilyalarını sattı.
- I had better chain up the dog so that he won't bite.
- Köpeği ısırmaması için zincirlesem iyi olacak.
- Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.
- Tom's dog barks a lot.
- Tom'un köpeği çok havlıyor.
- Don't feed the dog!
- Köpeği besleme!
- You had better chain up the dog so that he won't bite.
- Isırmaması için köpeği zincirlesen iyi olur.
- The dog jumped over the fence into the garden.
- Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı.
- There is a dog under the table.
- Masanın altında bir köpek var.
- Tom got another dog.
- Tom başka bir köpek aldı.
- Don't forget to feed the dog.
- Köpeği beslemeyi unutma.
- How do you call your dog?
- Köpeğini nasıl çağırıyorsun?
- Is this a dog?
- Bu bir köpek mi?
- He threw a stone at the dog.
- O, köpeğe bir taş attı.
- This dog barks a lot.
- Bu köpek çok havlıyor.
- A dog has four legs.
- Bir köpeğin dört bacağı vardır.
- He whistled for his dog.
- Köpeği için ıslık çaldı.
- Tom is saying we stole his dog.
- Tom bizim onun köpeğini çaldığımızı söylüyor.
- Tom ran over a dog yesterday.
- Tom dün bir köpeği ezdi.
- Tom is playing with his dog.
- Tom köpeği ile oynuyor.
- I own one dog and one cat.
- Bir köpeğim ve bir kedim var.
- Tom left his dog outside.
- Tom köpeğini dışarıda bıraktı.
- Dan's dog was sniffing a dead rat in the street.
- Dan'in köpeği sokakta ölü bir fareyi kokluyordu.
- Tom's dog is still waiting for him just outside the front door.
- Tom'un köpeği hâlâ onu tam ön kapının dışında onu bekliyor.
- Your dog is big and mine is small.
- Senin köpeğin büyük, benimki küçük.
- Tom tied his dog to a tree.
- Tom köpeğini bir ağaca bağladı.
- This is the dog that Ken owns.
- Ken'in sahibi olduğu köpek bu.
- Tom gave his dog something to eat.
- Tom köpeğine yiyecek bir şeyler verdi.
- Have you ever brought your dog to this beach?
- Sen hiç köpeğini bu plaja getirdin mi?
- The dog is chewing a bone.
- Köpek bir kemik çiğniyor.
- What did you feed the dog?
- Köpeği neyle besledin?
- She named her dog Rex.
- O, köpeğine Rex adını verdi.
- My neighbor's dog won't eat dry dog food.
- Komşumun köpeği kuru köpek maması yemez.
- Tom is walking his dog.
- Tom köpeğini gezdiriyor.
- You have a beautiful dog.
- Çok güzel bir köpeğin var.
- I've been spending a lot of time training my dog.
- Köpeğimi eğiterek çok zaman harcıyorum.
- The dog answers to the name John.
- Köpek, John ismine karşılık veriyor.
- Don't let that dog go.
- O köpeğin gitmesine izin vermeyin.
- This dog will protect us.
- Bu köpek bizi koruyacak.
- This dog is trained to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamak için eğitiliyor.
- Tom bought a dog.
- Tom bir köpek aldı.
- Tom wants to get a dog.
- Tom bir köpek almak istiyor.
- Who cared for the dog when you were away?
- Sen uzakta iken köpeğe kim baktı?
- Sami's dog gave birth to a litter of pups.
- Sami'nin köpeği bir sürü yavru doğurdu.
- Tom told me about his dog.
- Tom bana köpeğinden bahsetti.
- That's a cute dog.
- O, sevimli bir köpek.
- Tom is a lazy dog.
- Tom tembel bir köpek.
- When the rain stops, I'll take the dog out for a walk.
- Yağmur durduğunda, köpeği yürüyüşe çıkaracağım.
- Do they take care of the dog?
- Köpeğe bakıyorlar mı?
- Tom's dog died yesterday.
- Tom'un köpeği dün öldü.
- Sami was talking to his dog.
- Sami köpeğiyle konuşuyordu.
- Here is your dog!
- İşte köpeğiniz!
- I thought you said you had a dog.
- Bir köpeğin olduğunu söylediğini sandım.
- Tom has probably never eaten dog meat.
- Tom muhtemelen hiç köpek eti yememiştir.
- She sold all of her furniture, so she could afford to feed herself and her dog.
- O, bütün mobilyasını sattı, böylece kendine ve köpeğine bakabildi.
- I think that dog is dangerous.
- Bence o köpek tehlikeli.
- My dog needs a walk.
- Köpeğimin yürüyüşe ihtiyacı var.
- Tom heard a dog barking.
- Tom bir köpeğin havladığını duydu.
- Tom often talks to his dog.
- Tom sık sık köpeğiyle konuşur.
- Here is your dog.
- İşte senin köpeğin.
- I saw a cat running after a dog.
- Bir köpeğin peşinden koşan bir kedi gördüm.
- A dog has four legs.
- Bir köpeğin dört tane bacağı vardır.
- Tom is still furious with Mary for his dog's death.
- Tom köpeğinin ölümü nedeniyle Mary'ye hâlâ öfkeliydi.
- Would you mind taking care of my dog next weekend?
- Önümüzdeki hafta sonu köpeğime bakabilir misin?
- Sami's dog is not there.
- Sami'nin köpeği orada değil.
- I came across a dog while returning home.
- Eve dönerken bir köpekle karşılaştım.
- Tom painted a picture of Mary's dog.
- Tom Mary'nin köpeğinin bir resmini yaptı.
- The dog eats the fish, the bone, the tail, and all.
- Köpek balığı, kılçığı, kuyruğu ve her şeyi yer.
- Tom knew Mary had a dog.
- Tom, Mary'nin bir köpeği olduğunu biliyordu.
- Do you think it's a good idea to feed your dog table scraps?
- Köpeğinizi sofra artıklarıyla beslemenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musunuz?
- How old is this dog?
- Bu köpek kaç yaşındadır?
- Can I get a dog?
- Bir köpek alabilir miyim?
- Do you talk to your dog?
- Köpeğinle konuşuyor musun?
- She went out with her dog.
- Köpeği ile dışarı çıktı.
- The dog kept me from approaching his house.
- Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.
- The boy threw a stone at the dog.
- Çocuk köpeğe bir taş attı.
- Tom threw a rock at the dog.
- Tom köpeğe bir taş attı.
- The big dog is frightening them.
- Büyük köpek onları korkutuyor.
- Tom's dog hated me.
- Tom'un köpeği benden nefret ediyordu.
- I own a white and black dog.
- Siyah beyaz bir köpeğim var.
- It's hard to teach an old dog new tricks.
- Yaşlı bir köpeğe yeni hünerler öğretmek zor.
- This dog is, so to speak, a member of our family.
- Bu köpek, tabiri caizse, ailemizin bir üyesi.
- Man is the dog's best friend.
- İnsan köpeğin en iyi arkadaşıdır.
- We have a cat and a dog.
- Bir kedimiz ve bir köpeğimiz var.
- Tom's dog licked his face.
- Tom'un köpeği yüzünü yaladı.
- Tell her to let the dog in.
- Ona köpeğin içeri girmesine izin vermesini söyle.
- A barking dog doesn't bite.
- Havlayan bir köpek ısırmaz.
- My cat and dog get along.
- Kedim ve köpeğim iyi geçinirler.
- The boy is buying a dog.
- Oğlan bir köpek satın alıyor.
- Lucy looked after my dog.
- Lucy köpeğime baktı.
- Who will look after your dog?
- Köpeğine kim bakacak?
- He had to take care of his dog himself.
- Köpeğine kendisi bakmak zorunda kaldı.
- I see a dog.
- Bir köpek görüyorum.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
- Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Please feed the dog.
- Lütfen köpeği besleyin.
- I had a huge dog.
- Kocaman bir köpeğim vardı.
- My neighbor's dog won't eat dry dog food.
- Komşumun köpeği kuru köpek maması yemiyor.
- Keep the dog still while I examine him.
- Ben muayene ederken köpeği sabit tut.
- The boys' dog fled.
- Oğlanların köpeği kaçtı.
- His dog barks at me.
- Onun köpeği bana havlar.
- That dog runs very fast.
- Bu köpek çok hızlı koşar.
- Can Tom get a dog?
- Tom bir köpek alabilir mi?
- A dog is a faithful animal, so it is said to be a friend of man.
- Bir köpek sadık bir hayvandır, bu yüzden insan dostu olduğu söylenir.
- The dog leapt and caught the disk in midair.
- Köpek sıçradı ve diski havada yakaladı.
- The dog is yours.
- Köpek sizin.
- What's your favorite breed of dog?
- En sevdiğiniz köpek cinsi nedir?
- Which dog is yours?
- Hangi köpek senin?
- Tom looked after our dog while we were in Boston.
- Biz Boston'dayken köpeğimize Tom baktı.
- Sami's only companion was his dog.
- Sami'nin tek arkadaşı onun köpeğiydi.
- Will you do me a favor and feed the dog?
- Bana bir iyilik yapıp köpeği besler misin?
- Mary's dog is very intelligent.
- Mary'nin köpeği çok zeki.
- This dog is white.
- Köpek beyazdır.
- He bought her a dog.
- Ona bir köpek aldı.
- I would rather feed my dog before we eat.
- Biz yemeden önce köpeğimi beslemeyi tercih ederim.
- A dog is a clever animal.
- Köpek, akıllı bir hayvandır.
- Who locked the dog outside?
- Köpeği dışarıda kim kilitledi?
- The dog is suffering from ear infections.
- Köpek kulak enfeksiyonlarından muzdarip.
- I'm a dog.
- Ben bir köpeğim.
- Tom thought Cookie would be a good name for his dog.
- Tom Cookie'nin köpeği için iyi bir isim olacağını düşündü.
- Tom's dog is very obedient.
- Tom'un köpeği çok itaatkâr.
- A hunter hunted hares with his dog.
- Bir avcı, köpeğiyle yabani tavşan avladı.
- I want a new dog.
- Ben de yeni bir köpek istiyorum.
- Tom walks his dog at least once a day.
- Tom köpeğini günde en az bir kez gezdiriyor.
- Twelve years old is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için büyük bir yaş.
- Tom's dog knocked over our trash can.
- Tom'un köpeği bizim çöp tenekesini devirdi.
- Tom heard his dog barking, so he got out of bed to check things out.
- Tom köpeğinin havladığını duydu, bu yüzden işleri kontrol etmek için yataktan çıktı.
- Tom certainly has a well-trained dog.
- Tom'un kesinlikle iyi eğitimli bir köpeği var.
- Leave the dog outside.
- Köpeği dışarıda bırak.
- I think that dog is dangerous.
- Bence bu köpek tehlikeli.
- The dog barked at the mailman.
- Köpek postacıya havladı.
- I didn't feed the dog.
- Köpeği beslemedim.
- Tom doesn't like the way Mary treats her dog.
- Tom, Mary'nin köpeğine davranış şeklinden hoşlanmıyor.
- Did you give him that dog?
- Ona o köpeği verdin mi?
- Tom opened the back door to let the dog out.
- Tom köpeği bırakmak için arka kapıyı açtı.
- Did you give Tom that dog?
- Tom'a o köpeği sen mi verdin?
- Tom shot his own dog.
- Tom kendi köpeğini vurdu.
- Tom and his dog sleep in the same room.
- Tom ve köpeği aynı odada uyur.
- Here is your dog!
- İşte köpeğin!
- She takes a walk with her dog.
- Köpeği ile yürüyüşe çıktı.
- I am in the habit of taking my dog for a walk in the morning.
- Sabahları köpeğimi yürüyüşe çıkarma alışkanlığım var.
- Tom recognized Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini tanıdı.
- Isn't that Tom's dog?
- Bu Tom'un köpeği değil mi?
- This kind of dog exists only in Japan.
- Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.
- She had hardly opened the door when a white dog rushed out of the house.
- Beyaz bir köpek evin dışına fırladığında, o kapıyı henüz açmıştı.
- The dog is afraid of the horse.
- Köpek attan korkuyor.
- Is that a cat or a dog?
- Bu bir kedi mi yoksa köpek mi?
- Tom's dog was run over by a truck.
- Tom'un köpeği bir kamyon tarafından çiğnendi.
- The dog next door is dangerous.
- Yandaki köpek tehlikeli.
- My brother takes care of our dog.
- Köpeğimize kardeşim bakıyor.
- Let the dog go.
- Köpeği bırak.
- Tom's dog has black and white spots.
- Tom'un köpeğinin siyah ve beyaz lekeleri var.
- Tom likes playing with my dog.
- Tom köpeğimle oynamayı seviyor.
- That dog doesn't bite.
- O köpek ısırmaz.
- What color is your dog?
- Köpeğin ne renk?
- I was shocked by the dog that sprang out of the darkness.
- Karanlığın içinden fırlayan köpek beni şok etti.
- Make sure that the dog does not escape.
- Köpeğin kaçmayacağından emin ol.
- Is this a dog?
- Bu bir köpek midir?
- Tom approached the growling dog.
- Tom hırlayan köpeğe yaklaştı.
- I'm glad you got a dog.
- Bir köpek aldığına sevindim.
- This dog isn't mine.
- Bu köpek benim değil.
- Twelve years is old for a dog.
- On iki yaş bir köpek için büyük bir yaş.
- Dania begged Fadil not to kill the dog.
- Dania Fadıl'a köpeği öldürmemesi için yalvardı.
- Tom's dog lay down.
- Tom'un köpeği yattı.
- The dog followed me to my home.
- Köpek beni evime kadar izledi.
- The neighbor's dog kept Tom awake most of the night.
- Komşunun köpeği, Tom'u gecenin çoğunda uyanık tuttu.
- He threw a stone at the big dog.
- Büyük köpeğe bir taş fırlattı.
- I have taught my dog to sit up and beg.
- Köpeğime oturmayı ve yalvarmayı öğrettim.
- I saw my neighbor's dog running in my yard.
- Komşumun benim bahçemde koşan köpeğini gördüm.
- Is that dog male or female?
- O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
- Why would I kill your dog?
- Neden senin köpeğini öldüreyim ki?
- Tom feeds table scraps to his dog.
- Tom masa artıklarıyla köpeğini besler.
- Have you told Tom that his dog died?
- Tom'a köpeğinin öldüğünü söyledin mi?
- Eating a dog is no different from eating a cow.
- Bir köpek yemek, bir inek yemekten farklı değildir.
- The dog sniffed the stick.
- Köpek sopayı kokladı.
- I feed my dog two cups of dog food every evening.
- Köpeğimi her akşam iki kap köpek mamasıyla besliyorum.
- You forgot to let the dog in!
- Köpeği içeri almayı unuttun!
- A dog has an acute sense of smell.
- Bir köpeğin keskin bir koku alma duyusu vardır.
- Tom doesn't have a dog.
- Tom'un köpeği yok.
- Tom lives with Mary like a dog and a cat.
- Tom Mary'yle kedi köpek gibi yaşıyor.
- Do you want this dog?
- Bu köpeği istiyor musun?
- I've been spending a lot of time training my dog.
- Köpeğimi eğitmek için çok zaman harcıyorum.
- Sami's dog broke its chain.
- Sami'nin köpeği zincirini kırdı.
- Tom just wants you to take care of his dog.
- Tom sadece köpeğine bakmanı istiyor.
- The dog attacked the three of us.
- Köpek üçümüze saldırdı.
- Tom got a tetanus shot after being bitten by a dog.
- Tom bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra tetanos aşısı oldu.
- The dog barked a lot.
- Köpek çok havlıyordu.
- Mary's dog bit Tom.
- Mary'nin köpeği Tom'u ısırdı.
- I saw a white dog jump over the fence.
- Çitin üzerinden atlayan beyaz bir köpek gördüm.
- The dog is barking at him.
- Köpek ona havlıyor.
- The cute girl was bitten by a zombie dog and became zombie.
- Sevimli kız zombi bir köpek tarafından ısırıldı ve zombi oldu.
- We can hear the dog barking.
- Köpeğin havlamasını duyabiliyoruz.
- Why do you want a dog?
- Neden bir köpek istiyorsun?
- The dog isn't sleeping.
- Köpek uyumuyor.
- I used to feed my dog twice a day.
- Köpeğimi günde iki kez beslerdim.
- Tom forgot to feed his dog last night.
- Tom dün gece köpeğini beslemeyi unuttu.
- The dog is dead.
- Köpek ölüdür.
- All the boys thought Carol was a dog.
- Bütün çocuklar Carol'ı köpek sandılar.
- Tom still hasn't fed the dog.
- Tom hâlâ köpeği beslemedi.
- When I was a kid, I had a dog named Cookie.
- Ben çocukken Cookie adında bir köpeğim vardı.
- Cookie was a very gentle dog.
- Cookie çok nazik bir köpekti.
- She forgot to feed her dog.
- O, köpeğini beslemeyi unuttu.
- She began to talk to the dog.
- Köpekle konuşmaya başladı.
- Tom always told us that you can't teach an old dog new tricks.
- Tom bize her zaman yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemeyeceğimizi söylerdi.
- The dog jumped up and caught the ball.
- Köpek sıçradı ve topu yakaladı.
- I feed my dog at the same time every day.
- Köpeğimi her gün aynı saatte besliyorum.
- Our Chinese guests ordered a dog for dinner.
- Çinli misafirlerimiz akşam yemeği için köpek sipariş ettiler.
- I helped Tom give his dog a bath.
- Tom'un köpeğini yıkamasına yardım ettim.
- Who will take care of the dog if we go to Spain?
- İspanya'ya gidersek köpeğe kim bakacak?
- I came across a dog while returning home.
- Eve dönerken bir köpeğe rastladım.
- He brought her dog to school.
- Köpeğini okula getirdi.
- The dog leapt and caught the disk in midair.
- Köpek sıçradı ve havada diski yakaladı.
- There isn't a dog that's bigger than this.
- Bundan daha büyük bir köpek yok.
- What a clever dog!
- Ne akıllı bir köpek!
- A crocodile ate a dog.
- Bir timsah bir köpeği yedi.
- Who has found a lost dog?
- Kayıp köpeği kim buldu?
- He's afraid of that dog.
- O köpekten korkuyor.
- Tom gave his dog something to eat.
- Tom köpeğine yiyecek bir şey verdi.
- Why is the dog here?
- Köpek neden burada?
- Tom looked after my dog while I was in the hospital.
- Ben hastanedeyken Tom köpeğime baktı.
- Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.
- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına büzüldü.
- Tom was heartbroken when his dog died.
- Köpeği öldüğünde Tom'un kalbi paramparça olmuştu.
- Don't feed the dog.
- Köpeğe yiyecek vermeyin.
- Whose turn is it to give the dog a bath?
- Köpeği yıkama sırası kimde?
- Tom's dog is brown.
- Tom'un köpeği kahverengi.
- The hunter hunted rabbits with his dog.
- Avcı köpeğiyle tavşan avladı.
- Have you ever beaten your dog?
- Hiç köpeğinizi dövdünüz mü?
- The dog is well mannered.
- Köpek çok terbiyeli.
- Sami knew Layla's dog.
- Sami, Layla'nın köpeğini biliyordu.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerinden atlar.
- The dog needs to be fed.
- Köpeğin beslenmesi gerekiyor.
- Tom doesn't like my dog.
- Tom köpeğimi sevmez.
- How much do you feed your dog?
- Köpeğinizi ne kadar besliyorsunuz?
- The dog bit me in the hand.
- Köpek, elimden ısırdı.
- The dog must be shot.
- Köpek vurulmalı.
- Tom said that Mary didn't have a dog.
- Tom, Mary'nin bir köpeği olmadığını söyledi.
- The man was bitten by a dog.
- Adam bir köpek tarafından ısırıldı.
- Tom was mauled by a dog when he was a kid.
- Tom çocukken bir köpek tarafından parçalanmıştı.
- He beat the dog with a stick.
- O, bir sopayla köpeği dövdü.
- No sooner had the dog seen me than it ran up to me.
- Köpek beni görür görmez bana doğru koşmaya başladı.
- Don't forget to let the dog in.
- Köpeği içeri almayı unutma.
- I picked up an abandoned dog.
- Terk edilmiş bir köpeği aldım.
- The dog knew its master.
- Köpek sahibini tanıyordu.
- What kind of food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne tür mamayla beslemeliyim?
- This dog runs fast.
- Bu köpek hızlı koşar.
- I would rather feed my dog before we eat.
- Köpeğimi yemekten önce beslemeyi tercih ederim.
- I thought Tom said it was a dog.
- Tom'un bir köpek olduğunu söylediğini sanmıştım.
- I don't want a dog.
- Bir köpek istemiyorum.
- When I was feeding my dog, I noticed that the gate had been left open.
- Köpeğimi beslerken, kapının açık bırakıldığını fark ettim.
- Which dog is yours?
- Hangi köpek sizin?
- I've never seen such a big dog.
- Hiç bu kadar büyük bir köpek görmemiştim.
- That boy could not enter for fear of the dog.
- O çocuk köpek korkusundan içeri girememiş.
- Tom couldn't control his dog.
- Tom köpeğini kontrol edemedi.
- A dog followed me to my house.
- Bir köpek beni evime kadar izledi.
- He stepped into dog doo.
- Köpek pisliğine bastı.
- A living dog is better than a dead lion.
- Yaşayan bir köpek ölü bir aslandan daha iyidir.
- Tom is the one who feeds our dog.
- Tom köpeğimizi besleyen kişidir.
- The dog drank water and went away.
- Köpek suyu içip uzaklaştı.
- A dog was running after a cat.
- Bir köpek, bir kedinin peşinden koşuyordu.
- I don't have a dog.
- Benim köpeğim yok.
- Tom's dog is a mutt.
- Tom'un köpeği bir kırma.
- Mary ordered the dog to sit.
- Mary köpeğe oturmasını emretti.
- The dog defended his master from harm.
- Köpek, sahibini zarar görmekten korudu.
- There will be a reward for the person who finds my dog.
- Köpeğimi bulana ödül vereceğim.
- Is Kuki a dog or a cat?
- Kuki bir köpek mi yoksa bir kedi mi?
- Fadil said that he was going to kill the dog.
- Fadıl, köpeği öldüreceğini söyledi.
- Tom was walking his dog yesterday morning when I saw him.
- Tom dün sabah onu gördüğümde köpeğini gezdiriyordu.
- Maria named her dog Rex.
- Maria köpeğine Rex adını verdi.
- The dog ran after a fox.
- Köpek, bir tilkinin peşinden koştu.
- I miss the dog.
- Köpeği özledim.
- When was the last time you fed your dog?
- Köpeğini en son ne zaman besledin?
- The dog sleeps at Tom's feet.
- Köpek Tom'un ayaklarının dibinde uyuyor.
- The dog wants to go out.
- Köpek dışarı çıkmak istiyor.
- Could you please take the dog out for a walk?
- Lütfen köpeği yürüyüşe çıkarır mısın?
- Throw a stick and watch the dog fetch it.
- Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.
- I took my dog to the vet.
- Köpeğimi veterinere götürdüm.
- Don't you ever give your dog a bath?
- Köpeğine hiç banyo yaptırmıyor musun?
- The hunter hunted rabbits with his dog.
- Avcı tavşanları köpeğiyle avladı.
- The dog ran towards me.
- Köpek bana doğru koştu.
- I'm here to get my dog.
- Köpeğimi almak için buradayım.
- While they were away on vacation, their neighbors looked after the dog.
- Onlar tatildeyken onların komşuları köpeğe baktılar.
- I let my dog sleep inside.
- Köpeğimin içeride uyumasına izin verdim.
- Is this Tom's dog?
- Bu Tom'un köpeği mi?
- A dog is running in the park.
- Bir köpek parkta koşuyor.
- She has a small, black dog.
- Küçük, siyah bir köpeği var.
- You're a dog.
- Sen köpeksin.
- Can we get a dog?
- Bir köpek alabiliyor muyuz?
- She shot a dog.
- O, bir köpek vurdu.
- What's wrong with eating dog meat?
- Köpek etini yemenin nesi yanlış?
- The dog walks around the table.
- Köpek masanın etrafında dolaşıyor.
- The dog suddenly became friendly.
- Köpek aniden arkadaş canlısı oldu.
- Don't approach the dog.
- Köpeğe yaklaşma.
- I forgot to trim my dog's nails.
- Köpeğimin tırnaklarını kesmeyi unuttum.
- The dog always barks at me.
- Köpek, her zaman bana havlar.
- Tom sometimes feeds his dog table scraps.
- Tom bazen köpeğine masadan artanları veriyor.
- The dog is sitting on the carpet.
- Köpek halının üzerinde oturuyor.
- A truck ran over our dog.
- Bir kamyon, bizim köpeği ezdi.
- Does your dog really have a library card?
- Köpeğinizin gerçekten kütüphane kartı var mı?
- There is a dog in this room.
- Bu odada bir köpek var.
- The dog is barking at Tom.
- Köpek Tom'a havlıyor.
- Tom is out in the yard, playing with our dog.
- Tom bahçede köpeğimizle oynuyor.
- Why does the dog smell bad?
- Köpek neden kötü kokuyor?
- I like playing with my dog.
- Köpeğimle oynamayı seviyorum.
- This dog has a keen sense of smell.
- Bu köpeğin keskin bir koku alma duyusu var.
- Please let the dog out.
- Lütfen köpek dışarı çıksın.
- Tom's dog wanted to go outside.
- Tom'un köpeği dışarı çıkmak istedi.
- We have a black and white dog.
- Siyah beyaz bir köpeğimiz var.
- The dog was out of breath.
- Köpek nefes nefese kalmıştı.
- What happened to the dog?
- Köpeğe ne oldu?
- My love for my dog was very deep.
- Köpeğime karşı olan sevgim çok derin.
- Tom's dog likes to lick people's faces.
- Tom'un köpeği insanların yüzlerini yalamayı seviyor.
- I walk my dog in the park every morning.
- Her sabah köpeğimi parkta gezdiririm.
- Tom certainly seems to enjoy swimming with his dog.
- Tom kesinlikle köpeği ile yüzmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.
- Tom has a dog.
- Tom'un bir köpeği var.
- Is that your dog?
- Bu senin köpeğin mi?
- I found my lost dog by means of a notice in the paper.
- Kayıp köpeğimi gazetedeki bir ilan sayesinde buldum.
- Whoever loves me, also loves my dog.
- Kim beni severse, aynı zamanda köpeğimi de sever.
- The dog went under the table.
- Köpek masanın altına gitti.
- Tom goes for a walk every morning with his dog.
- Tom her sabah köpeğiyle yürüyüşe çıkıyor.
- Tom allowed his dog to run free.
- Tom köpeğinin serbestçe koşmasına izin verdi.
- This dog is staring at me as if it wanted to eat me.
- Bu köpek bana beni yiyecekmiş gibi bakıyor.
- The dog jumped over the fence.
- Köpek çitin üzerinden atladı.
- Exercise is vital for a dog.
- Egzersiz bir köpek için hayati önem taşır.
- He listened to the news on the radio as he fed his dog.
- O, köpeğini beslerken, radyoda haber dinledi.
- In 1957, the Soviet Union sent a female dog named Laika into space.
- 1957 yılında, Sovyetler Birliği uzaya Laika adlı bir dişi köpek gönderdi.
- Sami heard a dog barking.
- Sami bir köpeğin havladığını duydu.
- Our family didn't have a dog when I was growing up.
- Ben büyürken ailemizin köpeği yoktu.
- The dog ran after a fox.
- Köpek, bir tilkiyi kovaladı.
- He was petting the dog.
- Köpeği okşuyordu.
- A dog seldom bites unless it is attacked.
- Bir köpek saldırıya uğramadığı sürece nadiren ısırır.
- The dog came running up to me.
- Köpek koşarak yanıma geldi.
- If I had a dog, I'd call it Tom.
- Köpeğim olsa ona Tom derdim.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Onun köpeği beslediği tek zaman karısı seyahate gittiği zamandır.
- Mike named his dog Spike.
- Mike köpeğine Spike adını verdi.
- Tom was bitten by Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeği tarafından ısırıldı.
- This dog is mine.
- Bu köpek benim.
- Get out of here, you dog!
- Defol buradan, seni köpek!
- A boy was throwing stones at the dog.
- Bir çocuk köpeğe taş atıyordu.
- The neighbor's dog was barking all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladı.
- Tom picks up his dog's waste.
- Tom köpeğinin atığını toplar.
- A dog is a faithful animal, so it is said to be a friend of man.
- Köpek sadık bir hayvandır, bu yüzden insanın dostu oldukları söylenir.
- Yes, it is a dog.
- Evet, o bir köpektir.
- What's your favorite way to exercise your dog?
- Köpeğinize egzersiz yaptırmak için en sevdiğiniz şey nedir?
- He trained his dog to fetch the newspaper.
- Köpeğini gazete getirmesi için eğitti.
- Tom is the one who feeds the dog.
- Köpeği besleyen kişi Tom'dur.
- Everybody around here has a dog.
- Buralarda herkesin bir köpeği var.
- Don't let the dog in.
- Köpeğin içeri girmesine izin vermeyin.
- Tom's dog needed to go outside.
- Tom'un köpeğinin dışarı çıkması gerekiyordu.
- A dog does not eat a dog.
- Bir köpek bir köpeği yemez.
- Tom's dog was run over by a truck.
- Tom'un köpeği bir kamyon tarafından ezildi.
- Tom couldn't decide whether to name his dog Cookie or Pochi.
- Tom köpeğinin adını Cookie mi yoksa Pochi mi koyacağına karar veremedi.
- Tom has a dog named Cookie.
- Tom'un Cookie adında bir köpeği var.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- O, sadece karısı seyahate çıktığında köpeği besler.
- The dog was asleep on the mat.
- Köpek paspasın üzerinde uyuyordu.
- You told the dog to stay, didn't you?
- Köpeğine kalmasını söyledin, değil mi?
- Your dog was born this year.
- Köpeğin bu yıl doğdu.
- The dog ran off as fast as it could.
- Köpek, koşabildiğince hızlı kaçtı.
- Where is your dog?
- Köpeğin nerede?
- Tom and Mary took turns taking the dog for a walk.
- Tom ve Mary köpeği sırayla yürüyüşe götürdüler.
- Tom's dog is still waiting for him just outside the front door.
- Tom'un köpeği hala ön kapının dışında onu bekliyor.
- That dog is really ugly.
- O köpek gerçekten çirkin.
- The dog was burnt to death.
- Köpek, yakılarak öldürüldü.
- We had a dog when I was growing up.
- Ben büyürken bir köpeğimiz vardı.
- I spent fifty dollars to get my dog spayed.
- Köpeğimi kısırlaştırmak için elli dolar harcadım.
- You won't find a dog bigger than this one.
- Bundan daha büyük köpek bulamazsın.
- Look at the boy and the dog that are running over there.
- Şurada koşan çocuğa ve köpeğe bak.
- This dog is trained to smell out drugs.
- Bu köpek koklayarak uyuşturucu bulmak için eğitilmiştir.
- Tom and Mary told me they're thinking about getting a dog.
- Tom ve Mary bana bir köpek almayı düşündüklerini söylediler.
- Tom walked his dog in the park.
- Tom köpeğini parkta gezdirdi.
- Tom was heartbroken when his dog died.
- Köpeği öldüğü zaman, Tom çok acı çekmişti.
- This dog is bigger.
- Bu köpek daha büyük.
- Sami was just talking to his dog.
- Sami sadece köpeğiyle konuşuyordu.
- I have a pretty dog.
- Güzel bir köpeğim var.
- I let the dog out.
- Köpeği dışarı saldım.
- Don't let the dog sleep in our bed.
- Köpeğin yatağımızda uyumasına izin verme.
- Tom's dog loves people.
- Tom'un köpeği insanları sever.
- Both Tom and Mary are dog owners.
- Hem Tom hem de Mary köpek sahibidir.
- My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.
- Annem hepimiz yemek yiyene kadar köpeği beslemememi istedi.
- Tom looked after our dog while we were away.
- Biz uzaktayken Tom köpeğimize baktı.
- They wept when the dog died.
- Köpek öldüğünde ağladılar.
- She doesn't like Tom's dog.
- O Tom'un köpeğini sevmez.
- Is it OK to feed my dog the same thing that I feed my cat?
- Kedimi beslediğim şeylerin aynısını köpeğime de verebilir miyim?
- Tom knows who killed his dog, but he won't tell us.
- Tom köpeğini kimin öldürdüğünü biliyor ama bize söylemiyor.
- A truck hit the dog.
- Bir kamyon, köpeğe çarptı.
- Tom's dog is missing.
- Tom'un köpeği kayıp.
- Water and bread, this is a dog's life.
- Su ve ekmek, bu bir köpeğin hayatıdır.
- Tom and his dog ran across a wheat field.
- Tom ve köpeği bir buğday tarlasında koştular.
- His dog ran in the yard.
- Köpeği bahçede koştu.
- The dog runs fast.
- Köpek hızlı koşuyor.
- In many places it isn't legal to walk a dog on the beach.
- Birçok yerde sahilde köpek gezdirmek yasal değildir.
- This is a big dog.
- Bu büyük bir köpek.
- A hunter hunted hares with his dog.
- Bir avcı, köpeği ile tavşanları avladı.
- She's afraid of this dog.
- O bu köpekten korkuyor.
- The dog growled at the strange man.
- Köpek yabancı adama hırladı.
- His dog was running in the yard.
- Köpeği bahçede koşuyordu.
- I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.
- Köpeğinizi her gün belirli bir saatte beslemenin en iyisi olduğunu duymuştum.
- The neighbors' dog passed away.
- Komşularının köpeği vefat etti.
- Tom named his dog Cookie.
- Tom, köpeğine Cookie ismini verdi.
- The dog is smart.
- Köpek akıllıdır.
- My neighbor's dog was barking.
- Komşumun köpeği havlıyordu.
- This dog runs very fast!
- Bu köpek çok hızlı koşuyor!
- As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.
- Köpek, sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.
- He has a dog.
- Onun bir köpeği var.
- I'll get you another dog.
- Sana başka bir köpek getireceğim.
- Just look at what your dog has done.
- Köpeğinin ne yaptığına bir bak.
- Sami's dog gave birth to a litter of pups.
- Sami'nin köpeği bir sürü yavru doğurmuş.
- While they were on vacation, their neighbors cared for their dog.
- Onlar tatildeyken komşuları onların köpeğine baktı.
- Tom threw a stick for his dog.
- Tom köpeğine bir sopa fırlattı.
- Tom wouldn't say how his dog died.
- Tom köpeğinin nasıl öldüğünü söylemezdi.
- I don't know what to feed Tom's dog.
- Tom'un köpeğini neyle besleyeceğimi bilmiyorum.
- I'll take care of your dog.
- Ben köpeğinizle ilgilenirim.
- Why don't we get Tom a dog?
- Neden Tom'a bir köpek almıyoruz?
- Tom let the dog out.
- Tom köpeği bıraktı.
- It was easy for the large dog to overpower the small one.
- Büyük köpeğin küçük köpeği alt etmesi kolaydı.
- Tom takes a walk with Mary and her dog every day.
- Tom her gün Mary ve onun köpeğiyle birlikte yürüyüşe çıkar.
- A dog has four legs.
- Bir köpeğin dört bacağı olur.
- The alligator ate the dog.
- Timsah köpeği yedi.
- The dog is sitting by the bowl.
- Köpek kasenin yanında oturuyor.
- A dog has a sharp sense of smell.
- Bir köpek keskin bir koku alma duyusuna sahiptir.
- I'm glad I'm not a dog.
- Köpek olmadığım için memnunum.
- Your dog has huge paws!
- Senin köpeğinin büyük pençeleri var!
- Fadil said that he was going to kill the dog.
- Fadıl köpeği öldüreceğini söyledi.
- I ordered the dog to sit.
- Köpeğe oturmasını emrettim.
- He tied his dog to a post.
- Köpeğini bir direğe bağladı.
- This dog is conditioned to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamaya şartlandırılmış.
- The collar broke off and the dog ran away.
- Tasma koptu ve köpek kaçtı.
- Please do not go near the dog.
- Lütfen köpeğe yaklaşma.
- While they were away on holiday, their neighbours looked after the dog.
- Onlar tatildeyken, komşuları köpeğe baktı.
- Tom let the dog loose in the yard.
- Tom köpeği bahçeye salmış.
- Cookie is a good name for a dog.
- Cookie bir köpek için iyi bir isim.
- I forgot to feed the dog.
- Köpeği beslemeyi unuttum.
- I heard our dog barking all night.
- Köpeğimizin bütün gece havladığını duydum.
- The dog continued to bark.
- Köpek havlamaya devam etti.
- I had to swerve to avoid hitting the dog.
- Köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırmak zorunda kaldım.
- Tom hit a dog yesterday.
- Tom dün bir köpeğe çarptı.
- What kind of dog is that?
- O hangi cins bir köpek?
- His dog is barking at me.
- Köpeği bana havlıyor.
- A man with a big dog came in.
- Büyük bir köpeği olan adam içeri girdi.
- The neighbour's dog constantly barks.
- Komşunun köpeği sürekli havlıyor.
- I think it's time for me to get a dog.
- Sanırım bir köpek almamın zamanı geldi.
- The snake swallowed the dog whole.
- Yılan köpeği bütünüyle yuttu.
- I was afraid to go near Tom's dog because I was afraid it would bite me.
- Tom'un köpeğinin yanına gitmeye korkuyordum çünkü beni ısırmasından korkuyordum.
- He walks his dog every morning.
- O her sabah köpeğini gezdirir.
- This dog is trained to save people in the mountains.
- Bu köpek, dağlarda insanları kurtarmak için eğitildi.
- That is a dog.
- Bu bir köpek.
- The dog needs to be washed.
- Köpeğin yıkanması lazım.
- Tom wondered why there was a dog in his house.
- Tom evinde neden bir köpek olduğunu merak etti.
- The dog awoke to the danger.
- Köpek tehlikeye uyandı.
- He told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söyledi.
- I'm going to name my dog Cookie.
- Köpeğimin adını Cookie koyacağım.
- I was thinking about getting a dog.
- Bir köpek almayı düşünüyordum.
- The dog was killed on the spot.
- Köpek oracıkta öldürüldü.
- It looks like your dog is thirsty.
- Köpeğiniz susamış gibi görünüyor.
- I own a white and black dog.
- Beyaz ve siyah bir köpeğim var.
- Tom was walking his dog when I saw him this morning.
- Bu sabah onu gördüğümde Tom köpeğini gezdiriyordu.
- Tom rescued Mary's dog from the burning house.
- Tom yanan evden Mary'nin köpeğini kurtardı.
- I buried my dog at the pet cemetery.
- Köpeğimi hayvan mezarlığına gömdüm.
- They told the dog to stay.
- Köpeğe kalmasını söylediler.
- Who took care of the dog while you were away?
- Sen uzaktayken köpeğe kim baktı?
- I fed some meat to my dog.
- Köpeğime biraz et yedirdim.
- You named your dog Rex, didn't you?
- Köpeğine Rex adını verdin, değil mi?
- Tom doesn't have any idea what Mary's dog looks like.
- Tom'un Mary'nin köpeğinin neye benzediğine dair hiçbir fikri yok.
- Is the dog swimming?
- Köpek yüzüyor mu?
- What did you feed your dog?
- Köpeğini neyle besledin?
- Don't leave your dog inside all day.
- Köpeğini bütün gün içeride bırakma.
- Who let the dog out?
- Köpeği kim dışarı saldı?
- I have never fed my dog a banana.
- Köpeğimi asla bir muzla beslemedim.
- I always wanted to have a dog.
- Her zaman bir köpeğim olsun istemişimdir.
- He saw a dog near the door.
- O, kapının yanında bir köpek gördü.
- Lend me your dog.
- Köpeğini bana ödünç ver.
- Tell Tom to let the dog out.
- Tom'a köpeği dışarıya salmasını söyle.
- I was bitten on the leg by a dog.
- Bir köpek tarafından bacağımdan ısırıldım.
- Did you buy Tom a dog?
- Tom'a bir köpek aldın mı?
- Tom's dog runs behind me.
- Tom'un köpeği arkamda koşuyor.
- When should I stop feeding my dog puppy food?
- Köpeğime yavru köpek maması vermeyi ne zaman bırakmalıyım?
- It's a Japanese dog.
- O bir Japon köpeği.
- I hardly ever take my dog for a walk.
- Köpeğimi neredeyse hiç yürüyüşe çıkarmıyorum.
- The dog chases the cat, and the cat chases the squirrel.
- Köpek kediyi kovalar, kedi de sincabı.
- I got another dog.
- Başka bir köpek edindim.
- Tom covered himself with a wet blanket and ran into the burning building to save his dog.
- Tom köpeğini kurtarmak için ıslak bir battaniyeye sarınıp koşarak yanan binaya girdi.
- The dog didn't eat the meat.
- Köpek, eti yemedi.
- Someone's dog disappeared.
- Birinin köpeği kayboldu.
- The dog kept barking all through the night.
- Köpek, bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
- We named our dog Cookie.
- Biz köpeğimize Cookie adını verdik.
- Tom knows Mary's dog's name.
- Tom, Mary'nin köpeğinin adını biliyor.
- Tom doesn't feed his dog in the morning, only in the evening.
- Tom köpeğini sabahları beslemiyor, sadece akşamları besliyor.
- What kind of dog is it?
- Bu ne tür bir köpek?
- Your dog just bit me.
- Köpeğin az önce beni ısırdı.
- Tom wrote a short story about a young girl and her dog.
- Tom genç bir kız ve köpeği hakkında kısa bir öykü yazdı.
- A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.
- Ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi ve tüm servetini köpeği Pookie'ye bıraktı.
- Tom picks up his dog's waste.
- Tom köpeğinin dışkısını topluyor.
- I have a black dog named Tiki.
- Tiki adında siyah bir köpeğim var.
- With hunger and fatigue, the dog died at last.
- Açlık ve yorgunluktan köpek en sonunda öldü.
- Tom tied the dog to a tree.
- Tom köpeği bir ağaca bağladı.
- Tom bent down to scratch the dog behind the ear.
- Tom köpeğini kulağının arkasından kaşımak için eğildi.
- Our dog ran away.
- Bizim köpeğimiz kaçtı.
- The dog is wagging its tail.
- Köpek kuyruğunu sallıyor.
- Tom's dog was run over by a car.
- Tom'un köpeği bir araba tarafından ezildi.
- What's your dog's name?
- Köpeğinin adı ne?
- I'm going to feed my dog then head back to bed.
- Köpeğimi besleyip yatağıma döneceğim.
- Did you give them that dog?
- O köpeği onlara verdin mi?
- He looked after our dog while we were out.
- Biz dışarıdayken köpeğimize baktı.
- Look at that big dog.
- Şu büyük köpeğe bak.
- He stepped into dog shit.
- Köpek pisliğine bastı.
- Does your dog bark at him?
- Köpeğin ona havlar mı?
- Monday morning I was bitten by a dog.
- Pazartesi sabahı bir köpek tarafından ısırıldım.
- Our dog was run over by a truck.
- Köpeğimiz bir kamyon tarafından ezildi.
- I've never been bitten by a dog.
- Bir köpek tarafından hiç ısırılmadım.
- The dog must be shot.
- Köpek vurulmalıdır.
- The dog went away.
- Köpek uzaklaştı.
- I've been bitten by my own dog several times.
- Kendi köpeğim tarafından birkaç kez ısırıldım.
- I'm the one who feeds the dog.
- Köpeği besleyen benim.
- The dog ran after the ball.
- Köpek topu kovaladı.
- The dog is very important.
- Köpek çok önemlidir.
- My father won't allow me to keep a dog.
- Babam benim köpek bakmama izin vermez.
- I'm afraid of Tom's dog.
- Tom'un köpeğinden korkuyorum.
- You almost stepped on the dog's tail.
- Neredeyse köpeğin kuyruğuna basıyordun.
- The dog stopped barking.
- Köpek havlamayı kesti.
- I looked down at the dog.
- Köpeğe baktım.
- Mary's dog bit me.
- Mary'nin köpeği beni ısırdı.
- They called the dog Rocky.
- Köpeğe Rocky adını verdiler.
- I was thinking of getting a dog.
- Bir köpek almayı düşünüyordum.
- Tom forgot to feed Mary's dog.
- Tom Mary'nin köpeğini beslemeyi unuttu.
- Tom said that Mary's dog bit him.
- Tom, Mary'nin köpeğinin onu ısırdığını söyledi.
- Tom went to the park with his dog.
- Tom köpeğiyle parka gitti.
- He had a dog.
- Bir köpeği vardı.
- You have a dog, don't you?
- Köpeğin var, değil mi?
- Layla shot the dog.
- Leyla köpeği vurdu.
- You can't really shoot your own dog, can you?
- Kendi köpeğini vuramazsın, değil mi?
- The dog barked a lot.
- Köpek çok havladı.
- I'm here to get my dog.
- Köpeğimi almaya geldim.
- Tom said Mary's dog bit his hand.
- Tom, Mary'nin köpeğinin elini ısırdığını söyledi.
- I don't wanna clean up dog shit.
- Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.
- He's afraid of that dog.
- O, o köpekten korkuyor.
- Tom's dog enjoys being hoovered.
- Tom'un köpeği süpürülmekten hoşlanıyor.
- How often should I feed my dog?
- Ne sıklıkta köpeğimi beslemeliyim?
- How did you know I had a dog?
- Köpeğim olduğunu nasıl bildin?
- I built this dog house all by myself.
- Bu köpek evini tek başıma yaptım.
- A boy was throwing stones at the dog.
- Bir çocuk köpeğe taşlar fırlatıyordu.
- Tom says he's thinking about getting a dog.
- Tom bir köpek almayı düşündüğünü söylüyor.
- Did you buy her a dog?
- Ona köpek aldın mı?
- Your dog is very fat.
- Köpeğiniz çok şişman.
- That dog is so stupid.
- O köpek çok aptal.
- The dog sniffed the stick.
- Köpek çubuğu kokladı.
- Tom's dog loves people.
- Tom'un köpeği insanları seviyor.
- Tom's dog is white.
- Tom'un köpeği beyaz renklidir.
- They lost their dog.
- Onlar köpeklerini kaybetti.
- My sister took care of the dog while I was away.
- Ben yokken köpeğe kız kardeşim baktı.
- You can buy yourself a dog in that store.
- Şu dükkandan kendine bir köpek alabilirsin.
- The neighbor's dog is always barking.
- Komşunun köpeği her zaman havlıyor.
- I would like to buy a dog.
- Bir köpek almak istiyorum.
- The dog chased the rabbit.
- Köpek tavşanı kovaladı.
- I saw the old man feed his dog chicken bones.
- Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemiği ile beslediğini gördüm.
- I'm the one who feeds our dog.
- Köpeğimizi besleyen kişi benim.
- I always wanted to have a dog.
- Her zaman bir köpeğim olsun istedim.
- It is a big dog.
- Bu büyük bir köpek.
- Tom and Mary have a black dog, don't they?
- Tom ve Mary'nin siyah bir köpeği var, değil mi?
- It looks like the dog wants something to eat.
- Görünüşe göre köpek bir şeyler yemek istiyor.
- You named your dog Rex, didn't you?
- Senin köpeğinin adı Rex, değil mi?
- A dog is following us.
- Bir köpek bizi takip ediyor.
- What is the name of your dog?
- Senin köpeğinin ismi ne?
- Tom took care of Mary's dog while she was in jail.
- Mary hapisteyken köpeğine Tom baktı.
- Did you feed the dog this morning?
- Bu sabah köpeği doyurdun mu?
- Which year was your dog born?
- Köpeğiniz hangi yıl doğdu?
- Never trust a limping dog or the tears of a woman.
- Topallayan bir köpeğe ve bir kadının gözyaşlarına asla güvenme.
- I saw my neighbor's dog running around in the yard.
- Komşumun köpeğini bahçede koştururken gördüm.
- Tom's dog knocked over our trash can.
- Tom'un köpeği çöp kutumuzu devirdi.
- Tom asked me if I had a dog.
- Tom bana köpeğim olup olmadığını sordu.
- I found my dog lying under the tree in our yard.
- Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
- Here's your dog.
- İşte köpeğin.
- The dog chased me.
- Köpek beni kovaladı.
- Where's the dog?
- Köpek nerede?
- Sami knew Layla's dog.
- Sami, Leyla'nın köpeğini biliyordu.
- Your dog was born this year.
- Köpeğiniz bu yıl doğdu.
- You need to take care of the dog.
- Köpeğe bakman gerekiyor.
- How much should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
- All the boys thought Carol was a dog.
- Bütün çocuklar Carol'un bir köpek olduğunu düşündü.
- The dog was run over by a car.
- Köpek bir araba tarafından ezildi.
- Tom is afraid of Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğinden korkuyor.
- This is a dog.
- Bu bir köpek.
- How did you know I had a dog?
- Köpeğim olduğunu nereden bildin?
- Why is there a dog in our house?
- Neden bizim evimizde bir köpek var?
- A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- I am going to bark like a dog.
- Ben bir köpek gibi havlayacağım.
- Tom opened the door for the dog.
- Tom köpek için kapıyı açtı.
- The dog wagged its tail.
- Köpek kuyruğunu salladı.
- How big is your dog?
- Köpeğiniz ne kadar büyük?
- She was afraid of the dog.
- O, köpekten korkuyordu.
- That dog is loved by the whole family.
- O köpek tüm aile tarafından seviliyor.
- I'm looking for my dog.
- Köpeğimi arıyorum.
- He tied the dog to a tree.
- Köpeği bir ağaca bağladı.
- I bark like a dog.
- Köpek gibi havlıyorum.
- What happened to your dog?
- Köpeğine ne oldu?
- When he fell he attracted a dog.
- Düştüğünde bir köpeğin dikkatini çekmiş.
- The dog nipped at me.
- Köpek beni ısırdı.
- Tom is a dog walker.
- Tom bir köpek gezdirici.
- Ken's dog is white.
- Ken'in köpeği beyazdır.
- How fast that dog runs!
- O köpek ne kadar hızlı koşuyor!
- I saw Tom and his dog in the park.
- Tom ve köpeğini parkta gördüm.
- What is that strange thing in your dog's mouth?
- Köpeğinin ağzındaki o garip şey de ne?
- Our dog has gone away.
- Köpeğimiz uzaklaştı.
- This is your dog.
- Bu senin köpeğin.
- The person with the dog was so slow on the hill.
- Köpeği olan kişi yokuşta çok yavaştı.
- I saw the dog.
- Köpeği gördüm.
- Tom saw a dog near the door.
- Tom kapının yanında bir köpek gördü.
- Tom locked his dog up in the garage.
- Tom köpeğini garaja kilitledi.
- My vet won't feed his dog commercial dog food.
- Veterinerim köpeğini ticari köpek mamasıyla beslemiyor.
- He heard the dog barking.
- Köpeğin havladığını duydu.
- She takes her dog to the park before breakfast.
- Kahvaltıdan önce köpeğini parka götürüyor.
- Tom's dog likes playing fetch.
- Tom'un köpeği getir götür oynamayı seviyor.
- The dog growled when we approached.
- Biz yaklaştığımızda köpek hırladı.
- You don't have a dog, do you?
- Senin köpeğin yok, değil mi?
- What's become of your dog?
- Köpeğine ne oldu?
- Is that Tom's dog?
- Bu Tom'un köpeği mi?
- Fadil was the only one cruel enough to kill the dog.
- Köpeği öldürecek kadar zalim olan tek kişi Fadıl'dı.
- You don't like Tom's dog, do you?
- Tom'un köpeğini sevmiyorsun, değil mi?
- Tom admitted that he shot Mary's dog.
- Tom, Mary'nin köpeğini vurduğunu itiraf etti.
- Tom let the dog loose in the yard.
- Tom köpeği bahçede serbest bıraktı.
- Tom wanted to buy a dog.
- Tom bir köpek almak istedi.
- Who will take care of the dog while we are away?
- Biz uzaktayken köpeğe kim bakacak?
- We fed the dog.
- Biz köpeği besledik.
- The dog is under the table.
- Köpek masanın altında.
- We named our dog Rex.
- Köpeğimize Rex adını verdik.
- Is there a dog here?
- Burada bir köpek var mı?
- A dog chased a cat.
- Bir köpek bir kediyi kovaladı.
Show More (1992)
|