|
- Following independence, left and right within the ethnic majority have been fiercely opposed to each other.
- Bağımsızlığın ardından etnik çoğunluk içinde sağ ve sol kesimler birbirlerine şiddetle karşı çıktılar.
- The leader of this country is fiercely anti-American.
- Bu ülkenin lideri şiddetle Amerikan karşıtı.
- They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
- Şu anda şiddetle kavga ediyorlar ama sizi temin ederim çok geçmeden baltaları gömecekler.
- The storm raged fiercely all that night.
- Fırtına bütün o gece şiddetle esmişti.
- The Union soldiers fought fiercely.
- Birlik askerleri şiddetle savaştı.
Show More (2)
|