| 1 |
for nothing |
bedava |
adv. |
|
- I got this bicycle for nothing.
- Bu bisikleti bedava aldım.
- We got this chair for nothing because the lady next door didn't want it anymore.
- Bu sandalyeyi bedavaya aldık çünkü yan komşumuz artık istemiyordu.
- I translated this text for nothing.
- Bu metni bedavaya çevirdim.
- I got the pears for nothing.
- Armutları bedavaya aldım.
- She got the ticket for nothing.
- O, bileti bedava aldı.
- I got it for nothing.
- Bedavaya aldım.
- He got the car for nothing.
- Arabayı bedavaya aldı.
- He got the book for nothing.
- Kitabı bedavaya aldı.
- You can have this book for nothing.
- Bu kitabı bedavaya alabilirsin.
- He gave it to me for nothing.
- Onu bana bedavaya verdi.
- I got these tickets for nothing.
- Bu biletleri bedavaya aldım.
- You can't get anything for nothing.
- Hayatta hiçbir şey bedava değildir.
- You never get something for nothing.
- Hayatta hiçbir şey bedava değildir.
- I got this book for nothing.
- Bu kitabı bedavaya aldım.
- Father got the drink for nothing.
- Babam içkiyi bedava aldı.
- You can have this watch for nothing.
- Bu saati bedavaya alabilirsin.
- If you listen to English programs on the radio, you can learn English for nothing.
- Radyodaki İngilizce programları dinlersen, bedava İngilizce öğrenebilirsin.
- I got the roller skates for nothing.
- Patenleri bedavaya aldım.
- I got this bicycle for nothing.
- Bu bisikleti bedavaya aldım.
- You can have it for nothing.
- Bedavaya alabilirsin.
- Tom got these tickets for nothing.
- Tom bu biletleri bedavaya aldı.
- I got the ticket for nothing.
- Bileti bedavaya aldım.
- I got this vacuum cleaner for nothing.
- Bu elektrikli süpürgeyi bedava aldım.
Show More (20)
|
| 2 |
for nothing |
boşuna |
adv. |
|
- Not for nothing is the term 'global village' used.
- 'Küresel köy' terimi boşuna kullanılmıyor.
- The Commission did not send those letters of formal notice for nothing, there were reasons for doing so.
- Komisyon bu resmi bildirim mektuplarını boşuna göndermedi, bunu yapmak için nedenleri vardı.
- I got this book for nothing.
- Ben bu kitabı boşuna aldım.
- It was all for nothing.
- Hepsi boşunaydı.
- I got the pears for nothing.
- Ben armutları boşuna aldım.
- I have done all this work for nothing.
- Bunca işi boşuna yaptım.
- I got this vacuum cleaner for nothing.
- Bu elektrikli süpürgeyi boşuna almışım.
- It was all for nothing.
- Bunların hepsi boşunaydı.
- I translated this text for nothing.
- Bu metni boşuna çevirdim.
- I made the trip for nothing.
- Yolculuğu boşuna yaptım.
- Tom got this car for nothing.
- Tom bu arabayı boşuna aldı.
- I have done all this work for nothing.
- Ben bütün bu işi boşuna yaptım.
- He hasn't studied abroad for nothing.
- Yurtdışında boşuna okumadı.
- I got the roller skates for nothing.
- Patenleri boşuna almışım.
- This could all be for nothing.
- Bütün bunlar boşuna olmuş olabilir.
- I got the ticket for nothing.
- Bileti boşuna aldım.
- You've sweared at me for nothing.
- Bana boşuna küfrettin.
Show More (14)
|
| 3 |
for nothing |
boş yere |
adv. |
|
- You've sweared at me for nothing.
- Bana boş yere küfrettin.
- Father got the drink for nothing.
- Babam içkiyi boş yere almış.
- He sometimes loses his temper for nothing.
- Bazen boş yere öfkelenir.
- He got the book for nothing.
- O, kitabı boş yere aldı.
- I got it for nothing.
- Ben onu boş yere aldım.
Show More (2)
|
| 4 |
for nothing |
ücretsiz |
adv. |
|
- You can have this watch for nothing.
- Bu saati ücretsiz alabilirsin.
- You may have it for nothing.
- Onu ücretsiz olarak alabilirsin.
- You can have it for nothing.
- Onu ücretsiz alabilirsin.
- Tom gave it to me for nothing.
- Tom onu bana ücretsiz verdi.
- You can have this book for nothing.
- Bu kitabı ücretsiz alabilirsin.
Show More (2)
|
| 5 |
for nothing |
boşa |
adv. |
|
- If we give in without being sure of the result, all the deaths will have been for nothing.
- Sonuçtan emin olmadan teslim olursak, tüm ölümler boşa gitmiş olur.
- If we give in without being sure of the result, all the deaths will have been for nothing.
- Sonuçtan emin olmadan pes edersek, tüm ölümler boşa gitmiş olur.
- Their efforts were not for nothing.
- Çabaları boşa gitmedi.
Show More (0)
|
| 6 |
for nothing |
boşu boşuna |
expr. |
|
- She got the ticket for nothing.
- Boşu boşuna bilet aldı.
Show More (-2)
|
| 7 |
for nothing |
bir hiç uğruna |
expr. |
|
- This could all be for nothing.
- Hepsi bir hiç uğruna olmuş olabilir.
Show More (-2)
|
