|
- This proposal will therefore improve and simplify matters for them.
- Dolayısıyla bu teklif onlar için meseleleri iyileştirecek ve basitleştirecektir.
- They prepared a boat for them and they would not even go out in the boat.
- Onlar için bir tekne hazırladılar ve tekneye bile binmediler.
- That means having rules that are observed, for them as well as for us.
- Bu, bizim için olduğu kadar onlar için de uyulması gereken kurallara sahip olmak anlamına gelir.
- For them, paying attention to possible negative effects is a luxury they cannot afford.
- Onlar için olası olumsuz etkilere dikkat etmek göze alamayacakları bir lüks.
- We should at least know who is arriving and why, and what we can do for them.
- En azından kimin neden geldiğini ve onlar için ne yapabileceğimizi bilmeliyiz.
- Perhaps for them the concept of democracy is too recent for them to have adopted it completely.
- Belki de onlar için demokrasi kavramı tamamen benimsenemeyecek kadar yenidir.
- Then I looked around the Chamber and realised that there would be no problem in finding seats for them in this House.
- Sonra Meclis'in etrafına baktım ve onlar için bu Meclis'te yer bulmakta hiçbir sorun olmayacağını fark ettim.
- I think that we need to regulate a number of things specifically for them.
- Özellikle onlar için bazı şeyleri düzenlememiz gerektiğini düşünüyorum.
- It is particularly important for them that we offer more training opportunities to compensate for language difficulties.
- Dil zorluklarını telafi etmek için daha fazla eğitim fırsatı sunmamız onlar için özellikle önemlidir.
- It would be a very curious thing for them to do.
- Onlar için çok ilginç bir şey olurdu.
- We provided effective information for our Dutch, French and Irish neighbours and for them it worked.
- Hollandalı, Fransız ve İrlandalı komşularımız için etkili bilgiler sağladık ve onlar için işe yaradı.
- That is important not only for them but also for ourselves.
- Bu sadece onlar için değil kendimiz için de önemlidir.
- That is to say, that decisions are taken at the most appropriate level for them.
- Yani kararlar onlar için en uygun düzeyde alınacaktır.
- This will also involve willingness on our part to pay a proper price for them.
- Bu da bizim onlar için uygun bir bedel ödemeye istekli olmamızı gerektirecektir.
- I hope that in the end it will help women and not create additional problems for them.
- Umarım sonunda kadınlara yardımcı olur ve onlar için ek sorunlar yaratmaz.
- Nevertheless, I could not be more full of praise for them.
- Yine de onlar için daha fazla övgü dolu olamazdım.
- Under no circumstances should we make conditions worse for them.
- Hiçbir koşulda onlar için koşulları daha da kötüleştirmemeliyiz.
- It is a matter of creating the appropriate framework for them.
- Mesele, onlar için uygun çerçeveyi oluşturmaktır.
- How does the market work for them?
- Piyasa onlar için nasıl işliyor?
- For them, it will be expressed through their democratically elected parliaments.
- Onlar için bu, demokratik olarak seçilmiş parlamentoları aracılığıyla ifade edilecektir.
- For them, the progress we can make here is absolutely essential.
- Onlar için burada kaydedebileceğimiz ilerleme kesinlikle çok önemlidir.
- This is a matter that should be determined for them at a local level.
- Bu, onlar için yerel düzeyde belirlenmesi gereken bir konudur.
- They prepared a boat for them and they would not even go out in the boat.
- Onlar için bir tekne hazırladılar ama onlar tekneye bile binmediler.
- Others find it regrettable; I find it regrettable for them, because they will be old one day too.
- Başkaları bunu üzücü buluyor; ben onlar için üzülüyorum çünkü onlar da bir gün yaşlanacaklar.
- For them, we need money.
- Onlar için paraya ihtiyacımız var.
- It would be a very curious thing for them to do.
- Bu onlar için çok ilginç bir şey olurdu.
- They have moved at tremendous speed in order to catch up, and it has been very difficult for them.
- Yakalamak için muazzam bir hızla hareket ettiler ve bu onlar için çok zor oldu.
- No one else can solve the conflict for them.
- Başka hiç kimse onlar için çatışmayı çözemez.
- Much of the accession process will be difficult enough for them.
- Katılım sürecinin büyük bir kısmı onlar için yeterince zor olacaktır.
- As far as consumers are concerned, this strategy is designed above all for them.
- Tüketiciler söz konusu olduğunda bu strateji her şeyden önce onlar için tasarlanmıştır.
- However, as for the other candidate member states, it is too early for them to rest on their laurels.
- Bununla birlikte, diğer aday üye devletlere gelince, onlar için de rehavete kapılmak için henüz çok erken.
- This is both a blessing and a curse for them.
- Bu onlar için hem bir nimet hem de bir lanettir.
- Above all, it is up to the Somalis to solve their problems; we could never do this for them.
- Her şeyden önce, sorunlarını çözmek Somalililere kalmıştır; bunu onlar için asla yapamayız.
- This is the least we can do for them at this point.
- Bu noktada onlar için yapabileceğimiz en az şey budur.
- The present resolution should provide a welcome boost for them.
- Mevcut karar onlar için memnuniyet verici bir destek sağlamalıdır.
- We must acknowledge that we have not made it at all easy for them.
- Onlar için hiç de kolay bir iş yapmadığımızı kabul etmeliyiz.
- For them, Israel quite simply is a lifeline.
- Onlar için İsrail tam anlamıyla bir can simidi.
- Your team, you worked so hard for them.
- Ekibiniz, siz onlar için çok çalıştınız.
- The moment of truth has come for them.
- Onlar için hakikatin ortaya çıktığı an geldi.
- If you quietly give in to these picky habits, your child won't fight for them as hard.
- Eğer sessizce bu seçici alışkanlıklara teslim olursanız, çocuğunuz onlar için o kadar da fazla mücadele etmeyecektir.
- Your team, you worked so hard for them.
- Takımın, onlar için çok çaba gösterdin.
- You do not have to find a separate space for them.
- Onlar için ayrı bir alan bulmanıza gerek yok.
- Your team, you worked so hard for them.
- Takımınız, siz onlar için çok uğraştınız.
- The moment of truth has come for them.
- Onlar için kader anı gelmiştir.
- For them, Israel quite simply is a lifeline.
- Onlar için İsrail tek kelimeyle bir can simidi.
- You do not have to find a separate space for them.
- Onlar için ayrı bir alan bulmak zorunda değilsiniz.
- I didn't get anything for them.
- Onlar için bir şey almadım.
- I'm here for them.
- Ben onlar için buradayım.
- I was ready for them.
- Ben onlar için hazırdım.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için geri gitmedin?
- We're going back for them.
- Onlar için geri gidiyoruz.
- We don't work for them anymore.
- Artık onlar için çalışmıyoruz.
- We don't work for them.
- Biz onlar için çalışmıyoruz.
- We have information for them.
- Onlar için bilgimiz var.
- This message is for them.
- Bu mesaj onlar için.
- The war was going badly for them.
- Savaş onlar için kötü gidiyordu.
- It would be better for them to tell you.
- Sana söylemeleri onlar için daha iyi olurdu.
- We should be happy for them.
- Onlar için mutlu olmalıyız.
- I wrote that for them.
- Ben bunu onlar için yazdım.
- I want to be there for them.
- Onlar için orada olmak istiyorum.
- If not for me, do it for them.
- Benim için değilse, bunu onlar için yap.
- I'm doing it for them.
- Bunu onlar için yapıyorum.
- We've done what we can for them.
- Onlar için elimizden geleni yaptık.
- We have something for them.
- Onlar için bir şeyimiz var.
- This message is for them.
- Bu ileti onlar için.
- Why didn't Tom go back for them?
- Neden Tom onlar için dönmedi?
- We didn't come here for them.
- Onlar için gelmedik.
- We have to go back for them.
- Onlar için geri gitmek zorundayız.
- Let's do it for them.
- Bunu onlar için yapalım.
- I'll come back for them.
- Onlar için geri dönerim.
- We'll never work for them.
- Onlar için çalışmayacağım.
- I have other plans for them.
- Onlar için başka planlarım var.
- We feel bad for them.
- Onlar için üzülüyoruz.
- I want to be here for them.
- Onlar için burada olmak istiyorum.
- I'm going back for them.
- Onlar için geri dönüyorum.
- We had high hopes for them.
- Onlar için büyük umutlarım vardı.
- I'm ready for them now.
- Ben onlar için hazırım.
- We were ready for them.
- Onlar için hazırdık.
- How long did you work for them?
- Onlar için ne kadar çalıştınız?
- I'll keep it for them.
- Bunu onlar için saklayacağım.
- We have some questions for them.
- Onlar için bazı sorularımız var.
- We can do nothing for them.
- Onlar için hiçbir şey yapamayız.
- I didn't come here for them.
- Buraya onlar için gelmedim.
- I would do anything for them.
- Onlar için her şeyi yapardım.
- We planned a party for them.
- Onlar için bir parti planladık.
- It is good for them to work during their vacation.
- Tatillerinde çalışmaları onlar için iyi olur.
- I wrote it for them.
- Bunu onlar için yazdım.
- I have something for them.
- Onlar için bir şeyim var.
- We have bad news for them.
- Onlar için kötü haberimiz var.
- It is important for them to do their best.
- Ellerinden gelenin en iyisini yapmak onlar için önemlidir.
- Some roosters believe the sun rises for them.
- Bazı horozlar güneşin onlar için doğduğuna inanmaktadır.
- These are for them.
- Bunlar onlar için.
- I got something for them.
- Elimizde onlar için bir şey var.
- We'll be back for them later.
- Onlar için daha sonra geri geleceğiz.
- We bought those books for them.
- Bu kitapları onlar için satın aldık.
- I'm very happy for them.
- Onlar için çok mutluyum.
- It's important for them to go out.
- Dışarı çıkmaları onlar için önemli.
- What can you do for them?
- Onlar için ne yapabilirsin?
- I know you're working for them.
- Onlar için çalıştığını biliyorum.
- Look what I made for them.
- Bak onlar için ne yaptım.
- We baked these cookies for them.
- Bu kurabiyeleri onlar için pişirdik.
- I did everything for them.
- Onlar için her şeyi yaptım.
- I have a package here for them.
- Burada onlar için bir paketim var.
- It was easy for them to be famous all over the world.
- Dünya çapında ünlü olmak onlar için kolaydı.
- Why didn't Tom go back for them?
- Tom neden onlar için geri dönmedi?
- I'll be back for them later.
- Onlar için daha sonra geri geleceğim.
- We're here for them.
- Onlar için buradayız.
- Sleep's the best thing for them.
- Onlar için en iyisi uyumak.
- Tom and Mary had hoped John could do that for them.
- Tom ve Mary, John'un bunu onlar için yapabilmesini umuyordu.
- We need to buy a gift for them.
- Onlar için bir hediye almamız gerekiyor.
- What can Tom do for them?
- Onlar için Tom ne yapabilir?
- I don't work for them.
- Ben onlar için çalışmıyorum.
- We did everything for them.
- Onlar için her şeyi yaptık.
- We want to be here for them.
- Onlar için burada olmak istiyoruz.
- It was the beginning of the end for them.
- Bu, onlar için sonun başlangıcıydı.
- I feel bad for them.
- Onlar için kötü hissediyorum.
- I need to buy a gift for them.
- Onlar için bir hediye almam gerekiyor.
- We know you're working for them.
- Onlar için çalıştığını biliyoruz.
- We need to be there for them.
- Onlar için orada olmamız gerekiyor.
- Tom did everything for them.
- Tom onlar için her şeyi yaptı.
- I am crazy for them!
- Onlar için çıldırıyorum!
- I'll come back for them.
- Onlar için geri geleceğim.
- I'm coming for them.
- Ben onlar için geliyorum.
- I prepared breakfast for them.
- Onlar için kahvaltı hazırladım.
- I polished their shoes for them.
- Ben onlar için ayakkabılarını cilaladım.
- I'll keep it for them.
- Onlar için saklayacağım.
- I have a package for them.
- Onlar için bir paketim var.
- I'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparım.
- I'm doing this for them.
- Bunu onlar için yapıyorum.
- I'll be back for them later.
- Onlar için sonra geri dönerim.
- I don't work for them anymore.
- Artık onlar için çalışmıyoruz.
- I have a question for them.
- Onlar için bir sorum var.
- What does that mean for them?
- Bu onlar için ne anlama geliyor?
- I work for them.
- Ben onlar için çalışıyorum.
- I cooked dinner for them.
- Onlar için akşam yemeği pişirdim.
- I'll always be there for them.
- Her zaman onlar için orada olacağım.
- Pray for them.
- Onlar için dua et.
- I left a message for them.
- Onlar için bir mesaj bıraktım.
- He is making an appointment for them.
- Onlar için bir randevu ayarlıyor.
- It's very shameful for them in their culture.
- Bu onların kültüründe onlar için çok utanç verici.
- I've done what I can for them.
- Onlar için elimden geleni yaptım.
- You need to be there for them.
- Onlar için orada olman gerekiyor.
- We're giving a dinner for them.
- Onlar için bir akşam yemeği veriyoruz.
- You worked for them, didn't you?
- Onlar için çalıştın, değil mi?
- They heard a speech written especially for them.
- Özellikle onlar için yazılmış bir konuşma dinlediler.
- I packed their suitcases for them.
- Onların valizlerini onlar için topladım.
- I didn't do anything for them.
- Onlar için bir şey yapmadım.
- We'll work for them.
- Biz onlar için çalışacağız.
- Who makes breakfast for them?
- Kim onlar için kahvaltı hazırlıyor?
- I'm not dancing for them.
- Ben onlar için dans etmiyorum.
- This is very difficult for them.
- Onlar için çok zor.
- Let's do it for them.
- Hadi onlar için yapalım.
- It is good for them to work during their vacation.
- Tatilleri sırasında çalışmaları onlar için iyidir.
- We'll work for them.
- Onlar için çalışacağız.
- I'm sorry for them.
- Onlar için üzülüyorum.
- I bought these for them.
- Bunları onlar için satın aldım.
- I'm happy for them.
- Onlar için mutluyum.
- I've come for them.
- Onlar için geldim.
- We have other plans for them.
- Onlar için başka planlarımız var.
- I have some things for them.
- Onlar için bazı şeylerim var.
- I had to book a flight for them.
- Onlar için bir uçak bileti ayırtmam gerekti.
- What can Tom do for them?
- Tom onlar için ne yapabilir?
- It's been a bad week for them.
- Bu onlar için kötü bir haftaydı.
- We want to be here for them.
- Burada onlar için olmak istiyoruz.
- We're ready for them.
- Biz onlar için hazırız.
- I've come for them.
- Ben onlar için geldim.
- I don't work for them anymore.
- Artık onlar için çalışmıyorum.
- Tourists are the main source of income for them.
- Turistler onlar için ana gelir kaynağı.
- We baked some cookies for them.
- Onlar için birkaç kurabiye pişirdik.
- They wanted me to sell drugs for them, but I refused.
- Onlar için uyuşturucu satmamı istediler ama ben reddettim.
- It was easy for them to find a hotel.
- Otel bulmak onlar için kolay oldu.
- I should be happy for them.
- Onlar için mutlu olmam gerekir.
- We'll always be there for them.
- Onlar için her zaman orada olacağız.
- You should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydın.
- Did you buy anything for them?
- Onlar için bir şey satın aldın mı?
- We provided food and clothes for them.
- Onlar için yiyecek ve elbise sağladık.
- I bought that book for them.
- O kitabı onlar için satın aldım.
- It was hard for them to get to the island.
- Adaya ulaşmak onlar için zordu.
- I made that for them.
- Ben bunu onlar için yaptım.
- I have a delivery for them.
- Onlar için bir teslimatım var.
- We're coming for them.
- Onlar için geliyoruz.
- It's been a bad week for them.
- Onlar için kötü bir hafta oldu.
- Sleep's the best thing for them.
- Uyku onlar için en iyi şey.
- I have to go back for them.
- Onlar için geri dönmeliyim.
- I need to be there for them.
- Onlar için orada olmam gerekiyor.
- We must do something for them.
- Onlar için bir şey yapmalıyız.
- It's easy for them.
- Onlar için kolay.
- You should be happy for them.
- Onlar için mutlu olmalısın.
- Did you buy these for them?
- Bunları onlar için aldın mı?
- I should be happy for them.
- Onlar için mutlu olmalıyım.
- We won't cook for them.
- Biz onlar için yemek yapmayacağız.
- I baked some cookies for them.
- Onlar için birkaç kurabiye pişirdim.
- We did everything for them.
- Her şeyi onlar için yaptık.
- We cooked dinner for them.
- Onlar için akşam yemeği pişirdim.
- This is extremely hard for them.
- Bu onlar için çok zor.
- I'm coming for them.
- Onlar için geliyorum.
- I planned a party for them.
- Onlar için bir parti planladım.
- We didn't come here for them.
- Buraya onlar için gelmedik.
- We have to go back for them.
- Onlar için dönmek zorundayız.
- I baked these cookies for them.
- Bu kurabiyeleri onlar için pişirdim.
- We'll come back for them.
- Onlar için geri geleceğiz.
- I didn't do it for them.
- Bunu onlar için yapmadım.
- Many peoples of antiquity have been gone for thousands of years, and nobody sheds a tear for them.
- Antik çağın birçok halkı binlerce yıldır yok ve kimse onlar için gözyaşı dökmüyor.
- We cooked dinner for them.
- Onlar için akşam yemeği pişirdik.
- If not for me, do it for them.
- Benim için değilse, onlar için yap.
- It hasn't been easy for them.
- Onlar için kolay olmadı.
- It was hard for them to say no.
- Hayır demek onlar için zordu.
- This is a message for them.
- Bu onlar için bir mesaj.
- We can do nothing for them.
- Onlar için bir şey yapamayız.
- Why do you lie for them?
- Neden onlar için yalan söylüyorsun?
- It would be better for them to tell you.
- Sana söylemeleri onlar için daha iyi olur.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için geri dönmedin?
- Can we get help for them?
- Onlar için yardım bulabilir miyiz?
- I used to work for them.
- Ben eskiden onlar için çalışırdım.
- For them, it was the end.
- Onlar için bu sondu.
- I packed their suitcases for them.
- Onlar için bavullarını hazırladım.
- We worked for them.
- Biz onlar için çalıştık.
- We have a package for them.
- Onlar için bir paketimiz var.
- We can't do anything for them.
- Onlar için hiçbir şey yapamayız.
- I have a surprise for them.
- Onlar için bir sürprizim var.
- I've done what I can for them.
- Ben onlar için elimden geleni yaptım.
- Don't feel too sorry for them.
- Onlar için bu kadar üzgün olma.
- I didn't come here for them.
- Ben onlar için gelmedim.
- We're ready for them now.
- Şimdi onlar için hazırız.
- I have a small gift for them.
- Onlar için küçük bir hediyem var.
- We couldn't do anything for them.
- Onlar için hiçbir şey yapamadık.
- What can I do for them?
- Onlar için ne yapabilirim?
- You need to wait for them.
- Onlar için beklemen gerekir.
- I would die for them.
- Onlar için ölürdüm.
- Let's throw a party for them.
- Hadi onlar için bir parti verelim.
- We're no longer working for them.
- Artık onlar için çalışmıyoruz.
- We would do anything for them.
- Onlar için her şeyi yapardık.
- We all felt sorry for them.
- Hepimiz onlar için üzgün hissettik.
- Do your best for them.
- Onlar için elinden geleni yap.
- I didn't get anything for them.
- Onlar için hiçbir şey almadım.
- I should feel bad for them.
- Onlar için kötü hissetmeliyim.
- I won't pay for them.
- Onlar için ödemeyeceğim.
- We'll buy some paraffin for them.
- Onlar için biraz parafin satın alacağız.
- This is difficult for them.
- Bu onlar için zor.
- I made that for them.
- Bunu onlar için yaptım.
- I wrote it for them.
- Onlar için yazdım.
- I'm no longer working for them.
- Artık onlar için çalışmıyorum.
- I can vouch for them.
- Onlar için kefil olabilirim.
- When she saw that the people were hungry, she begged for food for them.
- İnsanların aç olduğunu görünce, onlar için yiyecek dilendi.
- I'm here for them.
- Onlar için buradayım.
- We have to make it easy for them.
- Biz bunu onlar için kolaylaştırmak zorundayız.
- I looked around for them.
- Onlar için etrafa baktım.
- We're buying food for them.
- Biz onlar için yiyecek satın alıyoruz.
- I've got a message for them.
- Onlar için bir mesajım var.
- We'll come back for them.
- Onlar için geri döneriz.
- For them, it was the end.
- Onlar için bu bir sondu.
- It was too much for them.
- Onlar için çok fazlaydı.
- It's just big enough for them.
- Bu onlar için yeterince büyük.
- We're going back for them.
- Onlar için dönüyoruz.
- What would be best for them?
- Onlar için en iyisi ne olurdu?
- I'm really happy for them.
- Onlar için çok mutluyum.
- I worked for them.
- Ben onlar için çalıştım.
- I'm not working for them.
- Ben onlar için çalışmıyorum.
- This is extremely hard for them.
- Bu onlar için son derece zordur.
- I'll buy a gift for them.
- Ben onlar için bir hediye alacağım.
- I'm not working for them.
- Onlar için çalışmıyorum.
- It was rather easy for them.
- Onlar için oldukça kolay oldu.
- I bought these for them.
- Bunları onlar için aldım.
- I felt kind of sorry for them.
- Onlar için üzüldüm.
- Let's throw a party for them.
- Onlar için bir parti düzenleyelim.
- Are you still working for them?
- Hâlâ onlar için mi çalışıyorsun?
- Why didn't Tom go back for them?
- Neden Tom onlar için geri gitmedi?
- We want what's best for them.
- Onlar için en iyisini istiyoruz.
- Look what I made for them.
- Onlar için yaptığım şeye bak.
- Are you still working for them?
- Hâlâ onlar için çalışıyor musun?
- I need to be there for them.
- Onlar için orada olmalıyım.
- We didn't get anything for them.
- Onlar için bir şey almadım.
- They wanted me to sell drugs for them, but I refused.
- Onlar için uyuşturucu satmamı istediler ama reddettim.
- We're buying food for them.
- Onlar için yemek alıyoruz.
- I'm really happy for them.
- Ben onlar için gerçekten mutluyum.
- How long did you work for them?
- Ne kadar süre onlar için çalıştın?
- I can't speak for them.
- Onlar için konuşamam.
- Some roosters believe the sun rises for them.
- Bazı horozlar güneşin onlar için doğduğuna inanır.
- I had high hopes for them.
- Onlar için büyük umutlarım vardı.
- What would you want for them?
- Onlar için ne istiyorsun?
- The bells of danger toll for them.
- Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
- We need to be there for them.
- Onlar için orada olmalıyız.
- We didn't do anything for them.
- Onlar için bir şey yapmadık.
- I didn't do anything for them.
- Ben onlar için hiçbir şey yapmadım.
- We're ready for them.
- Onlar için hazırız.
- Many peoples of antiquity have been gone for thousands of years, and nobody sheds a tear for them.
- Binlerce yıldır birçok eski kavim kaybolup gidiyor ve kimse onlar için gözyaşı dökmüyor.
- We're no longer working for them.
- Biz artık onlar için çalışmıyoruz.
- I'd never do that for them.
- Bunu onlar için asla yapmazdım.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için dönmedin?
- Thanks for doing that for them.
- Bunu onlar için yaptığın için teşekkürler.
- Did you buy these for them?
- Bunları onlar için mi aldın?
- I have to go back for them.
- Ben onlar için geri dönmek zorundayım.
- We worked for them.
- Onlar için çalıştık.
- Do what you can for them.
- Onlar için elinden geleni yap.
- We believe that children need both a father and a mother and that time will show how important it really is for them.
- Çocukların hem anneye hem de babaya ihtiyacı olduğuna inanıyoruz ve zaman bunun onlar için ne kadar önemli olduğunu gösterecek.
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmalı.
- It's very shameful for them in their culture.
- Kültürlerinde bu onlar için çok utanç verici.
- I can do that for them.
- Bunu onlar için yapabilirim.
- We'll be ready for them.
- Onlar için hazır olacağız.
- It was easy for them to be famous all over the world.
- Tüm dünyada ünlü olmak onlar için kolaydı.
- I feel sorry for them.
- Onlar için üzgünüm.
- There was nothing that we could do for them.
- Onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
- I can't do anything for them.
- Onlar için hiçbir şey yapamam.
- We packed their suitcases for them.
- Onlar için bavullarını hazırladık.
- Is that good or bad for them?
- Onlar için iyi mi kötü mü?
- Tom and Mary had hoped John could do that for them.
- Tom ve Mary, John'un bunu onlar için yapabileceğini umuyorlardı.
- We used to work for them.
- Eskiden onlar için çalışırdık.
- What can we do for them?
- Onlar için ne yapabiliriz?
- We can do that for them.
- Bunu onlar için yapabiliriz.
- I've got something for them.
- Onlar için bir şeyim var.
- I'm not catching pigeons for them.
- Onlar için güvercin yakalamıyorum.
- We don't work for them.
- Onlar için çalışmıyoruz.
- Did you buy this for them?
- Bunu onlar için aldın mı?
- I have bad news for them.
- Onlar için kötü haberlerim var.
- I have something for them.
- Benim onlar için bir şeyim var.
- Can you get help for them?
- Onlar için yardım bulabilir misin?
- Did you buy this for them?
- Bunu onlar için mi aldın?
- We should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydık.
- I won't cook for them.
- Ben onlar için yemek yapmayacağım.
- I'm saving this seat for them.
- Bu koltuğu onlar için ayırıyorum.
- They heard a speech written especially for them.
- Onlar için özellikle yazılmış bir konuşma duydular.
- I'll never work for them.
- Asla onlar için çalışmam.
- We would do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparız.
- You're way too good for them.
- Onlar için fazla iyisin.
- I'm going back for them.
- Onlar için geri gidiyorum.
- You're way too good for them.
- Sen onlar için çok iyisin.
- We've come for them.
- Onlar için geldik.
- I felt kind of sorry for them.
- Onlar için biraz üzgün hissettim.
- They say that her uncle worked for them.
- Amcasının onlar için çalıştığını söylüyorlar.
- It was hard for them to get to the island.
- Adaya ulaşmak onlar için çok zordu.
- I have a package here for them.
- Burada onlar için bir paket var.
- I'll never work for them.
- Onlar için çalışmayacağım.
- Don't feel too sorry for them.
- Onlar için çok üzülme.
- I didn't send for them.
- Onlar için göndermedim.
- Why are you working for them?
- Neden onlar için çalışıyorsunuz?
- That's not for them.
- Bu onlar için değil.
- I'm ready for them now.
- Şimdi onlar için hazırım.
- These desks are too small for them.
- Bu masalar onlar için çok küçük.
- I wrote that for them.
- Bunu onlar için yazdım.
- We didn't do it for them.
- Bunu onlar için yapmadık.
- I polished their shoes for them.
- Ayakkabılarını onlar için parlattım.
- Watch out for them.
- Onlar için dikkatli ol.
- I would die for them.
- Onlar için ölürüm.
- I'm not freezing their food for them.
- Yemeklerini onlar için dondurmuyorum.
- We're here for them.
- Biz onlar için buradayız.
- I don't work for them.
- Onlar için çalışmıyorum.
- I'm genuinely happy for them.
- Onlar için gerçekten mutluyum.
- I should've been there for them.
- Onlar için orada olmalıydım.
- We're going back for them.
- Onlar için geri dönüyoruz.
- I've baked a cake for them.
- Ben onlar için bir kek pişirdim.
- We're not too old for them.
- Onlar için çok yaşlı değiliz.
- You should feel bad for them.
- Onlar için kötü hissetmelisin.
- I'm not ordering sandwiches for them.
- Onlar için sandviç sipariş etmiyorum.
- I'm genuinely happy for them.
- Ben onlar için gerçekten mutluyum.
- I want what's best for them.
- Onlar için en iyisini istiyorum.
- I got something for them.
- Onlar için bir şey aldım.
- We've baked some cakes for them.
- Biz onlar için birkaç kek pişirdik.
- Tourists are the main source of income for them.
- Turistler onlar için ana gelir kaynağıdır.
- I was ready for them.
- Onlar için hazırdım.
- We can vouch for them.
- Onlar için kefil olabiliriz.
- We'll never work for them.
- Asla onlar için çalışmayacağız.
- It's too late for them.
- Onlar için çok geç.
- We've baked some cakes for them.
- Onlar için kek pişirdik.
- Why are you working for them?
- Neden onlar için çalışıyorsun?
- He is making an appointment for them.
- Onlar için bir randevu alıyor.
- I have information for them.
- Onlar için bilgim var.
- We didn't do anything for them.
- Onlar için hiçbir şey yapmadık.
- I have some questions for them.
- Onlar için bazı sorularım var.
- It was the beginning of the end for them.
- Bu onlar için sonun başlangıcıydı.
- We'll be back for them later.
- Onlar için daha sonra döneriz.
- Now we're ready for them.
- Şimdi onlar için hazırız.
- We have a package here for them.
- Burada onlar için bir paketimiz var.
- We have to go back for them.
- Onlar için geri dönmeliyiz.
- I used to work for them.
- Onlar için çalışırdım.
- It worked for them.
- Onlar için işe yaradı.
- This is for them.
- Bu onlar için.
- We got something for them.
- Elimizde onlar için bir şey var.
- What would you want for them?
- Onlar için ne isterdin?
- It's for them.
- Bu onlar için.
- We used to work for them.
- Onlar için çalışıyorduk.
- Now we're ready for them.
- Artık onlar için hazırız.
- I had to book a flight for them.
- Onlar için uçak bileti rezervasyonu yapmak zorundaydım.
- We've got something for them.
- Onlar için bir şeyimiz var.
- Why do you lie for them?
- Neden onlar için yalan söylüyorsunuz?
- I would do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparım.
- We have a package here for them.
- Onlar için bir paketimiz var.
- We work for them.
- Biz onlar için çalışıyoruz.
- Do what's best for them.
- Onlar için en iyisini yap.
- I bought this for them.
- Bunu onlar için aldım.
- I'm not dancing for them.
- Onlar için dans etmiyorum.
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmak zorunda.
- You need to be there for them.
- Onlar için orada olmalısın.
- We looked around for them.
- Biz onlar için sağa sola baktık.
- I can't do anything for them.
- Onlar için bir şey yapamam.
- We didn't get anything for them.
- Onlar için hiçbir şey almadık.
- I want to buy a gift for them.
- Onlar için bir hediye almak istiyorum.
- That's for them.
- Bu onlar için.
- This was too much for them.
- Bu onlar için çok fazlaydı.
- We're not working for them.
- Biz onlar için çalışmıyoruz.
- We'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparız.
- We packed their suitcases for them.
- Onların bavullarını onlar için topladık.
- I'm going back for them.
- Onlar için dönüyorum.
- We have to make it easy for them.
- Bunu onlar için kolaylaştırmalıyız.
- I'm sorry for them.
- Onlar için üzgünüm.
- It's easy for them.
- Bu onlar için kolay.
- I'm doing this for them.
- Ben bunu onlar için yapıyorum.
- This is very difficult for them.
- Bu onlar için çok zordur.
- We'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yapardık.
Show More (405)
|
