enjoy - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
enjoy hoşlanmak v.
  • He enjoys cooperating and always works within the consensus.
  • İşbirliği yapmaktan hoşlanıyor ve her zaman fikir birliği içinde çalışıyor.
  • Tom doesn't enjoy tennis and never has.
  • Tom tenisten hoşlanmaz ve hiç hoşlanmamıştır.
  • He enjoys wine sometimes, but mostly he drinks whisky.
  • O bazen şaraptan hoşlanır ama çoğunlukla viski içer.
Show More (913)
enjoy zevk almak v.
  • Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
  • Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.
  • Because when I do finally give in, I want us to enjoy it all the more.
  • Çünkü sonunda kabul ettiğimde, bundan daha fazla zevk almamızı istiyorum.
  • Really nice image of a place I was always enjoyed visiting.
  • Ziyaret etmekten her zaman zevk aldığım bir yerin gerçekten güzel bir görüntüsü.
Show More (287)
enjoy keyif almak v.
  • I enjoyed our date very much.
  • Randevumuzdan çok keyif aldım.
  • I also enjoyed working with her during that period.
  • O dönemde onunla çalışmaktan da büyük keyif aldım.
  • The temperature was 14-15 degrees and it was as if Spring had come; we all enjoyed it very much.
  • Sıcaklık 14-15 dereceydi ve sanki bahar gelmiş gibiydi; hepimiz bundan çok keyif aldık.
Show More (241)
enjoy tadını çıkarmak v.
  • Here is your Long Island Ice Tea - enjoy!
  • İşte Long Island Ice Tea'niz; tadını çıkarın!
  • He also knew how to enjoy the pleasant sides of his job.
  • Ayrıca işinin keyifli yanlarının da tadını çıkarmayı biliyordu.
  • This does not prevent us from sharing and enjoying the same world together.
  • Bu, aynı dünyayı birlikte paylaşmamızı ve tadını çıkarmamızı engellemez.
Show More (169)
enjoy sevmek v.
  • Tom enjoys listening to live music.
  • Tom canlı müzik dinlemeyi sever.
  • I knew you'd enjoy that movie.
  • O filmi seveceğini biliyordum.
  • Tom enjoys a good challenge.
  • Tom iyi bir meydan okumayı sever.
Show More (153)
enjoy hoşuna gitmek v.
  • I enjoyed the meal, president.
  • Yemek hoşuma gitti, müdür bey.
  • I enjoy that show.
  • Bu gösteri hoşuma gitti.
  • I do it because I enjoy it.
  • Bunu yapıyorum çünkü hoşuma gidiyor.
Show More (108)
enjoy beğenmek v.
  • Sami enjoyed this video.
  • Sami bu videoyu beğendi.
  • Mary told me she enjoyed the show.
  • Mary bana gösteriyi beğendiğini söyledi.
  • I enjoyed the movie.
  • Ben filmi beğendim.
Show More (49)
enjoy keyfini çıkarmak v.
  • I dreamt that three Members of the European Parliament were enjoying having dinner together.
  • Rüyamda Avrupa Parlamentosu'nun üç üyesinin birlikte yemek yemenin keyfini çıkardığını gördüm.
  • In fact, it is even enjoying a phase of permanent expansion at European and global level.
  • Aslına bakarsan Avrupa'da ve küresel düzeyde sürekli bir genişleme evresinin keyfini çıkarmaktadır.
  • Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
  • Doğal pamuk lifleri, size rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için ideal bir ortam sağlar.
Show More (16)
enjoy keyfini çıkar expr.
  • Enjoy your evening.
  • Akşamın keyfini çıkarın.
  • Sit back, relax and enjoy.
  • Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve keyfini çıkarın.
  • Just sit back, relax and enjoy.
  • Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve keyfini çıkarın.
Show More (12)
enjoy yararlanmak v.
  • All of our employees enjoy benefits, including healthcare and wellness programs.
  • Tüm çalışanlarımız, sağlık hizmetleri ve sağlıklı yaşam programları da dahil olmak üzere sosyal haklardan yararlanmaktadır.
  • A person who is hungry, who has no work and who has no home, is in no position to enjoy civil rights.
  • Aç olan, işi olmayan ve evi olmayan bir kişi medeni haklardan yararlanacak durumda değildir.
  • The companies operating in the domain of port services must enjoy full equality of treatment.
  • Liman hizmetleri alanında faaliyet gösteren şirketler tam bir eşit muameleden yararlanmalıdır.
Show More (11)
enjoy sahip olmak v.
  • Secondly, it is important that temporary workers enjoy good employment conditions.
  • İkinci olarak geçici işçilerin iyi istihdam koşullarına sahip olması önemlidir.
  • Secondly, it is important that temporary workers enjoy good employment conditions.
  • İkinci olarak, geçici işçilerin iyi istihdam koşullarına sahip olması önemlidir.
  • They must enjoy self-government within a federal democratic Iraq.
  • Federal demokratik bir Irak içerisinde kendi kendilerini yönetme hakkına sahip olmalıdırlar.
Show More (1)
enjoy yaşamak v.
  • I will heal my people and will let them enjoy abundant peace and security.
  • Halkımı iyileştireceğim ve onların bol huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlayacağım.
  • The computer industry is enjoying a boom.
  • Bilgisayar endüstrisi bir patlama yaşıyor.
  • The area enjoyed a rapid development after the opening of the subway line in the early 2000s.
  • Bölge 2000'lerin başında metro hattının açılmasının ardından hızlı bir gelişim yaşadı.
Show More (1)
enjoy keyfine varmak v.
  • The beautiful scene of a lake was not able to be enjoyed because of rain and fog.
  • Gölün güzel manzarasının yağmur ve sisten dolayı keyfine varılamadı.
  • Thanks to television, we can enjoy watching baseball games in our rooms.
  • Televizyon sayesinde, kendi odamızda beyzbol maçlarını seyretmenin keyfine varabiliyoruz.
Show More (-1)
enjoy tadına varmak v.
  • Enjoy the little things!
  • Küçük şeylerin tadına var!
Show More (-2)