emergency - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
emergency acil durum n.
  • In case of emergency, break the window.
  • Acil durumda camı kırın.
  • It is true that there was a joint decision by the Council and Parliament seeking to discontinue emergency lines.
  • Konsey ve Parlamento tarafından acil durum hatlarının durdurulmasına yönelik ortak bir karar alındığı doğrudur.
  • We accept that we are dealing here with a genuine budgetary emergency.
  • Burada gerçek bir bütçe acil durumuyla karşı karşıya olduğumuzu kabul ediyoruz.
Show More (71)
emergency acil adj.
  • The policy of emergency vaccination must be part of a strategy which allows animals to live.
  • Acil aşılama politikası, hayvanların yaşamasına olanak tanıyan bir stratejinin parçası olmalıdır.
  • Firstly, we must make emergency aid available, and do so quickly.
  • İlk olarak, acil yardım sağlamalı ve bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
  • I there fore support the amendments making emergency vaccination the first option in combating the disease.
  • Bu nedenle, hastalıkla mücadelede acil aşılamayı ilk seçenek haline getiren değişiklikleri destekliyorum.
Show More (49)
emergency acil servis n.
  • Many only realised just how bad things were once the fire brigade, the army and the emergency services had left.
  • Birçoğumuz durumun ne kadar kötü olduğunu ancak itfaiye, ordu ve acil servisler gittikten sonra fark ettik.
  • Many only realised just how bad things were once the fire brigade, the army and the emergency services had left.
  • Birçok kişi durumun ne kadar kötü olduğunu ancak itfaiye, ordu ve acil servisler gittikten sonra fark etti.
  • Go immediately to the nearest hospital or emergency service.
  • Derhal en yakın hastaneye veya acil servise gidin.
Show More (22)
emergency kriz n.
  • We must get away from the annual quota lotteries and the emergency crisis resolution that takes place every single year.
  • Yıllık kota çekilişlerinden ve her yıl gerçekleşen acil kriz çözümünden uzaklaşmalıyız.
  • I did, however, agree to call for an emergency EU-Israel Association Council meeting to discuss the crisis.
  • Bununla birlikte, krizi görüşmek üzere acil bir AB-İsrail Ortaklık Konseyi toplantısı çağrısında bulunmayı kabul ettim.
  • I did, however, agree to call for an emergency EU-Israel Association Council meeting to discuss the crisis.
  • Bununla birlikte, krizi görüşmek üzere AB-İsrail Ortaklık Konseyi'ni acil toplantıya çağırmayı kabul ettim.
Show More (0)
emergency acil vaka n.
  • I received the answer, 'Everyone in the queue is an emergency case'.
  • 'Kuyruktaki herkes acil vaka' cevabını aldım.
Show More (-2)