1 |
generalise |
genelleme yapmak |
v. |
|
- Today I believe that we politicians cannot generalise when answering questions like that.
- Bugün biz politikacıların bu tür sorulara cevap verirken genelleme yapamayacağımıza inanıyorum.
- It does not generalise, it concerns specific issues and correctly identifies the dangers.
- Genelleme yapmıyor, spesifik konularla ilgileniyor ve tehlikeleri doğru bir şekilde tanımlıyor.
- It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand.
- Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.
- It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand.
- Tam olarak anlamadığınız bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.
Show More (1)
|
2 |
generalise |
genelleştirilmek |
v. |
|
- I welcome the proposal to generalise the Community method, codecision and majority voting.
- Topluluk yönteminin, kodifikasyonun ve çoğunluk oylamasının genelleştirilmesi önerisini memnuniyetle karşılıyorum.
- I welcome the proposal to generalise the Community method, codecision and majority voting.
- Topluluk yönteminin, ortak kararın ve çoğunluk oylamasının genelleştirilmesi önerisini memnuniyetle karşılıyorum.
Show More (-1)
|
3 |
generalise |
yaygınlaştırmak |
v. |
|
- If China and India switch over to generalised car traffic, the environmental burden will become untenable.
- Eğer Çin ve Hindistan araç trafiğini yaygınlaştırırsa, çevresel yük savunulamaz hale gelecektir.
Show More (-2)
|