|
- It is, therefore, understandable that the Council finds it difficult to agree.
- Bu nedenle Konsey'in aynı fikirde olmayı zor bulması anlaşılabilir bir durumdur.
- He found it difficult to swim to the island.
- Adaya yüzmeyi zor buldu.
- We found it difficult to enter the disco.
- Diskoya girmeyi zor bulduk.
- Tom found it difficult to finish all the work in just one day.
- Tom sadece bir gün içinde bütün işi bitirmeyi zor buldu.
- I found it difficult to convince her.
- Onu ikna etmeyi zor buldum.
- Tom found it difficult to please him.
- Tom onu memnun etmeyi zor buldu.
- Tom found it difficult to keep the conversation going.
- Tom konuşmayı sürdürmeyi zor buldu.
- I found it difficult to solve the problem at once.
- Sorunu derhal çözmeyi zor buldum.
- Tom finds it difficult to eat with his new dentures.
- Tom yeni takma dişleriyle yemek yemeyi zor buluyor.
- Tom found it difficult to solve the problem.
- Tom sorunu çözmeyi zor buldu.
- Tom finds it difficult to keep up with the rest of the class.
- Tom sınıfın geri kalanına ayak uydurmayı zor buluyor.
- I found it difficult to put it into practice.
- Onu uygulamaya koymayı zor buldum.
- I found it difficult to use the machine.
- Makineyi kullanmayı zor buldum.
- You'll find it difficult to meet her.
- Onu karşılamayı zor bulacaksın.
- Tom found it difficult to get along with Mary.
- Tom Mary ile geçinmeyi zor buldu.
- Ai finds it difficult to make friends with Ken.
- Ai, Ken ile arkadaş olmayı zor buluyor.
- Tom found it difficult to please Mary.
- Tom, Mary'yi memnun etmeyi zor buldu.
- Tom found it difficult to decide which one to buy.
- Tom hangi birini satın alacağı konusunda karar vermeyi zor buldu.
- I find it difficult to do all this work in a day.
- Tüm bu işi bir günde yapmayı zor buluyorum.
- Tom found it difficult to answer the question.
- Tom soruyu cevaplamayı zor buldu.
- I find it difficult to control my emotions.
- Duygularımı kontrol etmeyi zor buluyorum.
- Jiro finds it difficult to make friends with Ken.
- Jiro, Ken ile arkadaş olmayı zor buluyor.
- I found it difficult to please her.
- Onu memnun etmeyi zor buldum.
- I find it difficult to believe that you'd rather stay home than go to a party.
- Partiye gitmektense evde kalmayı tercih edeceğine inanmayı zor buluyorum.
- Tom found it difficult to make friends.
- Tom arkadaş edinmeyi zor buldu.
- Human beings seem to find it difficult to give up their old habits.
- İnsanlar eski alışkanlıklarından vazgeçmeyi zor buluyorlar.
- I'm finding it difficult deciding on which one to buy.
- Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum.
- I find it difficult to give speeches in French.
- Fransızca konuşmalar yapmayı zor buluyorum.
- I found it difficult to solve the problem at once.
- Sorunu bir kerede çözmeyi zor buldum.
- I find it difficult to go to the gym at the end of a long day.
- Uzun bir günün sonunda spor salonuna gitmeyi zor buluyorum.
- I find it difficult to believe.
- Ona inanmayı zor buluyorum.
- I found it difficult to put into practice.
- Uygulamaya koymayı zor buldum.
- She found it difficult to answer the question.
- Soruyu cevaplamayı zor buldu.
- Tom found it difficult to make himself understood in French.
- Tom kendini Fransızca olarak ifade etmeyi zor buldu.
- I find it difficult to articulate my thoughts into words.
- Düşüncelerimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
- Jiro finds it difficult to make friends with Ken.
- Jiro Ken'le arkadaş olmayı zor buluyor.
- I find it difficult to express my meaning in words.
- Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
- I found it difficult to keep a diary every day.
- Ben her gün günlük tutmayı zor buldum.
- I found it difficult to do that.
- Onu yapmayı zor buldum.
- They found it difficult to earn a living.
- Onlar geçinmeyi zor buldu.
- I found it difficult to use the machine.
- Ben, makineyi kullanmayı zor buldum.
Show More (38)
|
