Tureng - for a while - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	for a while	bir süre	adv.
	I could quite easily go on like this for a while and fill my 3 minutes very quickly. Bu şekilde bir süre daha devam edebilir ve 3 dakikamı çok hızlı bir şekilde doldurabilirdim. We were able to catch our breath in peace for a while. Bir süre huzur içinde nefes alabildik. It will not report for a while yet, as you said. Dediğiniz gibi bir süre daha rapor vermeyecektir. I could quite easily go on like this for a while and fill my 3 minutes very quickly. Bu şekilde bir süre daha devam edebilir ve 3 dakikamı çok hızlı bir şekilde doldurabilirim. It is a perfect place to stop and stay for a while. Duraklamak ve bir süre kalmak için mükemmel bir yer. My parents and I lived in the area, too, for a while. Annem ve babam da bir süre bu bölgede yaşadık. We're all going to be on this planet for a while. Hepimiz bir süre daha bu dünyada olacağız. It is a perfect place to stop and stay for a while. Bir süre mola vermek ve kalmak için mükemmel bir yerdir. Tom won't be allowed to drive for a while. Tom'un bir süre araba kullanmasına izin verilmeyecek. He told me that he could live off his savings for a while if he lost his job. Bana işini kaybetse bile kıyıda biriktirdikleriyle bir süre idare edebileceğini söyledi. Can you handle this for a while? Bunu bir süre idare edebilir misin? I don't mind waiting for a while. Bir süre bekleyebilirim. Let's stop working and relax for a while. Çalışmayı bırakalım ve bir süre dinlenelim. Tom won't be going anywhere for a while. Tom bir süre hiçbir yere gitmeyecek. Tom was away with the fairies for a while when he woke up after his surgery. Tom ameliyattan sonra uyandığında bir süre hayal dünyasındaydı. I'd like to sit here for a while. Burada bir süre oturmak istiyorum. Let me just look at it for a while. Bir süre bakmama izin ver. Tom will be out of town for a while. Tom bir süre şehir dışında olacaktır. Why don't you lie down for a while? Neden bir süre uzanmıyorsun? They were both silent for a while. İkisi de bir süre sessiz kaldılar. We decided to leave him alone for a while. Biz bir süre onu yalnız bırakmaya karar verdik. Do you plan to stay for a while? Bir süre kalmayı düşünüyor musun? If you don't mind, I'd like to be alone for a while. Sakıncası yoksa, bir süre yalnız kalmak istiyorum. Will you stay here for a while? Bir süre burada kalacak mısın? I don't mind hanging around for a while. Bir süre buralarda takılmayı umursamıyorum. We had a chat for a while. Bir süre sohbet ettik. I want to be alone for a while. Bir süre yalnız kalmak istiyorum. He forgot a section of the speech and had to improvise for a while. Konuşmanın bir bölümünü unuttu ve bir süre doğaçlama yapmak zorunda kaldı. Tom lived in Boston for a while. Tom bir süre Boston'da yaşadı. Leave the window open for a while. Pencereyi bir süre açık bırak. I had to stay in bed for a while. Ben bir süre yatakta kalmak zorunda kaldım. I lived with Tom for a while. Bir süre Tom'la yaşadım. Keep an eye on the baby for a while. Bir süre bebeğe göz kulak ol. Tom and Mary won't be able see each other for a while. Tom ve Mary bir süre birbirlerini göremeyecekler. You can stay here for a while if you want to. İstersen bir süre burada kalabilirsin. I'm just going to sit here for a while and think. Bir süre burada oturup düşüneceğim. I wish to be alone for a while. Bir süre yalnız kalmak isterdim. I'll be staying for a while. Bir süre kalacağım. I wandered around for a while. Bir süre etrafta dolandım. I think I'll lie down for a while. Sanırım bir süre uzanacağım. I've retired and I'm going to take it easy for a while. Emekli oldum ve bir süre rahatıma bakacağım. Tom could be here for a while. Tom bir süre burada kalabilir. Tom waited for a while. Tom bir süre bekledi. Tom will be staying for a while. Tom bir süre kalacak. You must keep quiet for a while. Bir süre sessiz olmalısın. I'd like to be left alone for a while, if you don't mind. Sakıncası yoksa, bir süre yalnız kalmak istiyorum. Tom asked Mary to sit down for a while. Tom, Mary'den bir süre oturmasını istedi. Please wait here for a while. Lütfen bir süre burada bekleyin. Would you mind if I watched TV for a while? Bir süre televizyon izlememin sakıncası var mı? I want to stay in Australia for a while. Bir süre Avustralya'da kalmak istiyorum. Seeing that she is tired, we had better stop for a while. Yorgun olduğunu görünce, bir süre dursak iyi olacak. Tom and Mary lived in Boston for a while. Tom ve Mary bir süre Boston'da yaşadılar. We took a dip in the lake after laying in the sun for a while. Biz bir süre güneşte uzandıktan sonra göle daldık. Why don't we talk for a while? Neden bir süre konuşmuyoruz? He was lying down for a while. Bir süre uzandı. Here, I'll take over for a while. Burada, yönetimi bir süre devralacağım. We might be here for a while. Bir süre burada kalabiliriz. Tom stayed here for a while last summer. Tom geçen yaz bir süre burada kaldı. The doctor said I'm going to have to take it easy for a while. Doktor bir süre ağırdan almak zorunda kalacağımı söyledi. I want you to lie still for a while. Bir süre hareketsiz yatmanı istiyorum. I need to be on my own for a while. Bir süre yalnız kalmalıyım. We took a dip in the lake after laying in the sun for a while. Bir süre güneşte yattıktan sonra göle girdik. I've retired and I'm going to take things easy for a while. Emekli oldum ve bir süre işleri ağırdan alacağım. He forgot a section of the speech and had to improvise for a while. O, konuşmanın bir bölümünü unuttu ve bir süre uydurmak zorunda kaldı. Tom wants you to wait for a while. Tom bir süre beklemenizi istiyor. I'm not coming back for a while. Bir süre geri dönmüyorum. I have to stay for a while. Bir süre kalmam gerekiyor. I felt so alone for a while. Bir süre boyunca kendimi çok yalnız hissettim. Please wait here for a while. Lütfen bir süre burada bekle. Tom and Mary played chess for a while. Tom ve Mary bir süre satranç oynadılar. Show More (67)
2	for a while	bir süredir	adv., expr.
	We had not been used to this for a while in Belgium, and it was a nice surprise when it did happen. Belçika'da bir süredir buna alışık değildik ve bunun gerçekleşmesi hoş bir sürpriz oldu. I never really wanted to marry anyone, not for a while. Bir süredir kimseyle evlenmeyi gerçekten istemedim. I haven't seen you for a while. Bir süredir seni görmedim. I've admired Tom for a while. Tom'a bir süredir hayranım. This machine was out of order for a while. Bu makine bir süredir arızalıydı. I haven't seen him for a while. Onu bir süredir görmedim. I've been traveling for a while. Bir süredir seyahat ediyorum. I was away for a while. Bir süredir uzaktaydım. Tom has been depressed for a while. Tom bir süredir depresyondaydı. Layla has been admiring Sami for a while. Leyla bir süredir Sami'ye hayranlık duyuyor. I haven't seen this one for a while. Bir süredir bunu görmedim. I've known that for a while. Bir süredir biliyordum. Layla was quite depressed for a while. Leyla bir süredir oldukça bunalımlıdır. Tom hasn't written a line to me for a while. Tom bir süredir bana bir satır bile yazmadı. I haven't seen this one for a while. Bunu bir süredir görmemiştim. His brother has been missing for a while now. Kardeşi bir süredir kayıp. I haven't been here for a while. Bir süredir buraya gelmedim. Tom has been at this for a while. Tom bir süredir bu işin içinde. This machine was out of order for a while. Bu makine bir süredir çalışmıyordu. Show More (16)
3	for a while	bir süreliğine	expr.
	Then her teacher had to stop the lessons for a while. Sonra öğretmeni derslere bir süreliğine ara vermek zorunda kaldı. Let's talk about something else for a while. Bir süreliğine başka bir şey hakkında konuşalım. I was away for a while. Bir süreliğine uzaktaydım. Can you take over driving for a while? Bir süreliğine şoförlüğü devralabilir misin? Will you be in Boston for a while? Bir süreliğine Boston'da olacak mısın? He said he wanted to get out of town for a while. Bir süreliğine şehirden gitmek istediğini söyledi. I've got to go out for a while. Bir süreliğine dışarı çıkmalıyım. I'm going to go out for a while. Bir süreliğine dışarı çıkacağım. Tom is going to be out of town for a while. Tom bir süreliğine şehir dışında olacak. Show More (6)
4	for a while	bir süre için	adv.
	Can you take over the driving for a while? Bir süre için sürmeyi devralabilir misin? Tom will be staying with us for a while. Tom bir süre için bizimle birlikte kalıyor olacak. Show More (-1)